ASKERİ SENDİKALAR VE DİSİPLİN
Silahlı kuvvetler personelinin sendikalaşması halinde, acaba askeri disiplin bozulur mu? Bu sorunun cevabı, aslında bir ülkede, ordu içerisinde faaliyet gösterebilecek bir sendikanın oluşabilmesi için çok önemlidir. Sendikalaşmanın, askeri kurumların personel üzerindeki gücünü azaltacağı ve disiplini erozyona uğratacağı yaygın bir görüş olarak savunulmaktadır (Malan, 1994; Stites, 1993:10). Bu amaçla disiplin anlayışının ne demek olduğu ve nasıl sağlanacağı kesinlikle iyi anlaşılmalıdır. Sendikaların üyelerinin haklarını koruyacakları göz önünde tutulduğunda, gereksiz ve aşırı disiplin anlayışlarına itiraz etmelerini beklemek tabi ki mümkündür. Askeri personelin sendikal örgütlenme hakkına sahip olması, askerliğin temelini teşkil eden disiplini genel olarak zaafa uğratmaz; ancak, disiplin sağlama yollarında belirli bir farklılaşma yaratabilir. Sendika ve ordu arasındaki karşılıklı görüş alış verişi ve karşılıklı rıza ile aslında personelin öz-denetimini de içeren, daha çağdaş bir disiplin anlayışı oturtturulabilir. Sendikaların ordudaki rütbeler arası hiyerarşiye bir etkisi olamayacağından, hiyerarşi, ordunun temel hassasiyetlerini koruyacaktır. Hiyerarşinin sağlamış olduğu denetim ve bireysel disiplin, orduya ve üste bağlılığın ve itaatin zedelenmesini engelleyecektir (Heinecken, 1997). Malan (1994), Avrupa’daki askeri sendika deneyimlerinin “disiplin, askeri etkinlik ve moral” üzerinde olumsuz hiçbir etki yaratmadığını belirtmektedir. Sendikaların ordu içinde faaliyet göstermeye başlaması durumunda bir diğer kaygı, ordunun politize olabileceği noktasında ortaya çıkmakta ve böylece ordu içindeki disiplin ve hiyerarşinin bozulma tehlikesi ile karşı karşıya kalabileceği savunulmaktadır (Heinecken, 1997; Stites, 1993:9). Askeri personele kolektif hak olarak örgütlenme, bireysel hak olarak da siyasi faaliyetlere katılma serbestisinin getirilmesi, bu yöndeki kuşkuları ortadan kaldırıcı bir çözüm olarak da düşünülebilir. Sonuç olarak askeri personelin sendikalaşmasının, ordudaki disiplini bozma yönünde değil, geliştirme yönünde etkisi olacaktır; sendikalaşma hakkının mevcut olduğu ülke deneyimleri bu yargıya güçlü kanıtlar sunmaktadır. Bu yöndeki beklenti aynı zamanda oldukça rasyoneldir, zira, disiplin için aslında önemli olan kurum baskısı değil, bireyin kendini denetlemesi ve disipline etmesidir. Bunun en temel yolu da; bireyin kurum kültürüne bağlı olarak buna inanması ve öyle davranmasıdır. Sendikaların varlığı, gizli kalmış ve bireysel olarak dile getirilmesi mümkün olmayan konuların çözümünde faydalıdır. Sorunların dile getirilip çözüm bulunmaya çalışılması, savunulanın tersine kurumun aksayan yönlerini ve bireyin kuruma aidiyetliğini geliştirerek güçlendirir. Yani askerlik mesleği, doğası gereği sendikal harekete dışsal değildir. Bunun en iyi örnekleri, askeri personele sendika hakkı tanıyan ülke deneyimleridir. Çalışma ilişkileri disiplini merceğinden askeri hizmet üretimine yönelik çözümlemeyi, demokrasi sorunsalı bağlamına taşıyarak tamamlamaya çalışacağım. Aslında ordu ve demokrasi teması, siyaset biliminin öncelikli temalarından biridir ve sosyal bilimlerin askerlik kurumu çalışmalarının yoğunlaştığı neredeyse biricik alandır. Ordunun gücü ile demokrasinin gücü arasındaki ilişkiye odaklanan bu çalışmalara, çalışma ilişkileri disiplinin filtresinden bakmakta yarar olabilir. http://blog.milliyet.com.tr/ferhat-kocgir 01 Şubat '08
Kaynakça: Heinecken, Lindy, “No Unions, We are the SANDF” University of Stellenbosch, 1997, http://www.iss.co.za/pubs, 15/05/2006 Malan, Mark, “The Implications of Unionisation for the Combat-effectiveness of the Armed Forces”, 1994, http://www.iss.co.za/ASR/ADR16/Malan.html Stites, Tom, Military Unions, The Industrial College of the Armed Forces, Washington, 1993 |
1560 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |