Hikmet Çiçek:12 Mart askeri müdahalesi, İsim isim kontrgerilla elemanları Neredeyse yarım yüzyıl geçmiş. Yaşananlar tarihe, “12 Mart askeri müdahalesi” olarak geçti. Aslında söz konusu olan tek bir darbe değil. Darbe içi darbeler, iç çatışmalar, ihanetler, tasfiyeler, ajan faaliyetleri ile dolu geçen birkaç yıllık bir süreç. Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Faruk Gürler’in Cumhurbaşkanlığı’na aday olup da seçilemeyişine kadar, hatta ondan sonra da süren bir iktidar kavgası. 12 Mart 1971 müdahalesinden önce yaşanan sürecin en kritik tarihi 9 Mart’tı. 12 Mart, bir bakıma 9 Mart’ta yapılması planlanan darbeye karşı yapıldı ve Kemalist subayları hedef aldı. 9 Martçılar, Türk Silahlı Kuvvetleri içinde İttihat ve Terakki’den beri süregelen Jakoben geleneğin temsilcileriydiler. 9 Martçılar 1970’li yılların başından itibaren, bazı sol grup ve örgütlerle ilişkiye geçtiler. Bu gruplarla darbenin sivil örgütleri olarak toplantılar yapıldı, faaliyet yürütüldü. 9 Martçıların ideolojik kaynağını Yön-Devrim çizgisi belirliyordu. Doğan Avcıoğlu’nun“Türkiye’nin Düzeni” ve “Devrim Üzerine” kitapları TSK kantinlerinde deyim yerindeyse“peynir ekmek gibi” satıldığı günlerdi. DARBENİN TARİHİ 9 MART 27 Mayıs’ı tekrar edecek sol bir darbe beklentisi vardı ve bu, bazı devrimci örgütleri geniş ölçüde etkiliyordu. Öyle ki, 12 Mart darbesi tamamen “sol” hava içinde geldi. Süleyman Demirel’e muhtıra vermiş, Adalet Partisi’ni iktidardan uzaklaştırmış, bir takım reformlar yapacağını söyleyen “11’ler”i kabineye almış olan 12 Martçıların gerçek yüzü hemen anlaşılamadı. Deyim yerindeyse 9 Martçılarla 12 Martçılar birbirine karıştırıldı! Darbe tarihi 9 Mart’tı. Darbeciler bütün hazırlıklarını yapmışlardı. Çıkarılacak Anayasa bile hazırlanmıştı. “Devrim”in Bakanlar Kurulu bile belirlenmiş, bazı gençlik liderleri, kendilerini olası kabinenin üyesi olarak görür olmuşlardı. Oysa bırakın bakan olmak, Devrim Konseyi’nde sivil bile olmayacaktı! 9 Mart’ta kartlar ortaya döküldü. Unutulan Ordu içindeki diğer klikti. Onlar da hazırlıklıydı. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Memduh Tağmaç, 3 Mart Çarşamba günü, iki bin civarında subayı toplamış ve şöyle sesleniyordu: “Sosyal uyanış, ekonomik gelişmenin önüne geçti. Türkiye hiçbir zaman sokağa bırakılamaz. Durum vahim değildir. Her şeyi biliyoruz, hazırız ve ne yapılacaksa biz yapacağız.” VE YAPTILAR! TSK içinde Kemalist subaylara karşı büyük bir kıyım yapıldı. Emekli Hakim Albay Emin Değer’in dikkat çektiği gibi Amerikalıların ünlü Dickson Raporu, ilk kez 12 Mart döneminde hayata geçirildi. Ve bu son olmayacaktı. Ordu içinde Kemalistlere karşı ikinci büyük kıyım 12 Eylül döneminde bir kez daha tekrarlanacaktı. Yakın tarihte yaşadığımız Ergenekon, Balyoz ve benzeri kumpas davalarda gene asıl hedef milli ordu olacaktı. Ancak Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki bu büyük devrimci ideolojiyi, Kemalizmi yok etmek mümkün olmayacaktı. “KONTRGERİLLA” 12 Mart sürecinde siyasi literatürümüze yeni bir kavram girdi: Kontrgerilla! Kontrgerilla (ya da Gladyo) teorisyenleri, emperyalizme bağımlı iktidarların otoritesinin sarsılması halinde, geniş halk kitlelerine “reform” vaadinde bulunulmasını öneriyorlar. Bu da psikolojik savaşın bir yöntemi. 40 yıl önce Amerikancı müdahaleyi gerçekleştiren 12 Mart generalleri de muhtıralarına, “sosyal ve ekonomik sorunların çözülmesini” ve “reformlara bir an önce girişilmesini” yazmışlardı. Türkiye halkı, “reform” sözcüğünün en çok kullanıldığı bu dönemde en ağır baskıya uğradı. Gladyo’nun ya da bizdeki yaygın adıyla “Kontrgerilla”nın Türkiye’de açıkça ortaya çıktığı dönem 12 Mart dönemidir. Kontrgerilla teorisyenlerinin önerileri ve yöntemleri ilk defa bu dönemde geniş ölçüde uygulandı. Bu faaliyetler bizzat dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Memduh Tağmaç tarafından yönetildi ve yönlendirildi. 12 Mart döneminde Türkiye’de ilk kez Kontrgerila iktidarı tamamen ele geçirdi. 12 Mart döneminin özellikleri Gladyo belgelerinde yazıldığı gibidir. Halka karşı terör, tertip ve kışkırtmalar “teoriye” uygun bir biçimde uygulanmıştır. “KOORDİNASYON BÜROSU” 26 Nisan 1971’de sıkıyönetim ilan edildikten sonra Genelkurmay Başkanlığı’nda bir Koordinasyon Bürosu kuruldu. Bu büronun görevi çeşitli illerdeki sıkıyönetim uygulamaları arasında eşgüdümü sağlamaktı. Koordinasyon Komitesi’nin başına Korgeneral Namık Kemal Ersun getirildi. Namık Kemal Ersun, 1972 Ağustos’unda orgeneral olarak 2. Ordu Komutanlığı’na getirildi, aynı zamanda Ankara Sıkıyönetim Komutanı oldu. Koordinatör, doğrudan doğruya Tağmaç’a bağlıydı. Orgeneral Tağmaç, bu değişiklikten sonra bütün illerdeki sıkıyönetim faaliyetinin yönetimini eline aldı. Bütün sıkıyönetim bölgelerinde “Genelkurmay’a doğrudan bağlı Kontrgerilla” bu dönemde resmen faaliyete geçirildi. 12 Mart döneminde Sıkıyönetim Koordinasyon Komitesi, Özel Harp Dairesi’nin, sıkıyönetim komutanlıklarının, MİT’in ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nün faaliyetlerini en üst düzeyde birleştiren bir kurum görevini gördü. Bütün Türkiye’deki “kontrgerilla faaliyetinin” Genelkurmay’daki merkezini “Koordinasyon Komitesi” oluşturdu. İŞKENCELİ SORGULAR Orgeneral Tağmaç, bu görevlerini yönetirken Cumhurbaşkanı Sunay’la işbirliği yaptı. Bu eylemler sırasında Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Cihat Alpan’dı. Sıkıyönetimin ilk aylarında MİT, polis ve ordu işbirliği sağlanmakla birlikte hala polis önde görülüyordu. Sanıklar emniyet müdürlüklerinde gözaltına alınıyor ve polis tarafından sorguya çekiliyordu. Zaman geçtikçe bazı askeri binalar ve MİT’e ait yerler de işkence için kullanılmaya başlandı, sorgulara MİT elemanları katılmaya başladı. Öte yandan halkı ve gençliği bölmek için muhtıradan önce çeşitli tertip ve kışkırtmalara girişildi. Kontrgerilla, tertip ve kışkırtmalarında özellikle gençlik hareketine sızdırdığı ajanlarını kullandı. Maceracı gençlerin çok sevdiği bazı “silahşör”lerin ajan oldukları daha sonra ortaya çıktı. Bunlardan açığa çıkarılanlar Erdal Gökyüzü, Muzaffer Köklü ve Eyüp Temeltaş’tır. Hukuk Fakültesi öğrencisi Gökyüzü, daha sonradan Muğla Emniyet Müdürü olacaktı. Dönemin Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Memduh Tağmaç, Türk Silahlı Kuvvetleri içinde Amerikan yanlısı bir darbe için kendi taraftarlarını bu dönemde örgütlemeye başladılar. Darbenin hazırlanmasında Özel Harp Dairesi ve MİT’in önemli rolü oldu. Özel Harp Dairesi Başkanı Tümgeneral Cihat Akyol, MİT Müsteşarı ise Fuat Doğu idi. Tümgeneral Akyol, “kontrgerilla” konusunda ABD’de eğitim görmüş bir subaydı. ÖHD öncesinde MİT’te görev yapmıştı. Müsteşar Doğu ise Tümgeneral Akyol ile yakın ilişkiler içindeydi. NAZİ generali Gehlen hayranıydı. İkisi de Cumhurbaşkanı Sunay ile yakın ilişki içindeydiler. Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay, ülkücü komandoların saldırılarını onları “milliyetçi çocuklar” olarak ilan ederek adeta teşvik ediyordu. “DEV-KURT” PLANI Gene Sunay, ABD’nin 3. Dünya ülkelerinde egemenliğini korumak için dayattığı bir “kurtarma planı”nın hazırlanmasını da istedi. Dev-Kurt Planı (Devleti Kurtarma Planı) adı verilen bu plan, ABD’nin 1967 yılında Yunanistan’da sahneye koyduğu, faşist darbenin adı olan “PromethusPlanı”nın bir benzeriydi. Plan, ABD yanlısı bir yönetimin egemenliğinin tehlikeye düştüğü koşullarda alınacak önlemleri içeriyordu. Sunay-Tağmaç kliğinin 12 Mart’tan önceki hazırlıkları özellikle İstanbul’da göze çarpıyordu. Komuta karargahı İstanbul’da olan 1. Ordu içinde Amerikan yanlısı cunta örgütlenirken, MİT İstanbul Bölge Başkanı Necip Yusufoğlu da olası bir darbe sonrasında gözaltına alınacak yurtseverlerin listesini hazırlıyordu. MİT İstanbul Bölge Başkanlığı, darbe sonrası gözaltına alınacak kişilerin sorgu yerlerini ve sorguyu (daha doğrusu işkenceyi) yapacak ekibi bile hazırlamıştı. MİT İstanbul Bölge Başkanlığı, CIA elemanları tarafından da takviye edilmişti. 15-16 Haziran büyük işci eyleminden sonra İstanbul’da ilan edilen sıkıyönetim, 12 Mart darbesinden sonra yapılacak olanların bir provası niteliğindeydi. Sıkıyönetim merkezi, 12 Mart’tan sonraki “kontrgerilla karargahı”nın çekirdeğini meydana getirdi. Aynı dönemde Ankara’da Merkez Komutanlığı ve 28. Tümen de darbecilerin kontrolü altına girdi. 12 Mart dönemini ikiye ayırmak mümkündür. 1971 yılı sonlarına kadar süren birinci dönemde Sunay-Tağmaç kliğiyle Gürler-Batur ekibinin işbirliği ile AP iktidardan uzaklaştırıldı. Bu dönemde kurulan Nihat Erim hükümeti, esas olarak Sunay-Tağmaç kliği tarafından denetlenmekle birlikte içlerinde Gürler-Batur ekibine yakın “reformcu” 11 bakan da yer aldı. 1972 yılı başlarında 11’ler tasfiye edildi, dengeler değişti ve Türkiye tarihininin en karanlık günleri yaşanmaya başlandı. “FIRTINA” OPERASYONLARI Kontrgerilla, 1972 yılı başlarında İstanbul’da görülmemiş bir baskı faaliyetine girişti. Ordu içinden ve halktan yüzlerce kişi gözaltına alındı, tutuklandı. Baskınlar, operasyonlar, tertip ve sabotajlar birbirini izledi. “Fırtına” adı verilen operasyonları, Marmara yolcu vapuru ile Eminönü arabalı vapuruna yapılan sabotajlar izledi. Bugün, her iki gemiye de yapılan sabotajların bir Kontrgerilla provokasyonu olduğu biliniyor. KONTRGERİLLA ELEMANLARI İstanbul’daki başlıca kontrgerila elemanlarının kimlikleri ve görevleri şöyleydi: Faik Türün: 1. Ordu ve Sıkıyönetim Komutanı. İstanbul’daki kontrgerillanın kurucusu, yöneticisi ve operasyonların baş sorumlusu. Emekli olduktan sonra Umumi Mağazalar Şirketi’nin İdare Meclisi’ne getirildi. Adalet Partisi’nden Manisa Milletvekili oldu. Şubat 2003’te öldü. Memduh Ünlütürk: Tümgeneral Ünlütürk, Türün’den sonraki en yetkili kişi olarak görev yaptı. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Tağmaç, Ünlütürk’ü İstanbul’a gönderirken Orgeneral Türün’e şöyle diyordu: “İşte sana tam istediğin gibi bir adam.” Ünlütürk, emekli olduktan sonra Ereğli Demir Çelik Fabrikaları İdare Meclisi Üyeliği’ne getirildi. CHP hükümeti döneminde bu görevinden uzaklaştırıldı. Ünlütürk, 7 Nisan 1991 günü Üsküdar’da evinde öldürüldü. Suikastı Dev-Sol üstlendi. Turgut Sunalp: Orgeneral Faik Türün’ün yardımcılığını yaptı. Korgeneral Sunalp, Kültür Sarayı yangını, Marmara ve Eminönü gemilerinin batırılmasını solcuların üzerine yıkan sıkıyönetim bildirisini hazırlayan kişi. 12 Mart operasyonlarında ve Ziverbey Köşkü sorgularında aktif rol aldı. Emekli olduktan sonra Koç grubuna bağlı bir bankanın yönetim kurulu üyeliği yaptı. 12 Eylül darbesinden sonra MDP’yi kurdu. Seçimlerden sonuncu parti olarak çıktı. 28 Ağustos 1999 tarihinde öldü. HiramAbas: “Kontrgerilla” ile CIA arasındaki ilişkişi sağlayan ünlü MİT elemanı. HiramAbas, 26 Eylül 1990 günü evinin yakınında arabasının içinde öldürüldü. Mehmet Eymür: Erenköy’de işkence gören insanların “Binbaşı” olarak tanıdıkları ünlü MİT sorgucusu. Hikmet Çiçek |
1416 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |