Türbanlı hakim kriz çıkardı Bursa’da görülen davanın duruşmasına türbanla gelen hâkimi reddeden davacı vekili Av. Erol Çiçek, mahkemeye yazılı olarak reddi-hâkim dilekçesi verdi. Davaya bakan hâkimin duruşmaya türbanla çıktığını görünce reddettiğini söyleyen davalı Avukatı Erol Çiçek, türbanın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına da yansımış olan dini bir simge olması nedeniyle yargıcın objektif olarak tarafsız olmadığından dolayı bu kararı aldığını dile getirdi. Çiçek, türbanlı hâkimle ilgili red dilekçesini Türkiye Barolar Birliği ile bilgi Bursa Barosu'na gönderdiğini belirtti. (Avukat Erol Çiçek) DURUŞMAYA TÜRBANIYLA ÇIKAN HÂKİMİ REDDETTİ Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 27 Aralık günü görülen bir davanın duruşmasına davacı vekili olarak katılan Av. Erol Çiçek, mahkeme yargıcının duruşmaya türbanla çıktığını görünce reddi-hâkim itirazında bulundu. Türbanla duruşmaya çıkan hâkimle ilgili reddetme gerekçesini, türbanın, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına da yansıyan dini bir simge olması şeklinde açıklayan Av. Çiçek, mahkemeye sunduğu itiraz dilekçesinde ise “Yargıcın duruşmaya başörtülü çıkması özellikli yargı işlevi açısından çok daha hassastır. Yargıcın duruşmaya başörtü ile çıkması, laiklik ilkesine aykırılıkla sınırlı kalmaz, aynı zamanda yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının ihlali sonucunu doğurur” ifadelerine yer verdi. ‘TARAFSIZLIK İLKESİYLE BAĞDAŞMAZ’ Türbanlı hâkimin reddiyle ilgili mahkemeye sunduğu itiraz dilekçesinde, Anayasa’nın 24. Maddesinin son fıkrasına da atıfta bulunan Çiçek, söz konusu maddede yer verilen “Kimse devletin sosyal, ekonomik, siyasi veya hukuki temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasî veya kişisel çıkar yahut nüfus sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz” ifadelerini anımsatarak şunları kaydetti: “Türbanla duruşmaya çıkılması, Cumhuriyetimizin temelini oluşturan Anayasal laiklik ilkesi açısından kabul edilmez olduğu kadar, yargıçlık mesleğinin evrensel ‘tarafsızlık’ ve ‘bağımsızlık’ ilkeleriyle de bağdaşmaz.” ‘ADALETİN GERÇEKLEŞMESİ YETMEZ, BU GÖRÜLMELİ DE’ AİHM’in konuyla ilgili kararlarına da değinen Av. Erol Çiçek, Türkiye Barolar Birliği ve Bursa Barosu’na da gönderdiği reddi-hâkim dilekçesinde, “Tarafsızlık kavramını, objektif ve sübjektif sınırlandırmalara tâbi tutulmaktadır. Sübjektif tarafsızlık, yargıçların birey sıfatıyla kişisel tarafsızlığını anlatırken, objektif tarafsızlık ise kurum olarak mahkemenin kişide bıraktığı izlenim, yani hak arayanlara güven verici bir görünüme sahip olma özelliği şeklinde değerlendirilmektedir. Belirli bir davada, belirli bir hâkimin veya karar makamında oturanların tarafsız olup olmadıklarına ilişkin olarak korkunun makul bir sebebi olup olmadığına ilişkin karar verirken, belirleyici olan, bu korkunun objektif olarak haklı olup olmadığıdır. Bu anlamda görünüşün belirli bir önemi vardır. Başka bir anlatımla adaletin sadece gerçekleşmesi yetmez, gerçekleştiğinin görülmesi gerekir. Tehlikede olan, demokratik bir toplumda mahkemelerin kamuoyuna güven ilham etmeleri gereğidir” ifadelerine yer verdi. Yusuf Yavuz Odatv.com |
1748 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |