Atatürk'e ve Türk Tarih Tezine Kafatasçı Irkçılık Suçlaması Yapanlara Yanıt
Belgelerle 1925 Şeyh Said İsyanı Musul Sorunuyla İlgisi | 1924 Ağustos Nasturi Ayaklanması l Şeyh Said İsyanı ve Hilafet |Türk Ordusu İçinde Örgütlenmiş Ayrılıkçı Kürt Kökenli Subaylar ve Gizli Azadi Örgütü | Seyit Abdülkadir ve Suçortaklarının İngiliz Ajan Mr. Templeton Olarak Tanıdıkları İstihbaratçıyla İlişkileri | Bastırılmasında Ordumuzun Yanında Yer Alan Bölge Aşiretlerinin Çabaları | Şeyh Said'in Hilafet Propagandasına Karşı, Adalet Bakanı Seyid Bey'in Onbinlerce Bastırılan Hilafetin Kaldırılması Konulu Kitapçığının İsyan Bölgesinde Dağıtılması | İsyancılardan Biri Bağırıyor: "Yaşasın Kürtlük!" İdamı İzleyen Diyarbakır Halkı Topluca Haykırarak Ona Yanıt Veriyor: "Yaşasın Cumhuriyet!" | Rauf Orbay: "Şeyh Said,.. 1914'te de Devlete Karşı İsyan Etmiş, Rus Konsoloshanesine Sığınmış, 1. Dünya Savaşı Arifesinde Rusya Hesabına Çalıştığı Sabit Olmuş, Müseccel (Sabıkalı) Bir Mahluktu.
Barzani aşiretinin emperyalizm ve siyonizm ile ilişkileri; Atatürk'e ve Türkiye'ye ve Türklüğe Düşmanlığı-1
Barzani aşiretinin emperyalizm ve siyonizm ile ilişkileri; Atatürk'e ve Türkiye'ye ve Türklüğe Düşmanlığı-2
"Ilımlı İslam" ve "Siyasal İslam" projesinin; belgeleriyle tarihsel kökenleri
- Türkiye'nin NATO'ya üyelik başvurusuyla ilgili gizli görüşme tutanakları - Kimler neden ve nasıl Atatürk İlkeleri'ni hedef aldı?
31 Mart 1909 Asker Ayaklanması
Türkiye'ye yönelik psikolojik savaş yöntemleri
Milli Mücadele'ye Karaçalanlar 7. Bölüm: Necip Fazıl Kısakürek ve Büyük Doğu dergisinde C.R.Atilhan, Nihal Atsız, Rıza Nur makaleleri.
Milli Mücadele'ye Karaçalanlar 8.Bölüm: "N.F.Kısakürek ve C.R.Atilhan'ın M.Kemal'e Suriye Cephesinde İngiliz Ajanlığı ve İhanet İftirası.
Amerikan Kültür Emperyalizmi ve 1949 Fulbright Antlaşması... -Türk Eğitim Sistemi ABD ve CIA güdümüne nasıl sokuldu? -İkili antlaşmanın 13.03.1950 tarihinde yapılan Meclis görüşmesinde hangi vekiller evet oyu verdi, hangi vekiller oturuma katılmadı ? -TBMM'de kabul edilen antlaşmanın gerekçesi neydi ? -Fulbright burs programında CIA'nın örtülü operasyonlarına ilişkin itiraflar ve belgeler.
Suriye'de yaşananlar BOP'un bir sonucu mu?
Tunceli harekatına yönelik iftiralara yanıtlar
Türkiye'ye yönelik "Dersim İftirasına" yanıtlar
Türkiye,1990 sonrası hangi odaklarca, niçin ve nasıl hedef alındı?
1945-1990 arası ABD-Rusya Soğuk Savaş Dönemi; Küreselci Emperyalizmin SSCB’yi Yıkma Çalışmaları
12 Eylül’den günümüze ABD’nin Türkiye’ye biçtiği yeni rol
"Atatürk'ü Ankara'da 2 tabur işgalci İngiliz askeri selamladı" iddiasına; belgelerle son nokta
"Atatürk'ü Ankara'da İngiliz askeri selamladı" iddiasına yanıt
Cumhuriyetin yerli ve milli kökleri-Laiklik
Vahdettin'in kaleminden Milli Mücadele'ye, Atatürk'e ve Türklüğe iftiralar
Milli Mücadele'ye Karaçalanlar: Rıza Nur
Rıza Nur; Nihal Atsız; Kadir Mısıroğlu İlişkileri
Milli Mücadele'ye Karaçalanlar, 11. Bölüm Batı Cephesi Komutanı İsmet İnönü'ye yönelik iftiralar, kimlerce ne zaman başlatılmış; nasıl yayılmıştır
Kazım Karabekir'den Fevzi Çakmak ve Atatürk'e iftiralar
Kazım Karabekir'in Suçlamalarına Atatürk'ün Verdiği Yanıtlar
Karabekir - Atatürk Düellosu - 1933 - Özgün belgelerle
Karabekir - Atatürk Düellosu-2
Karabekir - Atatürk Düellosu-3
Kazım Karabekir'in Atatürk'ün ölümünden sonra yönlettiği suçlamalar ve yanıtları
Karabekir'den Atatürk ve Yakın Çevresine Müslüman Türkleri Hristiyanlaştırma suçlaması
K.Karabekir'in Atatürk'e: Türkiye'yi Bolşevik yapacaktı, Amerikan Mandası yapacaktı, Halife olacaktı vs. iftiraları ve Birincil Kaynaklardan Özgün Belgelerle Çürütücü Yanıtlar.
Atatürk'e yönelik "İngiliz ajanı" iftirasına belgelerle yanıtlar
Vahdettin neden kaçtı ? Çoğunu ilk kez göreceğiniz belgelerle...
Vahideddin'in ABD, İngiltere, Fransa devlet başkanlarına gönderdiği mektuplarda, bildirilerinde ve anılarında Türklüğe yönelttiği iftiralar ve "Vahideddin dünyanın en dürüst adamıydı, hazinesini götürmeyip millete bıraktı" yalanını çürüten gerçekler
1-TBMM Gizli Oturum Tutanaklarında Vahideddin. 2- G. Jeaschke'nin "Kurtuluş Savaşı ile İlgili İngiliz Belgeleri" ve "Türk Kurtuluş Savaşı Kronolojisi"ndeki yalan, yanlış vs. uydurmalarıyla Vahideddin'in kaçışına ilişkin gerçeğe aykırı iddialar
Rıza Nur ve K.Karabekir'in, Atatürk'e karşı söylem ve eylem birliği
27 Mayıs 1960 Askeri Müdahalesi - Amerika
19 Mayıs
"Üçler Misakı" nedir? Milli mücadele tarihimizde nasıl bir yere sahiptir? Kimler tarafından imzalanmıştır? Kimler tarafından; ne zaman ve nasıl çarpıtılmıştır?
Üçler Misakı - Milli Mücadele Kararı - Fevzi Paşa, Cevat Paşa, Mustafa Kemal Paşa 19 Mayıs Devlet Operasyonu , "Erenköy Konseyi" uydurmaları ve karartılan "üçler misakı" gerçeği...
Osmanlı Devleti l. Dünya Savaşı'na niçin ve nasıl girdi?
l. Dünya Savaşı'nda, gizli anlaşmalar ışığında; İttihat-Terakkiı, Atatürk ve Almanya arasındaki ilişkiler, çelişkiler, çatışmalar
Müttefik sanılan Alman İmparatorluğu'nun Osmanlı İmparatorluğu'nu sömürgeleştirme ve parçalama planları
Atatürk'ün "Türk Tarih Tezi" Mezopotamya, Anadolu ve Avrupa'da varolmuş Türk medeniyetleri
30 Ağustos Zaferi
Lozan Antlaşması'na yönelik iftiralara, çoğunu ilk kez göreceğiniz, özgün belge ve bilgilerle yanıtlar
İngiliz meclisi Lozan'ı onaylamak için niçin yaklaşık 1 yıl bekledi?
MHP-AKP; Türban, başkanlık ve tarihi kaynaklar
- Türban
İlk 'türbanlı vekil gerginliği' 14 yıl önce yaşandı
1999 genel seçimlerinde iki başörtülü kadın aday TBMM'ye girmeye hak kazanmıştı; MHP'den Nesrin Ünal ve Fazilet Partisi'nden Merve Kavakçı. O dönemde, kamuda başörtüsü yasağı olduğundan, iki milletvekilinin nasıl bir tavır sergileyeceği merak konusu olmuştu. MHP'li Ünal Genel Kurul çalışmalarına başörtüsünü çıkararak katılacağını açıklarken, Merve Kavakçı başörtüsüyle milletvekili yeminini edeceğini söylemişti. O dönemin Fazilet Partisi Genel Başkanı Recai Kutan da Kavakçı'ya sahip çıkarak, "Nasıl isterse öyle hareket edecektir" demişti.
Tartışmalar devam ederken 3 Mayıs 1999'da TBMM kürsüsüne çıkan MHP'nin türbanlı milletvekili Nesrin Ünal, başörtüsünü çıkararak yemin etmişti. Merve Kavakçı ise yemin töreninin ortasında Meclis Genel Kurul Salonu'na başörtüsüyle girmişti. FP sıralarından Kavakçı'nın salona girişi sırasında alkışlar koparken, DSP'li vekiller sıra kapaklarına vurarak protesto etmişti. MHP, ANAP ve DYP'liler ise olaya seyirci kalmayı tercih etmişti.
LAİKLİK UYARISI YAPTI
Dönemin DSP Genel Başkanı ve Başbakanı olan Bülent Ecevit, Milli Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu ve Devlet Bakanı Hikmet Sami Türk bizzat müdahale etmişti. Oturumu yöneten geçici başkan Ali Rıza Septioğlu'ndan Kavakçı'yı dışarı çıkarmasını isteyen Bakan Türk "Laik Cumhuriyete yakışmıyor" uyarısına "Laiklik Cumhuriyetle ne alakası var" cevabını almıştı.
'DEVLETE MEYDAN OKUNACAK YER DEĞİL'
Meclis'i yöneten geçici Başkan Septioğlu'nun Kavakçı'yı çıkarmaması üzerine, kürsüye çıkarak usül konuşması yapan Başbakan Ecevit "Türkiye'de özel yaşamda kadınların giyim-kuşamına başörtüsüne kimse karışmıyor. Ancak burası özel yaşam alanı değildir. Devletin gelenek ve kurallarına burada görev yapanlar uymak zorundadır. Burası devlete meydan okunacak yer değildir. Lütfen bu hanıma haddini bildiriniz" demişti.
YEMİN EDEMEDEN AYRILDI
Urdından bazı milletvekilleri Kavakçı'nın yanına giderek dışarı çıkmasını istemişti. Ancak Kavakçı'yı salona beraberinde getiren ve yanına oturtan FP İstanbul milletvekili Nazlı Ilıcak, "Hayır çıkmayacak. Oturacak. Yemin de edecek" diyerek bu isteğe sert tepki göstermişti. DSP'lilerin de kürsü etrafında toplanarak alkışla "Dışarı" diye tempo tutmaya başlamasının ardından Kavakçı yemin etmeden Genel Kurul salonundan ayrılmıştı.
AMERİKAN VATANDAŞI ÇIKMIŞTI
Kavakçı o gün yemin edemedi ancak resmen "seçilmiş milletvekili" statüsü de devam etti. Ancak bu arada, Kavakçı'nın 5 Mart 1999 tarihinde yemin ederek ABD vatandaşı olduğu, vatandaşlık konusundaki bu yeni durumunu da resmen Türkiye Cumhuriyeti'ne bildirmediği ortaya çıktı. Bunun üzerine Ağustos 1999'da dönemin DGM cumhuriyet başsavcısı Nuh Mete Yüksel, Kavakçı'nın milletvekili dokunulmazlığının kaldırılması için fezlekeyi TBMM Adalet bakanlığına gönderdi. Fezleke sonucunda Kavakçı'nın dokunulmazlığı kaldırıldı ve Bakanlar Kurulu kararıyla Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkarıldı. Böylece milletvekilliği de resmen düştü.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 'türban yasağını kaldırma' önerisine destek verdi.
Konuya ilişkin yazılı bir açıklama yapan Bahçeli, yasağın kalkması için yeni anayasayı beklemeye gerek olmadığını belirterek, sorunun Anayasa'nın 10'uncu maddesinde yapılacak bir değişiklikle çözülebileceğini kaydetti.
MHP'nin başörtüsü yasağı uygulamasına karşı olduğunu bildiren Devlet Bahçeli, Anayasa'daki "eşitlik" ilkesine atıfta bulunarak, özellikle üniversitelerdeki türban yasağının kaldırılması konusunda AKP'ye destek verdi.
Bahçeli, "Mevcut Anayasa'nın 10'uncu maddesinin 4'üncü fıkrasına yapılacak ek bir ifade ile konu hukuki zeminde siyasal ve toplumsal gerginliklere yol açmadan çözüme kavuşmuş olacaktır" dedi.
Bahçeli, söz konusu maddede "devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadır" hükmüne ek olarak "bütün işlemlerinde" ibaresinden sonra gelmek üzere "her türlü kamu hizmetlerinin sunulmasında ve bunlardan yararlanılmasında" ifadesine yer verilmesi gerektiğini belirtti.
MHP lideri, "Başörtüsü konusunda herhangi bir yasaklayıcı yasal düzenleme bulunmadığı bilinmektedir. Bu konudaki muhalif görüşlerin temel dayanağı Anayasa Mahkemesi'nin 1989 yılında aldığı bir karardır" dedi.
Bahçeli, devletin sunduğu hizmetlerden yararlanmada eşitsizliğe yol açması nedeniyle başörtüsü yasağına karşı olduklarını belirtti.
Bahçeli, "Bu şekilde bir düzenleme öncelikle bir kamu hizmeti olan yüksek öğretim hizmetinden yararlanma hakkını anayasal eşitlik ilkesi kapsamına alacaktır" dedi.
Erdoğan'a eleştiri
AKP'ye türban desteği veren Bahçeli, Başbakan Erdoğan'ı "Sayın Başbakan'ın milli konuları yabancı ülkelerde dile getirme huyu depreşmiş" diye eleştirdi.
"Başbakan, başörtüsü konusunda tutarlılık ve samimiyet açısından ciddi endişeleri davet eden beyanlarda bulunmuştur" diyen Bahçeli, "Sayın Başbakan'ın ve partisinin başörtüsü meselesini çözmek gibi bir niyetinin olmadığı 5 yıllık icraatıyla sabittir" dedi.
ANAYASA'NIN 10'UNCU MADDESİ
X. Kanun önünde eşitlik MADDE 10. – Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
(Ek: 7.5.2004-5170/1 md.) Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür.
Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.
Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.
Erdoğan ne demişti?
16 Ocak'ta İspanya dönüşü Esenboğa Havalimanı'nda bir açıklama yapan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, türban tartışmaları için, 'Türkiye hala bu sorunu çözemiyorsa, bu özgürlükler noktasında ciddi sıkıntıdır. Bunu beraber aşarız. Yeni anayasayı beklemeye de gerek yok. Bunun çözümü çok kolay. Otururuz beraberce mutabık kaldığımız bir cümleyle bu çözülür" dedi.
Gerekirse muhalefetten randevu talebinde bulunacağını belirten Erdoğan, "Biz çözmeye varız. MHP de 'varım' diyor. CHP 'yokum' diyor. Yoksa yok, olanlarla yola devam ederiz" diye konuştu.
İspanya gezisi sırasında türban tartışmalarına değinen Erdoğan, 14 Ocak'ta yaptığı bir açıklamada da, "Siyasi simge olarak türban takmak suç mu? Simgelere, sembollere bir yasak getirebilir misiniz?" demişti.
ABD ve bazı Avrupa ülkelerinin üniversitelerindeki türban serbestisine atıfta bulunan Erdoğan, "Ama ülkemizde ne yazık ki böyle bir sorun şu anda var. Üniversitelerde böyle bir sorun söz konusu. Bunu bu düzenleme ile aşmak öyle zannediyorum ki özellikle özgürlükler noktasında, eğitim özgürlüğü noktasında bir sıkıntıyı aşmaya da vesile olacaktır" ifadesini kullanmıştı.
AK Parti Grup Başkanvekili Nihat Ergün, MHP'nin başörtüsü konusundaki teklifinin "olumlu bir adım" olduğunu ifade ederek, teklifi partisinin yetkili organlarında değerlendireceklerini söyledi.
Ergün, gazetecilerin MHP'nin başörtüsü teklifiyle ilgili soruları yanıtlarken, "bu teklifi, başörtüsü sorununun çözümüne dönük bir beyan olarak algıladıklarını" bildirdi.
Sorunun çözümü için toplumsal bir mutabakatın var olduğunu, çok geniş bir toplum kesiminin, üniversitelerde bu sorunun çözümünü beklediğini kaydeden Ergün, şöyle konuştu: "MHP de bu toplumsal mutabakatın hem farkında, hem de bir parçası. MHP, seçmen tabanı açısından da toplum kesimleri açısından da bu mutabakatı bilen bir siyasi parti. Dolayısıyla böyle bir teklif, son zamanlarda gündeme gelen sorunun çözümü ile alakalı, olumlu bir adımdır.
Teklifin Anayasanın 10. maddesi kapsamında çözüme kavuşup kavuşmayacağı ise ayrı bir teknik çalışma konusudur. Gerekirse böyle bir çalışmayı arkadaşlarla beraber yapma imkanı olacaktır. Şu anda hukukçu arkadaşlarımız konuyu değerlendirmektedirler. Tabii partimizin yetkili organlarında da MHP'nin bu yaklaşımı değerlendirilecektir."
MHP, AK Parti'den komisyon kurma çalışmalarını bir kenara bırakıp 2008'deki önerisini Meclis'e getirmesini istedi.
Hızlanan türban trafiğinde bugün de yeni gelişmeler var.
MHP'den AK Parti'ye yeni bir türban önerisi gelirken, dün bütün partilere karşı açıklama yapan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'ya da yanıt verildi.
Parti adına açıklamayı Grup Başkanvekili Oktay Vural yaptı. Oktay Vural şu ifadeleri kullandı:
''AKP ve CHP'nin başörtüsü konusundaki tutumlarını ikirciklidir. Bu konuyu bir seçim yatırımı olarak değerlendirdiklerini görmekten üzülüyoruz.
AKP ve CHP'nin oynadığı oyunun hepiniz farkındasınız. Birisi 'çözeriz' diyor birisi 'gel çözelim' diye söylüyor, birisi 'dokunulmazlık olsun' diyor, öbürü 'CHP'siz olmaz' diyor. Bu aktörler, trenciler, bağcılar beraber, birlikte bu meseleyi bir siyasi rant aracına dönüştürdü. Biz bu oyunun içinde olmayı reddediyoruz. 'Partilerarası bir mutabakatla bu sorun çözülsün' şeklinde irademiz vardı ama CHP komisyona üye vermiyor. BDP de 'başka konular olsun' diyor. AKP'ye çağrımız şudur; komisyonu boş verin, komisyonda tartışılacak bir konu yok. Biz bu konuda açık ve net olan irademizin arkasındayız. Bu konularla ilgili 411 milletvekili ile gerçekleştirdiğimiz anayasa değişikliğini ve YÖK Kanunu Ek 17. maddedeki değişikliği konusundaki imzalar buradadır. Mutabakat metnimiz buradadır. İki parti bunları Parlamentodan geçirmek için söz vermiştir. Bunlar ıslak imzadır. Bu imzanın namusuna ve iradesine sahibiz. Bu imzaya sahip çıkmaya davet ediyoruz. İster anayasa değişikliği, ister YÖK Ek 17. Madde, hodri meydan. Geliniz bu anayasa değişikliği ya da YÖK Ek 17. Madde'deki değişikliği gerçekleştirelim.
Başbakan 'çoğunluğumuz yok' diyor, çoğunluğumuz var; 411 milletvekili. 'Çoğunluğa sahip değiliz' diyen Başbakan'ı, 411 teklifine sahip çıkmaya devam ettiğimizi ifade etmek istiyorum. Biz bu çoğunluğu sağlamaya hazırız. Daha önce vardığımız mutabakat çerçevesinde getireceğiniz öneriyi aynen destekleyeceğimizi beyan ediyoruz. Getirin bunları Meclise.
Umarım, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının açıklaması çerçevesinde bu meselenin çözümü konusunda adım atmaktan imtina etmezler.
Başörtüsünün üniversite dışında başka yerlere sirayet edeceğini düşünmüyoruz. Buna ilişkin vehimler oluşturmanın anlamı yoktur. Çözümün, çerçevesi dışına çıkması mümkün değildir.
Umarım Yargıtay Cumhuriyet Başavcılığı'nın açıklaması AKP'nin değirmenine su katmaz, yeni mağduriyet edebiyatlarıyla bundan siyasi rant elde etmek amacıyla bu açıklama hazırlanmamıştır. Başsavcının görevleri bellidir. Görevleri içerisinde bunlarla ilgili açıklama yapma görevi yoktur. Biz hukukun üstünlüğüne inanıyoruz. Hukuk içerisine bunun çözüleceğine de inanıyoruz. Dolayısıyla hiç kimse hukuk içerisinde aradığımız bir çözümü engellemeyemez. Milletini hukukun yapmamızı engelleyemez. Bu açıklamayı yapmak görevi değil. Biz hukuku nasıl yapmamız gerektiğini biliyoruz. Bu sorunun da yasal çerçevede çözülmesi gerektiğini ifade ediyoruz.
Yasal çerçevede çözüm noktasında her kurumun görevi ayrıdır ama siyaset kurumunun bu sorunu hukuk çerçevesinde çözme iradesini yok saymak doğru değildir. Mağdur edebiyatına alışkın bir AKP'nin bundan siyasal bir rant elde etmesine yönelik daha önce tekerrür etmiş bir takım girişmeleri de dikkate aldığımız zaman, maalesef bir takım kurumlar halen AKP'nin bu siyasetine çanak tutmaktadır. İrademizle hukuk oluşturduğumuzu ve bu hukukumuzun da Cumhuriyetimizin temel özellikleriyle çelişir değildir.''
Vural, ''Kapatma davası bekliyor musunuz?'' sorusuna ''Biz yasalara ve anayasaya aykırı hiçbir şey yapmıyoruz. Milletimizin şu ya da bu nedenle eğitim hakkından mahrum bırakılmasını da doğru bulmuyoruz. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının böyle bir açıklama yapmasını da doğru bulmuyorum. Çok yersiz bir açıklamadır. Kimse bizim irademize ipotek koymasın. Hangi konuyu nasıl anayasaya uygun şekilde çözmemiz gerektiğini biliyoruz'' karşılığını verdi.
Vural'ın ardından açıklama sırası MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'deydi.
Bahçeli, şunları söyledi:
''MHP, 2008 yılında AKP ile varılan yazılı mutabakatın bütün unsurlarına bağlı olmayı sürdürmektedir. İktidar partisinin bu esaslar çerçevesinde TBMM çatısı altında başlatacağı girişimi desteklemeye hazırdır.
Yargı organlarının sınırları da Anayasa ve kanunlarla belirlenmiştir. TBMM üzerinde 'yargı kayyumluğu' tesisi anlamına gelecek açıklamalar bu bakımdan TBMM'nin görev ve yetkilerine kabul edilmez müdahalelerdir.''
Merve Kavakçı'nın 1999'da Meclis'te taktığı türban, ABD Senatosu'nda sergileniyor. 'İnancın Vücudu' adlı sergide, Türkiye'deki türban yasağı eleştiriliyor.
Merve Kavakçı'nın TBMM'de büyük tartışmalara neden olan türbanı, 'Dinler için Becket Fonu' tarafından hazırlanan sergide gösteriliyor. Kavakçı'nın olaylı türbanı bir daha hiç giymediği, bu sergi için çıkardığı belirtiliyor. Sergi, Türkiye ve Fransa'daki uygulamaları eleştiriyor. Serginin afişlerinde Merve Kavakçı'nın gözü yaşlı bir resmi, Türk polisinin bir kızın türbanını çıkartırken çekilmiş bir fotoğrafı ile trafik kazasında ölen bir Türk kızının türbanına da yer verildi. Sergi davetiyesinde, "biz vücudumuzu kapatan semboller ve kıyafetlerle inancımızı ortaya koyuyoruz. Ancak pek çok ülke şimdi kamu binalarında ya da okullarda inancın gösterilmesini yasaklıyor. Hatta bazıları işyerlerinde de yasaklıyor" ifadeleri yazılı. Merve Kavakçı, 2 mayıs 1999’da Fazilet Partisi'nden milletvekili seçildiği dönemde yemin etmek için türbanla Meclis'e girmiş, büyük tartışma yaratmıştı.
Burada, önünüzde, şimdiye kadar tabiiyetinde bulunduğum her türlü devlet tabiiyeti ve egemenliğini reddettiğime; bundan böyle ABD Anayasası'nı ve yasalarını iç ve dış düşmanlara karşı savunacağıma; ABD'ye bağlılık ve sadakat göstereceğime; kanunun gerektirdiği hallerde ABD ordusuna hizmet vereceğime; kanunun gerektirdiği durumda sivil yönetim altında ulusal önemi olan işlerde çalışacağıma ve bu yükümlülükleri özgür bir şekilde, akıl sağlığım yerinde ve samimi olarak üstleneceğime yemin ederim. Tanrı yardımcım olsun.
***
"Merve Kavakçı, ABD'ye ettiği yemin bozdu mu?"
Hürriyet yazarı Mehmet Y. Yılmaz, Kuala Lumpur'a büyükelçi olarak atanan Merve Kavakçı'nın, ABD vatandaşı olurken ettiği yeminin bozulup bozulmadığını sordu.
Hürriyet yazarı Mehmet Y. Yılmaz bugünkü köşesinde Kuala Lumpur'a büyükelçi olarak atanan Merve Kavakçı'yı kaleme aldı.
Merve Kavakçı'nın izin almadan ABD vatandaşı olup Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkarılmasını hatırlatan Yılmaz, Kavakçı'nın ABD vatandaşı olurken ettiği yeminin bozulup bozulmadığını sordu.
Yılmaz'ın Hürriyet'te "Bu yemin bozuldu mu?" başlığıyla yayımlanan yazısının ilgili kısmı şöyle:
Merve Kavakçı, izin almadan ABD vatandaşı olduğu gerekçesiyle Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkarılmıştı.
AKP hükümeti döneminde yeniden vatandaşlık hakkını kazandı ve sonra da Malezya’nın başkenti Kuala Lumpur’a TC Büyükelçisi olarak atandı.
Ancak ABD vatandaşı olduğu sırada ettiği bir de yemin var, dün Ahmet Hakan, “Işıkçı” Mücahit Ören vesilesiyle bu yemini tekrar hatırlattı.
Kaçıranlar için, ABD vatandaşlığına alınanların ettiği bu yemini ben de tekrarlıyorum:
“Burada, önünüzde, şimdiye kadar tabiiyetinde bulunduğum her türlü devlet tabiiyetini ve egemenliğini reddettiğime, bundan böyle ABD Anayasası’nı ve yasalarını iç ve dış düşmana karşı savunacağıma, ABD’ye bağlılık ve sadakat göstereceğime, kanunun gerektirdiği hallerde ABD ordusuna hizmet vereceğime yemin ederim, Tanrı yardımcım olsun.”
Kavakçı, Müslüman olduğuna göre bu yeminini bozmasının bir kefareti var, on fakiri doyurmak yahut giydirmek ya da bir köle azat etmek gibi. Bunları yapamıyorsa üç gün oruç tutması gerekiyor.
Bu onun kişisel meselesi, herhalde kefaretini ödemiştir.
Ancak kendisi artık Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçisi.
Dolayısıyla topluma ve TC Anayasası’na karşı da görevleri var, onların yerine getirildiğini duymadık. Çıkıp “O yemini bozdum ben artık, ABD vatandaşlığından çıktım” dediğini duymadık.
Öte yandan bu bir tür “sabıka” da sayılmalı. ABD’ye vatandaşlık için yalan yere yemin edebildiyse, başka konularda da rahatlıkla yalan söyleyebilir, takiye yapabilir.
Bahçeli’nin isteğiyle başkanlık sistemi Meclis’e geliyor
12 Ekim 2016
15 Temmuz darbe girişimi, FETÖ ve PKK ile mücadele sürerken askıya alınmış görünen Başkanlık sistemi tartışması yeniden Türkiye gündemine girdi. Başkanlık konusunu Türkiye gündemine getiren isim, beklenenin aksine ne bu sistemin en büyük savunucusu durumundaki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ne de herhangi bir AKP yetkilisi oldu. Başkanlık konusunu masaya, MHP Lideri Devlet Bahçeli getirdi.
Bahçeli’nin dünkü grup toplantısında yaptığı konuşmada “ya Erdoğan Anayasa’nın öngördüğü Cumhurbaşkanlığı yetkilerine çekilsin, ya da getirin Başkanlık sistemini Meclis’e oylayalım” çağrısına yanıt, bugün AKP’nin en tepe isminden, AKP Lideri ve Başbakan Binali Yıldırım’dan geldi.
Yıldırım, bugün partisinin İl Başkanları toplantısında yaptığı konuşmada, bizzat Bahçeli’nin adını anarak, parti olarak Başkanlık sistemine geçiş önerisini TBMM’ye getireceklerini açıkladı. “Bahçeli’nin çağrısını kabul ediyoruz” diye söze giren Yıldırım, “Anayasa değişiklik önerisini Meclis’e getireceğiz” dedi.
SONUÇ NE OLURSA OLSUN REFERANDUM
Yıldırım, TBMM’de AKP’nin getireceği Başkanlık sistemine geçiş konulu Anayasa değişiklik paketinin, Genel Kurul’da ne oy alırsa alsın, referanduma götürecekleri sözünü de verdi. Anayasa’da yapılacak değişikliğin referanduma gitmeden doğrudan Cumhurbaşkanı’nın onayına sunulup, kabul edilmesi için TBMM Genel Kurulu’nda salt çoğunluk olan 367 vekilin desteğini alması gerekiyor. AKP’nin vekil sayısı tek başına bu rakama ulaşmıyor.
Anayasa değişiklilerinin referanduma götürülmesi için ise 330 vekilin desteği gerekiyor. 317 vekile sahip AKP, tek başına bu rakama da ulaşamıyor. Ancak MHP’nin 40 vekili ile destek vermesi halinde, 330 rakamı bulunabilir. Bahçeli ise, dün yaptığı “başkanlık sistemini TBMM’ye getirin” çağrısında, aynı zamanda partisinin Başkanlık sistemini değil, parlamenter sistemi tercih ettiğini de açıklamıştı. Yani MHP’nin blok olarak destek vermesi, şu an için pek mümkün görünmüyor. HDP ve CHP de Başkanlık sistemine karşı çıkıyorlar.
Ancak AKP’nin 330’u bulmak için gerek parti gruplarıyla, gerekse bireysel olarak vekillerle temasa geçmesi bekleniyor. Yıldırım, bugün yaptığı açıklamada, başkanlık sistemine TBMM’de destek 367’yi de bulsa, 330’un üzerinde de olsa, her durumda referanduma gideceklerini, şu cümleyle açıkladı; “İster 330’la geçsin ister 367 ile çıkan sonucu millete götüreceğiz. Her türlü millete soracağız….
BAHÇELİ VE YILDIRIM’IN BAŞKANLIK AÇIKLAMALARI
MHP Lideri Bahçeli ve Başbakan Yıldırım’ın son iki gündür başkanlık konusunda yaptıkları açıklamalar şöyle gelişti;
11 EKİM SALI-BAHÇELİ
“Cumhurbaşkanı yasalara ve anayasaya uymak zorundadır. Türkiye Cumhuriyeti'nin beka mücadelesi verdiği bugünlerde, siyasi iktidarın ve devletin en tepesinde bulunan Cumhurbaşkanının hukuka ters düşmesi geleceğimiz açısından çok mahsurlu, çok tehlikelidir. Bu açık tehlikenin bertaraf edilebilmesi için karşımızda iki alternatif yol bulunmaktadır: Bunlardan birincisi ve bizim açımızdan da en doğru, en sağlıklı olanı, Sayın Cumhurbaşkanı'nın fiili başkanlık zorlamasından vazgeçmesi, yasa ve anayasal sınırlarına çekilmesidir. Şayet bu olmayacaksa, ikinci olarak, fiili durumun hukuki boyut kazanabilmesinin süratle yol ve yöntemlerinin aranmasıdır. Dünyanın hiçbir medeni ve demokratik ülkesinde her gün suç işleyen bir yönetim ve iktidar yapısı görülemeyecek, bundan bahsedilemeyecektir.” dedi.
12 EKİM ÇARŞAMBA-YILDIRIM
“MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin çağrısını kabul ediyoruz. Anayasa değişikliği önerisini Meclis’e getireceğiz. İster 330’la geçsin ister 367 ile çıkan sonucu millete götüreceğiz. Her türlü millete soracağız. 15 yıldır yeni anayasa yeni anayasa. Sakız gibi çiğneniyor. Yeter, artık milleti bununla meşgul etmeyelim. Sayın Bahçeli'nin çağrısını aynen kabul ediyoruz ve diyoruz ki kısa sürede Meclis'e yeni anayasa teklifimizi getireceğiz. Mevcut parlamenter sistemin zaman zaman istikrarı sağlıyor olmasına rağmen, büyük bir zaman diliminde de zayıf iktidarlar nedeniyle Türkiye'nin dertlerine çözüm üretemediği de bir gerçektir. Son dönem demokrasi tarihimize bakın, tek başına iktidarların olduğu süreler, 50-60, 80-90 buralarda büyüme istikrarla devam ediyor. Kalkınma devam ediyor, ticaret bütçe milli gelir artmaya devam ediyor. Ama koalisyon döneminde bu kazanımlar maalesef heba ediliyor. Onun için sürekli güçlü bir siyasi iradeyi oluşturacak, istikrarı kalıcı hale getirecek bir sistem değişikliği Türkiye'nin vazgeçilmez bir ihtiyacıdır. Bu sadece istikrar için değil, birliğin beraberliğin de sağlamlaşarak devamı açısından elzemdir. Bugüne kadar anlaşılan 60 madde başta olmak üzere, diğer eksik kalan maddeleri de AK Parti grubu hazırlayacak Melis'e getirecek ve onayına sunacak. Meclis ister 367 ile, ister 330 ile kabul etsin, her iki halde de son onayı millete götüreceğiz. Böylece artık yıllardan beri devam eden bu sistem tartışmasını, bu kör dövüşü sona erdireceğiz. AK Parti sorunları torunlarına devreden bir parti değildir. Sorunları çözen partidir.”
Tarih tarih madde madde Devlet Bahçeli AKP’nin nasıl yedek lastiği oldu
Tarih tarih madde madde Devlet Bahçeli AKP’nin nasıl yedek lastiği oldu; 2002 seçimleri, Türban, 367, 4+4+4, Suriye...
01.07.2015
Meclis Başkanı, MHP'nin geçersiz oy kullanarak destek vermesiyle AKP'nin adayı İsmet Yılmaz oldu. Başkanlık seçimlerinin ardından, kamuoyu Devlet Bahçeli'nin talimatıyla MHP'nin geçersiz oy kullanmasına tepki gösterdi. Ancak Bahçeli açısından bu tutum ilk değil.
AKP'nin kazandığı seçimlerden bu yana Cumhuriyet tarihinin en önemli kararları alınırken, Devlet Bahçeli hep dönemin iktidar partisine destek verdi. Öyle ki Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanı seçilmesi, Türban kararı, 4+4+4 kararında da Bahçeli'nin desteği öne çıktı.
İşte AKP'nin yetersiz kaldığı her anda destek veren Bahçeli'nin aldırdığı kararlardan bir kesit…
2002: Bülent Ecevit’in başbakanı olduğu 57. hükümeti devirecek olan süreci, MHP lideri Devlet Bahçeli başlattı. Bahçeli, 7 Temmuz 2002’de “11. Kocayayla Türkmen Kurultayı”nda, 3 Kasım 2002 tarihinde erken seçim yapılmasını istedi. Yapılan o seçim, AKP’nin zaferiyle sonuçlandı. Bahçeli liderliğindeki MHP baraj altında kaldı.
2007: AKP, “Anayasa Mahkemesi’nin 367 Kararı” ile krize girerken, Devlet Bahçeli ve MHP'nin desteğiyle kurtarıldı. Seçim kararıyla barajı aşıp Meclis’e giren Devlet Bahçeli, Abdullah Gül’ü Çankaya’ya çıkarma planına destek verdi. O dönemde Gül’ün seçilebilmesi için toplantı yeter sayısı olan 367’nin sağlanması gerekiyordu. Bahçeli Genel Kurul’daki oylamaya katılacaklarını açıklayınca AKP ve MHP’lilerin toplam sayısı 440’ı aştı ve Gül Köşk’e çıktı.
KUMPASLAR İÇİN: 'ADİL YARGILAMAYI ETKİLEMEYELİM'
Devlet Bahçeli’nin katkısı 2007 cumhurbaşkanlığı seçimiyle sınırlı kalmadı. Aynı günlerde başlatılan Ergenekon davaları için “adil yargılamayı etkilemeyelim, sonucunu görelim” diyen Bahçeli, kapatma davası konusunda tam tersi bir tutum sergiledi.
2008: Bahçeli, 18 Mart 2008’deki grup konuşmasında, “MHP, başka partilerin siyasetten men edilmesi için sandık dışındaki bir yöntemi asla benimsemeyen, rekabet ve yarışı demokrasinin kuralları içinde yapmayı kabullenmiş bir harekettir” ifadelerini kullandı. Bahçeli’nin formülü, Anayasa’nın 69. Maddesinin değiştirilip, işlenen suçtan partinin değil kişilerin sorumlu tutulmasını öngörüyordu.
TÜRBAN KARARINDA DA BAHÇELİ VAR
Tayyip Erdoğan 15 Ocak 2008'de İspanya'da yaptığı türban çıkışından sonra başlayan üniversitelerde türban serbestisi tartışmalarında da Devlet Bahçeli AKP'ye koşulsuz destek vermişti. Tayyip Erdoğan konuşmasında “Velev ki bir siyasi simge olarak taktığını düşünün. Bir siyasi simge olarak takmayı suç kabul edebilir misiniz? Simgelere bir yasak getirebilir misiniz?” demişti ve hemen ardından üniversitelerde türban yasağının kaldırılması bir kampanya halini almıştı. Tayyip Erdoğan'ın konuşmasından 1 ay kadar önce, Yusuf Ziya Özcan'ın da YÖK Başkanı olmasıyla pozisyonunu güçlendiren AKP, üniversite operasyonuna türbanı da katarak hız verdi.
Türban operasyonuna MHP'den anında destek geldi. MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır desteğin de ötesinde "Üniversite yetmez, türban devlet memurlarına da serbest kılınsın" şeklinde açıklamalar yaptı. Tayyip Erdoğan'ın açıklamalarından 12 gün sonra, Şandır 27 Ocak'ta yaptığı açıklamalarda, yalnızca üniversitelerle yetinmenin "sorunun çözümü" açısından yeterli olmadığını, kamuda hizmet alan-hizmet veren ayrımını da kaldırmak suretiyle türbanın tüm kamu kurumlarında serbest olması için yasal düzenleme yapılması çağrısında bulunmuştu.
Bu şekilde oluşan AKP-MHP'nin türban koalisyonu, "Kimse, kanunda açıkça yazılı olmayan hiçbir sebeple eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz" gerekçesi ile üniversitelere türban serbestisi getirmeyi öngören kanunu 10 Şubat'ta meclisten geçirdi.
4+4+4'DE DE DESTEKLEDİ
2012: AKP, 4+4+4 düzenlemesiyle, imam hatiplerin ortaokul kısmını açıp, türbanı ilköğretime sokarken, yine Devlet Bahçeli'nin desteğini aldı. Erdoğan, bugün en önemli siyasi propaganda argümanı olarak kullandığı eğitimde türban serbestisini de MHP'nin desteği ile uygulamaya geçirdi.
2013: Bahçeli anayasa görüşmelerinde de AKP'ye destek verdi. O dönemde, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yeni Anayasa'da uzlaşılan 48 maddenin TBMM'den geçilmesi önerisine MHP'den "Evet" yanıtı geldi. MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır, yeni anayasa yapımında 48 maddelik uzlaşmayı önemli bulduklarını belirterek, "Bunun kanunlaştırılması için MHP hazırdır" dedi.
2014: Meclis’te görüşülen Suriye-Irak tezkeresi de AKP ve MHP milletvekillerinin oylarıyla kabul edildi. 396 oy kullanılan tezkereye, 298 kabul, 98 ret çıktı. Ret oyları CHP ve HDP’den geldi. Tezkere hükümete yurtdışına asker gönderme ve Türkiye’de yabancı asker konuşlandırma izni veriyordu. CHP Milletvekili Faruk Loğoğlu, BM kararı olmaksızın Suriye’de kurulacak güvenli bölgelerin, komşu ülkelere saldırı anlamı taşıyacağını söyledi. “Herhangi bir müdahale, ülkeyi bataklığa sürükler” dedi. HDP Milletvekili Ertuğrul Kürkçü ise hükümetin IŞİD’le mücadele amacı taşımadığını savundu ve “Tezkere Anayasa’ya aykırı.” diye konuştu.
MHP’nin eski üst düzey yöneticilerin biri olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik eski Bakanı Yaşar Okuyan, mecls başkanlığını akıl almaz bir biçimde AKP’ye hediye eden MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin MİT ajanı ve özel görevli olduğunu söyledi.
Okuyan, Bahçeli’nin, meclis başkanlığı seçiminde MHP’li milletvekillerine geçersiz oy kullandırtarak Yılmaz’ın seçtirmesine kimse akıl sır erdiremezken bu tavrına ışık tutan açıklamayı KRT televizyonunda yaptı. KRT’de Çağlar Cilara'nın sorularını yanıtlayan Okuyan, DSP-MHP-ANAP hükümetini 2002’de yıkılmasına dikkat çekerek, "Devlet Bahçeli görevlidir. Bizim içinde bulunduğumuz 57. hükümetin yıkılmasında da görevini yerine getirmişti, orada bir görevli Kemal Derviş, diğer görevli Devlet Bahçeli'dir" diye konuştu.
DSP-ANAP-MHP koalisyonunun ardından yapılan ilk seçimlerde AKP iktidara geldiğini anımsatan Okuyan, AKP'yi iktidara getirenin erken seçimin kararını alan kişinin Bahçeli olduğunun belirterek, şunları söyledi:
"Bir görev ifa ediyor Devlet Bahçeli, bir görevi var. Ben net söylüyorum bunu: Görevlidir. DSP-ANAP-MHP koalisyonunun önünde 1.5 yıl varken erken seçim tezgahını kuran Derviş işin bir tarafında ve hemen seçim tarihini veren Bahçeli diğer tarafında."
ALPASLAN TÜRKEŞ: "BAHÇELİ MİT AJANIDIR"
Merhum Alpaslan Türkeş'in Devlet Bahçeli hakkında kendisine özel bilgiler verdiğini söyleyen Okuyan, Türkeş'in Bahçeli'nin MİT ajanı olduğunu söylediği mektubunu hatırlattı ve şunları söyledi:
"Rahmetli Türkeş'in Devlet Bahçeli ile ilgili anlattıkları var bende. Bende kalsın. Kendi el yazısı ile yazdığı mektup var, girin internete bakın."
"ÜLKÜCÜLERİ FRENLEYEN BAHÇELİ'DİR"
Bahçeli'nin koltuktan başka düşüncesi olmadığını söyleyen Okuyan, ülkücü gençliği frenlemekle onları etkisizleştirdiğini ileri sürdü ve çarpıcı iddialarda bulundu:
"Yükselen muhalefeti, özellikle ülkücü gençleri bastırıyor. Sokağa çıkın, gidin olay yapın demiyorum ama fikri gelişmelerini engelliyor Bahçeli. Bunu en yakınındakiler biliyor."
Yaşar Okuyan: Rahmetli Türkeş, bana "Devlet Bahçeli nereden çıktı, MİT'le alakalı, bunu uzaklaştırın" demişti
MHP’de başladığı siyasi hayatının ardından Anavatan Partisi (ANAP) iktidarı döneminde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı görevini yapan Yaşar Okuyan, anayasa değişikliği referandumunda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a desteğini açıklayarak 'evet' kampanyası yürüten MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli hakkında iddialarda bulundu. Okuyan, "Ben belgelerle konuşurum. Ben Bahçeli'yi hiçbir dönem MHP'li olarak göremedim. Bir defa rahmetli Türkeş, Ankara askeri hastanede yatarken giderdik. Kendi el yazısıyla not yazıp avuç içinde saklar, giderken ‘herkese çok selamlar' der elimize sıkıştırırdı. O mektuplardan birinde ‘Bu Devlet Bahçeli nereden çıktı, MİT'le alakalı bunu uzaklaştırın' diyor. Darbe sırasında tutukluyken diyor bunu. Bahçeli'nin son yaptığı da yenilir yutulur cinsten değil" diye konuştu.
Mustafa Yıldırım, Sivil Örümceğin Ağında (AB-D Tarafından Yerli İşbirlikçileri ile Kuşatılan Türkiye)
M.Emin Değer, Oltadaki Balık Türkiye
Ali Tayyar Önder, Türkiye'nin Etnik Yapısı
Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu, Sızıntı
Barış Pehlivan, Barış Teroğlu, Metastaz
Alev Coşkun, Tarihi Unutmamak
Prof.Dr.Emre Kongar, 21. Yüzyılda Türkiye
Prof.Dr.Emre Kongar, Yakın Tarihimizle Yüzleşmek
Rıza Zelyut, Osmanlı'da Oğlancılık
Merdan Yanardağ, Türkiye Nasıl Kuşatıldı?
Prof.Dr. Sina Akşin, Yakın Tarihimizi Sorgulamak
Nurten Arslan. Küçük Anılarda Büyük Sırlar, 5 cilt Biyografik Roman Tarzında Atatürk ve Yakın Tarih
Soner Yalçın, Samizdat
Soner Yalçın, Saklı Seçilmişler
Erol Toy, O'na Katılmak, Dünden Yarına Türkiye Cumhuriyeti
Prof.Dr. Afet İnan, Medeni Bilgiler ve M.Kemal Atatürk'ün El Yazıları
Bernard Lewis, Modern Türkiye'nin Doğuşu
Laik, Demokratik, Hukuk Sevleti Türkiye Cumhuriyeti'ni Ortadan Kaldırmaya Yönelik İç ve Dış İrticai Örgütler
Prof.Dr. İlber Ortaylı, Zaman Kaybolmaz
Prof.Dr. İlber Ortaylı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk
Süleyman Duman, Kütahya-Eskişehir
Anılarla Mayıs 1970 - Ocak 1975 Astsubay ve Eşlerinin Hak ve Adalet Arama Mücadeleleri Yazar: Abdullah İnaler
Cengiz Özakıncı, İblisin Kıblesi (Türkiye'nin Üniter ve Laik Yapısını Hedef Alan AB-D Bunun için neler yaptı? Belgeleriyle Tarihe Tanıklık Edeceksiniz)
Cengiz Özakıncı, Türkiye'nin Siyasi intiharı Yeni - Osmanlı Tuzağı (Bugün Olanları, Yarın Olabilecekleri, Tarihi Benzerlikleri, Belgeleri ile Anlatmakta Olan Bir Eser)
Cengiz Özakıncı, Kalemin Namusu, Türk Savun Kendini
Ali Tayyar Önder, Türkiye'nin Etnik Yapısı
Ali Tayyar Önder - Türkiye'nin Etnik Yapısı ve Açılım
Cengiz Özakıncı - İblisin Kıblesi Kitabına Ait Program
Prof.Dr. Necati Demir ile Türk Tarihi Üzerine 19 Mayıs Programı-1
Prof.Dr. Necati Demir ile Türk Tarihi Üzerine 19 Mayıs Programı-2
Cengiz Özakıncı:Türkiye Cumhuriyeti'nin Yerli ve Milli Kökleri
Cengiz Özakıncı:1989 Sonrası Türkiye’de Küreselci Emperyalist Operasyonlar. Dersim iftiraları-Kanal İstanbul, Monrö Bağlantısı-Atatürk ve Laikli İlkesine Yönelik Psikolojik Harekat Nasıl ve Neden Başladı
Cengiz Özakıncı: ABD’de Ulusal Demokratik Cumhuriyet’in Temelleri Amerika'da okullarda öğrencilere okutulan Ulusal Ant - Atatürk'ün Eğitim Sistemi
Amerikan Ulusal Andı
"Pledge of Allegiance - Brody Middle School"
Türkiye'de "Öğrenci Andı" Pkk ile Açılım Döneminde Kaldırıldı.13.10.2013
Prof.Dr. Erol Manisalı: Amerika'nın yürüttüğü karşı devrim
Yıl 1993; Sayın Recep Tayyip Erdoğan (Refah Partisi İstanbul İl Başkanı, MKYK Üyesi) Sayın Bülent Arınç (Refah Partisi MKYK Üyesi) ve Sayın Mehmet Metiner (Yeni Zemin Dergisi Genel Yayın Yönetmeni).
Yıl 1993; Sayın R.Tayyip Erdoğan, Bülent Arınç ve Mehmet Metiner birlikte bir açık oturumda
Türkiye'nin siyasi yapısının islami yönde değiştirilmesini temel hedef edinmiş Yeni Zemin Dergi Yazarları, TSK yapısının değiştirilmesini de misyon edinmiş.
Aynı zamanda eyalet, hilafet gibi söylemlere sahip Em.Tuğg. Adnan Tanrıverdi 15 Temmuz 2016 sonrası TSK'da yaptırdığı değişiklikleri sıralıyor:
İçişleri Eski Bakanı Sadettin Tantan'ın HÜDA PAR ve Hizbullah Tespitleri