DEVLETTE ÇÜRÜME ANAYASAYA UYMAMA İLE BAŞLAR-7 Bu yazımızda anayasamızın değiştirilemeyecek hükümlerini içeren dördüncü maddesini inceleyeceğiz. Dördüncü madde şöyle: MADDE–4: Anayasanın 1’inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile 2’nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3’üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez. Bir hususu öncelikle açıklamak isterim ki, biz, dördüncü maddede yazılı olanları değiştirmeyi değil, maddede yazılı olan hususları harekete geçirmeyi, bilimsel olarak halkın, assubayların hizmetine sunmasını amaçlıyoruz. Anayasanızda bilimsel içerikli tanımlarınız var ve onları uygulamıyorsunuz. Uygulanmayan maddelerin ne anlamı var ki? Hâlihazırdaki uygulamanın kapitalistler ve devletin içindeki kapitalist sistemin koruyucusu meleklerin dışında kimseye faydası yoktur. Gayri ahlaki yollardan ülke yönetimine el koymuş olan kişilerin hazırladığı bir anayasa da olsa, anayasamız insan haklarına ve hukuka önem veren maddeleri içermektedir. Zaten günümüzde, bir devletin çağdaş olabilmesi için geçerli olan da hukukun üstünlüğü ve insan haklarına saygı değil midir? Bir sistem olan Devlette süreklilik esastır. Devlet bir sistem olduğuna göre her sistemde olduğu gibi sevaplar ve günahlar sistemin uygulayıcılarınındır. Sistemin uygulayıcıları iyi işler yaparlarsa, halkının ona verdikleri analarının ak sütü gibi helal olur, yok işlerini iyi yapmazlarsa halk tarafından, halk adına yetkili hukuki mercilerce hesabı sorulur. Esasında, normal şartlarda böyle olması gerekiyor. Ancak bizim ülkemizde ne yaparsan büyük yapacaksın mantığı sivillerin dışında darbeciler için de geçerlidir. Yapacaksan büyük yapacaksın! Yani ülkene ihanet edip, türlü türlü oyunları işleteceksin ve başta NATO’dan çıkmış olan Yunanistan’ı tekrar NATO’ya almak için ihtilal yapacaksın. Sonra da halka hesap vermeyeceksin! Terör yaratacaksan büyük, geniş çaplı bir terör yaratacaksın ki sonunda hak ettiğin makama, İmralı’ya ulaşabilesin. Dedik ya, ne yaparsan büyük yapacaksın. Ölünce de devlet töreni ile defnedileceksin. Saygı göreceksin. *** Hiç bir sistem sorumsuzluk kabul etmez. Ancak ne hikmet ise Devletin temeli olan Anayasa hepimizin gözünün içine bakıla bakıla yönetenlerce uygulanmıyor. Esas olarak devletimizin, anayasamızın düşmanları da onlardır. Hukukçularımız bir dava kendilerine dolaylıda olsa zarar verecek ise hiçbir gerekçe göstermeden davayı reddediyorlar. OYAK davasında olduğu gibi... Şimdi burada bir komplo teorisi kurmak istiyorum: Malumlarınız olduğu üzere AİHM bir şahsı müracaatında haklı görürse mağduriyete sebebiyet vereni maddi olarak cezalandırmaktadır. Haklı olunduğu gün gibi ortada olan davalar ne yazık ki Türk Hukuk Sistemince reddedilmektedir. Acaba, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin biran evvel çökmesi için mağdur olan insanların Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurması, davayı kazanması ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tazminat ödemesi mi isteniyor? Dedim ya sadece bir teori… Sonuç olarak, biz anayasamızın dördüncü maddesinin uygulanmasını istiyoruz, ya siz? *** Basınla ilgili olarak… Son iki yıldır herkes gibi düşünmeyen, sıra dışı bazı yazarlarımız assubayların sorunlarını ülkemizin sorunları ile bağdaştırmış olsalar gerek ki konuyu sayfalarında, köşelerinde incelemeye başlamış durumdalar. GÖZCÜ Gazetesi yazarları Sayın Tevfik DİKER ve Sayın Erol ERDEM’den sonra SABAH Gazetesi yazarlarından Sayın Umur TALU’un yazıları camiamız ve ülkemiz açısından oldukça memnuniyet vericidir. Kendilerine teşekkür ediyorum… Bunun yanı sıra, üyesi ve yazarı olmaktan büyük onur duyduğum Kuvayi Milliye Haber sitesinin ileri görüşlülüğü her türlü takdirin üzerindedir. Bilinçli, bilgili, okumuş, haklarını almış kişilikli, onurlu assubaydan ülkesine faydadan başka bir şey gelmez… 17.10.2005 Saygılarımla… Orhan Kaya |
1493 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |