YİNE REVAN OLDUK ANKARA YOLLARINA... Saygıdeğer Meslektaşlarım Sürekli belirttiğim gibi bizler, ülkemize ve ordumuza sadakatimizi terimiz, kanımız ve canımızla ispat ettik. Her kurum kendi personelini koruyup kollarken genelkurmay bizlere ön yargılarla tahakküme varan haksızlıklar yapmaktadır. Bu, adaletsizlikten öte vicdansızlığı içimize sindirmemiz mümkün olmadığından “Onur mücadelesi” her geçen gün artan bir kararlılıkla sürdürüyoruz... 1971 Asb. eşlerinin hukuksuzluğa tepki yürüyüşlerini 1975 yılında kendilerine minnet duyduğumuz fedakar özverili yürekli meslektaşlarımızın başlattığı eylemler izledi; Bizler için kendilerini, özgürlüklerini, evlatlarının ekmek parası mesleklerini feda edenlerin mücadele ateşini yeniden yakarak aldığımız mücadele bayrağını TEMAD yönetimine teslim ettik. “TEMAD ve mücadeleye destek” misyonumuzu ise bugüne kadar tarafsızlık ilkesi ile devam ettirdik, ettirmeye de devam edeceğiz... Mücadelede temsilcimiz TEMAD yönetimidir, bu konuda hiçbir arkadaşımızın farklı düşündüğünü zannetmiyorum. TEMAD, hiçbir sivil toplum kuruluşuna kısmet olmayan kararlı, özverili bilinçli bir üye potansiyeline sahiptir; tüm eleştirilerimiz ve önerilerimiz daha mükemmele ulaşmayı ve hak ettiğimiz başarıyı yakalamaya yöneliktir. Ben de birçok meslektaşım gibi bu bilinçle sağlık ve ekonomik sorunlarıma rağmen 16 Kasım 2013 tarihinde katıldığım basın açıklaması ve tüzük kurultayı hakkındaki izlenimlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum... Assubaylara uygulanan sosyal, ekonomik ve insanî haksızlıklara dikkat çekmek için yapılması planlanan basın açıklamasında Sn.Genel başkanın etkili konuşmasından sonra bence gereksiz olan şiddete maruz kalan genç meslektaşımızın babasının olayı detaylandıran konuşmasını dinleyen basın mensupları ve vatandaşlar üzerinde assubayların esas duruşta dayak yiyebilecekleri imajı yaratılmış ve mobbing dışındaki hususların ikinci planda kalmasına hâttâ hiç söz edilmemesine neden olmuştur... Sadece tüzük kurultayı olsaydı muhtemelen katılamayacaktım; çünkü atalarımızın "perşembe’nin gelişi çarşamba’dan bellidir" dedikleri gibi iki yıl önce yapılması planlanan çalışmaların bir hafta gibi kısır bir sürede yapılması komisyon çalışmalarının sonucu hazırlanan taslak metnin yola çıkacağımız gün elimize ulaştırılması kurultayda noter görevi yapacağımızın işareti idi, nitekim yanılmadım... Cuma günü akşamı ise Tandoğan orduevinde bir gün önce bildirilen taslakta tamamen kişisel rütuşlar yapıldığını görmenin üzüntüsünü yaşadık. Daha önceki olağanüstü seçim kurultayındaki divan heyetinin tutumu ne yazık ki seçim sonuçlarını tartışılır hale getirmiş, iptali konusunda yasal girişimlerin başlamasına neden olmuştur. Mücadeleye gönül vermiş bilinçli ve özverili bir arkadaşımız olarak tanıdığım Menemen şube başkanı Sn.Zülküf Keser'in beni hayal kırıklığına uğratan tavrı antidemokratiktir; Kendisini aday gösterenlerin bu tavra sessiz kalmaları da düşündürücüdür; Divan başkanı Tüzük komisyonunun ve genel merkezin görüşlerini delegelerin iradesinin üstünde tutan bir davranışla kurultayı yönetmiştir... Genel kurullarda tüzük değişiklik teklifi için gerekli olan katılan delege sayısının 1/10 imza şartı tüzük kurultay delegelirinin konu ile ilgili görüş bildirmek ve öneri sunmak içinde şart olarak belirtilmiş, buna rağmen 1/10 delegenin imzasını taşıyan teklifler savsaklanırken bu şartı taşımayan tekliflerin görüşülmesi tarihi bir fırsatın kaçmasına neden olmuştur... Delegelerin iyi niyeti olmasaydı bu kurultay farkı sonuçlanabilirdi; Israrlı uyarılar üzerine önerge sahiplerine yasak savmak adına söz verilmiş bir nevi engelleme ile konuşmam 40 saniye süre ile sınırlandırılmıştır, ortamı germemek adına sonlandırdığım konuşmamda ifade etmeye çalıştığım gibi mevcut tüzük değişmese bile bizim mücadelemiz önünde bir engel teşkil etmemektedir. Bizim amacımız kurultayda daha demokratik bir tüzüğü hazırlamaktı; örneğin bulunduğum metropol ilde bizleri temsil edecek olan il temsilcisinin piyango ile değil ilin delegeleri tarafından seçilmesi adalet ve saygınlık bakımından önemli idi. Üye aidatını 6 ay içinde ödemeyen üyenin ihraç edilmesi mücadelemize ne gibi bir katkı sunacaktı ki bu ve diğer maddelerle ilgili teklifimiz oylanmıyarak tüzüğün hepimizin tüzüğü olması fırsatı kaçırılmış oldu ... Diğer tekliflerin de akibeti aynı oldu, bu teklifler ideal bulunmayabilir hatta yasal mahzurları bulunabilir ama bunun kararını genel merkez yönetiminin görüşünü alarak divan başkanı inisiyatif kullanarak veremez; Nitekim bu konuda divan heyetine yasal bir uyarıda bulunan TEMAD Muğla il başkanı Sn.Ergenli olmasaydı inanıyorum ki bu kırk saniyelik konuşma hakkımız bile olmayacaktı... Kapanış konuşmasından sonra ısrarla 1 dakika süre isteyen Foça ilçe başkanı Sn.Şeref Malkoç’un “Bizim haklarımız ne zaman alınacak, bunlar için daha çok gayret göstermemiz gerekmektedir, benim üyelerimden bir arkadaşım otelde bulaşıkçılık yapmak zorunda kalmıştır, 77 yaşında bir ağabeyimiz geçim sıkıntısı nedeniyle balıkçılık yaparken kaza geçirmiş koma halinde hastaneye kaldırılmıştır, haklarımızı alamayan hiçbir yönetimi başarılı bulmuyoruz” şeklindeki konuşması bence konunun özeti niteliğini taşıyordu... Huzur,sağlık ve adalet dolu günler dileklerimle saygılar sunuyorum. |
2042 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |