Çanakkale Savaşı Çanakkale Savaşı, I. Dünya Savaşı sırasında 1915-1916 yılları arasında Gelibolu Yarımadası'nda Osmanlı İmparatorluğu ile İtilaf Devletleri arasında yapılan deniz ve kara muharebeleridir. İtilaf Devletleri; Osmanlı İmparatorluğu'nun başkenti konumundaki İstanbul'u alarak İstanbul ve Çanakkale boğazlarının kontrolünü ele geçirmek, Rusya'yla güvenli bir tarımsal ve askeri ticaret yolu açmak, Alman müttefiklerinden birini savaş dışı bırakarak İttifak Devletlerini zayıflatmak amaçları ile ilk hedef olarak Çanakkale Boğazı'na girmişlerdir. Ancak saldırıları başarısız olmuş ve geri çekilmek zorunda kalmışlardır. Savaş sonucundan iki taraf da çok ağır kayıplar vermiştir. Osmanlı İmparatorluğu, Almanya'nın Rusya'ya savaş ilan ettiğı 1 Ağustos 1914'ün hemen ertesi günü, Almanya ile bir ittifak antlaşması imzalamıştır. Bu antlaşma, İmparatorluk'un eninde sonunda Almanya'nın ana gücü oluşturduğu İttifak Devletleri safında fiilen savaşa gireceği anlamına gelmektedir. Enver Paşa, fiilen savaşa girmeyi, seferberliğin tamamlanmamış olması ve Çanakkale Boğazı savunmasının tamamlanmaması gibi gerekçelerle ertelemeye çalışmıştır. Ancak Almanya, bir an önce savaşa fiilen girilmesi için baskılarını sürdürmüştür. Bu baskılar, Akdeniz'de İngiliz donanması önünden çekilen Goeben ve Breslau savaş gemilerinin İstanbul'a gelmesiyle bir oldu bittiye getirilmişti. Daha sonra Osmanlı Donanması'na bağlı bir grup gemiyle Karadeniz'e açılan bu gemiler 27 Ekim 1914 tarihinde Rus limanlarını bombalayınca Rusya, Osmanlı İmparatorluğu'na savaş ilan etmiştir. Birleşik Krallık Donanma Bakanı Winston Churchill, 1914 yılı Eylül ayında Çanakkale Boğazı'nın donanmayla geçilerek İstanbul'un işgalini öngören bir planı Başbakan Herbert Asquith'e vermiştir. (Herbert Henry Asquith/İngiltere Başbakanı/1908-1916) Plan, çeşitli evrelerden geçerek uygulamaya kondu ve Birleşik Krallık ve Fransa gemilerinden oluşan bir donanmanın Boğaz'a geniş çaplı ilk saldırıları 1915 Şubat ayında başlatıldı. En güçlü saldırı ise 18 Mart 1915 günü uygulamaya konuldu. Ancak Birleşik Donanma ağır kayıplara uğradı ve deniz harekatından vaz geçilmek zorunda kalındı. Deniz harekatıyla İstanbul'a ulaşılamayacağı anlaşılınca bir kara harekatıyla Çanakkale Boğazı'ndaki Osmanlı sahil topçu bataryalarını ele geçirmek planı gündeme getirilmiştir. Bu plan çerçevesinde hazırlanan İngiliz ve Fransız kuvvetleri 25 Nisan 1915 şafağında Gelibolu Yarımadası'nın güneyinde beş noktada karaya çıkarılmıştır. İngiliz ve Fransız çıkarma kuvvetleri her ne kadar Seddülbahir ve Arıburnu sahillerinde köprübaşları oluşturmayı başardılarsa da Osmanlı kuvvetlerinin inatçı savunmaları ve zaman zaman giriştikleri karşı taarruzlar sonucunda Gelibolu Yarımadası'nı işgalde başarılı olamadılar. Bunun üzerine sahildeki kuvvetler takviye edilmek için Arıburnu'nun kuzeyinde Suvla Koyu'na 6 Ağustos 1915 tarihinde yeni kuvvetlerle bir üçüncü çıkarma yapılmıştır. Ancak 9 Ağustos'ta Kurmay Albay Mustafa Kemal'in Birinci Anafartalar Muharebesi olarak bilinen karşı taarruzunda İngiliz Komutanlığı ihtiyat tümenini ateş hattına sürerek sahilde tutunmayı ancak başarabilmiştir. Mustafa Kemal ertesi gün Kocaçimentepe – Conk Bayırı hattında yeni bir karşı taarruz gerçekleştirmişti, bu hattaki Anzak birliklerini de geri atmıştır. İngiliz ve Anzak kuvvetlerinin İkinci Anafartalar Muharebesi olarak bilinen genel taarruzları ise Osmanlı savunmasını aşamamıştır. Tüm bu gelişmelerin sonrasında İngiliz, Anzak ve Fransız kuvvetleri Gelibolu Yarımadasını 1915 yılı Aralık ayı içinde tahliye etmiştir. ZIRHLI GOLIATH GEMİSİ BATIRILDIÇanakkale Savaşıyla kazanılan zafer Churchill'in istifasına İngiliz Hükümetinin düşmesine neden oldu. "Düşman madalyayı hak etti, Kahrolsunlar" Yukarıda ki cümle İngilizlerin Akdeniz sefer Kuvvetleri Komutanı İan Hamilton’un günlüğünün son satırlarında yer alan cümlelerdi. O gün İngilizlerin hiç beklemediği bir şey olmuş İngilizlerin Çanakkale Morto koyunda sürekli Türk tabyalarını döven büyük zırhlılarından Goliath Osmanlı Donanmasına ait küçük bir gemi tarafından gece torpillenerek batırılmıştı. İşte günlüğüne bu olayı not eden İan Hamilton’un, çaresiz kaleminden bu sözler süzülmüştü beyaz sayfanın üstüne… İtilaf devletleri 18 Mart 1915 yenilgisi üzerine yeni stratejiler üretmeye çalışıyorlardı. Büyük çoğunluk hala denizden geçilmesini savunuyordu Çanakkale’nin. Hatta boğazı denizaltılarla geçip Gelibolu’ya giden yardımları kesecekler hatta İstanbul’u tehdit edeceklerdi. Bu amaçla Marmara Denizine kadar birkaç kez denizaltı sokmayı başardılar. Fakat bu denizaltılar son derece yetersiz olan Osmanlı Donanmasına ait küçücük gemiler tarafından batırıldılar. Bu arada Morto koyuna demirlemiş olan iki zırhlı Gelibolu yarımadasındaki Türk tabyalarına ölüm kusmaya devam ediyordu. Gelibolu’da bulunan 5.Ordu komutanlığı zayiatların artması üzerine Muavenet-i Milliye adlı muhribi bu gemileri susturmakla görevlendirdi. Muavenet-i Milliye büyüklük ve güç bakımından Morto koyunda bulunan iki düşman gemisinin yarısı kadar değildi. Ancak bu zorlu görev başarılmak zorundaydı. Muavenet-i Milliye’nin komutanı Süvari Yüzbaşı Ahmet Bey’di. Yirmi beş kişilik mürettabata sahip muhripte teknik sorumlu ise Alman yüzbaşı Fierle idi. Aldığı emirle harekete geçen Muavenet-i Milliye, Morto koyunun kuzeyinde yer alan Soğanlıdere mevkiine gelerek gece karanlığını beklemeye başladı. Görev son derece tehlikeliydi. Plan üzere ışıklar sönük olarak gece karanlığında ilerlenecek ve düşman gemilerinin yakınına kadar sokulunup torpillenecekti. Karanlıkta mayına çarpma. Kayalıklara bindirme ve en kötüsü de fazla yaklaşamadan düşman tarafından fark edilmek… Muavenet-i Milliye 12-13 Mayıs gece yarısı harekete geçti. Burnu döner dönmez büyük zırhlılardan Goliath bütün heybetiyle karşılarındaydı ancak yaklaşmak gerekiyordu. Bu hiç de kolay değildi çünkü projektörler sürekli etrafı tarıyorlardı. Nitekim az bir mesafe kala nöbetçilerden birisi tarafından fark edildiler. İngiliz nöbetçinin kimsiniz sorusuna İngilizce ve İngiliz aksanıyla ‘’büyük bir haberimiz var’2 diyerek cevap verildi. İngiliz nöbetçi subayı uyanamamıştı ya da düşmanın bu kadar cesur bir teşebbüs yapabileceğine ihtimal vermemiş olmalı ki alarm vermeye gerek duymadı. Bu bir iki cümle gerekli zamanı kazandırmış iki torpil peş peşe denize bırakılmıştı. Bir süre sonra Goliath’ın baş tarafında büyük bir patlama meydana geldi. Koca dev gemi 500 kadar personeli ile birlikte birkaç dakika içerisinde daha ne olduğunu anlayamadan Çanakkale boğazının suları içerisinde kayboldu. Görevini başarı ile tamamlayan Muavenet-i Milliye geldiği sessizlikte bir hayalet gibi süzülerek hemen geriye döndü. Bu başarı kamuoyunda inanılmaz bir sevinç oluşturdu. Sultan Mehmet Reşat gemi personelini altın madalya ve altın paralarla ödüllendirdi. Olay İngiltere halkından gizlenmeye çalışıldı hatta Goliath’ın önemsiz bir gemi olduğundan söz edildi. Ancak gerek İngiliz donanmasında gerekse İngiliz hükümetinde fırtınalar kopuyordu. II.Amiral Lord Fisher görevinden istifa etti. Bu olaydan sonraki bir hafta içerisinde İngilizlere ait bir denizaltının periskopundan vurularak batırılması ikinci şok dalgası oldu ve bu sefer Churchill’de görevinden istifa etmek zorunda kaldı.
Çanakkale’de batan her gemi İngiltere’yi derinden sarsıyordu. Osmanlı Donanmasının cılız gücü dünyanın en büyük donanma gücünü çaresiz bırakmıştı. İngiltere Başbakanı (1916-1922) David Lloyd George'un Türk Kurtuluş Savaşı'ndan sonra yaptığı bir konuşmada Atatürk ile ilgili, "İnsanlık tarihi birkaç yüzyılda bir dahi yetiştirebiliyor. Şu talihsizliğimize bakınız ki Küçük Asya'da çıktı. Hem de bize karşı.. Elden ne gelebilirdi?" Çanakkale Zaferi’nin Sonuçları: 1.Birinci Dünya Savaşı uzadı. 2.Rusya’ya yardım götürülemediğinden dolayı Rusya’da artan ekonomik kriz Bolşevik İhtilâli’ne zemin hazırlandı. 3.İngiltere ve Fransa itibar kaybetti ve büyük zarar gördü. 4.İttifak devletleri safında Sırbistan ve Yunanistan’a karşı savaşa giren Bulgaristan Osmanlı ile Almanya arasında kara bağlantısı kurdu. (Bulgaristan Rusya’nın başarılı olarak Balkanlar’a inmesini de istemiyordu). 5.Türk ulusunun kendine olan güveni arttı. Bu güven milli mücadeleye taşındı 6.Yaklaşık yarım milyon insan hayatını kaybetti 7.Askerlerine “Ben size Taarruzu değil ölmeyi emrediyorum” diyen Mustafa Kemal, bu cephede kazandığı başarılarla tanınmış, generalliğe terfi etmiş ve Milli Mücadele’de önder olarak kabul edilmiştir. 8.Osmanlı’nın saygınlığı arttı. 9.İngiliz ve Fransız donanmalarının da mağlup olabileceği görüldü 10.Sömürge altındaki milletler cesaretlenmiştir. 11.Yunanistan ve Romanya’nın savaşa girip girmeme konusundaki tereddütleri artmıştır. 12.İngiltere ve Fransa’nın boğazlara saldırmasını çıkarlarına uygun bulmayan Rusya’nın; boğazlar kendisine terk edilmediği takdirde Almanya ile barışacağını ileri sürerek İngiltere ve Fransa’yı tehdit etmesi, ilk defa gizli antlaşmaları gündeme getirdi. Cephenin Özellikleri: 1.Osmanlı’nın zaferi ile sonuçlanan tek cephedir. 2.İstanbul’u tehdit eden tek cephedir. 3.Saldırının İstanbul’u tehdit etmesi Türk milletinin savunma azmini artırmıştır. 4.Mustafa Kemal, savaş esnasında albay; savaş sonrasında ise general olmuştur. ***18 Mart 2013 günü Üniversite Öğrencilerinin yemek listesi Çanakkale Kahramanları'nınkiyle aynıydı. Bu yemeğin farkı, ekmekler taze ve şekersiz üzüm hoşafı kurtsuzdu. İnönü üniversitesi'nden bir fotoğraf: Çanakkale Savaşı Belgeseli | ||
7585 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |