• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/index.php?stype=lo&lh=Ac8dWUoq1V36L4Hy
  • https://twitter.com/
Ö/K Facebook

Ö/K Twitter


Ö/K You Tube
Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.425434.5633
Euro36.250536.3957
Saat
Takvim
GAZETE
Önce Kültür/Yazarlar
Gazeteler
Türkçe Müzik
Yabancı Müzik
Sinema
TV YAYINLARI
A24 Gayrimenkul

Tarih/Belgesel
İstanbul: Fatih Aldı, Vahdettin Kaybetti, Atatürk Kurtardı  


Bennett'in Mustafa Kemal'e Suikastle Görevlendirdiği İngiliz Ajanı Mustafa Sagir'in 1921'de Ankara'da Yakalanışı


Türk Devrimi'ne Karşı İngiliz Palavralarına Özgün Belge ve Bilgilerle Yanıtlar


II. Abdülhamid Dönemi'nin Bilinmeyenleri - 1. Bölüm


II. Abdülhamid Döneminin Bilinmeyenleri - 2. Bölüm


Harf Devrimi'nin Yerli ve Milli Kökleri, 1. Bölüm


Harf Devrimi'nin Yerli ve Milli Kökler-2


1945'ten Günümüze, Ulus-Devlet'e yönelik Etnik Bölücülüğe Meşruiyet Sağlayan İç ve Dış Odaklar


Küreselci Emperyalizmin Ulus Devlet Düşmanlığı, Etnik bölücülük ve Tek Dünya Devleti Düşleri


"Hilafet İngilizlerin İsteğiyle Kaldırıldı" Yalanını Çürüten Belgeler-1


"Hilafet İngilizlerin İsteğiyle Kaldırıldı" Yalanını Çürüten Belgeler-2


Atatürk'e ve Türk Tarih Tezine Kafatasçı Irkçılık Suçlaması Yapanlara Yanıt


Belgelerle 1925 Şeyh Said İsyanı
Musul Sorunuyla İlgisi | 1924 Ağustos Nasturi Ayaklanması l Şeyh Said İsyanı ve Hilafet |Türk Ordusu İçinde Örgütlenmiş Ayrılıkçı Kürt Kökenli Subaylar ve Gizli Azadi Örgütü | Seyit Abdülkadir ve Suçortaklarının İngiliz Ajan Mr. Templeton Olarak Tanıdıkları İstihbaratçıyla İlişkileri | Bastırılmasında Ordumuzun Yanında Yer Alan Bölge Aşiretlerinin Çabaları | Şeyh Said'in Hilafet Propagandasına Karşı, Adalet Bakanı Seyid Bey'in Onbinlerce Bastırılan Hilafetin Kaldırılması Konulu Kitapçığının İsyan Bölgesinde Dağıtılması | İsyancılardan Biri Bağırıyor: "Yaşasın Kürtlük!" İdamı İzleyen Diyarbakır Halkı Topluca Haykırarak Ona Yanıt Veriyor: "Yaşasın Cumhuriyet!" | Rauf Orbay: "Şeyh Said,.. 1914'te de Devlete Karşı İsyan Etmiş, Rus Konsoloshanesine Sığınmış, 1. Dünya Savaşı Arifesinde Rusya Hesabına Çalıştığı Sabit Olmuş, Müseccel (Sabıkalı) Bir Mahluktu.


Barzani aşiretinin emperyalizm ve siyonizm ile ilişkileri; Atatürk'e ve Türkiye'ye ve Türklüğe Düşmanlığı-1


Barzani aşiretinin emperyalizm ve siyonizm ile ilişkileri; Atatürk'e ve Türkiye'ye ve Türklüğe Düşmanlığı-2


"Ilımlı İslam" ve "Siyasal İslam" projesinin; belgeleriyle tarihsel kökenleri

- Türkiye'nin NATO'ya üyelik başvurusuyla ilgili gizli görüşme tutanakları
- Kimler neden ve nasıl Atatürk İlkeleri'ni hedef aldı?



31 Mart 1909 Asker Ayaklanması


Türkiye'ye yönelik psikolojik savaş yöntemleri



Milli Mücadele'ye Karaçalanlar 7. Bölüm:
Necip Fazıl Kısakürek ve Büyük Doğu dergisinde C.R.Atilhan, Nihal Atsız, Rıza Nur makaleleri.


Milli Mücadele'ye Karaçalanlar 8.Bölüm: 
"N.F.Kısakürek ve C.R.Atilhan'ın M.Kemal'e Suriye Cephesinde İngiliz Ajanlığı ve İhanet İftirası.

Amerikan Kültür Emperyalizmi ve 1949 Fulbright Antlaşması...
-Türk Eğitim Sistemi ABD ve CIA güdümüne nasıl sokuldu?
-İkili antlaşmanın 13.03.1950 tarihinde yapılan Meclis görüşmesinde hangi vekiller evet oyu verdi, hangi vekiller oturuma katılmadı ?
-TBMM'de kabul edilen antlaşmanın gerekçesi neydi ?
-Fulbright burs programında CIA'nın örtülü operasyonlarına ilişkin itiraflar ve belgeler.



Suriye'de yaşananlar BOP'un bir sonucu mu?


Tunceli harekatına yönelik iftiralara yanıtlar


Türkiye'ye yönelik "Dersim İftirasına" yanıtlar


Türkiye,1990 sonrası hangi odaklarca, niçin ve nasıl hedef alındı?


1945-1990 arası ABD-Rusya Soğuk Savaş Dönemi; Küreselci Emperyalizmin SSCB’yi Yıkma Çalışmaları


12 Eylül’den günümüze ABD’nin Türkiye’ye biçtiği yeni rol


"Atatürk'ü Ankara'da 2 tabur işgalci İngiliz askeri selamladı" iddiasına; belgelerle son nokta


"Atatürk'ü Ankara'da İngiliz askeri selamladı" iddiasına yanıt


Cumhuriyetin yerli ve milli kökleri-Laiklik


Vahdettin'in kaleminden Milli Mücadele'ye, Atatürk'e ve Türklüğe iftiralar


Milli Mücadele'ye Karaçalanlar: Rıza Nur


Rıza Nur; Nihal Atsız; Kadir Mısıroğlu İlişkileri

Milli Mücadele'ye Karaçalanlar, 11. Bölüm
Batı Cephesi Komutanı İsmet İnönü'ye yönelik iftiralar, kimlerce ne zaman başlatılmış; nasıl yayılmıştır



Kazım Karabekir'den Fevzi Çakmak ve Atatürk'e iftiralar


Kazım Karabekir'in Suçlamalarına Atatürk'ün Verdiği Yanıtlar


Karabekir - Atatürk Düellosu - 1933 - Özgün belgelerle


Karabekir - Atatürk Düellosu-2


Karabekir - Atatürk Düellosu-3


Kazım Karabekir'in Atatürk'ün ölümünden sonra yönlettiği suçlamalar ve yanıtları


Karabekir'den Atatürk ve Yakın Çevresine Müslüman Türkleri Hristiyanlaştırma suçlaması


K.Karabekir'in Atatürk'e: Türkiye'yi Bolşevik yapacaktı, Amerikan Mandası yapacaktı, Halife olacaktı vs. iftiraları ve Birincil Kaynaklardan Özgün Belgelerle Çürütücü Yanıtlar.


Atatürk'e yönelik "İngiliz ajanı" iftirasına belgelerle yanıtlar


Vahdettin neden kaçtı ? Çoğunu ilk kez göreceğiniz belgelerle...


Vahideddin'in ABD, İngiltere, Fransa devlet başkanlarına gönderdiği mektuplarda, bildirilerinde ve anılarında Türklüğe yönelttiği iftiralar ve "Vahideddin dünyanın en dürüst adamıydı, hazinesini götürmeyip millete bıraktı" yalanını çürüten gerçekler

1-TBMM Gizli Oturum Tutanaklarında Vahideddin.
2- G. Jeaschke'nin "Kurtuluş Savaşı ile İlgili İngiliz Belgeleri" ve "Türk Kurtuluş Savaşı Kronolojisi"ndeki yalan, yanlış vs. uydurmalarıyla Vahideddin'in kaçışına ilişkin gerçeğe aykırı iddialar



Rıza Nur ve K.Karabekir'in, Atatürk'e karşı söylem ve eylem birliği


27 Mayıs 1960 Askeri Müdahalesi - Amerika


19 Mayıs

"Üçler Misakı" nedir?
Milli mücadele tarihimizde nasıl bir yere sahiptir?
Kimler tarafından imzalanmıştır?
Kimler tarafından; ne zaman ve nasıl çarpıtılmıştır?



Üçler Misakı - Milli Mücadele Kararı - Fevzi Paşa, Cevat Paşa, Mustafa Kemal Paşa
19 Mayıs Devlet Operasyonu , "Erenköy Konseyi" uydurmaları ve karartılan "üçler misakı" gerçeği...



Osmanlı Devleti l. Dünya Savaşı'na niçin ve nasıl girdi?


l. Dünya Savaşı'nda, gizli anlaşmalar ışığında; İttihat-Terakkiı, Atatürk ve Almanya arasındaki ilişkiler, çelişkiler, çatışmalar


Müttefik sanılan Alman İmparatorluğu'nun Osmanlı İmparatorluğu'nu sömürgeleştirme ve parçalama planları


Atatürk'ün "Türk Tarih Tezi"
Mezopotamya, Anadolu ve Avrupa'da varolmuş Türk medeniyetleri



30 Ağustos Zaferi


Lozan Antlaşması'na yönelik iftiralara, çoğunu ilk kez göreceğiniz, özgün belge ve bilgilerle yanıtlar



İngiliz meclisi Lozan'ı onaylamak için niçin yaklaşık 1 yıl bekledi?

Erdoğan, Mehdi'nin gelişine mi hazırlanıyor?
Bi Simit yazdı: 2023 Erdoğan’ın kafadan ortaya attığı bir tarih değildir. Bu bir Rabbani işarettir. Her 100 yıl bu ümmetin şahlanacağı ve geçmişte de kendini bulduğu gerçeğini artık onlar da biliyorlar. Bu yüzden titriyorlar. Tek ümitleri sizin, yani Türk milletinin bunun farkında olmamış olması. Ya da öyle sanıyor olmaları. Farkında mısınız? Hazır mısınız? Alparslan’ın yiğitleri? Hazır mısınız? Malazgirt’te Alparslan’a 20.000 yiğit Kürt askeri ile destek veren Mervan’ın torunları? Hazır mısınız? Küffarı son bir defa kuzeyin soğuk topraklarına sürmeye, canlı yayında kucağında evladı vurulan Filistinli Baba'nın intikamını almaya, Suriye'de Esed’den kaçarken Amman sınırında açlıktan ölen kız çocuğumuzdan helallik istemeye?

17 aralıktan sonra ilk yazdığım yazıyı hatırlıyorum. Hükümet ve Cemaatin arası neden açıldı başlıklı bir yazı kaleme almıştım. Gece vaktiydi.  Yazıyı yazdığım zaman insanların bana inanıp inanmayacağını düşünerek yazıyı yayınlamaktan vazgeçmiştim ve bir kaç gün yazıyı taslak olarak bekletmiştim.

Daha sonra Bismillah diyerek yayınla butonuna bastım. Çünkü siteyi ilk açtığım zaman amacım kesinlikle siyasi, politik veya gündeme dair şeyler yazmak değildi. Hayattan alıntılar yapacaktım. Başımdan geçen hikâyeleri anlatacaktım. Sevdiklerimle beraber Bisimit’i bir hatıra defterine dönüştürecektim ama 17 Aralıktan sonra gelişen hadiseler ister istemez beni bu mücadelede var olmaya itti ve sonrasını getirmek zorunda kaldım. Sitede yazdığım bütün yazılar kendime attığım birer tokattı aslında. Bugüne dek suskunluğuma karşı attığım bir tokattı.

Okur kardeşlerimin desteği ile tarihi göz önünde bulundurarak gündemi değerlendirirken, gündem ile tarihi sentezleyerek geleceğe dair analizleri yazdım ve sizinle paylaştım. Bütün bunları BİSİMİT mahlası ile yaptım. Amacım isim yapmak olmadı. Hükümete yalakalık yapmak olmadı. Birilerine haber göndermedim. Birilerinin habercisi de olmadım. Okurlarımla paylaşmadım ama bu yüzden kimi zaman hem paralel tarafından hem de bazı hükümet kurumları tarafından dava edildim veya tehdit edildim. Her iki durumda da ne hükümete ne de paralele sığınmadım. Her ikisinde de Allah'tan başka hiç kimseye güvenmedim. Solo olarak çaldığım Bisimit senfonisine samimi olan Müslümanlar iştirak etti ve bu senfoni hamdolsun sizinle beraber koroya dönüştü.

Bütün bunları neden mi anlattım? Çünkü şimdi yapacağım tespitleri sizinle yine sadece Allah rızası için paylaşacağım. Ve siz de bu tespitleri benim ağzımdan sadece Allah rızası için dinleyeceksiniz. Sonuçları düşünmek, tedbir almak, taraf seçmek, hazırlanmak, dalga geçmek, alay etmek, düşünce israfı veya düşünce insafı eylemek tamamen size kalmış.

Ben bir hiçim.  Hükümet ve Cemaati yazarken de, Ses kayıtları ile ilgili yazarken de, James Foley'i yazarken de, IŞİD'i ilk yazdığım zaman da, BOPun amacını anlatırken de, Tır Operasyonunu, Cifir savaşlarını, Milli Görüşü yazarken de hep hiç olarak yazdım. Bisimit benim değil, bu milletin mahlası ve markası oldu. Bisimit bu millete 100 yıldır operasyon yapanlara, milletin yaptığı operasyon oldu. Şimdi yazacaklarımı yine bu millet için ve yine bu milletin kaygısına sunuyorum.

İstanbul ve Gaziantep’te garip hareketlenmeler var. Fatih Edirnekapı’daki ve Gaziantep’teki dostlarımız çok ilginç bilgiler veriyorlar. Yemen'den, Fas'tan, Hindistan'dan, Malezya'dan ve Afrika'dan bir takım şeyhlerin müritleri harıl harıl bu bölgelerden ev satın alıyorlar. Yavaş yavaş yerleşmeye başladılar. Malezya’da mehdilik ilan eden Şeyh Şafii'nin müritleri Edirnekapı'da dergâh bile kurdu. Hepsi Mehdi'nin zuhuru için hazırlık yapıyor. Mehdi demişken biraz bahsetmekte fayda var.

Türkiye'de özellikle bazı erkek kılıklı SÜRTÜKLER Mehdilik kavramının tabiri caizse içini ceviz kabuğuna çevirdi. Mehdi lafını duyunca hemen ister istemez dalga moduna geçiyoruz. Öyle ki hepimizin dışarı çıkıp Mehdi benim diye bu kavramla alay edesi var. Suç tabi bizde değil, sürekli Mehdilik iddiası ile ortaya çıkan ahlaksızlarda. Bunlar üzerinde durarak konuyu çöpe çevirmek istemiyorum. Allah onların hepsinin belasını verdi. Öyle rezil oldular ki, farkında bile değiller. Artık sarhoşlukları canlı yayında fuhuş yapmalarına olanak tanıyacak kadar ayyuka çıktı. Neyse konumuza dönelim.

İslam dünyasında şu anda Mehdiliğini ilan eden yaklaşık 200 kişi bulunmakta. Bunların bir çoğu düzenbaz ve sahtekâr. Buna Türkiye'dekiler de dâhil. Neden hepsi demediğimi merak ediyor olabilirsiniz. Bir kısmı da şizofrenik vaka. Yani sağlığı yerinde olmayan ve kendini Mehdi olarak düşünen zavallı insanlar.

Mehdiliğin en kavi alameti olan "Mehdi kendisi bile mehdi olduğunu bilmeyecek, ta ki rivayete göre Halife Suriye bölgesinde (Halep) Rum ordusu ile (Batı Orduları) savaşa gittiği zaman, Halifenin yardımına gidecek ve insanlar kendisine biat edecekler. Ardından Halife ve orduları ile Kudüs’e yol alacaklar. Orada da Hz. İsa’nın zuhuru ile Deccalı yok edecekler ve Kudüs’te namaz kılacaklar.

Bunu konuyu sayfalarca hadis ve rivayetler üzerine bina etmek yersiz. Dileyenler araştırıp farklı rivayetleri de inceleyebilir. Bu kısa bilgiyi neden mi verdik?

Türkiye'deki gençler ve bizler farkında değiliz belki ama bu biraz da İslam Dünyasında belki de tek rahat ülke olmamızdan kaynaklanıyor. Bütün İslam âlemi çalkalanıyor. Kan dökülmeyen tek coğrafya neredeyse yok. Şarktan Garba, Şimalden Cenuba kadar bütün İslam coğrafyalarında ya kıyım, ya da kıyam hâkim. Yanlış anlaşılmasın. Dünyada bir fikir kavgası yok. Çünkü fikir kavgası olsa bir Allah’ın kulu çıkıp Maoizmi, Leninizm’i, Budizm’i veya Hristiyanlığı eleştirir ya da bu fikirlerin, dinlerin savunucularına karşı bir huruç eylemi başlatır.

Ama dünyada İslam ve Müslümanlardan başka eziyet çeken, sömürülen, zulüm ve dayatmalara maruz kalan başka hiç kimse yok. Çünkü kurdukları dünya düzenine İslam’dan başka alternatif hiç bir düzen yok. Bunu çok iyi biliyorlar. Bu yüzden İslam’ın içini boşaltma çabası içerisindeler. Bu çabalar savaşları ve dolayısı ile kıyımları beraberinde ister istemez getirdi. Şimdi ise zurnanın son deliğindeyiz. Olay o kadar koptu ki Müslüman alemi akın akın Türkiye'ye geliyor veya Türkiye'yi izliyor. Üzücü durum ise Türkiye devlet olarak bunun farkında ancak millet olarak bu gerçeklere çok uzaktayız.

Yani Türkiye yarın bir kıyam yapmaya kalksa, bu intifada için dışarıdan milyonlarca Müslüman destekçi bulacağı aşikar ancak Türkiye içinde buna dair ne bir inanç ne de güven emaresi maalesef yok. Ya da ben böyle düşünüyorum. Türkiye'nin dışarıdan milyonlarca destek bulacağına emin olma sebebim ise Türkiye'nin dış politikasından kaynaklanıyor. Dikkat ederseniz daha önce de defalarca belirttiğim gibi Türkiye son 5 yıldır dış politikasını ülke liderleri, partiler, gruplar veya mezhepler üzerine değil halkların talepleri üzerine şekillendiriyor. Bu siyaset fokur fokur kaynayan İslam Dünyasındaki liderleri Türkiye'ye düşman yaparken, halkları ise hayran bırakıyor.

Konuya Davutoğlu ve Erdoğan'ın vizyonu ile devam edeyim. Tekrar buraya döneceğim. 2015 seçimlerinden sonra hedef konuldu. Musul ve Kerkük Türkiye'ye eyalet olarak bağlanacak. IŞİD'den rehineler alındığı gün bunu yazmıştım sosyal medyadaki sayfama. Hatırlayan hatırlar. Şu anda bütün hazırlıklar sürüyor. Hani yeni yapılan Cumhurbaşkanlığı Sarayı var ya! Onun neden bu kadar büyük olduğunu Türkiye'deki biz akıllılar haricinde bütün dünya anladı aslında.

Saray'daki odalara isim bile verildi. Abhazya Eyaleti, Ahıska Eyaleti, Dağıstan Eyaleti, Nahcivan Eyaleti, Sana Eyaleti, Tebriz Eyaleti , Tiflis Eyaleti, Habeş Eyaleti, Adana Eyaleti, Cezayir Eyaleti, Halep Eyaleti, Anadolu Eyaleti, Bağdat Eyaleti, Basra Eyaleti, Bosna Eyaleti ve daha ismini saymadığım 250'ye yakın eyalet ismi şu anda Saraydaki odalara verildi bile. Eyaletler bu odalardan yönetilecek ve kim ne derse desin her şey göze alınmış durumda. Rusya'nın batı karşısında zayıflamış olması ve artık Esed'i savunacak pozisyonda olamaması, dikkatini Ukrayna ve kendisi ekonomisi dışında bir yere ayıramaması, Türkiye için oluşmuş bir başka organik fırsat.

Türkiye'nin Musul ve Kerkük’ten sonra ilk hedefi Halep olacak. Burada Türkiye ilk defa sürekli müttefik diye adlandırdığı batıya karşı aleni bir şekilde savaş ilan etmiş olacak. En önemli noktalardan birisi İran, Batı ile beraber ittifak yapacak ve Suriye'de Türkiye'ye karşı cephe alacak. Türkiye yalnız mı olacak? Devlet olarak evet ama millet olarak değil. Malezya'dan, Endonezya'dan, Afrika'nın çeşitli ülkeleri başta olmak üzere bütün İslam âlemi akın akın Türkiye'ye cihat için gelecek ve Türk ordusunun sancağı altında savaşacak. Bu size Çanakkale savaşını hatırlattı mı?

Orada da devlet olarak yalnızdık ve yanımızda ümmet vardı ve biz her cephede galip geldik. Müttefiklerin mağlubiyeti bizim de mağlup sayılmamıza neden oldu ve savaşta kaybetmediğimiz toprakları mason kumandanlarımız yüzünden masada kaybetmiştik. Hatırladınız mı? İşte kaybettiğimiz o yerleri geri almanın savaşını tam 100 yıl sonra yapacağız. Çok az kaldı. Bütün işaretler bu yönde. Bunca risk alarak bütün dünyaya meydan okuyan Erdoğan'ın eceli ile yatakta ölmeye hiç ama hiç niyeti yok. Şehit olmak istiyor. Davutoğlu'nun eceli ile yatakta hasta bir şekilde ölmeye niyeti yok. Bunlar masal değil. Kendileri de defalarca dile getirdiler.

Bahsettiğim mehdi konusuna değineceğim az sonra. Hayal kırıklığına uğratacaksam şimdiden kusura bakmayın. Erdoğan Mehdi filan değil. Ya da mehdi şudur, budur da demeyeceğim. Mevzu şu ki Suriye'de İran dâhil garbın ordusu ile Halep'te yapılacak savaşta Mehdi'nin zuhur edeceğine inananlar hem İstanbul hem de Antep'e yerleşmeye başladılar. Halep savaşından sonra hedefin Kudüs olacağını ve burada Halife'nin imamlığında namaz kılacaklarına inanmış bu insanlar.

Selahaddin dönemini hatırlayın. Sultan Selahaddin haçlılar üzerine yürümeden önce İslam Dünyası'na operasyon yapmış Şii olan Fatımi Hilafetine son vermiş, İslam Dünyasındaki çok sesliliği keserek tek adam olmuştu. Bütün bu icra atlardan sonra Kudüs'e sefer düzenleyip yaklaşık 90 yıldır Kudüs'ü elinde tutan Hristiyanların elinden Kudüs'ü tekrar geri almıştı. Selahaddin Kudüs'ü fethetmeden Kudüs'ü Hristiyanlara tapulayıp İslam Dünyası'nın fetih girişimlerini engelleyen Hilafet Devleti (Fatımiler)'e son vermesi gerektiğini çok iyi biliyordu.

Fatımilerin Şia meşrepli olduğunu ikinci kez tekrar etmeme gerek yok. Şimdi size çok can alıcı bir soru sormak istiyorum. Bugün aynı şeyi İran'ın yaptığını gerçekten görebiliyor muyuz? Kudüs'ü hapseden ülkenin aslında İsrail değil de İran olduğunu fark edebildik mi? Mısır’da daha bu hafta Selahaddin Eyyubi’nin terörizmi tetiklediği için tarih dersi müfredatından kaldırıldığını biliyor musunuz? Hatırlayın Fatımiler Mısır’da hükümranlık sürüyordu ve Mısır’da Fatımilerle beraber Şia alametlerini ortadan kaldıran yine Selahaddin Eyyubi olmuştu. Yani adamların karın ağrısı o kadar büyük ki tam 1000 yıl sonra bile nefretleri dinmemiş, dinmiyor, dinmeyecek.

Özetle Özgür bir Ümmet için, Âdem ile Havva'dan beri her defasında "İsrail menzilimizde 10 dakikada yok ederiz" diyerek bugüne dek küffara karşı tek ok atmamış olan ve Kudüs'ü İsrail'e taşere eden İran'ı artık ortadan kaldırma vakti geldi. Filistin düzelirse bütün Arap Dünyası'nın düzeleceğini unutmayın. Nihayetinde Bağdat’ı, Şam’ı, Sana’yı nüfusuna aldıran İran'ın bunu artık açık bir şekilde ifade etmesi, Tahran haricinde bütün İslam başkentlerinin cayır cayır yanması bizler için yeterince acı bir metafor değil mi? Ya da koca bir kazık?

Ahrar liderinin İstanbul ziyaretinden hemen sonra Suriye’de bütün mucahid grupların birleşmesi sizce tesadüf müydü? Esed, Hizbullah ve İranın ordularını bir avuç mücahid kimin tedarik ettiği ağır silahlarla püskürttü dersiniz? Bütün bu ilerlemeler sizce neyin alametidir?

Bugünlerde Suriye'de en aktif ve öncü gruplardan Ahrar'ın lideri Ebu Cabir'in İstanbul'da olması tesadüf değil. İsmini sayamayacağım birçok kişi de aynı şekilde devletimizden randevu almak için sırada bekliyor. Hepsinin amacı bu kutlu ordunun içinde asker olarak yer almak. Tıpkı Sultan Selahaddin Eyyubi gibi bir zamanlar İslam Dünyası'nın vicdanına kilit vuran Fatımilerin mirasçılarını susturarak veya ortadan kaldırarak başta Kudüs olmak üzere İslam Dünyası'nda intifada başlatması gibi onlar da Batı'nın Karlofça Antlaşmasından sonra başladığı ilerlemeye önce İran'a karşı koyarak dur demek istiyorlar.

Cennet Mekân Necmeddin Erbakan'ın Bosna'daki mücahitlere zamanında para göndererek tarihe "Kayıp Trilyon Davası" olarak geçtiği Türkiye'nin İslam Dünyasında başlattığı öncü misyonu yine Erbakan'ın talebeleri Erdoğan ve Davutoğlu'nun finale taşımasını istiyorlar. Arapların Türk ellerine gelerek tekrar bir huruç başlatması aklımıza Ebu Talip'ten Hz. Muhammedi isteyen kâfirlere şu satırları okumasını getirmiyor mu?

Ebu Talip bir şiirinde şöyle der; “Düşman bizim gücümüze boyun eğip kahroluyor. Hâlbuki onlar bizim Türk ve Aftalitler’in (hunların) kapılarına sığınmamızı isterler. Allah’ın evi (Kâbe’ye) ant olsun ki; sizler yalan söylüyorsunuz. İşleri karma karışık etmeden ne Mekke’yi terk ne de buralardan Türk yurtlarına göçüp gitmeyeceğiz. Allah’ın evi (Kâbe’ye) ant olsun ki; sizler yalan söylüyorsunuz. Biz Muhammed’e, göğsümüzü siper edecek; onun etrafında çarpışacak, O’nu (sonuna kadar) koruyacağız....” (İbni Hişam, es-Sire, mısır 1955, I., s.275)

Bu şiir dostlar çok ama çok önemli bir kaynak. Bugünü ön görüp, ne olacağını özetleyen bir kaynak. Evet, işler karma karışık olmadan onlar yurtlarını terk edip Türk yurtlarına göç etmeyeceklerdi. Şimdi ise akın akın Türk yurduna geliyorlar. Ebu Talip’in vizyonu 1500 yıl sonra kendini sadece zalim diktatörler altında ezilen Araplarda değil, Budistlerin katlettiği Myanmarlılarda, Çinlilerin zulmü altında inim inim inleyen Doğu Türkistanlılarda, Afrika'nın kara gözlü, temiz yüzlü çocuklarında bulacak, İslam Dünyası ayakta kalan tek yurt olan Türklerin yurdunda tekrar sancağı göndere çekecek ve son savaş bu milletin önderliğinde verilecekti.

Asıl ismi Ebu Osman Amr bin Bahr el-Kinani  olan dünyanın ise El-Câhiz olarak tanıdığı ünlü edebiyatçı ise Hz. Ömer'in “Türkler ne yaman bir düşmandır. Onların (düşmanlarına) verecekleri (ganimet) çok az, alacakları ise pek çoktur” dediğini rivayet eder. Yine ilk dönem İslam âlimlerinden fıkıhçı Nuaym Bin Hammad Hz. Ömer'in “Yüzleri deriden kalkan gibi yuvarlak ve geniş, gözleri sanki nazar boncuğu gibi olan kavimlerden çekininiz. Onlar size ilişmedikçe siz de onlara ilişmeyiniz" diyerek işaret ettiği Türkler ‘in sancağı ikinci defa devralacağını bilen BATI teyakkuzda. Türkiye nefes almasın diye her yol deneniyor.

40 yıldır PKK ile uyuşturdukları bu beynin yavaş yavaş kendine gelmesi onları çıldırtıyor. Erdoğan'ın Davos'ta aslında Natenyahu'ya değil bütün Batı’ya rest çektiğini ve Batı’ya karşı Şark’ın son savaş pimini çektiğini çok iyi biliyorlar. Şarkta yüz yıldır AYI diye oynattıkları İran’ın da artık seyircileri etkilemediğinin farkındalar. Bu yüzden HDP eş başkanı Demirtaş üzerinden asla başkan olamayacaksın mesajı göndermeye devam ediyorlar. Onların başlattığı ve sonrasında pişman oldukları, benim de bunu 3 ayrı yazı dizisinde metaforlarla kaleme aldığım BOP EŞBAŞKANLIĞI projesinin Erdoğan'ın planları doğrultusunda yine kendileri aleyhinde işleyebileceğini düşünmemişlerdi. Kaçırdıkları tek nokta bu değildi. Ellerinden önce TSK'yı, sonra MİT'i, sonra ASELSAN'ı, sonra TÜBİTAK'ı, sonra köstebeklerini kaçırmışlardı. Petrolü de, Ortadoğu’yu da, Kudüs’ü de kaçıracaklardı.  

İşte bu düşüncelerle yoğrulmuş onlarca şeyh Malezya'dan, Endonezya'dan, Fas'tan, Yemen'den müritleri ile beraber İstanbul'a geliyor ve ne olursa olsun bu savaşta yer alacağız diyorlar. Onlara göre İstanbul sadece Dârüsselam değil, aynı zamanda hilafetin de merkezi. Ve Halife ise bütün zulümlere karşı dik durabilen cesur adam Erdoğan. Erdoğan bunun farkında ve kesinlikle rehavete kapılmıyor. Hareketlilik onu kesinlikle ürkütmüyor. Aksine bütün bunlar olurken küresel planlara karşı planlar, şeytanın stratejilerine karşı rahmani stratejiler geliştiriliyor. Ekip çok ama çok iyi çalışıyor. Milletin desteği ise en büyük kozları. Millet Erdoğan'ı ne Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, ne 17 Aralık darbesi sonrası yerel seçimler de yalnız bırakmadı. Erdoğan genel seçimlerde de ezici üstünlükle galip geleceğini biliyor.

Devletimiz mi? Çok iyi çalışıyor. Söylenmedi, açıklanmadı belki ama uçağımızı da ürettik, tankımızı da. Hem de bütün teçhizat ve yazılımları ile. Hani Erdoğan'ın bize vermiyorlar diyerek Batı'nın ikiyüzlülüğünü açık açık ifade ettiği yedek parçalar var ya! Evet, onları da ürettik. Ne Aselsan'da intihar süsü ile katlettikleri şehitlerimiz ne de Tübitak'ta işe yarar diye besledikleri ince bıyıklı abiler engel olamadı buna. Özetle ne mi demek istiyorum? Savaşa hazırız. Ölmeye hazırız. Savaşırken cephede ilk atılan ve tek kurşun atmadan şehit olan öncü birliğin isimsiz kahramanı olmaya devlet olarak hazırız. Bunun farkında olan bütün dünya Müslümanları bu ülkeye akın ediyor. Son savaş yaklaşıyor.

2023 Erdoğan’ın kafadan ortaya attığı bir tarih değildir. Bu bir Rabbani işarettir. Her 100 yıl bu ümmetin şahlanacağı ve geçmişte de kendini bulduğu gerçeğini artık onlar da biliyorlar. Bu yüzden titriyorlar. Tek ümitleri sizin, yani Türk milletinin bunun farkında olmamış olması. Ya da öyle sanıyor olmaları. Farkında mısınız? Hazır mısınız? Alparslan’ın yiğitleri? Hazır mısınız? Malazgirt’te Alparslan’a 20.000 yiğit Kürt askeri ile destek veren Mervan’ın torunları? Hazır mısınız? Küffarı son bir defa kuzeyin soğuk topraklarına sürmeye, canlı yayında kucağında evladı vurulan Filistinli Baba'nın intikamını almaya, Suriye'de Esed’den kaçarken Amman sınırında açlıktan ölen kız çocuğumuzdan helallik istemeye? Bundan tam 100 yıl önce Çanakkale'ye gözünü kırpmadan 13-14 yaşlarında tüfek omuzda gururla giden ceddimize, torunlarının da tam 100 yıl sonra onlardan geri kalmadığını göstermeye hazır mısınız? Son savaş kapımızda. Ya hep beraber şehadeti kucaklayacağız ya da Ümmet özgür olana dek Ortadoğu’yu o kahpelere zindan edeceğiz.

Son sözüm Batı'ya. Kokuşmuş, ihtiyar şeytanlar. Farkında olmadığımızı mı sanıyorsunuz? Savaşacak askeriniz YOK. Şu ülkenin şu kadar askeri var palavralarını yutmayız. Makinalarınızı ise duman edeceğiz.100 yıl önce olduğu gibi. Canınıza okuyacağız oğlum. Hiç şansınız yok. C-A-N-I-N-I-Z-A  O-K-U-Y-A-C-A-Ğ-I-Z

03 Mayıs 2015

Bisimit – Haberseyret.com

http://www.yeniakit.com.tr/haber/erdogan-mehdinin-gelisine-mi-hazirlaniyor-65876.html

Makaleyi sesli dinlemek için videoyu tıklayınız:

Bi Simit - Sesli Makale Son Savaş. Dünya ve Gerçekler



MAKALE İLGİLİ BİR VİDEO

Nifak tohumu türban ülkemize ekilişi-5

Nifak tohumu türban ülkemize ekilişi-5 Almanya 1945'ten sonra Avrupa'daki Amerikadır. 1947'de Sovyetler Birliğine karşı Amerika dünyada dincileri örgütledi. NATO'ya girişimiz bile İslamlaşmak içindir. NATO Türkiye'ye İslam Cumhuriyeti kurma görevi verilmiştir. Cafer Tayyar Eğilmez: Şimdi Türkiye'nin NATO'da yer almasının asıl anlamına gelelim. NATO'ya alınmamızın asıl amacı Orta Doğu Cephesini kurmaktır. Orta Doğu'nun Pakistan, Afganistan, İran ve Türkiye ile birlikte bütün bir Türk ve İslam Camiasının TEK BİR FEDERASYON şeklinde birleştirilmesidir. Bu doğrultuda bir Orta Doğu Devleti Batı'da nasıl ilgili devletlerden oluşan NATO nasıl kurulmuşsa, Orta Doğu'da da Orta Doğu Federasyonu kurma görevi verilmiştir, Türkiye'ye." 1952 Ezan Türkçe'den Arapça'ya niçin çevrildi?



VİDEONUN DİĞER BÖLÜMLERİNİ İZLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ


  
1610 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Site Haritası
KİTAP ÖNERİLERİ
Prof.Dr. Cihan Dura, Sömürgeleşen Türkiye


Prof.Dr. Cihan Dura, Ataname


Mustafa Yıldırım, Sivil Örümceğin Ağında
(AB-D Tarafından Yerli İşbirlikçileri ile Kuşatılan Türkiye) 


M.Emin Değer, Oltadaki Balık Türkiye


Ali Tayyar Önder, Türkiye'nin Etnik Yapısı


Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu, Sızıntı


Barış Pehlivan, Barış Teroğlu, Metastaz


Alev Coşkun, Tarihi Unutmamak


Prof.Dr.Emre Kongar, 21. Yüzyılda Türkiye


Prof.Dr.Emre Kongar, Yakın Tarihimizle Yüzleşmek


Rıza Zelyut, Osmanlı'da Oğlancılık


Merdan Yanardağ, Türkiye Nasıl Kuşatıldı?


Prof.Dr. Sina Akşin, Yakın Tarihimizi Sorgulamak


Nurten Arslan. Küçük Anılarda Büyük Sırlar, 5 cilt
Biyografik Roman Tarzında Atatürk ve Yakın Tarih


Soner Yalçın, Samizdat


Soner Yalçın, Saklı Seçilmişler


Erol Toy, O'na Katılmak, Dünden Yarına Türkiye Cumhuriyeti


Prof.Dr. Afet İnan, Medeni Bilgiler ve M.Kemal Atatürk'ün El Yazıları


Bernard Lewis, Modern Türkiye'nin Doğuşu


Laik, Demokratik, Hukuk Sevleti Türkiye Cumhuriyeti'ni Ortadan Kaldırmaya Yönelik İç ve Dış İrticai Örgütler


Prof.Dr. İlber Ortaylı, Zaman Kaybolmaz


Prof.Dr. İlber Ortaylı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk


Süleyman Duman, Kütahya-Eskişehir


Anılarla Mayıs 1970 - Ocak 1975 Astsubay ve Eşlerinin Hak ve Adalet Arama Mücadeleleri
Yazar: Abdullah İnaler


Cengiz Özakıncı, İblisin Kıblesi
(Türkiye'nin Üniter ve Laik Yapısını Hedef Alan AB-D
Bunun için neler yaptı?
Belgeleriyle Tarihe Tanıklık Edeceksiniz)


Cengiz Özakıncı, Türkiye'nin Siyasi intiharı Yeni - Osmanlı Tuzağı
(Bugün Olanları, Yarın Olabilecekleri, Tarihi Benzerlikleri, Belgeleri ile Anlatmakta Olan Bir Eser)


Cengiz Özakıncı, Kalemin Namusu, Türk Savun Kendini


Ali Tayyar Önder, Türkiye'nin Etnik Yapısı


Ali Tayyar Önder - Türkiye'nin Etnik Yapısı ve Açılım


Cengiz Özakıncı - İblisin Kıblesi Kitabına Ait Program


Prof.Dr. Necati Demir ile Türk Tarihi Üzerine 19 Mayıs Programı-1


Prof.Dr. Necati Demir ile Türk Tarihi Üzerine 19 Mayıs Programı-2


Cengiz Özakıncı:Türkiye Cumhuriyeti'nin Yerli ve Milli Kökleri


Cengiz Özakıncı:1989 Sonrası Türkiye’de Küreselci Emperyalist Operasyonlar.
Dersim iftiraları-Kanal İstanbul, Monrö Bağlantısı-Atatürk ve Laikli İlkesine Yönelik Psikolojik Harekat Nasıl ve Neden Başladı

Cengiz Özakıncı: ABD’de Ulusal Demokratik Cumhuriyet’in Temelleri
Amerika'da okullarda öğrencilere okutulan Ulusal Ant
- Atatürk'ün Eğitim Sistemi


Amerikan Ulusal Andı

"Pledge of Allegiance - Brody Middle School"



Türkiye'de "Öğrenci Andı" Pkk ile Açılım Döneminde Kaldırıldı.13.10.2013
Prof.Dr. Erol Manisalı: Amerika'nın yürüttüğü karşı devrim


GENÇLİĞE HİTABE
Analiz

AKP-BDP çatısı altında Türkiye Cumhuriyeti’ni dönüştürmeye çalışanlar, 18 yıl önce (1993-1994) Kürt-İslam çizgisindeki Yeni Zemin’de örgütlenmiş... 3.6.2011-Yeniçağ 
https://www.yenicaggazetesi.com.tr/-51438h.htm
Yeni Zemin Dergisi Konu Başlıkları:
https://katalog.idp.org.tr/dergiler/610/yeni-zemin



Yıl 1993; Sayın Recep Tayyip Erdoğan (Refah Partisi İstanbul İl Başkanı, MKYK Üyesi) Sayın Bülent Arınç (Refah Partisi MKYK Üyesi) ve Sayın Mehmet Metiner (Yeni Zemin Dergisi Genel Yayın Yönetmeni).


Yıl 1993; Sayın R.Tayyip Erdoğan, Bülent Arınç ve Mehmet Metiner birlikte bir açık oturumda


Türkiye'nin siyasi yapısının islami yönde değiştirilmesini temel hedef edinmiş Yeni Zemin Dergi Yazarları, TSK yapısının değiştirilmesini de misyon edinmiş.

Aynı zamanda eyalet, hilafet gibi söylemlere sahip Em.Tuğg. Adnan Tanrıverdi 15 Temmuz 2016 sonrası TSK'da yaptırdığı değişiklikleri sıralıyor:


İçişleri Eski Bakanı Sadettin Tantan'ın HÜDA PAR ve Hizbullah Tespitleri