Erdoğan, ABD ziyareti dönüşünde Türkiye’de 32 ayrı etnik grup olduğunu belirtti (2009) Erdoğan: Din Türkiye’nin çimentosudurBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan, dinin üst kimlik değil, Türkiye’nin çimentosu olduğunu söyledi. "Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını çatı olarak görüyoruz" diyen Erdoğan, “tek bayrak, tek millet ve tek vatan” olduğunu tekrarladı.Erdoğan, Yeni Zelanda ve Avustralya’'ya yaptığı ziyareti tamamlayarak Ankara'ya döndü. İki ülkeye ilişkin ziyaretleri hakkında bilgi veren Başbakan Erdoğan, daha sonra soruları yanıtladı. “'DİN ÜST KİMLİKTİR' İFADESİNİ KULLANMADIM" Başbakan Erdoğan, bugüne kadar “din bir üst kimliktir” ifadesi kullanmadığını vurgulayarak, şunları kaydetti: Yine söylüyorum, 'din bir çimentodur ve şu anda en önemli birleştirici unsurumuzdur.' Tarih boyunca bu böyledir. Gazi Mustafa Kemal'in de bu konuda açıklamaları vardır. Orada da dinin bir birleştirici, bir çimento olduğunu görürsünüz. "NUTUK'U OKUMAK LAZIM” Onun için Nutuk'u falan bir okumak lazım. Okursanız orada da onu göreceksiniz. Bunu Tayyip Erdoğan söylediği zaman farklı yerlere çekiliyor. Ama başkaları söylediği zaman doğru oluyor. Alt kimlik üst kimlik tartışmaları da böyle. Dün üst kimliğin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı olduğunu söyleyenler şimdi 'bunu söylemedim veya farklı şekilde söyledim' şeklinde yorumlama gayreti içine giriyorlar. Biz ne söylediğimizi biliyoruz, bu noktada rahatız. "TÜRKİYE CUMHURİYETİ VATANDAŞLIĞI ÇATI" Şu anda da bu istikamette Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı üst kimliğiyle bunu bir çatı olarak görüyor, böylece ülkemizde birliği beraberliği sürdürüyoruz. Şunu da söylüyorum: TEK BAYRAK, TEK MİLLET, TEK VATAN Tek bayrak, tek millet, tek vatan dememe rağmen adeta sanki ben tek millet değil de çift millet demişim gibi tam manasıyla sağırlık yapıyorlar. Böyle bir ifade hiçbir zaman benden çıkmadı. Onları daha sonra ispata davet ederim, bu ispat çok ağır olur.” BEDELLİ ASKERLİK Başbakan Erdoğan bedelli askerliğe ilişkin soru üzerine, Avustralya'da bazı vatandaşların askerlik sorunlarını dile getirerek, bedelli askerlik konusunda talepleri olduğunu söyledi. Erdoğan, ”Konuyla ilgili hem Genelkurmay Başkanlığı hem de yetkili kurullarımızla görüşürüz, bu konuda yapılabilecek bir şey varsa yaparız” dediğini belirterek, “'Tamam bunu çıkarıyoruz' diye attığımız bir adım yok. Temennimiz odur ki, görüşmelerden sonra hakikaten bu vatandaşlarımızın sıkıntılarını giderici bir kararı almış oluruz” diye konuştu. FBI ve CIA BAŞKANLARININ TÜRKİYE ZİYARETİ FBI ve CIA başkanlarının Türkiye ziyaretlerinin hatırlatılarak, ”PKK'ya karşı bir adım mı atılıyor?” sorusuna karşılık Erdoğan, şunları kaydetti: AKP Grup toplantısında iki milletvekilinin görüşlerini açıklamaları ve sonraki gelişmelere ilişkin soru üzerine Erdoğan, milletvekillerinin, Parlamento ve parti grubunda görüşlerini açıklama hakkına sahip olduklarını belirtti. Erdoğan, “Burada tek şey, demokraside her zaman bir başlık vardır, demokrasilerin de kendi içlerinde bir disiplini vardır” diye konuştu. Aynı şekilde her partinin de kendi içinde bir disiplini olduğunu ve parti içi disipline uygun olarak bu imkanları kullanmanın çok daha isabetli, çok daha faydalı olacağını vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti: “Orada öyle şeyler okudum ki, yok disipline veriliyor yok Erdoğan'ın gelmesi bekleniyor' filan... Sağır duymaz uydurur türünden şeyler. Biz buralara kolay gelmedik. Bu kadar ucuz değil. AK Parti, parti içi demokrasiyi en iyi uygulayan partidir. Biz rahatlıkla, göğsümüzü gere gere bunu savunuruz. Onun için kimse kendileri için zil takıp oynayacak zemin mekan aramasın.” TBMM MUHAFIZ ALAYI AKP Milletvekili Resul Tosun'un, “TBMM Muhafız Alayı ve askeri binaların şehir dışına taşınması” teklifinin hatırlatılmasına karşılık Erdoğan, “Bir milletvekili arkadaşımız bir gazetede köşe yazarlığı yapıyor. Kendi münferit düşüncelerini söylüyor, olay budur. Bir düşünce belirtmiştir, bunu çok fazla abartmanın anlamı yoktur” dedi. Tosun'un teklifiyle ilgili Genelkurmay Başkanlığı'nca yapılan açıklamanın anımsatılması üzerine de Erdoğan, “O da Genelkurmay'ın açıklamasıdır, doğrudur” diye konuştu. 11.12.2005 - Hürriyet https://www.hurriyet.com.tr/gundem/erdogan-din-turkiye-nin-cimentosudur-3634007
Mecliste Kimlik AtışmasıMeclis’teki bütçe görüşmelerine, alt kimlik-üst kimlik tartışmaları damgasını vurdu. CHP Lideri Baykal, dün kürsüden, Başbakan’a yine ‘kimlik’ üzerinden yüklendi. Başbakan Tayyip Erdoğan da, akşam saatlerinde Baykal’a yanıt verirken, iki lider arasında söz düellosu yaşandı.TBMM’de dünkü bütçe görüşmeleri Başbakan Tayyip Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Deniz Baykal arasında ‘kimlik atışması’ na sahne oldu. Başbakan Erdoğan, Baykal’a ‘Elinize iyi ki bir çelik çomak verdik, oynuyorsunuz. Benim Türklüğümle oynamaya hakkınız yok’ dedi. Baykal’ın öğleden sonra yaptığı konuşmadaki eleştirileri şöyle: Bebek tartışması Başbakan Erdoğan, Baykal’ı önce gülerek izledi. Ancak daha sonra kürsüye gelen Erdoğan, ana muhalefet liderini ‘alt-üst kimlik’ konusunda yanıtlarken sertleşti. Erdoğan, sağlıkla ilgili konuşurken de Meclis’te gergin anlar yaşandı. Başbakan’ın, ‘Artık hastanelerde rehin alma dönemi bitti’ sözleri üzerine, CHP’li Atilla Emek, Antalya’da bir bebeğin rehin olduğunu iddia etti. Erdoğan’ın o andaki talimatı üzerine Sağlık Bakanı Recep Akdağ Antalya’dan bilgi aldı. Akdağ kürsüye gelerek, Başbakan’a bir not iletti. Bunun üzerine Erdoğan, Antalya Özel Anadolu Hastanesi’nde doğan bebeğin nakledildiği Devlet Hastanesi’nde tedavi altında olduğunu söyleyerek, ‘Rehin tutulmadan bahsetmek mümkün değil’ dedi. Gazipaşalı Ahmet Sait ile eşi Ayşe Atay’ın, 4 günlük bebeklerini; 3 bin 500 YTL tutan özel hastane masrafını senet imzalayarak, dün öğleden sonra Devlet Hastanesi’ne naklettirdikleri öğrenildi. Diğer etnik unsurlardan Erdoğan’a farklı tepkiBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, demokratik açılımın yalnızca Kürtleri değil, tüm etnik unsurları kapsayacağını açıklamasına, Türkiye’deki etnik grupların bir araya geldiği derneklerden farklı talepler geldiÇerkez, Laz ve Gürcü dernekleri kimliklerinin devletçe tanınmasını ve anadillerinin devlet güvencesi altına alınmasını isterken, Boşnak ve Arnavut dernekleri herhangi bir etnik taleplerinin olmadığını belirtiyor. Bahçeli: 36 Etnik grup var diye saymanın manası ne ?Bahçeli, partisinin Osmaniye İl Teşkilatını ziyareti sırasında, Atatürk Caddesi'nde toplanan kalabalığa hitaben yaptığı konuşmada, bu ülkenin insanları olarak herkesin farklı düşünce ve görüşte olabileceklerini söyledi.OSMANİYE - Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Sayın Başbakan; halkımızın yüksek teveccühü ile yüksek oranda oy aldın ve tek başına iktidar oldun. Güzel konuşmayı tercih et, kaynaştırmayı tercih et, birleştirmeyi tercih et. Her gittiğin yerde ayrımcılık tohumları ekme. Sana soran yok, eden yok. 'Türkiye'de 36 etnik grup vardır' diye birer birer saymanın ne manası vardır?" dedi. Bahçeli, partisinin Osmaniye İl Teşkilatını ziyareti sırasında, Atatürk Caddesi'nde toplanan kalabalığa hitaben yaptığı konuşmada, bu ülkenin insanları olarak herkesin farklı düşünce ve görüşte olabileceklerini söyledi. "Her parti, milletimizin hür iradesi ile kurulmuş, onun gönülleri doğrultusunda şekillenmiş, düşünceleri ile millete hizmet edebilecek birer demokratik kurumlar olarak dikkate alınmalıdır" diyen Bahçeli, bütün siyasi partileri, demokrasilerin bir vazgeçilmez unsuru olarak görülmesi gerektiğini kaydetti. Bahçeli, konuşmasına şöyle devam etti: "Bir partiyi diğer partiden üstün görmek, birini var kabul edip diğerini yok saymak, yalnız ve yalnız tek partilerin özlemidir. Onun için Türkiye'de gerilime dayalı, cepheleşmeyi, kamplaşmayı strateji olarak benimseyen bir anlayışla seçimleri götürmek doğru değildir. Kendisine oy verenleri dost, vermeyenleri hasım kabul eden bir anlayışı reddediyoruz. Ülkeyi "inananlar, inanmayanlar", "gericiler, ilericiler" diye ayırmanın doğru bir strateji olmadığını vurgulayan Bahçeli, "Etnik bölünmeyi, inancı, mezhebi temel alan bir yaklaşımla bu ülkeyi karşı karşıya getirmek bir şey kazandırmaz" şeklinde konuştu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a seslenen Bahçeli, şöyle devam etti: "Bu ülkeyi yönetenler, akıllarını başlarına almalılar, bu ülkeyi yönetenler, güzel bir Türkçe ile halka seslenmeliler, bu ülkeyi yönetenler, "al ananı git" diyerek vatandaşı hakir görmemeli, siyasi partileri ise 'yok' farz edip, hakaretle aşağılamamalıdır. Onun için Sayın Başbakana buradan sesleniyorum; Sayın Başbakan, halkımızın yüksek teveccühü ile yüksek oranda oy aldın ve tek başına iktidar oldun. Güzel konuşmayı tercih et, kaynaştırmayı tercih et, birleştirmeyi tercih et. Her gittiğin yerde ayrımcılık tohumları ekme. Sana soran yok, eden yok. 'Türkiye'de 36 etnik grup vardır' diye birer birer saymanın ne manası vardır?" Bin yıllık kardeşliğimiz korumalıyız Osmanlı Devletinin zirve noktasındayken 24 milyon kilometrekarelik bir toprağa sahip olduğunu, bu geniş toprak parçasında, değişik dinden ve milletten olan insanların uzun yıllar barış ve huzur içinde yaşadıklarına dikkati çeken MHP Lideri Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Ne zamanki emperyalistler Osmanlıyı parçalamaya yöneldi, Osmanlı önce gerileme, duraklama ve çözülme sürecine girdiğinde, toprak kala kala bugünkü Misak-ı Milli sınırları çerçevesinde olmuştur. Osmanlının terk etiği topraklarda bugün 34 millet yaşamaktadır. Bugün değişik yerlerden gelen binlerce insan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni kurmuşlardır. Bu devlet 85 yıldır huzurlu, güven içinde yaşamıştır. Şimdi ne oluyor Sayın Başbakan, hangi ruh hali içindesin, hangi huzursuzluktasın, hangi kıskançlıktasın ki bu milleti 36'ya bölmeye çalışıyorsun? Her şeyden evvel, birlik ve beraberliği esas almalıyız, her şeyden evvel beka meselesini önde tutmalıyız, Türkiye'nin bekasını ortadan kaldıracak her türlü iç ve dış tehlikeye karşı dikkatli olmalıyız. Bin yılık kardeşliğimizi korumalıyız. Bu ülkeye gelmiş olan, Osmaniye'de rızkını kazananlar artık Osmaniyeli'dir, Türkiyeli'dir. Sayın Başbakan ikide bir bunu tahrik ediyor, CHP'nin sayın lideri ile bana seslenerek, 'sizler Sivas'tan öte gidemezsiniz' diyor. Ne demek bu Sayın Başbakan? Sivas neresidir? Sivas'ın ötesi neresidir? Bir zamanlar mecliste Avrupa'dan Türkiye'yi bölmek için önemli dayatmaları Avrupa Birliği adına yapanlar, muhtelif yerlerde Türkiye coğrafyasını bölmeye yönelik bir harita ortaya koymuşlardı. Meclisteki grup toplantısında o haritayı gösterdim. O haritaya göre, yani Türkiye'yi bölmek isteyen, Türkiye'de başka bir devletçiğin kurulması için gayret gösterenler, harita da Sivas'la Gavurdağı arasında bir sınır çizerek, bunun ötesine başka bir ülke adı vermeye çalışıyorlardı. Ülkenin Başbakanı da bu hataya mı düşüyor? Sivas'ta bizimdir, Gavurdağı da bizimdir, Hakkari de bizimdir, Diyarbakır da bizimdir. Sayın Başbakan sözüne dikkat et, nereye varacağına dikkat et. Belki ülke karıştığı için, Allah muhafaza bir iç çatışma çıktığı için seni gelip bir gecede alıp bir başka ülkeye götürecekler olabilir, ama biz her zaman buradayız." MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Sayın Başbakan her türlü imkanla, ülkenin her tarafında uçaklarla, helikopterlerle, cumhuriyet otobüsleriyle TOKİ'nin imkan ve kırmızı halılarıyla mitingler düzenliyorsun. Bu mitinglerde bir sağa bir sola volta atıp partileri azarlıyorsun, vatandaşı azarlıyorsun, herkesi azarlıyorsun, gel birazda şu ekonomiden bahset" dedi. Bahçeli, partisinin Osmaniye il Teşkilatı'nı ziyareti sırasında, Atatürk Caddesi'nde toplanan vatandaşlara hitap ederken, ABD'de baş gösteren küresel finans krizin, dalga dalga önce Avrupa'yı ardından Türkiye'yi sardığını belirterek, Türkiye'nin bir sosyal, siyasi ve ekonomik kriz tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu savundu. Türkiye'de ekonomik kriz, cepheleşme ve kamplaşma ile ayrışmanın diz boyu mesafe aldığını öne süren Bahçeli, şöyle konuştu: "Türkiye'yi bölmek için her türlü oyunun oynandığı her türlü tehdidin var olduğu bir dönemde, Allah muhafaza bir de ekonomik kriz yaşamaya başlarsak, siyasi, sosyal ve ekonomik kriz bütünleşir, Türkiye bir toplumsal patlamaya hazır hale gelir. Bu da Türkiye'nin felaketi olur Onun için sayın Başbakan her türlü imkanla, ülkenin her tarafında uçaklarla, helikopterlerle, cumhuriyet otobüsleriyle TOKİ'nin imkan ve kırmızı halılarıyla mitingler düzenliyorsun, düzenlenmiş mitinglerde bir sağa bir sola volta atıp partileri azarlıyorsun, vatandaşı azarlıyorsun, herkesi azarlıyorsun, gel biraz da şu ekonomiden bahset." Bahçeli, Türkiye'de İşçi Bulma Kurumuna müracaat eden fakat iş bulamayan 3 milyon kişinin bulunduğunu ifade ederek, "Türkiye'de çalışmaya hazır olduğunu söyleyip, iş bulamayan milyonlarca insan var, genç var. Türkiye'de 5 milyon 680 bin işsizimiz var. Bir de ekonomik krizle birlikte iş yerleri kapatılıyor. Tekstilde, otomotivde böyle oldu, şimdi diğer sektörlere bu yayılıyor" dedi. İşsizliği şimdi hafife alamazsın Özel sektörün borcunun 196 milyar dolar olduğunu ve bunun yüzde 51'inin bu dönemde kısa vadeli borç olarak ödeneceğini anlatan Bahçeli, şunları kaydetti: "Doların 1.80 TL'ye ulaştığı bir yerde özel teşebbüs bu borcu ödeyememe durumu içinde kalırsa ya fabrikasını kapatacak, ya satacak veya işçilere diyecek ki (evlatlarım size artık maaş ödemeyeceğim) diyecek. Böyle bir durumda sabah işe giden vatandaşlarımız akşam evlerine işsiz olarak dönecek. İşsizliği şimdi hafife alamazsın. Bunların yanında yolsuzluk ve yoksulluk almış başını gidiyor. Açlık sınırı 740 TL, yoksuluk sınırı 2.411 TL, şimdi soruyorum, Osmaniye'de asgari ücretle çalışanlarla, açlık sınırı arasında en az 200 TL fark var. Yoksulluk sınırıyla Osmaniye'de ki memur kardeşlerimize soruyorum, içinizde çok az bir kesim 2 bin TL'nin üzerinde maaş alıyor, diğerleri ise yoksulluk sınırının altında kalmış. Geçen yıl 118 bin esnafımız kepenk kapatmış, diğerleri meslek değiştiriyor. 47 bankadan 24'ü yabancılaşmıştır. Böyle bir ülkede bir ekonomik kriz geliyor, sayın Başbakan gelip de (bu kriz bize teğet geçiyor hamdolsun bir şey olmayacak bizi kıskanıyorlar, Türkiye'de kriz vardır diyerek milleti paniğe sürüklüyorlar) diyeceğin yerde, biraz seçim gezilerine ara ver, Ankara'ya otur, değerli bakanlarını davet et, ekonomik sosyal konseyi topla, bilim adamlarını çağır, bu ekonomik kriz nereden geliyor nereye gidiyor, Türkiye'ye ne zarar verecek, bunu tartış, konuş. (Kriz bizde olmadı, ABD'den geldi) diyorsun. Halbuki 2007'den bu yana krizin işaretleri var. Bütün bunları tartışıp, görüşüp, Türkiye'yi ekonomik krizden alıkoyacak tedbirleri almak yerine hala (bize teğet geçiyor) diyorsan, başka sorular aklımıza geliyor, peki bu ülkenin yüreğine hançer gibi saplanan yokluk, yoksulluklar var iken kime teğet geçiyor bu kriz acaba. Kriz ancak ve ancak dolar babalarına teğet geçer, çünkü dolar son 6 ayda yüzde 56 arttı. 1,2'den 1,80'e kadar çıktı. Yani doları olanlar yüzde 56 zenginleşti. Doları olmayanlar da yüzde 56 fakirleşti." Yolluk tartışması Bahçeli, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, kendisine "yolluk tartışması" nedeniyle saldırıda bulunduğunu anımsatarak, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Başbakan şimdi de kalkmış, Bursa'da, Aydın'da, İzmir'de konuşurken bize saldırıyor, güya biz (Başbakan uçağa bindiğinde yolluk alıyor) demişiz. Şimdi bizim söylediğimizi önce doğru anla, kalbindeki karaya göre, başkalarına kara çalmaya kalkma. Ben şimdi burada söylüyorum. Sayın Başbakan bana bunun cevabını vereceksin, veremezsen Allah nasip eder, bir iktidar olduğumda bunun hesabını senden sorarım. Ben diyorum ki; sayın Başbakan 14 Mart 2003 tarihinde nasıl Başbakan oldun, nasıl milletvekili oldun? Hala şüpheli, izah edilemiyor, karanlık odalarda, karanlık ilişkilerle, milletvekili olma vasfına sahip değilken 4 mısra bir şiirle, villa gibi bir cezaevinde 4 ay kaldıktan sonra seni hangi güç, Siirt'te seçilmiş bir milletvekilini istifa ettirerek, senin için bir ara seçim yaptırarak milletvekili olup Ankara'ya getirdikten sonra Başbakan yapmıştır. Gel bunu bize bir anlat. Sayın Başbakan size soruyorum 14 Mart 2003'te Başbakan olduğunuz o günden bu yana ne sebep olduğu belli olmayan şekilde sürekli olarak yurt dışı gezilerin var, hangi ülkeye gidiyorsun, niçin gidiyorsun, Dışişleri Bakanlığının bu konuda bilgisi var mı? O ülkelere gitmenin ülkemiz için bir faydası var mı? Ülkede kayıt dışı ekonomi var, bir de kayıt dışı dış politika türedi. Dışişleri yetkilisi yok, gittiği ülkenin büyükelçisi yok, gittiği ülkedeki Dışişleri Bakanlığının yetkilileri yok, kiminle konuşursun, ne konuşursun? Bir gün gelecek, Dışişleri olarak bunları özel olarak araştıracağız. Ortaya ne çıkıyorsa da bütün açıklığı ile Türk milleti ile paylaşacağız ve gereği neyse de onu yapacağız. Başbakana benim sorum şu? Başbakan olarak yurt dışına gittiğiniz vakit, devlet size bir yolluk ödüyor. Bu yolluk ne kadardır, hangi ülkeye gittin, kaç defa gittin? 6 yılı bulan süre içerisinde hangi ülkeleri kaç defa dolaştın. Yani gezdiğin ülkenin sayısını koy, sonra aldığın yolluğu koy sonra da milletvekili ve Başbakan olarak aldığın yolluğu ortaya koy, sonra da dön hepsini topla ve millete de ki benim milletimin yüzde 80'i benim aldığım paranın 3'te birini dahi alamıyor de. Türkiye'de gezen bir Başbakana aldığı maaşı yeter, yolluğa ne gerek var. Zaten yolluğu TOKİ sana sağlıyor, her türlü imkanla. Kırmızı halıyı onlar getiriyor, açılış yapacağım diye vatandaşları topluyor, bir Başbakanlık müessesesi seçim için heder oluyor." *** MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Sakarya'nın Karasu İlçesi'nde seçim irtibat bürosunun açılışında halka hitap etti.36 ETNİK GRUP VAR DİYOR ANCAK 3-5 TANESİ AKLINA GELİYOR Ülkemizde 40 yıldan bu yana bölücü terör vardır. Bunun üzerini örtmek için bin yıllık kardeşliğimizi feda ederek Kürt sorunu var denilmektedir. Durup dururken bu ülkede 36 etnik grup vardır deniyor. Kimlerdir denildiğinde ise aklına 3-5 tanesi geliyor gerisi yok. Nerede peki bu 36 etnik grup. 2014’DE ÖZERKLİK İLAN ETMEYE NİYETLENDİLER Türkiye'yi karmakarışık bir hale getirdiler bunun adına demokrasi dediler, demokratik açılım ile Türkiye'yi bölünmenin eşiğine getirdiler. Şimdi de 2014'te özerlik ilan etmeye niyetlendiler, Diyarbakır'da açılan pankartlar bunu göstermekte. SURİYE’DE İNSANLAR BİRBİRİNİ KESİYOR Değişik partilerden olabiliriz, Türkiye'nin farklı yerlerinden buraya gelmiş olanlar olabilir. Türkiye'yi bu noktada tazyik altına alırsanız Suriye'deki havayı görüyorsunuz… Hala iç savaş devam ediyor, insanlar birbirini kesiyor, ciğerini kesiyor. Buna benzer bir katliamı Türkiye'de kimse düşünmemeli. Bu kavga, çatışmadan bir özerlik çıkmaz. Bu kavgadan bölünmüş bir Türkiye çıkmaz. Türkiye Suriye değildir, Türkiye Mısır değildir. Bir karış toprağı kimseye vermeyiz bir tane insanımızı kimseye teslim etmeyiz. BAŞBAKAN KÜRDİSTAN’DAN BAHSEDİYOR Dört parçalı Kürdistan'ın üçüncü ayağını kurmak için uğraşıyorlar. Bu gidişatta hayır yok. Bu gidişat kötüdür, tehlikelidir. Bu gidişat hepimizin varlığını ortadan kaldırmaya yöneliktir. KUZEY ANADOLU'NUN TÜRKLÜĞÜTÜRKİYE'yi bölmek, parçalamak için akla hayale gelmeyecek oyunlar, tertipler peşinde olan Batılılar, sürekli olarak karşımıza bir "etnik grup" ve "azınlık" sorunu çıkarmakta!.. Azınlık ve etnik grup meselesi, Batı ülkelerinin hep sorunu olmuştur. Çünkü onlar sömürgecidir. Sadece komşularını değil, hiç sınır ilişkisi olmayan deniz aşırı ülkeleri sömürgeleştirmiş, oradan ülkelerine köle getirmiş, 1950'den sonra da bu ülkeler sözümona bağımsız olunca, oradan göçenleri "vatandaş" kabul etmek durumunda kalmışlardır. Halbuki TÜRKİYE'nin böyle bir sorunu yoktur. Çünkü mirasçısı olduğu OSMANLI ve SELÇUKLU devletleri asla sömürgeci davranmamışlar, sadece sınırlarına bitişik ülkeleri fethetmiş, eyalet yapmış, ve ora halklarını kendi vatandaşı saymış, onları askere almış, saraya almış, devlet memuru yapmışlardır. Bu eyaletlerden özerk olanlardaki insanlar daha kendilerini vatandaş hissetmiş, asla köle durumuna düşmemiştir. İşte bu sebepledir ki, TÜRKİYE Cumhuriyeti'nde ister Hint-Avrupaî, ister Samî kökenden gelsin, isterse URAL-ALTAY ve KAFKAS boylarından herhangi birine mensup olsun, hiç bir insan kendini ikinci sınıf hissetmeden, hiç bir hak yoksunluğuna tâbi tutulmaz. Herkes TÜRK olarak, TÜRKİYE Cumhuriyeti'nin has vatandaşı olarak yaşar. Buna rağmen, gerek 1918'de A.B.D. Başkanı Wilson tarafından, gerekse Avrupa Birliği tarafından olsun, Kürtler'e, Ermeniler'e ve Rumlar'a TÜRKİYE içinde ayrı topraklar sağlanmaya çalışılmış, bununla da yetinilmeyerek yeni azınlıklar yaratılmak istenmiştir. "TÜRKİYE bir mozaiktir" fikri işlenmeye çalışılmıştır. Halbuki, bir ülkenin etnik yapısının "mozayik" sayılması için, o ülkedeki etnik grupların toplam nüfusun %35'inden fazla olması gerekir!.. TÜRKİYE'de bu oran, Batılılar'ın da kabul etme durumunda kaldığı gibi, %10'dur!.. Fransa'da nüfusun %20'sini oluşturan 16 etnik grup vardır, mozaikten söz edilmez!.. Aynı şekilde 15 etnik gruba sahip İngiltere'de, bunların %16 civarında olmasına rağmen mozaikten söz edilmez. Fransa'da FRANSIZLAR, İngiltere'de İNGİLİZLER, Almanya'da ALMANLAR vardır!.. TÜRKİYE'de son 80 yılı kapsayan istatistikler etnik yapısı hakkında çok önemli bilgiler vermektedir. - 1925 yılında yapılmış Rus Albontin İstatistikleri, - TÜRKİYE Aşiretler Müfettişliği Kayıtları, - Cumhuriyet Dönemi Sayımları, - Avrupa Birliği'nin 2005 "Europeans and Languages" Raporu gibi pek çok resmî belge, TÜRKİYE'de bir "mozaik" olmadığını ortaya koymuştur. Bütün bu gerçeklere rağmen, bazı Batılı yazarlar TÜRKİYE'de sürekli yeni etnik grup yaratma çabasına girmektedirler. Bunlardan Peter Alfred Andrews'un 1992 yılında TÜRKÇE'ye "TÜRKİYE'de Etnik Gruplar" adıyla tercüme edilen kitabında, tam 47 etnik grup vardır!.. Aslında bu kitap sadece TÜRKİYE'yi değil, bütün ORTA DOĞU'yu hedef alır ve "Özgür Batı Almanya Üniversitesi" tarafından 1989 yılında yayınlanmıştır. Kitapta TÜRKLER, TÜRKMENLER, YÜRÜKLER, AZERİLER, TAHTACILAR, ABDALLAR, BALKARLAR, KARAÇAYLAR, KARAPAPAKLAR, KIRIM TATARLARI, ÖZBEKLER, KIRGIZLAR, KAZAKLAR, KUMUKLAR, ÖZBEK TATARLARI, ÇEPNİLER, AVŞARLAR, AHISKALILAR gibi ÖZ-BE-ÖZ TÜRK olduğundan kimsenin kuşku duymadığı, atayurdunda bile TÜRKÇE konuşan gruplar, ayrı birer "etnik grup" olarak gösterilmiştir. Bu da yetmemiş, TÜRKLER, Kürtler, Araplar, Zazalar kendi içlerinde "sünni-alevi" diye ayrı gruplara bölünerek 6 yeni grup daha yaratılmıştır!.. Ne etti?.. Toplam 24 "uyduruk" etnik grup!.. Bu da yetmemiş, sadece 200 kişi olan ve Polonezköy'de yaşayan Polonya asıllılar da bir etnik grup sayılmıştır!.. TÜRKİYE'de yaşayıp ta sayıları bir kaç bini aşmayan İtalyanlar, Almanlar, İngilizler, Fransızlar, Ruslar da bu "etnik grup" safsatası içinde yer almıştır! Bu densiz yazarın ifadeleri, yine onun kadar densiz politikacılarımız, milletvekillerimiz, hatta başbakan ve Demirel gibi densiz Cumhurbaşkanlarımız tarafından sanki doğruymuş gibi, zaman zaman olur olmaz yerlerde dile getirilmiştir! Bu kendini bilmez herifler TÜRKİYE'de "27, 32, 36, 46, hatta nereden buldularsa 54 etnik grup"tan utanmadan söz edebilmişlerdir!.. Ne var ki, tarih bilmez, kendini bilmez politikacıların dayandığı Paul Alfred Andrews, kendi yazdıklarını 2001 yılında tekzip etmiş, ve merkezi ABD'de bulunan "Ethnologue data from Languages of the World" kuruluşu için yaptığı çalışmada, TÜRKİYE'de aslî etnik grup sayısını SADECE 3 olarak, ve toplam nüfus içindeki oranını da YÜZDE 13,79 diye göstermiştir!.. Tekrar ediyoruz, bu bizim veya Devlet'in "resmî" uydurması falan değil, artniyetinden şüphe etmediğimiz bir Batılı yazarın çıkabildiği en yüksek rakamdır!.. Bu üç grup ta TÜRKLER, Zazalar'ın, Yezidiler'in, Keldaniler'in, Süryaniler'in toplandığı Kürtler grubu, ve bütün Kafkas halklarının toplandığı Çerkes grubudur. Diğer mikroskopik gruplar sınıflandırmaya dahil edilmemiştir. Bunları biz biliyoruz... Ama sadece bizim dile getirmediğimizi göstermek için, internetten bir vatandaşımızın feryadını da aşağıda sizlere sunmak istedik. İbretle okuyun!.. Bazı kişi ve kurumlar Türkiye'nin etnik yapısı hakkında ısrarla yanıltıcı ve abartılı rakamlar veriyorlar. Başbakan Erdoğan da geçenlerde aynı hatayı yaptı: Türkiye'de 32 etnik kökenli halk varmış! El insaf! Başbakan da bu hatayı yaparsa!... Kimmiş bu etnik "halklar"? Azeriler, Karapapaklar, Türkmenler, Yörükler, Dadaşlar, Uygurlar, Tatarlar, Kazaklar, Çepniler, Avşarlar, Ahıskalılar, Pomaklar, Tahtacı Türkmenler, Abdal Türkmenler.... vs. İyi de kardeşim, bu toplulukların hepsi sapına kadar TÜRK! Hepsi aynı dilin, aynı soyun, aynı kültürün mensupları. Büyük çoğunluğu Oğuz-Kıpçak boyuna mensup. Ülkemizin sadece belli yerlerinde (Tatarlar Eskişehir'de, Uygur ve Kazaklar İstanbul Zeytinburnu'nda, Kırgızlar Van'da) yaşayan ve sayıca çok fazla olmayan Tatar, Uygur, Kazak ve Kırgız Türkleri ise Türklüğün Çağatay koluna mensup. Üstelik TÜRKİYE'deki bu soydaşlarımız çok yüksek bir TÜRKLÜK şuuruna sahiptir. Bu kardeşlerimizi ayrı millet gibi göstermenin anlamı nedir? Bu propaganda daha ziyade Batılı bazı ajan provakatörlerin zaman zaman gündeme getirdiği bir yöntemdir. Aklı başında hiçbir kimse bu saçmalığa itibar etmez. 32 etnik unsur diye nitelendirilen toplulukların 20'si TÜRK boylarıdır. Mesela Ahıskalılar, Azeriler ve Karapapaklar Kafkas Türkü'dür, Tahtacı Türkmenler orman köylüleridir... Bu TÜRK boylarının da neredeyse tamamı Sünni İslam anlayışına sahiptir.. Kaldıki farklı mezhebe sahip olanlar da bizim kardeşlerimizdir. Bu anlamda da hiçbir sorun yoktur. Bu TÜRK boylarına verilen isimler mahalli isimlerdir. Fakat birtakım artniyetli veya Türklük şuurundan yoksun insanlar özbe öz TÜRK olan bu OĞUZ ve ÇAĞATAY boylarını, Vahşi Batı'nın "Kürtçülük Oyunları"na âlet ediyorlar. TÜRKİYE Cumhuriyeti'ni kuran mutlak irade ve unsur, HER FERDİYLE TÜRK MİLLETİ'dir!.. Hal böyleyken birilerinin çıkıp 32 etnik unsurdan sözetmesi, en hafif tabiriyle ayıptır!
https://www.angelfire.com/tn3/tahir/trk63a.html Ali Tayyar Önder - Türkiye'nin Etnik Yapısı ve Açılım Sadi Somuncuoğlu - Milli Düşünce Merkezi 10.3.2010
|
1143 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |