Son günlerin moda konusu CHP-BDP ittifakı. Her ne kadar CHP lideri Kılıçdaroğlu son grup toplantısında “Bir ittifaktır tutturmuşlar. Ne ittifakı? Kim konuşuyor bunları? Böyle bir şey yok diyoruz, yine tartışıyorlar” diyerek bu iddiayı net bir dille yalanlasa da basında bu yöndeki yayın ve yorumlar aynı hızla devam ediyor.
Geçtiğimiz günlerde, “CHP BDP ile ittifak yaparsa iktidar olur” diyen bir genel başkan yardımcısının (Taraf, 22 Kasım 2010) yanı sıra Pollmark gibi AKP’ye yakınlığı ile bilinen bir kamuoyu araştırma şirketi yetkilisi söz konusu ittifakın CHP’ye 6,5 puan getireceğini dahi söyledi. (A.Aydıntaşbaş, Milliyet, 22 Kasım 2010) Bunlara ek olarak gazetelerde ve televizyonlarda yapılan yüzlerce yayın da cabası.
Partinin resmi ağızlarından çıkan aksi yöndeki ifadelere rağmen siyaset kulislerinde ve basında CHP’ye yönelik bir psikolojik harekâtın yürütüldüğü açık bir gerçek…
Geçtiğimiz haftadan bu yana devam eden bu tartışmalar içerisinde sıkça 1991’deki SHP deneyimine atıfta bulunulduğuna şahit oluyoruz. CHP liderinin “Yeni CHP” söylemini kullanan çevreler, Kılıçdaroğlu’na SHP örneğini sunuyorlar. BDP Muş milletvekili Sırrı Sakık bile “iktidar olmak için SHP Ruhu”ndan bahsediyor bugünlerde! (Amberin Zaman, Habertürk, 19 Kasım 2010)
Pek çok konuda olduğu gibi SHP ve 1991 deneyimi konusunda da herkes işin kendilerine yarayan tarafından tutup gerisini boş veriyor…
Şimdi gelin 1991’de SHP ile HEP arasındaki işbirliği nasıl sağlandı, o dönemde neler yaşandı, SHP söz konusu ittifaktan ne elde etti sorularına yanıt aramaya çalışalım…
İNÖNÜ’NÜN ALDIĞI RİSK
SHP açısından 1987 seçimlerinde sergilenen performans hayati önem taşımıştır. 1983’te iktidara gelen Turgut Özal’ın ANAP’ına karşı girilen 1987 genel seçiminden Erdal İnönü’nün SHP’si ülke genelinde %24,7 oy alarak ikinci parti olarak çıkmıştır. TBMM’de elde ettiği 99 milletvekili ile ana muhalefet partisi konumuna yükselen SHP bu çıkışını genel seçimlerden iki yıl sonra yapılan yerel seçimlerde de devam ettirmiştir.
1987 Genel Seçimi’nde ikinci parti olan SHP, 1989’da yapılan yerel seçimlerden net bir zaferle ayrılmış; iktidardaki ANAP’a tam 7 puan fark atarak seçimlerin galibi olmuştu. Yerel seçim sonuçlarında genel seçime dair önemli bir veri kaynağı olarak kabul edilen il genel meclisi oylarında ise %28,6’ya ulaşan SHP iki yıl önceki genel seçimlere göre oylarını 4 puan artırmıştı.
1989’da başta Ankara, İstanbul, İzmir, Adana, Gaziantep ve Kayseri olmak üzere toplam 39 ilin belediye başkanlıklarını kazanan SHP 1991 seçimleri için umutlanmaya başlamıştı…
1991 seçimlerine giden süreçte SHP’nin bugünkü BDP’nin “atası” sayılabilecek olan HEP ile işbirliği gündeme gelmişti. Bugün pek hatırlanmasa da SHP o dönemde-bir tür solda birlik projesi olarak-Ocak 1991’de kurulan Sadun Aren’in Sosyalist Birlik Partisi ile de işbirliği yapmak istemiş ancak anlaşma sağlanamamıştı. (H.B.Kahraman, Sosyal Demokrasi-Türkiye ve Partileri, 1993, s. 88-89)
İnönü o günlerde kimsenin cesaret edemeyeceği bir siyasi riski üstleniyor; reel politiğin aksine büyük bir idealizmin peşine düşüyordu: HEP ile işbirliği yaparak hem Kürt siyasetinin temsilcilerine TBMM çatısı altında meşru siyaset yapma fırsatını sağlayarak “ulusal birliği” sağlayacak hem de partisinin Güneydoğu’daki varlığını güçlendirecekti. İnönü bu siyasetçilerin dışlanmasının aynı zamanda bölgenin ve sorunlarının da dışlanması anlamına geldiğine inanıyordu. Bu girişimle HEP’li vekillerin SHP çatısı altında bölgenin meselelerini ülkenin ve siyasetin gündemine taşımasına fırsat tanınacağına inanıyordu.
O dönem Fehmi Işıklar liderliğindeki HEP ile SHP arasında yapılan görüşmeler sırasında bir protokol üzerinde anlaşmaya varılmıştı. Buna göre Hakkâri, Bitlis, Van, Mardin, Batman, Muş, Diyarbakır, Adıyaman, Şanlıurfa ve Mardin gibi Güneydoğu illerinde SHP’nin milletvekili adayları HEP tarafından belirlenecekti. Buna ek olarak, İstanbul ve İzmir’de de HEP’li adaylara yer ayrılacaktı. (V.Savaş, Atatürk’ün Kemiklerini Sızlatan Parti CHP, 2003, s. 19)
VE SONUÇLAR
SHP içinde ise özellikle Deniz Baykal’ın başını çektiği bir grubun başından beri HEP ile işbirliğine olumsuz baktığı bilinen bir gerçekti. Terör örgütü ile oldukça içli dışlı bir görüntü veren bu hareketin partiye zarar vereceğine, oy kaybına neden olacağına inanıyorlardı. Bu anlamda SHP içinde parti liderliği ile Baykal grubu arasında bir gerilim yaşanmaktaydı. Yine de genel başkan olarak İnönü’nün istediği yolda ilerlenmiş; SHP 1991 seçimlerine HEP ile ittifak yaparak girmişti…
Ve sonuçlar…
1987’de elde ettiği %24,7’yi 1989 yerel seçimi il genel meclisinde %28,6’ya yükselten SHP, 1991 genel seçiminde %20,7’ye düşmüş; seçimden DYP ve ANAP’ın ardından üçüncü çıkmıştı.
Parti Türkiye çapında 74 ilden 44’ünde milletvekili çıkaramamıştı! (Milliyet, 21 Ekim 1991)
1987 seçimine oranla dört puanlık bir düşüş ve yaklaşık bir milyonluk oy kaybı yaşayan SHP bunun sonucu olarak 11 sandalye kaybederek TBMM’deki 99 olan milletvekili sayısını 88’e düşürmüştü…
Seçim sonucu ortaya çıkan Türkiye haritası ise HEP ile yapılan işbirliği bakımından yorumlandığında SHP açısından çok şey ifade ediyordu…
İşbirliği bir noktada işe yaramış, İnönü’nün beklentisi doğru çıkmış; SHP Güneydoğu Anadolu’da oy oranını %35’e yükseltmişti. 1987 seçiminde hiç vekil çıkaramadığı Van, Siirt, Muş, Erzincan, Adıyaman gibi illerde neredeyse tulum çıkaran SHP, Diyarbakır’daki vekil sayısını 4’ten 7’ye; Mardin ve Gaziantep’te ise 2’den 5’e çıkarıyordu. Bunların yanında bölgenin diğer illerinden de en az birer vekil çıkaran SHP, Mersin ve Hatay gibi güney illerinde de bir iki istisna dışında bütün vekillikleri kazanmıştı. Bu bölgeden milletvekili çıkarmayı başaramadığı tek il ise 1987’de olduğu gibi 1991’de de Şanlıurfa olmuştu…
Güneydoğu’da işler SHP açısından yolunda giderken Karadeniz, Marmara ve Ege’de ise tam tersi istikamette tezahür etmişti. (Emre Kongar, 21. Yüzyılda Türkiye, 2002, s. 227)
Amasya ve Tokat’tan alınan birer vekillik dışında SHP Karadeniz’de silinmişti…
Marmara’da ise özellikle Trakya bölgesinde büyük bir oy kaybı yaşanmıştı. Daha önce ikişer milletvekili çıkardığı Edirne ve Tekirdağ’da “sıfır çeken” SHP, Kırklareli’nde 2’den 1’e düşmüştü! İstanbul’da ise 1987’deki 14 vekilin yerini 1991’de sadece 5 vekil alabilmişti!
Ege’ye bakıldığında da durum aynıydı…
İzmir’de 1987’de elde edilen 10 milletvekili 1991’de 4’e düşmüştü! Bir önceki seçimin aksine Balıkesir, Aydın ve Manisa’da “sıfır çeken” SHP, kalesi olarak gördüğü Muğla’dan da ancak 1 milletvekili çıkarabilmişti…
Hiç şüphe yok ki bu sonuçlar 1987 ile karşılaştırıldığında SHP için büyük bir başarısızlıktı. Partinin muhalefette iken böyle bir yenilgi yaşaması dönemin basınında 91 seçiminin asıl mağlubu olarak ANAP yerine SHP’nin gösterilmesine neden olmuştu…
Parti içinde ise zaten var olan gerilim ortamı bu aşamadan sonra tamamen bir parti içi mücadeleye dönüşecek; İnönü-Baykal kurultayları başlayacaktı…
Bu süreçte 91 seçimlerine yönelik en çok tartışılan konu HEP ile yapılan işbirliği olmuştu. Pek çok kişiye göre ortaya çıkan seçim sonuçları söz konusu ittifakın SHP’ye Güneydoğu Anadolu dışında büyük bir oy kaybı yaşattığını gösteriyordu. Özellikle Ege, Marmara ve Karadenizli seçmen söz konusu işbirliğine büyük tepki göstermişti!
Partinin yetkili isimleri tarafından HEP ile yapılan ittifak seçmene doğru dürüst izah edilememiş; rakip partilerin bu konuyu kendi kampanyalarında kolayca istismar etmelerine müsaade edilmişti partiye yakın çevrelere göre…
ECEVİT OLAYI
Bu konuda SHP’ye en büyük muhalefeti yapan ve sonuçta ciddi bir oy kaybı yaşamasına neden olan ise hiç kuşku yok ki Ecevit ve DSP olmuştu. 1989’dan itibaren SHP ile HEP arasındaki yakınlaşmaya muhalefet eden Ecevit, bu yakınlaşma 1991’de işbirliğine dönüşünce sesini yükseltmeye başlamıştı. Ecevit’e göre, SHP “bölücülük” yapıyor; bir etnik harekete destek oluyordu. Seçim kampanyasında bunu ustalıkla kullanan Ecevit’e SHP’nin tek yanıtı ise “Ecevit’in solcu olmadığı” idi. (Ercan Yavuz, Yumruksuz Sol: DSP, 2004, S. 61-65)
Ancak görünen o ki, seçmeni etkilemeyi başaran Ecevit olmuştu…
1987 seçimlerine göre 1991’de SHP’nin oy kaybı yaşadığı her ilde DSP’nin yükselişi göze çarpıyordu. Hatta Edirne gibi illerde SHP silinirken, yerinin DSP tarafından ele geçirildiği gözleniyordu. Bunların da etkisiyle DSP 1987’ye oranla 1991’de ülke genelinde 600 bin oy daha fazla kazanıyor; barajı geçerek TBMM’ye girmeyi başarıyordu!
SHP’ye göre ise Ecevit bir kez daha “bir bölen” olmuş; sol oyları bölerek Demirel’in DYP’sine iktidar yolunu açmıştı!
Değerli okurlar,
1991 ve SHP deneyimi bugüne ışık tutacak pek çok veriyi barındırıyor. Cumhuriyet tarihinin en önemli seçimi olarak tanımlanabilecek Haziran 2011 seçimlerine giden yolda atılacak her adımın büyük bir önemi olacaktır. Dikkatli ve uyanık olmakta, yakın tarihin tecrübelerini göz ardı etmemekte büyük fayda vardır…
Ali Bilgenoğlu
25.11.2010
https://odatv.com/shp-hep-ittifaki-sosyal-demokratlara-ne-getirdi--2511101200.html