• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/index.php?stype=lo&lh=Ac8dWUoq1V36L4Hy
  • https://twitter.com/
Ö/K Facebook

Ö/K Twitter


Ö/K You Tube
Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.413134.5510
Euro36.357136.5028
Saat
Takvim
GAZETE
Önce Kültür/Yazarlar
Gazeteler
Türkçe Müzik
Yabancı Müzik
Sinema
TV YAYINLARI
A24 Gayrimenkul

Tarih/Belgesel
İstanbul: Fatih Aldı, Vahdettin Kaybetti, Atatürk Kurtardı  


Bennett'in Mustafa Kemal'e Suikastle Görevlendirdiği İngiliz Ajanı Mustafa Sagir'in 1921'de Ankara'da Yakalanışı


Türk Devrimi'ne Karşı İngiliz Palavralarına Özgün Belge ve Bilgilerle Yanıtlar


II. Abdülhamid Dönemi'nin Bilinmeyenleri - 1. Bölüm


II. Abdülhamid Döneminin Bilinmeyenleri - 2. Bölüm


Harf Devrimi'nin Yerli ve Milli Kökleri, 1. Bölüm


Harf Devrimi'nin Yerli ve Milli Kökler-2


1945'ten Günümüze, Ulus-Devlet'e yönelik Etnik Bölücülüğe Meşruiyet Sağlayan İç ve Dış Odaklar


Küreselci Emperyalizmin Ulus Devlet Düşmanlığı, Etnik bölücülük ve Tek Dünya Devleti Düşleri


"Hilafet İngilizlerin İsteğiyle Kaldırıldı" Yalanını Çürüten Belgeler-1


"Hilafet İngilizlerin İsteğiyle Kaldırıldı" Yalanını Çürüten Belgeler-2


Atatürk'e ve Türk Tarih Tezine Kafatasçı Irkçılık Suçlaması Yapanlara Yanıt


Belgelerle 1925 Şeyh Said İsyanı
Musul Sorunuyla İlgisi | 1924 Ağustos Nasturi Ayaklanması l Şeyh Said İsyanı ve Hilafet |Türk Ordusu İçinde Örgütlenmiş Ayrılıkçı Kürt Kökenli Subaylar ve Gizli Azadi Örgütü | Seyit Abdülkadir ve Suçortaklarının İngiliz Ajan Mr. Templeton Olarak Tanıdıkları İstihbaratçıyla İlişkileri | Bastırılmasında Ordumuzun Yanında Yer Alan Bölge Aşiretlerinin Çabaları | Şeyh Said'in Hilafet Propagandasına Karşı, Adalet Bakanı Seyid Bey'in Onbinlerce Bastırılan Hilafetin Kaldırılması Konulu Kitapçığının İsyan Bölgesinde Dağıtılması | İsyancılardan Biri Bağırıyor: "Yaşasın Kürtlük!" İdamı İzleyen Diyarbakır Halkı Topluca Haykırarak Ona Yanıt Veriyor: "Yaşasın Cumhuriyet!" | Rauf Orbay: "Şeyh Said,.. 1914'te de Devlete Karşı İsyan Etmiş, Rus Konsoloshanesine Sığınmış, 1. Dünya Savaşı Arifesinde Rusya Hesabına Çalıştığı Sabit Olmuş, Müseccel (Sabıkalı) Bir Mahluktu.


Barzani aşiretinin emperyalizm ve siyonizm ile ilişkileri; Atatürk'e ve Türkiye'ye ve Türklüğe Düşmanlığı-1


Barzani aşiretinin emperyalizm ve siyonizm ile ilişkileri; Atatürk'e ve Türkiye'ye ve Türklüğe Düşmanlığı-2


"Ilımlı İslam" ve "Siyasal İslam" projesinin; belgeleriyle tarihsel kökenleri

- Türkiye'nin NATO'ya üyelik başvurusuyla ilgili gizli görüşme tutanakları
- Kimler neden ve nasıl Atatürk İlkeleri'ni hedef aldı?



31 Mart 1909 Asker Ayaklanması


Türkiye'ye yönelik psikolojik savaş yöntemleri



Milli Mücadele'ye Karaçalanlar 7. Bölüm:
Necip Fazıl Kısakürek ve Büyük Doğu dergisinde C.R.Atilhan, Nihal Atsız, Rıza Nur makaleleri.


Milli Mücadele'ye Karaçalanlar 8.Bölüm: 
"N.F.Kısakürek ve C.R.Atilhan'ın M.Kemal'e Suriye Cephesinde İngiliz Ajanlığı ve İhanet İftirası.

Amerikan Kültür Emperyalizmi ve 1949 Fulbright Antlaşması...
-Türk Eğitim Sistemi ABD ve CIA güdümüne nasıl sokuldu?
-İkili antlaşmanın 13.03.1950 tarihinde yapılan Meclis görüşmesinde hangi vekiller evet oyu verdi, hangi vekiller oturuma katılmadı ?
-TBMM'de kabul edilen antlaşmanın gerekçesi neydi ?
-Fulbright burs programında CIA'nın örtülü operasyonlarına ilişkin itiraflar ve belgeler.



Suriye'de yaşananlar BOP'un bir sonucu mu?


Tunceli harekatına yönelik iftiralara yanıtlar


Türkiye'ye yönelik "Dersim İftirasına" yanıtlar


Türkiye,1990 sonrası hangi odaklarca, niçin ve nasıl hedef alındı?


1945-1990 arası ABD-Rusya Soğuk Savaş Dönemi; Küreselci Emperyalizmin SSCB’yi Yıkma Çalışmaları


12 Eylül’den günümüze ABD’nin Türkiye’ye biçtiği yeni rol


"Atatürk'ü Ankara'da 2 tabur işgalci İngiliz askeri selamladı" iddiasına; belgelerle son nokta


"Atatürk'ü Ankara'da İngiliz askeri selamladı" iddiasına yanıt


Cumhuriyetin yerli ve milli kökleri-Laiklik


Vahdettin'in kaleminden Milli Mücadele'ye, Atatürk'e ve Türklüğe iftiralar


Milli Mücadele'ye Karaçalanlar: Rıza Nur


Rıza Nur; Nihal Atsız; Kadir Mısıroğlu İlişkileri

Milli Mücadele'ye Karaçalanlar, 11. Bölüm
Batı Cephesi Komutanı İsmet İnönü'ye yönelik iftiralar, kimlerce ne zaman başlatılmış; nasıl yayılmıştır



Kazım Karabekir'den Fevzi Çakmak ve Atatürk'e iftiralar


Kazım Karabekir'in Suçlamalarına Atatürk'ün Verdiği Yanıtlar


Karabekir - Atatürk Düellosu - 1933 - Özgün belgelerle


Karabekir - Atatürk Düellosu-2


Karabekir - Atatürk Düellosu-3


Kazım Karabekir'in Atatürk'ün ölümünden sonra yönlettiği suçlamalar ve yanıtları


Karabekir'den Atatürk ve Yakın Çevresine Müslüman Türkleri Hristiyanlaştırma suçlaması


K.Karabekir'in Atatürk'e: Türkiye'yi Bolşevik yapacaktı, Amerikan Mandası yapacaktı, Halife olacaktı vs. iftiraları ve Birincil Kaynaklardan Özgün Belgelerle Çürütücü Yanıtlar.


Atatürk'e yönelik "İngiliz ajanı" iftirasına belgelerle yanıtlar


Vahdettin neden kaçtı ? Çoğunu ilk kez göreceğiniz belgelerle...


Vahideddin'in ABD, İngiltere, Fransa devlet başkanlarına gönderdiği mektuplarda, bildirilerinde ve anılarında Türklüğe yönelttiği iftiralar ve "Vahideddin dünyanın en dürüst adamıydı, hazinesini götürmeyip millete bıraktı" yalanını çürüten gerçekler

1-TBMM Gizli Oturum Tutanaklarında Vahideddin.
2- G. Jeaschke'nin "Kurtuluş Savaşı ile İlgili İngiliz Belgeleri" ve "Türk Kurtuluş Savaşı Kronolojisi"ndeki yalan, yanlış vs. uydurmalarıyla Vahideddin'in kaçışına ilişkin gerçeğe aykırı iddialar



Rıza Nur ve K.Karabekir'in, Atatürk'e karşı söylem ve eylem birliği


27 Mayıs 1960 Askeri Müdahalesi - Amerika


19 Mayıs

"Üçler Misakı" nedir?
Milli mücadele tarihimizde nasıl bir yere sahiptir?
Kimler tarafından imzalanmıştır?
Kimler tarafından; ne zaman ve nasıl çarpıtılmıştır?



Üçler Misakı - Milli Mücadele Kararı - Fevzi Paşa, Cevat Paşa, Mustafa Kemal Paşa
19 Mayıs Devlet Operasyonu , "Erenköy Konseyi" uydurmaları ve karartılan "üçler misakı" gerçeği...



Osmanlı Devleti l. Dünya Savaşı'na niçin ve nasıl girdi?


l. Dünya Savaşı'nda, gizli anlaşmalar ışığında; İttihat-Terakkiı, Atatürk ve Almanya arasındaki ilişkiler, çelişkiler, çatışmalar


Müttefik sanılan Alman İmparatorluğu'nun Osmanlı İmparatorluğu'nu sömürgeleştirme ve parçalama planları


Atatürk'ün "Türk Tarih Tezi"
Mezopotamya, Anadolu ve Avrupa'da varolmuş Türk medeniyetleri



30 Ağustos Zaferi


Lozan Antlaşması'na yönelik iftiralara, çoğunu ilk kez göreceğiniz, özgün belge ve bilgilerle yanıtlar



İngiliz meclisi Lozan'ı onaylamak için niçin yaklaşık 1 yıl bekledi?

Bugün Sevr’i Savunan Dinciler 90 Sene Önce De Aynıydı..

 Tarih tekerrür eder” derler eskiler… “Tecrübeyle sabittir…” diye de eklerler… Evet! Tarih tekerrür eder etmesine de, hep “tarihten ders almayan milletlerin tarihi tekerrür eder.”

  Geçmişi unutan,

  Toplumsal belleği silinen,

  Özellikle de “ulusal duygusu yok edilen” milletlerin tarihi tekerrür eder….

  Çünkü çok basit; ders almazsan, ders alıp önlem almazsan, geçmişte yaşanan sorunların gelecekte de yaşanması kaçınılmaz olur…

  İşte Türkiye’nin bugün yaşadıklarının arka planında tam da bu tür bir “geçmişten ders almamazlık durumu“ vardır. Türkiye “toplumsal bellek kaybı” yaşamış gibidir. 2010 Türkiyesi’nde, 1919 Türkiyesi’ndeki sorunların yaşanmaya başlanmasını başka türlü açıklamak olanaksızdır.

  Yakın tarihte şöyle kısa bir göz atınca, her şey bir yana, 1919’un işbirlikçileriyle 2010’un işbirlikçileri arasındaki benzerlik  insanı “şaşırtacak” türdendir.

TARİH: 1919

 BİRİLERİ ORDUDAN RAHATSIZ!

  Padişah Vahdettin, “İngilizleri memnun etme” politikası gereği, Mondros Ateşkes Antlaşması’ndan hemen sonra, 5 Kasım 1918’de ordunun onda dokuzunun terhis edilerek, erlerin memleketlerine gönderilmesine yönelik kararnameyi hiç tereddüt etmeden imzalamıştır.(1) Ayrıca İngilizlerin, Ali İhsan Paşa ve Yakup Şevki Paşa gibi başarılı komutanları tutuklayarak Malta’ya sürgün etmesine ses çıkarmamıştır.

  Özellikle, 16 Mart 1920’de İstanbul’un işgal edilip Meclisi Mebusan’ın dağıtılmasından sonra İstanbul’da bütün ipler işgal kuvvetlerinin eline geçmiştir. İngilizler, sözde Ermeni soykırımından sorumlu tuttukları “eski İttihatçıları” ve işgallere direniş gösteren “ulusalcı asker-sivilleri” tutuklatmışlardır. İngilizleri gücendirmek ve tedirgin etmek istemeyenPadişah Vahdetin ve onun taşeronu durumundaki Sadrazam Damat Ferit, İngilizlerin verdikleri tutuklama listelerindeki kişilere göz açtırmamışlardır.

29/30 Ocak gecesi ilk geniş çaplı tutuklamalar gerçekleştirilmiştir. İngilizlerin düzenlediği 60 kişilik tutuklama listesinden ilk aşamada 27 kişi tutuklanarak Bekirağa Bölüğü’ne koyulmuştur.

Amiral Webb’in Londra’ya gönderdiği bir rapordaki şu ifadeler, tutuklamaların İngilizler için ne anlama geldiğini çok iyi göstermektedir:

 “Tutuklamalar, bu zamana dek olmuş en sevindirici olaydır… Hükümet başladığı bu uygulamayı sürdürecek olursa, taşradaki edilgen direnişin çoğu çöker, hükümet sözünü geçirebilir..” (2)

 Satılmış Mütareke basını da tutuklamalara alkış tutmuş; Alemdar, Sabah, Söz gazeteleri tutuklamaların daha da artırılmasını istemiştir. Örneğin, 2 Şubat 1919 tarihli Alemdar gazetesinde Refi Cevat, “Hepsi bu kadar mı?” diye sormuştur.(3)

 Damat Ferit iktidara gelir gelmez İstanbul’da adeta bir “İttihatçı avı” başlatmıştır. Eski bakanlar, birçok subaylar, eski İttihat ve Terakkiciler, hatta İttihat ve Terakki’ye bağlı olmamakla birlikte “ulusalcı” olarak tanınalar da tutuklanmıştır. Kısa sürede tutuklanan asker-sivil ulusalcıların sayısı 200’ü aşmıştır.

Zaman içinde tutuklamalarla da yetinilmemiş idamlar da başlamıştır. Örneğin, Boğazlayan Kaymakamı ve Yozgat Mutasarrıf Vekili Kemal Bey idam edilmiştir.

Özellikle, İsmail Canbulat, Sabri Bey ve Fethi Bey gibi tanınmış eski İttihatçıların tutuklanması, “vatanseverleri” sindirmeye yönelik bir harekettir. Prof. Sina Akşin’in ifadesiyle, “Bu kampanya İttihat Terakki’ye ve ulusçulara karşı topyekün bir sindirme hareketi niteliğine bürünüyordu.”(4)

İsmail Canbulat’tan sonra Fethi Bey’in de tutuklanması, sıranın Atatürk’eve Rauf Bey’e geldiği şeklinde yorumlanmıştır. Hatta o günlerde bazı gazetelerde yakında Atatürk’ün de tutuklanacağı haberi çıkmıştır. (5)

İngilizlerin isteği doğrultusunda orduyu güçsüzleştirme politikasıuygulayan Vahdettin, daha sonra da Kuvayı Milliye’ye yardım eden Cemal Paşa ve Cevat Paşa gibi komutanların görevden alınmalarına da göz yummuştur. Vahdettin, ordudaki “ulusalcı subayları”, Süleyman Şefik Paşa aracılığıyla tasfiye etmiştir.

Vahdettin, bir taraftan aktif orduları dağıtırken ve ulusalcı subayları etkisizleştirirken, diğer taraftan İngiliz isteklerine karşı çıkmayacak, padişah ve hükümetin muhafızlığını yapacak ordular kurmuştur. Örneğin,İstanbul Muhafızlığı ve 25. Kolordu Komutanlığı bu tür bir ordudur. Bütün umudu, İngilizlere ve Paris Barış Konferansı’na bağlayan bu ordu, hiçbir zaman Atatürk’ten ve Temsil Heyeti’nden emir almamıştır. Bu muhafızlığın ve ordunun görevi, İstanbul’da asayişin sağlanması, Padişahın korunması, İttihatçıların ve ulusalcıların tutuklanmasıdır (6).

Bu tür yapay ordulardan biri de Askeri Nigehban Cemiyeti’dir. Milli harekete karşı olan bu teşkilat, İzmir’in işgali sonrasında Ege’de oluşan direniş cemiyetlerini ve subayların bunlara destek olmasını ağır bir şekilde eleştirerek, ordunun ve subayların çete savaşlarına katılmasının uygun olmadığını bildirmiştir.(7)

Güdümlü orduların en önemlisi, Milli hareketi yok etmek için kurulanKuvayı İnzibatiye (Halifelik Ordusu)’dir.

Bu tür “ihanet” ordularının sonuncusu ise Kuvayı Seferiye adlı ordudur.

ORDUNUN GÖREVİ ORUÇ TUTMAKMIŞ!

Vahdettin, orduyu etkisizleştirmek için elinden gelen her şeyi yapmıştır.

Örneğin, Vahdettin’in Şeyhülislamı Mustafa Sabri Efendi, İzmir’in işgalinden 15 gün sonra yayımladığı bir demeçte, “Ordunun görevi oruç tutmaktır!” demiştir.(8)

Şeyhülislamın, bu demecinden üç ay sonra, Alemdar’da yayımlanan bir yazıda, “Ordunun beş vakit namazda Padişah’a duadan gayri bir şey bilmemesi lazımdır” denilmiştir.(9)

Ali Kemal de yazılarında sıkça, “Artık harp ve darp ile yapılacak bir şey yoktur” demiştir.

İstanbul Müftüsü Dürrizade ise, 11 Nisan 1920’de yayınladığı bir fetvadaulusalcı paşaların öldürülmelerinin dinen “caiz” olduğunu ve Kuvayı Milliye’ye karşı mücadele ederken ölenlerin şehit, kalanların gazi olacağını bildirmiştir.

Ayrıca, ulusalcı subayların rütbeleri indirilmiş, hatta Atatürk’ün nişan ve madalyaları bile geri alınmıştır.

Ordu müfettişlikleri kaldırılmış,

Kuvayı Milliyeci subayların telgraf hizmetlerinden yararlanması yasaklanmıştır.

İçişleri Bakanı Ali Kemal, 26 Haziran 1919’da yayınladığı bir genelgeyle, valilerin, komutanların verdikleri emirlere uymamasını, uyanların şiddetle cezalandırılacağını bildirmiştir.(10)

Anadolu’daki ulusalcı subaylar türlü vadelerle İstanbul’a çağrılmış,Atatürk’ün “zorla asker topladığı” dedikoduları yayılarak düzenli ordunun kurulması engellenmek istenmiştir.

Anadolu’ya gönderilen “inceleme kurullarıyla” ordu denetim altına alınmaya çalışılmıştır.(11)

TARİH: 2010

BİRİLERİ YİNE ORDUDAN RAHATSIZ!

28 Şubat sürecinden sonra Türkiye’de, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni denetim altına alıp etkisizleştirmek isteyenlerle, Kurtuluş Savaşı yıllarında ulusal orduyu denetim altına alıp etkisizleştirmek isteyenlerin benzerliği çok dikkat çekicidir.

O günlerde “din, iman, hilafet” diyerek emperyalizmle kol kola giren işbirlikçiler, bugünlerde de yine “din, iman, hilafet” diyerek emperyalizmle kol kola girmiştir.

İşbirlikçiler, o gün olduğu gibi bugün de ulusalcı asker ve sivillerin ortadan kaldırılmasını, tutuklanmasını istiyorlar.

İşbirlikçiler, o gün olduğu gibi bugün de “egemen güçle” birlikte çalışıyorlar. İki farkla: Bir, o gün tutuklanan asker-sivil ulusalcılar, “Ermeni tehcirine karışmak!” iddiasıyla tutuklanırken, bugün tutuklanan asker-sivil ulusalcılar, “Ergenekon örgütüne karışmak!” iddiasından tutuklanıyorlar. İki, o gün tutuklanan asker-sivil ulusalcılar Bekirağa Zindanları’na tıkılırken, bugün tutuklanan asker-sivil ulusalcılar Silivri Zindanları’na tıkılıyor…

İşbirlikçiler, o gün olduğu gibi bugünde yabancıların isteklerine uygunhareket ediyorlar.

Ve işbirlikçiler o gün olduğu gibi bugün de en çok ORDUDAN rahatsız oluyorlar.

O günün, Alemdar, Söz, Sabah gazetelerinin ORDU KARŞITI yazılarını bugünün Taraf, Zaman, Vakit, Yeni Şafak, Sabah gazetelerinde görüyoruz.

Soruyorum size, Mehmet Altan, Nazlı Ilıcak, Fehmi Koru, Mümtazer Türköne ve diğerlerinin Ali Kemal ve Refi Cevat gibilerden ne farkları var? 

TSK’yı lağvedelim…” diyen Mümtazer Türköne, Ergenekon tutuklusu olarak Silivri’de yatan gazeteciler için “Onlara acımıyorum! hak ettiler!..” diyen Perihan Mağden ve “Şunlarda tutuklanmalı…” diyerek hedef gösteren Şamil Tayyar,  İstanbul’da ulusalcıların tutuklanıp Bekirağa Zindanlarına atılmaları karşısında “Hepsi bu kadar mı?” diye soran Refi Cevat’tan daha mı gerideler?

Ya da, “TSK darbe yapacak! Kendi halkına saldıracak! Cami bombalayacak!” diyen Taraf gazetesi, “Ordunun beş vakit namazda Padişah’a duadan gayri bir şey bilmemesi lazımdır” diyen Alemdar gazetesinden daha mı geridir?

Yok canım!

Haksızlık etmeyin ama!..

İŞBİRLİKÇİ RUHLAR

Sanki zaman durmuş, akmayı unutmuş!

Sanki “işbirlikçi ruhlar” başka isimlerle yeniden bedenlenip geri gelmiş! 

Sanki Mütareke basını hortlayıp, mezardan çıkmış ve bir kere daha Türkiye’nin üstüne karabasan gibi çökmüş!

Ne diyelim?

Allahım! Sen bizi bu zombilerden koru!

“Amin!..”

ÖZEL ORDU İSTEĞİNİN ARDINDA NE GİZLİ?

Son günlerde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Özel ordu”dan bahseder oldu! Herkesin merakla, “Askerlik kalkıyor mu? Özel ordu da ne ola ki?” diye birbirine sorduğu bu günlerde, “Vahdettin’in de bir zamanlar “özel ordular” kurduğunu lütfen aklınızdan çıkarmayın:

İstanbul Muhafızlığı ve 25. Kolordu Komutanlığı.

Askeri Nigehban Cemiyeti.

Kuvayı İnzibatiye (Halifelik Ordusu).

Kuvayı Sferiye…

Bütün bu ordular, Padişah Vahdettin tarafından, Anadolu’da “kelle koltukta” emperyalistlerle vuruşan Atatürk’ün “Düzenli Ordusu”na karşı kurdurulmuştur. 

Başbakan’ın “özel ordu” isteğine, CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi,"Bu uzman birlikler TSK yapılanması içinde olmalıdır." diyerek önemli bir noktanın altını çizmiştir. .

Yakın tarihimizdeki “özel ordu” deneyimleri, Hamzaçebi’nin şu açıklamalarını değerli kılmaktadır: 

“…Özel ordu dediğiniz zaman TSK’nın yapılanması dışında, onun emir ve komuta hiyerarşisi dışında bir başka oluşumdan bahsediyorsunuz demektir. İlke olarak doğru bulmuyorum. Özel birlik olabilir. Terör konusunda eğitilmiş bölgeyi iyi bilen, işin psikolojik ve sosyolojik yanlarını da tartabilen ve bu yönde silahlı mücadeleyi yürüten uzman birlikler tabi olabilir. Ama bu uzman birlikler TSK yapılanması içinde olmalıdır. Aksi takdirde terörle mücadelede güçlü bir oluşum yaratalım derken daha zayıf bir oluşum yaratmış oluruz. Ayrı bir yapılanmayı doğru bulmam. Terörle mücadele terör örgütüyle silahlı mücadelenin yanı sıra sadece silahla çözülebilecek bir mesele de değildir. 1983 yılından beri Türkiye sınır ötesi harekatlar yapmıştır, zaman zaman başarılı olunmuştur, terör örgütünün sindirildiği, yok edildiğinin zannedildiği dönemler olmuştur ama bu örgüt halen vardır. Bu örgütün dış desteklerini, bağlantılarını da unutmayalım. Kuzey Irak’taki federe oluşumdan güç alan bir terör örgütü Türkiye’nin dış politika alanında bu desteği yok etmediği sürece Türkiye de faaliyetlerine devam edebilir. Biz istediğimiz kadar bu birlikleri kuralım önemli olan Kuzey Irak’taki desteği de yok etmektir.” 

Bugün “özel ordu” kurmak isteyenler, geçmişte özel ordu kuranlar gibi TSK’yı etkisizleştirmek niyetinde olmasınlar sakın? Özel Ordu, TSK’yı tasfiye hayalinin bir uzantısı olmasın!.. 20.07.2010

Sinan Meydan

Odatv.com

Dipnotlar:

(1) Tarih Vesikaları Dergisi, 3387; Harp Tarihi Vesikaları Dergisi, S.29, belge, 745; Minber, Ati, 6,7 Kasım 1918. Vahdettin’in Türk ordularının dağıtılma kararını imzaladığı o gün Atatürk, Adana’dan İstanbul’a, Sadrazam Ahmet İzzet Paşa’ya gönderdiği bir telgrafta (2) FO 371/4172, 13694. (24. 1. 1919 tarihli telgraf) Akşin, age, s.152, 153.

(3) Alemdar, 2 Şubat, 1919.

(4) Akşin, age, s.198.

(5) Yeni Gazete, 14 Mart 1919.

(6) Sarıhan, Kurtuluş Savaşı’nda İkili İktidar, s.37.

(7) Alemdar, Türkçe İstanbul, 7 Temmuz 1919.

(8) Sarıhan, age, s.71.

(9) Alemdar, 27 Ağustos 1919.

(10) Cebesoy, Milli Mücadele Hatırları, s.79.

(11) İlk kurul, 17 Ağustos 1919’da Fevzi Paşa başkanlığında Trabzon ve Erzurum’a gönderilmiştir.

  
1804 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Site Haritası
KİTAP ÖNERİLERİ
Prof.Dr. Cihan Dura, Sömürgeleşen Türkiye


Prof.Dr. Cihan Dura, Ataname


Mustafa Yıldırım, Sivil Örümceğin Ağında
(AB-D Tarafından Yerli İşbirlikçileri ile Kuşatılan Türkiye) 


M.Emin Değer, Oltadaki Balık Türkiye


Ali Tayyar Önder, Türkiye'nin Etnik Yapısı


Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu, Sızıntı


Barış Pehlivan, Barış Teroğlu, Metastaz


Alev Coşkun, Tarihi Unutmamak


Prof.Dr.Emre Kongar, 21. Yüzyılda Türkiye


Prof.Dr.Emre Kongar, Yakın Tarihimizle Yüzleşmek


Rıza Zelyut, Osmanlı'da Oğlancılık


Merdan Yanardağ, Türkiye Nasıl Kuşatıldı?


Prof.Dr. Sina Akşin, Yakın Tarihimizi Sorgulamak


Nurten Arslan. Küçük Anılarda Büyük Sırlar, 5 cilt
Biyografik Roman Tarzında Atatürk ve Yakın Tarih


Soner Yalçın, Samizdat


Soner Yalçın, Saklı Seçilmişler


Erol Toy, O'na Katılmak, Dünden Yarına Türkiye Cumhuriyeti


Prof.Dr. Afet İnan, Medeni Bilgiler ve M.Kemal Atatürk'ün El Yazıları


Bernard Lewis, Modern Türkiye'nin Doğuşu


Laik, Demokratik, Hukuk Sevleti Türkiye Cumhuriyeti'ni Ortadan Kaldırmaya Yönelik İç ve Dış İrticai Örgütler


Prof.Dr. İlber Ortaylı, Zaman Kaybolmaz


Prof.Dr. İlber Ortaylı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk


Süleyman Duman, Kütahya-Eskişehir


Anılarla Mayıs 1970 - Ocak 1975 Astsubay ve Eşlerinin Hak ve Adalet Arama Mücadeleleri
Yazar: Abdullah İnaler


Cengiz Özakıncı, İblisin Kıblesi
(Türkiye'nin Üniter ve Laik Yapısını Hedef Alan AB-D
Bunun için neler yaptı?
Belgeleriyle Tarihe Tanıklık Edeceksiniz)


Cengiz Özakıncı, Türkiye'nin Siyasi intiharı Yeni - Osmanlı Tuzağı
(Bugün Olanları, Yarın Olabilecekleri, Tarihi Benzerlikleri, Belgeleri ile Anlatmakta Olan Bir Eser)


Cengiz Özakıncı, Kalemin Namusu, Türk Savun Kendini


Ali Tayyar Önder, Türkiye'nin Etnik Yapısı


Ali Tayyar Önder - Türkiye'nin Etnik Yapısı ve Açılım


Cengiz Özakıncı - İblisin Kıblesi Kitabına Ait Program


Prof.Dr. Necati Demir ile Türk Tarihi Üzerine 19 Mayıs Programı-1


Prof.Dr. Necati Demir ile Türk Tarihi Üzerine 19 Mayıs Programı-2


Cengiz Özakıncı:Türkiye Cumhuriyeti'nin Yerli ve Milli Kökleri


Cengiz Özakıncı:1989 Sonrası Türkiye’de Küreselci Emperyalist Operasyonlar.
Dersim iftiraları-Kanal İstanbul, Monrö Bağlantısı-Atatürk ve Laikli İlkesine Yönelik Psikolojik Harekat Nasıl ve Neden Başladı

Cengiz Özakıncı: ABD’de Ulusal Demokratik Cumhuriyet’in Temelleri
Amerika'da okullarda öğrencilere okutulan Ulusal Ant
- Atatürk'ün Eğitim Sistemi


Amerikan Ulusal Andı

"Pledge of Allegiance - Brody Middle School"



Türkiye'de "Öğrenci Andı" Pkk ile Açılım Döneminde Kaldırıldı.13.10.2013
Prof.Dr. Erol Manisalı: Amerika'nın yürüttüğü karşı devrim


GENÇLİĞE HİTABE
Analiz

AKP-BDP çatısı altında Türkiye Cumhuriyeti’ni dönüştürmeye çalışanlar, 18 yıl önce (1993-1994) Kürt-İslam çizgisindeki Yeni Zemin’de örgütlenmiş... 3.6.2011-Yeniçağ 
https://www.yenicaggazetesi.com.tr/-51438h.htm
Yeni Zemin Dergisi Konu Başlıkları:
https://katalog.idp.org.tr/dergiler/610/yeni-zemin



Yıl 1993; Sayın Recep Tayyip Erdoğan (Refah Partisi İstanbul İl Başkanı, MKYK Üyesi) Sayın Bülent Arınç (Refah Partisi MKYK Üyesi) ve Sayın Mehmet Metiner (Yeni Zemin Dergisi Genel Yayın Yönetmeni).


Yıl 1993; Sayın R.Tayyip Erdoğan, Bülent Arınç ve Mehmet Metiner birlikte bir açık oturumda


Türkiye'nin siyasi yapısının islami yönde değiştirilmesini temel hedef edinmiş Yeni Zemin Dergi Yazarları, TSK yapısının değiştirilmesini de misyon edinmiş.

Aynı zamanda eyalet, hilafet gibi söylemlere sahip Em.Tuğg. Adnan Tanrıverdi 15 Temmuz 2016 sonrası TSK'da yaptırdığı değişiklikleri sıralıyor:


İçişleri Eski Bakanı Sadettin Tantan'ın HÜDA PAR ve Hizbullah Tespitleri