Hürriyet'in yayınlayamadığı sakıncalı röportaj NTERNET HABER (ÖZEL İÇERİK) - İzmir'deki casusluk ve Balyoz davası sebebiple istifa eden Donanma Komutanı Oramiral Nusret Güner, twitter hesabından duyurdu.
FLAŞ SÖZLERDEN BAZILARI O AN ÇILDIRDIM İSTİFAMI BIR HAFTA BEKLETTİM Balyoz kararlarının verildiği 21 Eylül 2012 günü, istifa etme kararını verdim. Ancak kendi kendime dedim ki, "Nusret bir hafta bekle. Demesinler ki, hemen feveran ediyor". Bir hafta sonra da 28 Eylül günü istifamı verdim. KİMSENİN UMURUNDA DEĞİL
DENİZ KUVVETLERİ KOMUTANI'NI EZMEYEYİM DEDİM AMA... BU MİLLET ARTIK BİZE GÜVENMİYOR "Bu millet artık bize güvenmiyor" diyorum. "Nereden çıkartıyorsun bunu diyorlar". "Ben demiyorum ortaya çıkan Büyük Resim bunu diyor" dedim. Mahkemeler Türk milleti adına karar veriyor. Beni Türk milleti mahkum etmiş, 160 tane pırıl pırıl insanımızı Türk milleti mahkum etmiş, bir kısmı da sırada bekliyor. "Bakın" dedim; "istifamı geciktirdiğiniz her gün bu şebekeler benim hakkımda da birtakım tasarruflar yapacaklar" dedim. Bunu özelikle Deniz Kuvvetleri Komutanı'na söyledim. "Olur mu canım öyle şey?” dedi. Bak oldu sonunda, gördünüz mü? MERCEDES YERİNE RENAULT'A BİNDİM İstifa dilekçeniz, yasal olarak Temmuz Ağustos veya Ocak Şubat aylarinda yürürlüğe girebiliyor. Onun dışında, Kuvvet Komutanı isterse istifanızı kabul etmez. Benim istifamı yürürlüğe sokmadıklar için 1 Ocak 2013 tarihine kadar bekledim. Bu arada, rutin çalışmalar için, 3-4 defa Ankara'ya gittim. Kuvvet Komutanına her seferinde “Ocak ayından sonra ben yokum, planlamalarınızı ona göre yapın" dedim. Ankara'ya bu gidişlerimdeOrduevi'nde general katlarında kalmadım. Albay katlarında kaldım. Mercedes makam arabamı bıraktım. Bu millet bana bunu layık görmüyor dedim. Renault otomobile bindim. Ama ben tepkimi başka nasıl gösterecektim? Basına gidip konuşamazdım ki. ASKERİ ŞURADA NELER SÖYLEDİ?
30 Kasım 2012. Yüksek Askeri Şura toplantısı. Şöyle dedim; KIZIM ÜZERİNDEN MESAJ VERDİLER Yüksek Askeri Şura cuma günü geç saatte bitti. Cumartesi günü Gölcük'e döndüm. Pazartesi sabahı da gemilerimizle seyre çıktım. Küçük çaplı eğitimler de olsa personelime moral vermek istedim. Seyirdeyken, pazartesi öğleden sonra, bir de öğreniyorum ki, 16 yaşındaki kızımı savcılığa çağırıyorlar. Neymiş, mağdurmuş. Çıldırdım. Bana şu mesajı veriyorlar; "Ey Nusret Güner, sen istifanı madem geri almadin. Biz de sana bunu yaparız." Bu, bu kadar açık. ÇILDIRDIM DİŞLERİMİ SIKTIM... Çıldırdım, ama kendime hakim oldum. Dişlerimi sıktım. Ankara'dan telefonlar geldi."Benim kızım gidecek savcılığa" dedim. "Beni kimseye borçlu bırakmayın" dedim. Benim kızım 16 yaşında. Bu olay meydana geldiğinde 14 yaşında, kızımın 14 yaşındayken odasına güya kamera koymuşlar. Görüntüler vb. Bir de benim tüm faaliyetlerimi rapor etmişler. Bugün şunla görüştü vb. Güya benim astsubaylarım yapmış bunları. İddianamede böyle yazıyor. İSTİFA ETMEYEYİM DİYE CASUSLUK DAVASINI 22 Ocak 2013 tarihinde, yani İzmir'deki, önceleri kamuoyunda Askeri Casusluk diye bilinen Gizli Bilgi Temin Etme/ Bulundurma davası iddianamesi çıktığında istifamı tekrar verdim. 1 Ocak'tan sonra iddianamenin çıkışını beklemiştim. Bakalım ne olacak diye. İnanıyorum ki, sırf ben istifa etmeyeyim diye Casusluk davasını ortadan kaldıracaklardı. Ama içerde uzun zamandır tutuklu olan 40-50 kişi vardı. Onlara ne diyeceklerdi? Tutukluluklarının hesabını nasıl vereceklerdi? Bunun için davayı açmaya mecbur kaldılar. Bunlar benim değerlendirmelerim. İSTİFAMI TEK ŞARTLA GERİ ALIRDIM Bana dediler ki, bizden ne istiyorsun dilekçeni geri almak için. Bunu bana Kuvvet Komutanı söylüyor, ama eminim ki bunu bana daha yukarılardan soruyorlar. "İstifadan vazgeçmek için ne istersin" diyorlar. Çünkü, bu; hükümet içinde ve özellikle TSK'nın içinde çatlak gibi düşünülüyor. Bakın dedim, bütün yargılananlar tutuksuz yargılanacak diyeceksiniz. Hayır. Hepsini af edeceğiz, af çıkaracağız diyeceksiniz. Hayır. Bir tek şey diyeceksiniz: Biz hata yapmışız. Bütün davalar düşecek. EMEKLİ OLDUKTAN SONRA KİRADA OTURDUM İstifa ve emekliliğimin onaylandığı 28 Ocak 2013 günü, Deniz Kuvvetlerinin tüm birliklerine bir veda mesaji gönderdim. Saat 17.15'te. O saat o dakika güneşin batım vaktidir. Benim için de meslekte güneşin bakma vakti gelmişti. Ertesi gün devir teslim töreni yaptım. Personeli sinema salonunda topladım. Vedalaştım. Bu arada, kızımın okulunu tamamlaması için bir süreliğine Izmit’te ev kiraladım. Herhalde emekli olduktan sonra kirada oturan ilk oramiral benim. İÇİM SIZLADI Dün ( 24 Ekim 2013) tekrar hapsihaneye silah arkadaşlarımı ziyarete gittim. İçim sızladı. Arkadaşlarım içerdeyken ben nasıl Deniz Kuvvetleri Komutanı olacaktım! Kimse bana, Balyoz/ Darbe davasında, neden 140 kişi Deniz Kuvvetleri'nden, 40 kişi Kara kuvvetlerinden mahkum olmuş anlatamaz. Bunu ilk 28 Eylül 2012 tarihinden itibaren Deniz Kuvvetleri Komutanı'na da, Genelkurmay Başkanı'na da , Başbakan'a da söyledim. ÇOK SADIK OLANLARDAN KORKACAKSINIZ Bakın sadık olmak iyidir de, çok sadık olmak iyi değildir. Bakın ben sadık bir insanım. Beni bir göreve getirirler, sadakatla çalışırım son dakikaya kadar, Komutanlarıma, Amirlerime inandığım bütün doğruları hiç birşey gizlemeden söylerim ve emirlerini uygularım. Ama Saygımı, sadakatimi kaybettiğim anda “Allahaısmarladık” derim. Kalmam görevde. Ama sen beni bir şekilde hakkım olmadığı halde bir yerlere getirmiş isen, ben sana çok sadık olurum. Mecburum çünkü çok sadık olmaya. Çünkü her şeyimi sana borçlu olurum. Onun için çok sadık olanlardan korkacaksınız. GENELKURMAY BAŞKANI PERSONELİ YERİNE HÜKÜMETE Ben diyorum ki, Genelkurmay Başkanı tüm personeline olduğu gibi, Deniz Kuvvetleri personeline de sahip çıkmalı. Çıkmadığına göre demek ki onların suçlu olduğuna inanıyor.Genelkurmay Başkanı personeline sahip çıkacağına yukarıya sahip çıkıyor.Komutan lider olursa komutan olur, aksi halde kendi emreder, kendi uygular. Genelkurmay Başkanı şimdi ben kamu görevlisiyim diyor. Benim bildiğim Komutanlar, gerektiğinde "ölmeyi emreder"ler. O halde ben de teklif ediyorum: Türk Silahlı Kuvvetleri'nde "komutan" kelimesini kaldırsınlar artık. Emniyet teskilatinda olduğu gibi, birbirlerine "amirim" desinler, "Komutanım" demesinler. BAŞBAKAN DA SUSUYORSA ŞÜPHELENECEKSİN ARTIK... Bana göre, Genelkurmay çok hatalar yaptı. Silahlı Kuvvetler hakkında bir çok aşağılayıcı şeyler söyleniyor, ama Genelkurmay susuyor. Adamın gözünü bağla, kapat. Sonra geç boks yaptır. Genelkurmay Baskanı Başbakan'a anlatmalıydı. Ben, Genelkurmay'ın Basına konuşmasına karşıyım. Ama siz konuşmazsanız, Amiriniz sizin yerinize konuşacak. Şimdi gazeteler sürekli yazıyor, 1 Mayıs katliamını askerler yapmıştır, 12 Eylül ortamını askerler hazırlamıştır, cami bombalayacaklarmış vb. O zaman gideceksin Başbakan'a diyeceksin ki, "Başbakanım bu olmaz, asker cami bombalamaz". Başbakan da susuyorsa, şüpheleneceksin artık, demek ki sana güvenmiyor. Genelkurmay ırım kırım ediyor. Sen açık açık izah etmezsen insanlara, ırım kırım edersen adamların amacına hizmet etmiş olursun. Adamların amacı zaten TSK'yı aşağılamak. EN TEHLİKELİ ÖZELLİKLERİ; Bizi bu hale getirenlere “X Mafya Grubu” diyorum. Gizli-Organize-Suc Örgütü. Bana göre en tehlikeli özellikleri de "Allah'tan korkmuyor olmalarıdır”. Ben hem bunları, hem de bu duruma sessiz kalan yetkilileri ve ilgilileri protesto ediyorum. Türk Deniz Kuvvetlerinin gelecek 50 yılı çalınmıştır. Bu belgeler nerden çıkıyor diye kimse sormuyor. Sorulacak soruların hiçbirini kimse sormuyor. Emekli Orgeneral Çetin Doğan diyor ki, "Komutan benim, beni yargılayın; madem suç görüyorsanız beni yargılayın"diyor. Ama kimsenin işine gelmiyor. Amaç suçu bulmak ve suçluyu cezalandırmak değil ki. Amaç TSK'yı bitirmek. Neden Teğmen'inden Orgeneraline/ Oramiraline kadar herkesi yargılıyorlar. Baştaki 5 kişiyi yargılasalardı. Problem olmaz, TSK da itibar kaybetmezdi. SAVCI BANA ŞANTAJ YAPTI İzmir'deki askeri casusluk iddianamesinde beni mağdur olarak yazmışlar. Güya Kızımın odasına gizli kamera koymuşlar, aslında telefonunuzu dinledik diyemiyorlar. İddianameye öyle yazmışlar ya. Ne olursa olsun, önemli değil. Böyle bir şey olsa da önemli değil. Bunlar bana ve eşime de olmadık şeyler söyleyebilirler. Söyledikleri gerçek de olsa, hiç önemli değil. Bana şantaj yapamazlar. Bana esas şantajı kim yaptı biliyor musunuz? Bana şantajı Savcı yaptı. Bana şantajı yapacaklar ne diyeceklerdi? Bak elimizde böyle bir kaset var diyeceklerdi. Dediklerimizi yap, yoksa kaseti ortaya çıkartırız diyeceklerdi. Şantaj böyle olmaz mı? İddianameyi hazırlayan Savcı ahlaksız ifadelerin yanına kızımın adını açık açık yazdı. Kızım 14 yaşında, o tarihte. Açık açık yazıyorsun. Şimdi burada şantajı kim yapmış oluyor? Bunlar bizleri geri zekalı mı zannediyorlar! X MAFYA GRUBU İNSANLARI BİRBİRİNE VURDURTACAKTI X Mafya Grubu; benim Amiral arkadaşıma diyor ki: “Sekreteri ile ilişkisi var”. Sekreter de, Amiralin gemisinde çalışan bir yüzbaşının eşi. Gerçek olmayan bu ifadeleri kullanmak nasıl bir söylem? Birbirlerini mi vurdurtmaya çalışıyorsunuz insanları? Bunlar vicdansız. Bunların vicdansız olmasını normal karşılıyorum. Ama sesini çıkartmayan kendi adamlarıma kızıyorum. Böyle şeylere nasıl sessiz kalırsın sen. MİT Müsteşarının ayağına basınca hemen tedbir alıyorsunuz. Bunlarda neden sessiz kalıyorsunuz? TEK RÜTBEM KALDI O DA ŞEHADET Benim bir tek rütbem kaldı. Şehadat rütbesi. En ufak bir korkum yok. Beni ortadan kaldirabilirler. Hapiste olan silah arkadaşlarımı ve Komutanlarımı kanımın son damlasına kadar savunacağım. Bana diyorlar ki istifa etmeseydin, mücadele etseydin. Bana yasa dışı hiçbir şey teklif edemezler. Deniz Kuvvetleri Komutanı olsaydım kime karşı mücadele edecektim? Komutanıma ve hükümete karşı mı mücadele edecektim? Onlar beni dinlemiyorlar. Havlu attım. Hayatımda ilk kez havlu attım. Kimle mücadele edeceğim? Ha ortada bu işleri yapan birileri, bu komploları hazırlayan X Mafya Grubu var. Görevdeyken onlarla benim direkt mücadele edecek durumum yok ki. Demokrasinin olmazsa olmazları Muhalefet ve Medya yandaş olmuş, İktidarla birlikte el ele gidiyorlar. IŞIK PAŞAYI TAKDİR EDİYORUM Işık Paşa'yı takdir ediyorum. Amirlerine durumu anlatmaya çalıştı. Kim amiri? Başbakan. Baktı ki dinlenmiyor, istifa etti. Işık Paşa takdir ettiğim bir insandır. İLKER BAŞBUĞ KOZMİK ODA KONUSUNDA HATALI Bir askerin kozmik bürosuna girebilirler mi ? Orgeneral İlker Başbuğ'un anında istifa etmesi gerekirdi. Anında. Büyük hata yapmıştır. Ben karşı gelsin demiyorum. Bir asker Genelkurmay Başkanı, Başbakan'ın emrindedir. Kesinlikle emrindedir. Ama sen bana güvenmiyorsun, Genelkurmay Başkanı olarak, 35-40 yaşındaki Hakime güveniyorsun. Nasıl? Bilemiyorum. Lafını dinletemiyorsan, bırakıp gideceksin. Yoksa kimse sana saygı duymaz. Sen emir verdim zannedersin. Kendin emir verir, kendin dinlersin. Öl dersin, insanlar ölmez. ASIL AMAÇ BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİ Tüm operasyonların ana amacı Büyük Ortadoğu Projesi'dir. Bölgenin şekillendirilmesi. ABD bunu açık açık ilan etti zaten. Bunda gizli saklı birşey yok. Küresel güçler bölgeyi şekillendirirken, Süper Gücün bir takım amaçları var, Türkiye'yi yönetenlerin de bazı amaçları var. Burada önemli olan, sizin çıkarlarınızla Süper Gücün çıkarlarının aynı parallelikte gitmesidir. Bunda bir problem yoktur. Büyük Ortadoğu Projesinin ana felsefesi nedir? Bana göre; Özerk Kurdistan ve Şiilere karşı Sünni bir kuşak yaratmaktır. İran'a karşı sünni kuşak yaratıyoruz. Suriye'deki azınlık dediğimiz aleviler devrilsin, çoğunluk olan sünniler geçsin başa diye uğraşıyoruz. Amaç paralel. Tunus'ta da. Mısır'da da aynı. Biz neden destekliyoruz? Hepsi sünni olduğu için destekliyoruz. Bu felsefenin uygulanabilmesi icin Turkiye’de yapılan operasyonun askeri hedefi de, Silahlı Kuvvetlerin demokratik kontrolü kapsamında, siyasilerin hareket serbestisinin arttırılması ve bunun için de TSK'nin susturulmasıdır. Bu benim değerlendirmemdir. TÜRKİYE'NİN BÖLGESEL GÜÇ OLMASI ENGELLENDİ Şimdi gelelim Türkiye'deki Operasyonun sonuçlarına. Oldukça güçlü olan Türk Donanması zayıflatılarak, Türkiye'nin Genişletilmiş Bölgesel güç olması engellenmistir. Akdeniz, Pasifik ve Hint Okyanusu'nu da kapsayan bir çevrede, Türkiye; ancak, Donanması ile etkili olabilir. 40 SENEDİR HARP GEMİSİ YAPIYORUZ Türkiye'deki Operasyonun ikinci sonucu, Deniz Kuvvetleri'ndeki teknolojik atılımların engellenerek, Türk savunma sanayine darbe vurulmasıdır. Bu darbedir. Ne hava, ne kara’yadır. Darbe esasen Deniz Kuvvetleri'nedir. Yok tank yapıyormuşuz, yok uçak yapıyormuşuz. Millilik oranı yüzde 5-10'u geçmez bunlarda. Biz de 40 senedir harp gemisi yapıyoruz, yerlilik oranı düşük. Ama Türk Deniz Kuvvetleri son yıllarda atılım içerisinde. Bunda son 50 yılın emeği ve birikimi var. 1 MART KRİZİNİN İNTİKAMI Türkiye'deki operasyonun üçüncü sonucu 1 Mart krizinin faturasının Deniz Kuvvetleri'ne kesilmesidir. ABD'lileri aylarca denizde dolaştırıyorsun. Adamlara ümit veriyorsun. Adam bunun intikamını alıyor. Bunu TSK'ya yıktılar. TSK da Deniz Kuvvetleri'ne yıktı. TÜRKİYE'YE OPERASYON YAPILIYOR Bence Türkiye'de yapılan operasyonun en önemli sonucu, 1000'lerce yıllık Türk Ordusuna özgü disiplinin zaafa uğratılmasıdır. Artik astlar, Komutanın verdiği emirleri sorgulayacak, teğmen de orgeneral/ oramiral de ayni cezayı alıyor, sorumluluklarımız aynı, bu emir belki kanunsuz olabilir diyecek, ast üst arasında sevgi/ saygı kalmayacaktır. DENİZ KUVVETLERİNE YETERİNCE SIZAMADIKLARI Sonuç olarak; siyasilerin hareket serbestisini arttırmak için, korku salınarak, TSK susturuldu. "TSK sussun ki, biz rahat hareket edelim" dendi. X Mafya Grubunun, daha önce, Deniz Kuvvetlerine yeterince sızamamış olması, Deniz Kuvvetleri'ni hedef yaptı. Söz konusu Mafya Grubu, Emniyete sızmış, Yargıya sızmış. Büyük Resim diyor ki TSK'ya da kısmen sızmış.Yeterince sızamadıkları Deniz Kuvvetlerini dağıtmak zorundaydılar. Türkiye'yi dönüştürürken Türk Silahlı Kuvvetleri'nden destek gerekiyordu. Bu destek ihtiyacını en kolay nasıl sağlayabilirsiniz??? KARA KUVVETLERİNDE 1500 KİŞİ CEZA ALSAYDI, Simdi soruyorum size, “Eğer Balyoz Darbe Planı gerçek olsaydı, Kara Kuvvetleri'nden 40 kişi yerine 750-1500 kişi mahkum olacaktı; bu durumda, Genelkurmay Başkanı görevde kalabilir miydi?” TEKLİFİM 3 yıl evveline kadar olduğu gibi; “Hakim/ Savcıların verdikleri kararlardan doğabilecek tazminatların, devlet yerine, kendileri ve birinci derece akrabaları tarafından ödenmesi için son 5 yılı da kapsayacak şekilde yasal düzenleme yapılması.” | |||
2027 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |