"Çukurambar" Meselesi- TSK'ne Karşı Asimetrik Harekâtlar- "Açılım Siyaseti" ve İki Belge ve "O Talepler Kaynağı" Kaotik Vaziyetler... "Çukurambar" soruşturması, iddiaları. "Çukurambar" meselesi bir albay ve bir binbaşının Arınç'a suikast hazırlığı iddiası ile başlatılmıştı.Genelkurmay Başkanlığı, iki subayın TSK içindeki bir "jurnalci köstebeği" takip ettiklerini ve o nedenle orada bulunduklarını açıklamıştı.Bu açıklamada satır aralarına bakılır ise, "jurnalci köstebek" Çukurambarda" ikamet etmekte olan birileri ya da birisi ile irtibat halinde olması gerekir. 1- KÖSTEBEK KAYBI... Genelkurmay Başkanlığı'nın "bir köstebeğin izlendiği" yoludaki açıklaması, ve ardından yaşananlar, artık o köstebeğin bulunmasının da önünü kesmiştir. Genelkurmay Başkanlığı'nın ilk açıklaması "zorunlu şartlar" nedeni ile yapılmıştır."Köstebek" ya da "jurnalci" Köstebekler kendiliğinden "durumdan vazife çıkarmazlar" Üzerinde durulması gereken asıl sorunlardan birisi; TSK ne sızmak için hangi güçler, ya da kimler "köstebek" temini yoluna girmişlerdir? Şimdi soruşturma zamanıdır. Soruşturmaların da gizliliği vardır. Hukuk bunu emreder. 2- KOZMİK ODALAR... "Seferberlik Bölge Başkanlığı" da Genelkurmay Başkanlığı'nın başta gelen önemli birimlerindendir. Bilgileri askeri ve devlet sırları özelliği de taşımaktadır. Buralardaki "Kozmik odaların" dolapların bir özelliği de olduğu bilinmektedir. "Kozmik odadaki" bir belgeyi en üst seviyedeki bir komutan bile onu ancak "imza karşılığı" görebilmektedir. 3- BRÜKSEL'DEN BAŞLATILAN... "Suikast" iddiası ve bağlı gelişmeler artık soruşturma safhasındadır. Hukukun gizlilik esaslarına uymak icab etmektedir. Ama, bakalım, acaba yeni bir "Silivri İddianameleri" zamanında olduğu gibi vaziyetler yaşanacak mıdır?Bu durum bir yana. Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, daha önceki, açıklamalarında "TSK ne karşı asimetrik bir psikolojik savaş başlatıldığını" açıklamıştı.Peki bu nasıl ve ne zaman başlatılmıştır? İlk kaynak Brüksel'dir. Önceki zamanlarda Brüksel zırt- pırt yaptığı açıklamalarda, TSK'nin etkinliğinin geri çekilmesini talep etmişti. TSK'nin "en güvenilir kurum" özelliğini taşıması "Brüksel de hiç içine sindirememiştir. 4- YARGISIZ İNFAZCILAR... "Silivri iddianameleri"nin ardından "soruşturma gizliliği" sanki yok sayılmıştır. "Yargısız infazcılar" o gizliliği ihlal etmişlerdir. Bir yandan o gizlilik ihlal edilirken, öte yandan da kimi yargısız infazcılar, kimi ikinciciler, kimi melodramatik liberal takım, ki aslında hepsi aynı tastadırlar. "TSK ne başlatılan asimetrik psikolojik savaşın" şampiyonları oluvermişlerdir. Kimileri hala o "vazife-i aslilerine" devam etmektedirler. 5- TÜRK- KÜRT AYRIŞMASI... Bütün bunlar yaşanırken, siyasi iktidarın "tarihsel hatalı Kürt sorunu açılımı" siyaseti devreye girmiştir. Bu ad daha sonra "Milli Birlik Açılımı"na dönüştürülmüştür. Ancak, bu nasıl bir milli birlik açılımı olmuştur ki, Türkiye şimdiki zamanda açıkça "Türk- Kürt ayrımı" tartışmaları yaşanmaktadır. Washington, Bürksel, Londra destekli "siyasal Kürtçülük hareketi" oldukça mesafe almıştır. 6- WASHİNGTON VE "AÇILIM"... Tarih tesadüflerle doludur diyelim. Tansu Çiller Başbakan olduğu zamanda ABD'ye gitmiş ve Oval Ofis'te zamanın ABD Başkanı Bill Clinton ile gürüşmüştü. Şimdi açalım bakalım bizim arşivi o görüş ardından ne olmuştur? Olan şudur: ABD Dışişlerinden o zaman alınan bilgilere göre, Clinton, Çiller'e şunları söylemiştir: "1- PKK terör örgütüdür. Ama, 2- Bu örgütün eylemlerini sona erdirebilmek için FKÖ yaklaşımını örnek alabilirsiniz. 3- PKK'yı "demokratik sürecin içine çekebilirsiniz. Yani demokratik açılım süreci" 7- KOHL VE "AÇILIM"... Tarih 1993 yılının kasım ayının son günleridir. Almanya Başkanı Helmut Kohl, Başbakan Tansu Çiller ile yaptığı bir görüşmede Çiller'e "...Türkiye Kürt sorunu için siyasal çözümleri ortaya koymalıdır..." demişti. Ancak ifade etmek gerekir ki, Çiller terörle mücadele önemli başarılar elde etmiştir.Çiller'i partiye girişinden önce tanımışımdır. Yakın dostluğumuz vardı. İktisadi siyasetlerini eleştirmiştim, ama terörle mücadelesini de desteklemişimdir. Bir ara bir hata yapmış, Bask modelinden" söz etmişti. Cumhurbaşkanı Demirel ise buna şiddetle karşı çıkmıştı. 8- KÜRT SORUNU VE AÇILIM... "Emperyalizmin tetikçisi PKK terör örgütünün ortaya çıkarılmasının" ardından, Brüksel Washington ve Batı Avrupa devletleri iki siyaset üzerinde yoğunlaşmışlardı. 1- Türkiye'nin "Kürt sorununu" kabul etmesi, 2- "Siyasi çözüm" ve "demokratik açılım" Bu yolda baskıcı bir siyaset izlemişlerdir.Bu baskıcı siyasetler dahiliyetinde, o zamanlar Türkiye'nin içinde bulunduğu İktisadiyat zorluklarını da bir manivela olarak kullanmaktan geri kalmamışlardı. 9- ÖZERKLİKTEN BAŞLAYARAK... Şimdiki zamana gelirsek: 1- "Kürt sorunu" tabiri tam bir ayrıştırıcılık olarak gündeme oturtulmuştur. Yani birinci talep yerine gelmiştir. Siyasi iktidarın tarihsel hatalı "açılımcılık siyaseti" ardından "Türk ve Kürt" ayrımcılık sözleri gündeme oturtulurken, 2- "Tarihsel hatalı siyasi açılım" ardıdan "Siyasal Kürtçülük" tehditkâr bir siyasete girmiştir.Kapatılan DTP önde gelenlerinin "Kürdistan ilanatını" açıkça ortaya koymaları, özerklik, federatif yapı, anayasanın değişitirilmesi teklif dahi edilemeyecek maddelerinin değiştirilmesi talebi de bunu izlemiştir. 10- MAHMUR ŞARTLARI... Bundan bir süre önceydi. Irak'ın Kuzeyi'ndeki Mahmur Kampı'nda yaşamakta olanlardan birisi, "...ABD Kürt devletini kurdu. İstediğimiz oldu..." demişti. Bundan bir kaç gün önce kapatılan DTP mensupları oraya gitmiş ve iki gün kaldıktan sonra dönmüşlerdi. Bir DTP'li bu dönüşten sonra şu açıklamayı yapmıştır: "...Dönmeleri için şartları var. Yoksa dönmeyecekler..." şartları da kapatılan DTP'nin açıkladığı şartlarla tam örtüşmektedir. Bu şartlar karşısında şunu söylemek mümkündür: "...Sizi kırmızı dipli mumlu davetiyeyle çağıran mı vardır..." Hale bakınız önüne gelen Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne şart koşmaktadır. Ama o şartların sahibi aslisi ise yeni emperyalist siyasettir. Terör ortaya çıkaran da o siyasettir. 11- KAOTİK DURUM... 1- İktisadiyat siyasi iktidarın tarihsel hatalı siyasetleri ile tarihsel bir çöküntüye girmiştir. 2- İşçisi, memuru, emeklisi, esnafı, köylüsü perişandır. 3-TSK ne karşı "Sistemli bir psikolojik saldırı" yapılmaktadır. 4- Siyasi iktidarın "tarihsel hatası" ile Türk Dünyası kırgındır. 5- KKTC üzerinde kara bulutlar dolaşmaktadır. 6- Ulus ve milli devlet, üniter devlet yapısına karşı tahrip siyasetleri görülmektedir. 7- İmralı sanki bir siyasi merkez haline dönmüştür. "Kaotik hal" başka nasıl olacaktır ki? Taylan SORGUN |
1692 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |