Atatürk'e ve Türk Tarih Tezine Kafatasçı Irkçılık Suçlaması Yapanlara Yanıt
Belgelerle 1925 Şeyh Said İsyanı Musul Sorunuyla İlgisi | 1924 Ağustos Nasturi Ayaklanması l Şeyh Said İsyanı ve Hilafet |Türk Ordusu İçinde Örgütlenmiş Ayrılıkçı Kürt Kökenli Subaylar ve Gizli Azadi Örgütü | Seyit Abdülkadir ve Suçortaklarının İngiliz Ajan Mr. Templeton Olarak Tanıdıkları İstihbaratçıyla İlişkileri | Bastırılmasında Ordumuzun Yanında Yer Alan Bölge Aşiretlerinin Çabaları | Şeyh Said'in Hilafet Propagandasına Karşı, Adalet Bakanı Seyid Bey'in Onbinlerce Bastırılan Hilafetin Kaldırılması Konulu Kitapçığının İsyan Bölgesinde Dağıtılması | İsyancılardan Biri Bağırıyor: "Yaşasın Kürtlük!" İdamı İzleyen Diyarbakır Halkı Topluca Haykırarak Ona Yanıt Veriyor: "Yaşasın Cumhuriyet!" | Rauf Orbay: "Şeyh Said,.. 1914'te de Devlete Karşı İsyan Etmiş, Rus Konsoloshanesine Sığınmış, 1. Dünya Savaşı Arifesinde Rusya Hesabına Çalıştığı Sabit Olmuş, Müseccel (Sabıkalı) Bir Mahluktu.
Barzani aşiretinin emperyalizm ve siyonizm ile ilişkileri; Atatürk'e ve Türkiye'ye ve Türklüğe Düşmanlığı-1
Barzani aşiretinin emperyalizm ve siyonizm ile ilişkileri; Atatürk'e ve Türkiye'ye ve Türklüğe Düşmanlığı-2
"Ilımlı İslam" ve "Siyasal İslam" projesinin; belgeleriyle tarihsel kökenleri
- Türkiye'nin NATO'ya üyelik başvurusuyla ilgili gizli görüşme tutanakları - Kimler neden ve nasıl Atatürk İlkeleri'ni hedef aldı?
31 Mart 1909 Asker Ayaklanması
Türkiye'ye yönelik psikolojik savaş yöntemleri
Milli Mücadele'ye Karaçalanlar 7. Bölüm: Necip Fazıl Kısakürek ve Büyük Doğu dergisinde C.R.Atilhan, Nihal Atsız, Rıza Nur makaleleri.
Milli Mücadele'ye Karaçalanlar 8.Bölüm: "N.F.Kısakürek ve C.R.Atilhan'ın M.Kemal'e Suriye Cephesinde İngiliz Ajanlığı ve İhanet İftirası.
Amerikan Kültür Emperyalizmi ve 1949 Fulbright Antlaşması... -Türk Eğitim Sistemi ABD ve CIA güdümüne nasıl sokuldu? -İkili antlaşmanın 13.03.1950 tarihinde yapılan Meclis görüşmesinde hangi vekiller evet oyu verdi, hangi vekiller oturuma katılmadı ? -TBMM'de kabul edilen antlaşmanın gerekçesi neydi ? -Fulbright burs programında CIA'nın örtülü operasyonlarına ilişkin itiraflar ve belgeler.
Suriye'de yaşananlar BOP'un bir sonucu mu?
Tunceli harekatına yönelik iftiralara yanıtlar
Türkiye'ye yönelik "Dersim İftirasına" yanıtlar
Türkiye,1990 sonrası hangi odaklarca, niçin ve nasıl hedef alındı?
1945-1990 arası ABD-Rusya Soğuk Savaş Dönemi; Küreselci Emperyalizmin SSCB’yi Yıkma Çalışmaları
12 Eylül’den günümüze ABD’nin Türkiye’ye biçtiği yeni rol
"Atatürk'ü Ankara'da 2 tabur işgalci İngiliz askeri selamladı" iddiasına; belgelerle son nokta
"Atatürk'ü Ankara'da İngiliz askeri selamladı" iddiasına yanıt
Cumhuriyetin yerli ve milli kökleri-Laiklik
Vahdettin'in kaleminden Milli Mücadele'ye, Atatürk'e ve Türklüğe iftiralar
Milli Mücadele'ye Karaçalanlar: Rıza Nur
Rıza Nur; Nihal Atsız; Kadir Mısıroğlu İlişkileri
Milli Mücadele'ye Karaçalanlar, 11. Bölüm Batı Cephesi Komutanı İsmet İnönü'ye yönelik iftiralar, kimlerce ne zaman başlatılmış; nasıl yayılmıştır
Kazım Karabekir'den Fevzi Çakmak ve Atatürk'e iftiralar
Kazım Karabekir'in Suçlamalarına Atatürk'ün Verdiği Yanıtlar
Karabekir - Atatürk Düellosu - 1933 - Özgün belgelerle
Karabekir - Atatürk Düellosu-2
Karabekir - Atatürk Düellosu-3
Kazım Karabekir'in Atatürk'ün ölümünden sonra yönlettiği suçlamalar ve yanıtları
Karabekir'den Atatürk ve Yakın Çevresine Müslüman Türkleri Hristiyanlaştırma suçlaması
K.Karabekir'in Atatürk'e: Türkiye'yi Bolşevik yapacaktı, Amerikan Mandası yapacaktı, Halife olacaktı vs. iftiraları ve Birincil Kaynaklardan Özgün Belgelerle Çürütücü Yanıtlar.
Atatürk'e yönelik "İngiliz ajanı" iftirasına belgelerle yanıtlar
Vahdettin neden kaçtı ? Çoğunu ilk kez göreceğiniz belgelerle...
Vahideddin'in ABD, İngiltere, Fransa devlet başkanlarına gönderdiği mektuplarda, bildirilerinde ve anılarında Türklüğe yönelttiği iftiralar ve "Vahideddin dünyanın en dürüst adamıydı, hazinesini götürmeyip millete bıraktı" yalanını çürüten gerçekler
1-TBMM Gizli Oturum Tutanaklarında Vahideddin. 2- G. Jeaschke'nin "Kurtuluş Savaşı ile İlgili İngiliz Belgeleri" ve "Türk Kurtuluş Savaşı Kronolojisi"ndeki yalan, yanlış vs. uydurmalarıyla Vahideddin'in kaçışına ilişkin gerçeğe aykırı iddialar
Rıza Nur ve K.Karabekir'in, Atatürk'e karşı söylem ve eylem birliği
27 Mayıs 1960 Askeri Müdahalesi - Amerika
19 Mayıs
"Üçler Misakı" nedir? Milli mücadele tarihimizde nasıl bir yere sahiptir? Kimler tarafından imzalanmıştır? Kimler tarafından; ne zaman ve nasıl çarpıtılmıştır?
Üçler Misakı - Milli Mücadele Kararı - Fevzi Paşa, Cevat Paşa, Mustafa Kemal Paşa 19 Mayıs Devlet Operasyonu , "Erenköy Konseyi" uydurmaları ve karartılan "üçler misakı" gerçeği...
Osmanlı Devleti l. Dünya Savaşı'na niçin ve nasıl girdi?
l. Dünya Savaşı'nda, gizli anlaşmalar ışığında; İttihat-Terakkiı, Atatürk ve Almanya arasındaki ilişkiler, çelişkiler, çatışmalar
Müttefik sanılan Alman İmparatorluğu'nun Osmanlı İmparatorluğu'nu sömürgeleştirme ve parçalama planları
Atatürk'ün "Türk Tarih Tezi" Mezopotamya, Anadolu ve Avrupa'da varolmuş Türk medeniyetleri
30 Ağustos Zaferi
Lozan Antlaşması'na yönelik iftiralara, çoğunu ilk kez göreceğiniz, özgün belge ve bilgilerle yanıtlar
İngiliz meclisi Lozan'ı onaylamak için niçin yaklaşık 1 yıl bekledi?
Cumhurbaşkanı Erdoğan Harp Akademilerinde Konuştu
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN HARP AKADEMİLERİNDE KONUŞTU"TEMMUZ AYINDAN BUGÜNE KADAR 215'İ ASKER, 133'Ü POLİS, 7'Sİ KORUCU OLMAK ÜZERE TOPLAM 355 ŞEHİT VERDİK.
"AYNI DÖNEMDE, YURT İÇİ VE YURT DIŞINDA TOPLAM ÖLÜ,YARALI, YAKALAMA OLARAK 5 BİN 359 TERÖRİST ETKİSİZ HALE GETİRİLDİ."
*(Çözüm süreci)
"Ne yaptıysak ülkemizin ve milletimizin birliğini, beraberliğini güçlendirmek, bekasını güvence altına almak için yaptık."
"Bu süreçte, Paralel Devlet Yapılanması adını verdiğimiz şer örgütün ordumuz ile istihbarat ve polis teşkilatlarımız içinde yol açtığı ağır tahribatın sancılarını da yaşadık."
"Her fırsatta söylüyorum, tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. Sizlerin huzurunda buna bir de tek ordu, tek komutan vurgusunu da eklemek isterim."
"Hayatım boyunca, inanmadığım hiçbir şeyi söylemedim; bu yüzden başım çok belaya girmiş olsa da, hep hasbi konuştum, hasbi davrandım. Şimdi de diyorum ki; buradaki her bir subayımızın benim için öz kardeşimden, öz evladımdan, yakın çalışma ekibimden en küçük bir farkı yoktur."
"Bir ülkenin başkonsolosu, kalkmış, casusluk suçundan yargılanan bir gazetecinin davasına destek olmaya gidiyor, yetmiyor bir de kendisiyle yanak yanağa fotoğraf çektirip yayınlıyor. Bununla da yetinmiyor, sosyal medyada 'Türkiye'nin nasıl bir ülke olmak istediğine karar vermesi gerektiği' gibi, haddini aşan ifadeler kullanabiliyor."
"Bu kişi, hala ülkemizde görevini sürdürebiliyorsa, bizim alicenaplığımız, misafirperverliğimiz sayesindedir. Başka bir yerde, bu tür davranışlar sergileyen diplomatları bir gün bile barındırmazlar..."
"Biz bugüne kadar 38 bin yabancı uyruklu kişiye, terör örgütleriyle bağlantıları yüzünden ülkemize giriş yasağı koyduk. Bunlardan 3 bin 500'e yakınını, ülkemizde yakalayıp sınır dışı ettik."
"Harp Akademileri önündeki Büyükdere Caddesinde arızalanan bir minibüs polisi harekete geçirdi. Minibüs çekici tarafından götürülürken, içindekilerin de hurdacılık yaptıkları öğrenildi. Hurdacılar da polis aracıyla emniyet otoparkına götürüldü."
Haber: Özgür ALTUNCU - Kamera: Güven USTA / İstanbul DHA
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Maslak'ta bulunan Harp Akademileri Komutanlığını ziyaret etti. Saat 11: 00'de Harp Akademilerine gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Harp Akademileri Komutanı Korgeneral Tahir Bekiroğlu tarafından askeri törenle karşılandı. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, Kuvvet Komutanları ve Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz da karşılamada hazır bulundu.
TERÖRLE MÜCADELE
Cumhurbaşkanı Erdoğan Atatürk Harp Oyunu ve Kültür Merkezi'nde subaylara hitap etti. Yaklaşık 45 dakika süren konuşmada Cumhurbaşkanı Erdoğan terörle mücadelede gelinen durumla ilgili bilgi verdi. Teröristlere ve onlara her türlü desteği sağlayan iç ve dış tüm güçlere rağmen, demokrasiden, hukuk devletinden, insan haklarından taviz vermeden terörün üzerine yürümeyi sürdüreceklerini söyleyerek, "Bunun için kimsenin telkinine, dayatmasına ihtiyacımız yok" dedi.
ŞEHİT VE GAZİLERİ ANDI
Tarihten bugüne, vatan hizmetinde gazilik ve şehitlik mertebesine ulaşan, Gazi Mustafa Kemal başta olmak üzere, ordunun tüm mensuplarını rahmetle, hürmetle yad ettiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, özellikle son dönemde yurt içi ve yurt dışı görevleri sırasında hayatlarını kaybeden subaylara, astsubaylara, uzmanlara, erbaş ve erlere Cenabı Allah'tan rahmet diliyorum" dedi.
"5 BİN 359 TERÖRİST ETKİSİZ HALE GETİRİLDİ"
Bölücü terör örgütüne karşı operasyonların başladığı geçen yılın Temmuz ayından bugüne kadar"215'i asker, 133'ü polis, 7'si korucu olmak üzere toplam 355 şehit verdik" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Aynı dönemde, yurt içi ve yurt dışında toplam ölü, yaralı, yakalama olarak 5 bin 359 terörist etkisiz hale getirildi. Ama bu durum, şehitlerimizin acılarının yüreğimizi daima yakmaya devam edeceği gerçeğini değiştirmiyor. Biliyorsunuz, bizim milletimiz için 'asker millet' derler. Tarih boyunca, hep askeri başarılarımızla, mücadeleci yönümüzle, kabımıza sığmayıp sürekli yeni arayışlar içinde olmamızla ön plana çıkmış bir milletiz. Devlet kurmak, devleti büyütmek, devleti yaşatmak konusundaki maharetimizi, Cumhurbaşkanlığı forsumuzu sembolik anlamlarıyla çevreleyen yıldızlarımız açıkça ortaya koymaktadır. Gönül bağımızın olduğu coğrafyaların hiçbirine kayıtsız kalma hakkına sahip değiliz. Mesela Balkanlar'da yaşanan hiçbir hadiseyi bizim görmezden, duymazdan gelme, arkamızı dönme imkanımız yoktur. Aynı şekilde Ortadoğu'daki, Kuzey Afrika'daki, Kafkasya'daki gelişmelere uzak kalma lüksümüz bulunmuyor. Ata yurdumuz Orta Asya'daki, kalpleri bizimle çarpan Afrika'daki, Güney Asya'daki kardeşlerimizi mahzun bırakamayız. Öyleyse, tarihin üzerimize yüklediği bu sorumluluğun gereğini hep birlikte yerine getireceğiz" diye konuştu.
"ÖZGÜRLÜK GÜVENLİK DENGESİNİ EN SAĞLIKLI KORUYABİLEN ÜLKE, TÜRKİYE'DİR"
Terörle mücadelede öncelikli meselenin özgürlük-güvenlik dengesinin nasıl sağlanacağı, sınırlarının nasıl belirleneceği, uygulamalarının nasıl hayata geçirileceği olduğunu söyleyen Erdoğan, "Dünyanın farklı yerlerinde meydana gelen terör saldırıları veya ortaya çıkan tehditlerin, ülkeleri çok ciddi tedbirler almaya yönelttiğini görüyoruz. Bu tedbirlerin tamamıyla ilgili temel eleştiri, özgürlük-güvenlik dengesinin, özgürlükler aleyhine bozulduğu yönündedir. Açık konuşmak gerekirse, tüm bu fotoğraf içerisinde, özgürlük-güvenlik dengesini en sağlıklı koruyabilen ülke, Türkiye'dir. Çünkü biz vatandaşlarımızın özgürlük alanını değil, teröristlerin hareket alanını kısıtlamak için çalışıyoruz" dedi.
"YANAK YANAĞA FOTOĞRAF ÇEKTİRİYOR"
Terörü kutsama, teröristi yüceltme, terör eylemlerini meşru gösterme özgürlüğünün bir türlü içine sinmediğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye'de bölücü terör örgütüne ve diğer terör örgütlerine yapılan güzellemelerin bir benzerini, Batı'da, o ülkelerde faaliyet gösteren terör örgütleri için yapın, görün bakın başınıza ne geliyor? Bir ülkenin başkonsolosu, kalkmış, casusluk suçundan yargılanan bir gazetecinin davasına destek olmaya gidiyor, yetmiyor bir de kendisiyle yanak yanağa fotoğraf çektirip yayınlıyor. Bununla da yetinmiyor, sosyal medyada 'Türkiye'nin nasıl bir ülke olmak istediğine karar vermesi gerektiği' gibi, haddini aşan ifadeler kullanabiliyor. Bu kişi, hala ülkemizde görevini sürdürebiliyorsa, bizim alicenaplığımız, misafirperverliğimiz sayesindedir. Başka bir yerde, bu tür davranışlar sergileyen diplomatları bir gün bile barındırmazlar" dedi.
Oysa aynı ülkede, benzer suçlamalara maruz kalan medya mensuplarının neler yaşadığının, haklarında hangi davaların açıldığının, ellerindeki malzemeleri imha etmek mecburiyetinde nasıl bırakıldıklarının çok iyi bilindiğini aktaran Erdoğan, "Biz, teröristlere ve onlara her türlü desteği sağlayan iç ve dış tüm güçlere rağmen, demokrasiden, hukuk devletinden, insan haklarından taviz vermeden yolumuzda yürümeyi sürdüreceğiz. Bunun için kimsenin telkinine, dayatmasına ihtiyacımız yok. Biz bunu, başkaları istediği için değil, milletimiz buna layık olduğu için yapıyoruz, yapmaya devam edeceğiz" şeklinde konuştu.
AVRUPA'YA TERÖR ELEŞTİRİSİ
Avrupa ülkelerine terör konusunda eleştirilerini burada da sürdüren ve terör konusunda ne söylediysek, hangi ikazlarda bulunduysak dinletemedik diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan,"Sonunda o yılanlar kendilerini de sokmaya, o mayınlar kendi ayakları altında da patlamaya başladı. Lafa gelince demokrasiyi, özgürlükleri, hakkı, hukuku dillerinden düşürmeyenlerin, kendi başları derde girince bunların hepsini de nasıl rafa kaldırabildiklerini işte görüyorsunuz" diye konuştu.
"NE YAPTIYSAK ÜLKEMİZİN BİRLİĞİ İÇİN YAPTIK"
"Demokratik Açılım" diyerek başlattıkları çalışmaları "Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi" adı altında daha ileri bir seviyeye taşıdıklarını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, son olarak da çalışmayı, "Çözüm Süreci" başlığı altında, 30 yılı aşkın süredir devam eden silahlı eylemleri kalıcı olarak bitirmeyi hedef alan bir safhaya getirdiklerini söyledi. Terörle mücadele kapsamında hayata geçirdikleri bu çalışmaların, kimi kesimler tarafından ihtiyatla karşılandığını, hatta eleştirildiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ama şundan emin olun, ne yaptıysak ülkemizin ve milletimizin birliğini, beraberliğini güçlendirmek, bekasını güvence altına almak için yaptık" diye konuştu.
"AĞIR TAHRİBATIN SANCILARINI DA YAŞADIK"
Tüm bu politikalarının bölge halkı tarafından heyecanla karşılandığını, samimiyetle benimsendiğini, insanların gelecekle ilgili ümitlerinin yeşerdiğini, hayata bakışlarının değiştiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz bu faaliyetleri yürütürken, Türkiye ve bölgeyle ilgili farklı niyetler peşinde olan kesimlerin de boş durmadı. Bölücü örgüt üzerinden, bölgede etkinliği olan bir siyasi partiyi de güdümlerine alarak, terörün kaynaklarını kurutma konusunda katettiğimiz mesafeyi ortadan kaldırmaya yönelik karşı bir hamle başlatıldı. Önce, Çözüm Süreci diye adlandırdığımız dönem istismar edilerek, bölücü terör örgütünün şehirlerde yapılanması sağlandı. Ardından, provokatif bir takım gösterilerle, eylemlerle, saldırılarla bölge yeniden çatışma ortamına sürüklendi. Biz, bölge halkının meseleye nasıl umutla yaklaştığını gördüğümüz için sonuna kadar sabrettik. Bir yandan gerekli güvenlikle tedbirlerini alırken, diğer yandan da kendi hedeflerimiz doğrultusunda yolumuza devam ettik.Tabii bu süreçte, paralel devlet yapılanması adını verdiğimiz şer örgütün ordumuz ile istihbarat vepolis teşkilatlarımız içinde yol açtığı ağır tahribatın sancılarını da yaşadık. Netice olarak, 1 Haziran seçimlerinin ülkemizde yol açtığı geçici belirsizlik ortamını fırsat bilen bölücü örgüt ve arkasındaki güçler, yeniden silahlı eylemleri başlattılar. Temmuz ayından bu yanaTürkiye bölücü terör örgütünün, geçmişte yaşananlardan çok daha farklı ve çok daha ağır saldırısı altındadır."
"GÜVENLİK GÜÇLERİMİZ ÇOĞU ZAMAN SİVİLLER İÇİN HAYATLARINI RİSKE ATIYORLAR"
Paralel yapının yol açtığı sıkıntıları hızla telafi ederek, askeriyle, polisiyle, korucusuyla, istihbaratıyla bölgedeki mücadeleyi fedakarlıkla ve başarıyla yürüttüklerini söyleyenCumhurbaşkanı Erdoğan, "Öyle ki güvenlik güçlerimiz çoğu defa, çatışma bölgelerinde yaşayan sivillerimizin hayatlarını koruma uğruna kendi hayatlarını riske atıyorlar. Teröristler vatandaşlarımıza karşı ne kadar insafsız, vicdansız, ahlaksız davranıyorsa, tam tersine güvenlik güçlerimiz de o derece dikkatli, özenli, şefkatli yaklaşıyorlar. Bu durum, terörle mücadele konusunda son yıllarda elde ettiğimiz en önemli kazanımı beraberinde getirdi. Çünkü terörle mücadelenin en kritik unsuru, vatandaşın devletine güvenmesi, itimat etmesi, onun yanında yer almasıdır" dedi.
"TEK ORDU, TEK KOMUTAN"
Ordunun birliğinin, beraberliğinin, emir komuta zincirinin gücününün mutlaka en üst düzeyde tutulması ve korunması gerektiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Her fırsatta söylüyorum, tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. Sizlerin huzurunda buna bir de tek ordu, tek komutan vurgusunu da eklemek isterim. Anayasamızın 117'nci maddesi, 'Başkomutanlık TBMM'nin manevi varlığından ayrılamaz ve Cumhurbaşkanıtarafından temsil olunur' diyor. Yine aynı maddenin devamında da, 'Genelkurmay Başkanı, silahlı kuvvetlerin komutanı olup, savaşta Başkomutanlık görevlerini Cumhurbaşkanınamına yerine getirir' ifadesi yer alıyor. Buna göre, burada bulunan tüm subaylarımız, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin tüm mensupları, Başkomutan sıfatıyla benim yakın mesai arkadaşlarımdır. Hayatım boyunca, inanmadığım hiçbir şeyi söylemedim; bu yüzden başım çok belaya girmiş olsa da, hep hasbi konuştum, hasbi davrandım. Şimdi de diyorum ki; buradaki her bir subayımızın benim için öz kardeşimden, öz evladımdan, yakın çalışma ekibimden en küçük bir farkı yoktur. Sizler gibi yiğit, cesur, eğitimli, bilgili, dirayetli ve sadakatli mesai arkadaşlarına sahip olduğum için, ne kadar iftihar etsem azdır. Rabbim her birinizi korusun; çalışmalarınızda sizlere güç, kuvvet versin" diye konuştu.
"TERÖR BAĞLANTILI 3500 KİŞİYİ SINIR DIŞI ETTİK"
Avrupa ülkelerinin, mülteci akını ve terör olayları konusundaki yaklaşımını yakından takip ettiklerini söyleyen Erdoğan, "Buna karşılık, sürekli tenkide ve ithama uğrayan ülkemizde yapılanlara baktığımızda karşımıza şöyle bir fotoğraf çıkıyor. Biz bugüne kadar 38 bin yabancı uyruklu kişiye, terör örgütleriyle bağlantıları yüzünden ülkemize giriş yasağı koyduk. Bunlardan 3 bin 500'e yakınını, ülkemizde yakalayıp sınır dışı ettik. Tutuklayıp cezaevine koyduklarımızın sayısı bine yakındır. Sınır dışı ettiğimiz kişilerle ilgili, hem vatandaşı bulundukları ülkeye, hem de gönderildikleri devletlere gerekli bilgileri verdik, ikazları yaptık. Belçika'daki acı hadise gösterdi ki bu ikazlarımız hiçbir şekilde dikkate alınmamış, kendilerine bildirdiğimiz teröristlerle ilgili en küçük bir işlem dahi yapılmamış. Diğer yandan, kendi imkanlarımızla isimlerini tespit edip ilgili ülkelere bildirdiğimiz kişilerin sınır dışına çıkışlarına izin verilmemesi yönündeki talebimiz de dikkate alınmadı. Bunun yerine, kendi ülkesinden çıkışına sınırlama getirilmeyen kişilerin, Türkiye üzerindenSuriye'ye ve diğer ülkelere geçişinin engellenmesi beklendi. Açık konuşuyorum, şayetParis ve Brüksel saldırıları olmasaydı, Avrupa ülkelerinin bu meseleye bakışı şu şekildeydi; 'Terör örgütleriyle bağlantılı isimler, yeter ki bizim topraklarımızda eylem yapmasın, onun yerine gitsin Türkiye'de, Suriye'de, Irak'ta veya başka yerlerde ne yapıyorlarsa yapsınlar.' İşte böyle bir çifte standart söz konusuydu."
MEDYAYA TERÖR ELEŞTİRİSİ
Erdoğan, canlı bomba eylemleri konusunda oldukça hevesli olduğu bilinen terör örgütlerinin mensupları her yakalandığında, medyada bir furyanın başladığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Neymiş efendim? Masum öğrenciler, masum gençler, masum insanlar devlet tarafından taciz ediliyormuş, tehdit ediliyormuş, takip ediliyormuş. Avukat, gazeteci, siyasetçi, öğrenci, öğretim elemanı gibi kimlikler altında faaliyet gösteren terör yandaşlarını korumak için başlatılan bu kampanyalar, ciddi bir uluslararası destekle yürütülüyor. Sonra, aynı isimler, ya bir karakol baskınının, ya bir canlı bomba eyleminin ya da bir başka saldırının arkasından karşımıza eli kanlı teröristler olarak çıkıyor. Ankara'daki bombalı eylemi gerçekleştiren terörist için o avukatların, o öğretim üyelerinin, o medya mensuplarının yürüttükleri kampanyayı unuttuk sanıyorlarsa, yanılıyorlar. Benzer bir şekilde, bölücü terör örgütünün Kuzey Irak'taki, Suriye'deki kamplarını imrenilecek birer yaşam alanı olarak göstermek, teröristleri cici çocuklar olarak pazarlamak için yerli ve yabancı medyanın nasıl seferber olduğunu çok iyi biliyoruz. Genel Yayın Yönetmeninin casusluk suçuyla yargılandığı bir gazetenin, Kandil'deki teröristleri birer ekolojik kahraman olarak göstermek için adeta kendini paraladığı haberleri, röportajları gayet iyi hatırlıyoruz. Yabancı basın organlarında kadın teröristleri birer manken, birer moda ikonu edasıyla pazarlamak için yapılan haberler, yayınlanan resimler arşivlerde duruyor."
HEYECAN YARATAN MİNİBÜS
Yaklaşık 1 saat 45 dakika Harp Akademilerinde kalan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ziyareti sırasında polis Büyükdere Caddesi üzerinde önlem aldı. Bu sırada yoldan geçmekte olan bir minibüs arızalandı. Minibüs polisi harekete geçirdi. Minibüs çekici tarafından götürülürken, içindekilerin de hurdacılık yaptıkları öğrenildi. Hurdacılar da polis aracıyla emniyet otoparkına götürüldü.
MABEYN KÖŞKÜNE GEÇTİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan ziyaretin ardından ofis olarak kullandığı Yıldız sarayı içindeki Mabeyn köşküne geçti. Erdoğan'ın konvoyu yoğun trafik içinde Levent üzerindenBeşiktaş'a geçti. Erdoğan'ın Mabeyn köşküne girmesinin ardından Yıldız Sarayı çevresinde geniş güvenlik önlemleri alındı.
Tayyip Erdoğan, Harp Akademileri Komutanlığı'nda yaptığı konuşmada "Ergenekon ve Balyoz operasyonlarını kastederek, "Şahsım başta olmak üzere, tüm ülke yanlış yönlendirildi, aldatıldı. Samimiyetle ifade ediyorum; eski Genelkurmay Başkanımız başta olmak üzere, pek çok komutanın tutuklanmasına şahsen gönlüm hiçbir zaman razı olmadı" dedi.
Recep Tayyip Erdoğan, Harp Akademileri Komutanlığı’nda yaptığı konuşmada, “Operasyonlarla şahsım başta olmak üzere, tüm ülke yanlış yönlendirildi, aldatıldı. Kurumlarımızın içinde örgütlenmiş, güçlü medya desteğiyle teçhiz edilmiş bir yapının, Türkiye’yi ele geçirmek için yürüttüğü bir kumpasa, bir darbe teşebbüsüne hep birlikte maruz kaldık. Samimiyetle ifade ediyorum; eski Genelkurmay Başkanımız başta olmak üzere, birlikte mesai sarf ettiğim için yakından tanıdığım pek çok komutanın tutuklanmasına şahsen gönlüm hiçbir zaman razı olmadı. Tereddütlerimi, itirazlarımı o dönemde bu işin sorumlularına ifade ettim, hatta kamuoyu önünde de dile getirdim” dedi.
Gönlüm razı olmadı Erdoğan, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin tarihin her döneminde tehlikelerle karşı karşıya kaldığını anımsatarak, yakın zamanda eski Genelkurmay Başkanı ve subayların tutuklanmasının da bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiğine vurgu yaptı.Bu operasyonlarda suçluyla suçsuzun, yalanla doğrunun aynı kefeye konulduğuna dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti: “Bu operasyonlarla şahsım başta olmak üzere, tüm ülke yanlış yönlendirildi, aldatıldı. Kurumlarımızın içinde örgütlenmiş, güçlü medya desteğiyle teçhiz edilmiş bir yapının, Türkiye’yi ele geçirmek için yürüttüğü bir kumpasa, bir darbe teşebbüsüne hep birlikte maruz kaldık. Samimiyetle ifade ediyorum; eski Genelkurmay Başkanımız başta olmak üzere, birlikte mesai sarf ettiğim için yakından tanıdığım pek çok komutanın tutuklanmasına şahsen gönlüm hiçbir zaman razı olmadı.
Milli projelerimiz Tereddütlerimi, itirazlarımı o dönemde bu işin sorumlularına ifade ettim, hatta kamuoyu önünde de dile getirdim. Ama o zaman önümüze konan, ancak çoğunun sahte ve çarpıtılmış olduğu daha sonra ortaya çıkan belgeler, bilgiler karşısında, hukuka saygı gereği, yapacak bir şeyimiz kalmadı. Bu süreçte, Başbakan ve hükümet olarak bizim de Genelkurmay Başkanımızın ve Türk Silahlı Kuvvetlerimizin de hukuk devleti ilkesine saygının gereğini yerine getirmek dışında bir duruşumuz olmadı. Uzun süredir temkinle yaklaştığım, faaliyetlerini takibe aldığım bu yapı, biliyorsunuz, 17-25 Aralık 2013’te doğrudan hükümeti devirmeye ve adeta Türkiye’ye topyekun el koymaya yönelik bir teşebbüse girişti. Yolsuzluk kılıfı altında başlattıkları bir operasyonla şahsımla birlikte ülkemizin tüm milli kurumlarını, milli projelerimizi hedef aldılar.” Recep Tayyip Erdoğan, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ve savunma sanayisinin güçlü olması gerektiğini belirterek, “Sadece kendi güvenliğimiz için değil, aynı zamanda umudunu bize bağlamış tüm kardeşlerimiz için buna mecburuz” diye konuştu.
Gürdeniz: Erdoğan ordudan özür diliyor
Tayyip Erdoğan’ın Harp Akademileri Komutanlığı’nda Ergenekon ve Balyoz davalarıyla ilgili “Komutanların tutuklanmasına gönlüm hiçbir zaman razı olmadı” sözleri üzerine Balyoz davasında 18 yıl hapis cezasına çarptırılan emekli Tümamiral Ramazan Cem Gürdeniz ve eşi Rengin Gürdeniz açıklamalarda bulundu. Ramazan Cem Gürdeniz, “Şimdi de kandırıldık diyorlar. Göz yumdular. Amerikalı senatörlerin bu açıklaması gözardı edilmemeli. Erdoğan ordudan bir yerde özür diliyor. Çünkü çok büyük bir kumpas kuruldu” dedi
Büyük dram yaşandı Eşi cezaevindeyken Vardiya Bizde Platformunu kuranlardan Rengin Gürdeniz ise suçsuz olduklarını yüzlerce defa söylediklerini, mahkemede ortaya çıkarıldığını, yine de kimsenin kendilerini dinlemediklerini belirtti. Gürdeniz “Herkes gözünü kulağını kapadı. Allahtan dijital bir çağda yaşıyoruz. Gerçekler ortay açıktı. En sonunda bu şekilde duymak bizi mutlu etti ama neye yarar artık. Kaybolan 4 yılın hesabını kim verecek. Murat Özer öldü, Cem Çakmak kanser oldu. Bunları kim geriye getirecek. Çok büyük dramlar yaşandı. Bunların geri dönüşümü yok” diye konuştu.
Gök: Timsah gözyaşı Öte yandan Tayyip Erdoğan’ın Harp Akademileri Komutanlığı’nda Ergenekon ve Balyoz davalarıyla ilgili çıkışına ilk tepki CHP’den geldi. CHP Grup Başkanvekili Levent Gök, şunları söyledi: “Bu davalar ortaya çıktığında siyasi bir dava olduğunu, bir kumpas kurulduğunu ve herkesin mağdur edildiğini ilk günden beri biz söyledik. O zaman ’Ben bu davaların savcısıyım’diyerek sahiplenmişti, arka çıkmıştı. O zaman Başbakan olarak da biliyordu bu delillerin sahte olduğunu. Bunların özel üretilmiş deliller olduğunu en iyi kendisi biliyordu. Siz bir davanın savcısıysanız, o dosyayla ilgili en önemli bilgiler sizde demektir. Şimdi boş yere timsah gözyaşları dökmesin, inandırıcı değil. Orada mağdur olan insanların hiçbirinin hakkını helal edemeyeceği konumdadır. O dönemin Başbakanı olarak bu mağduriyetin yaratılmasının birinci derece sorumlusudur. Er ya da geç bu konuda o da tarih önünde hesabını verecektir.” (19 Mart 2015 günkü konuşması)
Ergenekon soruşturmasıyla ilgili iddianame henüz kabul edilmedi ancak politik arenada dava görülmeye başlandı...
’Savcı’ sıfatını benimseyen Başbakan ve kendisini ’avukat’ ilan eden CHP liderinin dünkü konuşmaları Ergenekon davası üzerine oldu...
Millet adına savcıyım
‘Savcı millet adına vardır, biz de millet adına hakkı aramanın gayreti içindeyiz. Bu anlamda savcılık ise evet savcıyım’
Başbakan Erdoğan, Ergenekon davasında CHP lideri Deniz Baykal’ın kendisine savcı yakıştırmasında bulunduğunu atırlatarak, “Millet adına hakkı aramanın hakkı savunmanın gayreti içindeyiz, eğer bu anlamda savcılık ise evet savcıyım” dedi. Erdoğan, AKP Grubu’nda yaptığı konuşmada özetle şöyle dedi:
* Bindiği dalı kesiyor: Ana muhalefet partisinin lider ve sözcülerinin son günlerdeki gayretkeşliğini tarih kaydetmiştir. Millet bunları da kaydetmiştir. Hukuki süreç henüz işlerken demokratik siyasi sürece darbe vurma iddiasıyla soruşturulan illegal yapılanmaların avukatlığına savunmak ancak demokratik hukuk devleti anlayışına inancı zayıf olan bir siyasi anlayışın alkışlanmasıdır. İktidarı yıpratmak uğruna bindiği dalı kesen, içinde bulunduğu gemiyi batırmaya çalışan siyasetçi tipi, soruyorum sizlere, bu millete ne verebilir.
* Millet adına savcıyım: Milletimiz bunu yakından takip ediyor, değerlendirmesini de buna göre yapıyor. Çünkü kim kimlerin avukatlığına soyunmuş bunlar çok önemli. Biz kendimize hiçbir vasıf tayin etmemişken bize de savcılık görevini sağ olsun onlar veriyor. Bu da güzel bir şey. Niye savcı millet adına vardır, iddia makamı millet adına ordadır, biz de millet adına evet hakkı aramanın hakkı savunmanın gayreti içindeyiz, eğer bu anlamda savcılık ise evet savcıyım.
* Deşifre oluyorlar: Ülkemizin güven ve istikrarını değil sadece belli bir zümrenin siyasi menfaatini düşünerek hareket edenler, maskeleriyle birlikte deşifre oluyor. Türkiye Cumhuriyeti, modern dünya ile birlikte medeniyet yürüyüşünü sürdürme kararında olan demokrasi tecrübesi hiç de küçümsenmeyecek büyük ülkedir. Barış ve istikrar unsuru olan Türkiye, gelişme ve kalkınma sürecini aynı kararlılıkla aynı hızla asla herhangi bir kesintiye uğramadan bu ülkenin demokrasiye bir pamuk ipliğiyle bağlı olmadığını göstererek hesapları boşa çıkaracaktır. Aziz milletimiz, emniyet içinde güven ve istikrar için sonsuza kadar yaşayacaktır. Kimse endişe içinde olmasın, Türkiye demokrasiden hukuk devletinden evrensel insan haklarından geriye doğru tek bir adım atmayacaktır.
* Aklınızı başınıza alın: AKP’yi uluslararası güçlerle işbirliği halinde gösterme gayreti içinde olanlar sadece bir iftira kampanyasının figüranıdırlar. 5.5 yıl önce Türkiye neredeydi, şimdi nerede. AKP’ye “iş birlikçi” diyenlere sesleniyorum, aklınızı başınıza alın.
* Karanlık koridorlar: Şu anda Türkiye’nin müteahhitlik sektörü ABD ve Çin’den sonra üçüncü sıraya çıkmıştır. Eğer bu ilişkiler olmasaydı bunu yakalayamazdık. Vicdan sahibi hiç kimse bu ülkenin karanlık koridorlara dönmesine göz yummayacak, izin vermeyecektir. Siyasetçiyi değersiz kılma gayreti içinde olanlar asla şunu bilmelidirler ki, siyaseti gerçek anlamda savunanlar bunlar karşısında suskun kalmayacaktır. Siyaseti hep birlikte muhafaza etmeliyiz, asla taviz veremeyiz. Siyaset kurumunun itibarının korunması bir ülke için hayati önemdedir. İşte AKP Türkiye’ye bunu kazandırmıştır.
Mustafa Yıldırım, Sivil Örümceğin Ağında (AB-D Tarafından Yerli İşbirlikçileri ile Kuşatılan Türkiye)
M.Emin Değer, Oltadaki Balık Türkiye
Ali Tayyar Önder, Türkiye'nin Etnik Yapısı
Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu, Sızıntı
Barış Pehlivan, Barış Teroğlu, Metastaz
Alev Coşkun, Tarihi Unutmamak
Prof.Dr.Emre Kongar, 21. Yüzyılda Türkiye
Prof.Dr.Emre Kongar, Yakın Tarihimizle Yüzleşmek
Rıza Zelyut, Osmanlı'da Oğlancılık
Merdan Yanardağ, Türkiye Nasıl Kuşatıldı?
Prof.Dr. Sina Akşin, Yakın Tarihimizi Sorgulamak
Nurten Arslan. Küçük Anılarda Büyük Sırlar, 5 cilt Biyografik Roman Tarzında Atatürk ve Yakın Tarih
Soner Yalçın, Samizdat
Soner Yalçın, Saklı Seçilmişler
Erol Toy, O'na Katılmak, Dünden Yarına Türkiye Cumhuriyeti
Prof.Dr. Afet İnan, Medeni Bilgiler ve M.Kemal Atatürk'ün El Yazıları
Bernard Lewis, Modern Türkiye'nin Doğuşu
Laik, Demokratik, Hukuk Sevleti Türkiye Cumhuriyeti'ni Ortadan Kaldırmaya Yönelik İç ve Dış İrticai Örgütler
Prof.Dr. İlber Ortaylı, Zaman Kaybolmaz
Prof.Dr. İlber Ortaylı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk
Süleyman Duman, Kütahya-Eskişehir
Anılarla Mayıs 1970 - Ocak 1975 Astsubay ve Eşlerinin Hak ve Adalet Arama Mücadeleleri Yazar: Abdullah İnaler
Cengiz Özakıncı, İblisin Kıblesi (Türkiye'nin Üniter ve Laik Yapısını Hedef Alan AB-D Bunun için neler yaptı? Belgeleriyle Tarihe Tanıklık Edeceksiniz)
Cengiz Özakıncı, Türkiye'nin Siyasi intiharı Yeni - Osmanlı Tuzağı (Bugün Olanları, Yarın Olabilecekleri, Tarihi Benzerlikleri, Belgeleri ile Anlatmakta Olan Bir Eser)
Cengiz Özakıncı, Kalemin Namusu, Türk Savun Kendini
Ali Tayyar Önder, Türkiye'nin Etnik Yapısı
Ali Tayyar Önder - Türkiye'nin Etnik Yapısı ve Açılım
Cengiz Özakıncı - İblisin Kıblesi Kitabına Ait Program
Prof.Dr. Necati Demir ile Türk Tarihi Üzerine 19 Mayıs Programı-1
Prof.Dr. Necati Demir ile Türk Tarihi Üzerine 19 Mayıs Programı-2
Cengiz Özakıncı:Türkiye Cumhuriyeti'nin Yerli ve Milli Kökleri
Cengiz Özakıncı:1989 Sonrası Türkiye’de Küreselci Emperyalist Operasyonlar. Dersim iftiraları-Kanal İstanbul, Monrö Bağlantısı-Atatürk ve Laikli İlkesine Yönelik Psikolojik Harekat Nasıl ve Neden Başladı
Cengiz Özakıncı: ABD’de Ulusal Demokratik Cumhuriyet’in Temelleri Amerika'da okullarda öğrencilere okutulan Ulusal Ant - Atatürk'ün Eğitim Sistemi
Amerikan Ulusal Andı
"Pledge of Allegiance - Brody Middle School"
Türkiye'de "Öğrenci Andı" Pkk ile Açılım Döneminde Kaldırıldı.13.10.2013
Prof.Dr. Erol Manisalı: Amerika'nın yürüttüğü karşı devrim
Yıl 1993; Sayın Recep Tayyip Erdoğan (Refah Partisi İstanbul İl Başkanı, MKYK Üyesi) Sayın Bülent Arınç (Refah Partisi MKYK Üyesi) ve Sayın Mehmet Metiner (Yeni Zemin Dergisi Genel Yayın Yönetmeni).
Yıl 1993; Sayın R.Tayyip Erdoğan, Bülent Arınç ve Mehmet Metiner birlikte bir açık oturumda
Türkiye'nin siyasi yapısının islami yönde değiştirilmesini temel hedef edinmiş Yeni Zemin Dergi Yazarları, TSK yapısının değiştirilmesini de misyon edinmiş.
Aynı zamanda eyalet, hilafet gibi söylemlere sahip Em.Tuğg. Adnan Tanrıverdi 15 Temmuz 2016 sonrası TSK'da yaptırdığı değişiklikleri sıralıyor:
İçişleri Eski Bakanı Sadettin Tantan'ın HÜDA PAR ve Hizbullah Tespitleri