FETÖ Zaman gazetesinin kuponla dağıttığı Kur'an tefsirini değiştirmiş... FETÖ terör örgütüne yönelik operasyon kapsamında kapatılan, uzun yıllar örgütün yayın organı olan Zaman Gazetesi’nin kuponla verdiği, önemli İslam alimlerinden Elmalılı Hamdi Yazır'a ait Kuran tefsirini değiştirdiği ortaya çıktı. Gazetenin geçtiğimiz yıllarda verdiği tefsirde, “Eğer bilmiyorsanız, bilenlere sorun” şeklinde yer alan ayeti, “Eğer bilmiyorsanız Tevrat ve İncil âlimlerine sorun” şeklinde çevirerek yayınladığı anlaşıldı.Skandalı köşesine taşıyan Habertürk yazarı Murat Bardakçı, olaya isyan etti. Bardakçı, “Zaman Gazetesi, bundan birkaç sene önce son devrin en önemli İslâm âlimlerinden Elmalılı Hamdi Yazır'ın ilk baskısı 1935 ile 1938 arasında dokuz cilt hâlinde Diyanet İşleri Reisliği tarafından yapılan ve daha sonraları defalarca basılan “Hak Dini Kur'an Dili” isimli tefsirini bugünün Türkçesi'ne nakledilmiş olarak yayınlayıp okuyucularına dağıtmıştı… Zaman Gazetesi ilk yayınının üzerinden 70 seneden fazla zaman geçen eserin dilinin eskimiş ve dolayısı ile herkes tarafından rahatça anlaşılamayacağını düşünmüş ve sadeleştirilmiş şeklini okuyucularına dağıtmış ama ne sadeleştirme! Tahrif, Kur'an'ın 16. Suresi olan Nahl'in 43. âyetinde yapılmış…" sözleriyle tepkisini dile getirdi. Ayetin Diyanet Vakfı'nın yayınladığı meâlde, “Senden önce de kendilerine vahyettiğimiz kişilerden başkasını peygamber olarak göndermedik. Eğer bilmiyorsanız, bilenlere sorun” şeklinde verildiğini belirten Bardakçı, ""Elmalılı'nın 'sadeleştirilmiş' metninde ise, karşımıza birdenbire 'Tevrat ve İncil âlimleri' çıkıyor; meâl '(Ey Peygamber!) Senden önce de, kendilerine vahyettiğimiz erkeklerden başkasını peygamber olarak göndermedik. Eğer bunu bilmiyorsanız Tevrat ve İncil âlimlerine sorun' hâlini alıyor. Yani, âyette geçen ve bildiğim kadarıyla tek bir kişinin dışında tefsir âlimlerinin tamamının 'bilenler' diye çevirdikleri 'ehle'z-zikri' ifadesi, Elmalılı Hamdi Efendi'nin ağzından 'Tevrat ve İncil âlimleri' yapılıveriyor! Elmalılı ise asla böyle bir şey demiyor ve aynı âyet, 'Hak Dini Kur'an Dili'nin geçenlerde tıpkıbasımı yapılan orijinal elyazmasında “Senden evvel de resul olarak başka değil, ancak kendilerine vahy veriyor idiğimiz erler göndermişizdir, ehl-i zikre sorun bilmiyorsanız” şeklinde geçiyor… Meâlin bu şekilde değiştirilmesi ile de birkaç iş birden ediliyor: Kur'an'da 'neshedildiği', yani 'lâğvedildiği', 'kaldırıldığı' defalarca ifade edilmesine rağmen Tevrat ve İncil'in hükmü devam ediyormuş havası verilerek 'kaldırılmış kitapların âlimlerine müracaat' tavsiye ediliyor ve hem Kur'an'ın özüne, hem de tefsirin asıl sahibi olan Elmalılı Hamdi Efendi'nin sözüne tamamen ters bir iddiada bulunuluyor” diye yazdı. OKAN BAYÜLGEN’İ GÖREVE ÇAĞIRDIMurat Bardakçı, Elmalılı’nın torunu olan Okan Bayülgen’in de bulunduğu vârislerini de göreve çağırdı. Bardakçı, “Bu yazıyı yazmadan önce sözünü ettiğim tahrifin daha önce farkedilip edilmediğini araştırdım, bu konuda yayınlanmış birkaç yazının bulunduğunu ama pek dikkat çekmediklerini gördüm ve tahrifi tekrar hatırlatmak istedim. Tahrifin sebebinin ne olduğunu, âyetin bilgisizlikten mi, boşvermişlikten mi, yoksa bir aralar pek moda olan 'dinlerarası diyalog' terânesine destek sağlayabilmek maksadıyla mı değiştirildiğini bilmiyorum. Şimdi, merak ettiğim bir husus daha var: Elmalılı Hamdi Efendi'nin vârislerinin, meselâ büyük âlimin torunlarından olan sevgili Okan Bayülgen'in dedelerinin eserinin bu hâle getirilmesini öğrendiklerinde ne düşünecekleri ve ne yapacakları…” diye konuştu. Murat BARDAKÇI: Bu rezil tahrifin sebebi cehalet mi, yoksa kasıt mı?Diyanet'in Kur'an mealindeki "Bilenlere sorun", Zaman'da "Tevrat ve İncil alimlerine sorun"a dönüşmüş...Burada sözünü edeceğim hadiseden, daha doğrusu Kur’an’ın bir âyetinin tahrifinden, Türkiye’nin önde gelen İslâm Tarihi profesörlerinden bir dostum sayesinde haberdar oldum. Mesele şu: Zaman Gazetesi, bundan birkaç sene önce son devrin en önemli İslâm âlimlerinden Elmalılı Hamdi Yazır’ın ilk baskısı 1935 ile 1938 arasında dokuz cilt hâlinde Diyanet İşleri Reisliği tarafından yapılan ve daha sonraları defalarca basılan “Hak Dini Kur’an Dili” isimli tefsirini bugünün Türkçesi’ne nakledilmiş olarak yayınlayıp okuyucularına dağıtmıştı. 1878 ile 1942 arasında yaşayan Elmalılı’nın eseri Türkiye’de basılan “İlk Kur’an meâl ve tefsiri” olarak bilinirse de aslında böyle değildir, eski asırlarda elyazması olarak elden ele dolaşan daha çok sayıda meâl mevcuttur ve ilk matbû, yani basılı meâl ve tefsir de 1865’te yayınlanmıştır. “Hak Dini Kur’an Dili”nin özelliği ise, ilmî boyutunun yanısıra dilinin eski devirlerdeki tefsirlere göre daha açık olması ve Diyanet’in yayınlaması sayesinde eserin geniş bir okuyucu kitlesinin istifadesine sunulmasıdır. Zaman Gazetesi ilk yayınının üzerinden 70 seneden fazla zaman geçen eserin dilinin eskimiş ve dolayısı ile herkes tarafından rahatça anlaşılamayacağını düşünmüş ve sadeleştirilmiş şeklini okuyucularına dağıtmış ama ne sadeleştirme! KİM BU ÂLİMLER, NEREDE? Tahrif, Kur’an’ın 16. Suresi olan Nahl’in 43. âyetinde yapılmış... Âyet, Diyanet Vakfı’nın yayınladığı meâlde “Senden önce de kendilerine vahyettiğimiz kişilerden başkasını peygamber olarak göndermedik. Eğer bilmiyorsanız, bilenlere sorun” diye veriliyor... Elmalılı’nın “sadeleştirilmiş” metninde ise, karşımıza birdenbire “Tevrat ve İncil âlimleri” çıkıyor; meâl “(Ey Peygamber!) Senden önce de, kendilerine vahyettiğimiz erkeklerden başkasını peygamber olarak göndermedik. Eğer bunu bilmiyorsanız Tevrat ve İncil âlimlerine sorun” hâlini alıyor. Yani, âyette geçen ve bildiğim kadarıyla tek bir kişinin dışında tefsir âlimlerinin tamamının “bilenler” diye çevirdikleri “ehle’z-zikri” ifadesi, Elmalılı Hamdi Efendi’nin ağzından “Tevrat ve İncil âlimleri”yapılıveriyor! Elmalılı ise asla böyle bir şey demiyor ve aynı âyet, “Hak Dini Kur’an Dili”nin geçenlerde tıpkıbasımı yapılan orijinal elyazmasında “Senden evvel de resul olarak başka değil, ancak kendilerine vahy veriyor idiğimiz erler göndermişizdir, ehl-i zikre sorun bilmiyorsanız” şeklinde geçiyor... KUR’AN’A DA TERS, ELMALILI’YA DA... Meâlin bu şekilde değiştirilmesi ile de birkaç iş birden ediliyor: Kur’an’da “neshedildiği”, yani “lâğvedildiği”, “kaldırıldığı” defalarca ifade edilmesine rağmen Tevrat ve İncil’in hükmü devam ediyormuş havası verilerek “kaldırılmış kitapların âlimlerine müracaat” tavsiye ediliyor ve hem Kur’an’ın özüne, hem de tefsirin asıl sahibi olan Elmalılı Hamdi Efendi’nin sözüne tamamen ters bir iddiada bulunuluyor! Bu yazıyı yazmadan önce sözünü ettiğim tahrifin daha önce farkedilip edilmediğini araştırdım, bu konuda yayınlanmış birkaç yazının bulunduğunu ama pek dikkat çekmediklerini gördüm ve tahrifi tekrar hatırlatmak istedim. Tahrifin sebebinin ne olduğunu, âyetin bilgisizlikten mi, boşvermişlikten mi, yoksa bir aralar pek moda olan “dinlerarası diyalog” terânesine destek sağlayabilmek maksadıyla mı değiştirildiğini bilmiyorum. Şimdi, merak ettiğim bir husus daha var: Elmalılı Hamdi Efendi’nin vârislerinin, meselâ büyük âlimin torunlarından olan sevgili Okan Bayülgen’in dedelerinin eserinin bu hâle getirilmesini öğrendiklerinde ne düşünecekleri ve ne yapacakları... 10.08.2016 |
1197 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |