İslamcı darbeyi böyle tamamlayacaklar Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı makamını işgal eden İsmail Kahraman adlı gerici yobaz, Anayasa’daki laiklik ilkesine karşı çıktı, Anayasa’nın dinden kaçınmaması gerektiğini söyledi, Türkiye Cumhuriyeti rejiminin ve Anayasa’nın temel ilkelerinden birisi olan Laiklik ilkesine meydan okudu! Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın değiştirilmesi bile teklif edilemeyecek olan 2. Maddesi şöyle der: "Türkiye Cumhuriyeti…demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir." Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 24. Maddesi de laiklik ilkesine açıklık getirir: "Kimse, devletin sosyal, ekonomik, siyasi veya hukuki temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasi veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla, her ne suretle olursa olsun, dini veya din duygularını, yahut dince kutsal sayılan şeyleri, istismar edemez ve kötüye kullanamaz." Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Anayasa’nın temel ilkesini savunmakla yükümlü ve sorumlu TBMM Başkanı ise, Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Anayasa’nın temel ilkelerinden birisine savaş açıyor! ASIL AMAÇ 24. MADDEYİ DEĞİŞTİRMEK İşin özeti şudur: Laiklik ilkesini fiilen ortadan kaldıran AKP, bu ilkeyi resmen ve hukuken de ortadan kaldırmak için harekete geçti. Amaçları, mümkünse 2. Maddeyi, değilse 24. Maddeyi değiştirmektir! Padişah Erdoğan’ın, Sadrazam Davutoğlu’nun ve Vezir Kahraman’ın ortalığı yatıştırmak için sonradan yaptıkları açıklamaların hiçbir anlamı ve önemi yok. Çünkü Erdoğan da, Davutoğlu da, Kahraman da, laiklik terimini kullanırken, kavramın anlamını ve özünü çarpıtıyorlar. Laiklik, devlet, siyaset, hukuk ve eğitim işlerinin dinden arındırılması ve bu işlerin dinden arındırılması koşuluyla, dini ibadet ve inanç özgürlüğünün güvence altına alınmasıdır. Laiklik, AKP’nin, Erdoğan’ın, Davutoğlu’nun, Kahraman’ın anladığı gibi, koşulsuz olarak dini ibadet ve inanç özgürlüğünün güvence altına alınması ve devletin tüm dinlere eşit mesafede durması değildir. Laiklik, dine bir sınır çekilmesi, dinin kişisel inanç alanıyla sınırlandırılması anlamına gelir. Laiklik, dindarların dinlerini özel yaşamda, camiide, kilisede ve sinagogda yaşamalarını sağlar; dinlerini devlete, siyasete, hukuka ve eğitim sistemine bulaştırmalarına izin vermez. Dine bir sınır çekilmesi neden önemlidir? Çünkü demokratik bir ülkede ve devlette tüm vatandaşların belli bir dinin üyesi olmak veya dindar olmak gibi zorunluğu yoktur. Devletin dini olmaz, vatandaşın dini olur veya dini olmaz. Devletin dini olursa, o devletin vatandaşları da zorla o dine ait olmak veya dindar olmak zorunda kalırlar. O nedenle devletin ve o devletin omurgasını oluşturan Anayasa’nın dini olmaz. Demokratik bir ülkede Anayasa laiklik ilkesini içermek zorundadır. Özellikle Türkiye gibi İslamcı faşizmin yükselişte olduğu ülkelerde bu yaşamsal bir önem taşımaktadır. İSLAMCI DARBEYİ TAMAMLAYACAKLAR Erdoğan ve Davutoğlu laiklik karşıtı siyasetçiler, AKP laiklik karşıtı bir siyasi partidir. Demokrasiyle uzaktan yakından ilgisi olmayan bu odakların amacı, İslamcı zihniyeti herkese zorla dayatmaktır. Bunu yıllarca görmeyenlerin şimdi hayretlere düşmesi trajiktir. Erdoğan’a ve AKP’ye zamanında tepki vermeyen medya üyelerine, akademisyenlere, siyasetçilere, iş adamlarına ve iş kadınlarına düşen, ömür boyu bu utançla yaşamaktır. Şu anda Erdoğan ve AKP, yobaz gerici İsmail Kahraman adlı şahıs üzerinden, Laiklik ilkesini tartışma konusu haline getirip, halkın nabzını yokluyor. Amaç halkı alıştıra alıştıra Laiklik ilkesini ortadan kaldırmak. Halkın büyük çoğunluğunun tepki vermediğini veya korktuğunu gördükleri anda, son darbeyi vuracaklar, İslamcı darbeyi tamamlayacaklar. Teokratik Padişahlık düzenini öngören Anayasa değişikliğini referanduma götürüp, halkı, laik ve anti-laik olarak karpuz gibi ortadan ikiye bölecekler, Türkiye’yi iç savaşa sürükleyecekler. Bir yandan, “Başkanlık” adını verdikleri Padişahlık sistemiyle, fiilen ortadan kaldırdıkları yasama, yürütme ve yargı arasındaki güçler ayrılığı ilkesini resmen ve hukuken ortadan kaldıracaklar, bir yandan da, Laiklik ilkesini ortadan kaldırarak, Orta Çağ’dan kalma teokratik düzeni mezardan diriltecekler. O nedenle, Anayasa’daki demokratik, laik, hukuk devleti ilkesine inanan tüm vatandaşlar, tepkisiz kalmamalı, Anayasa’nın ve rejimin temel ilkelerine sahip çıkmalıdır. Polis, sivil darbecileri ayakta tutmak için halkın üzerinde baskı kursa ve şiddet uygulasa bile, halk korkmamalı, sivil darbecilere karşı Anayasa’nın temel ilkelerini korumak için, yine Anayasa tarafından güvence altına alınmış olan protesto ve gösteri hakkını kullanmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün makamını işgal eden yobaz gerici İsmail Kahraman istifa edene kadar, halk demokratik tepkisini etkili bir biçimde ortaya koymalıdır. Çok geç olmadan, halk da artık şunu görmelidir: Korkaklıktan ve uyuşukluktan özgürlük ve adalet çıkmaz. Özgürlük ve adalet mücadelesi sadece ve sadece cesaretle birlikte anlam kazanır ve sonuca ulaşır. Örsan K. Öymen Odatv.com |
1104 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |