DEVLETTE ÇÜRÜME ANAYASAYA UYMAMA İLE BAŞLAR–5/HUZUR Yazı dizimin bu bölümünde anayasamızın ikinci maddesinde, "…toplumun huzuru…" ibaresi ile Cumhuriyetin Temel Nitelikleri arasında yerini bulan ‘’huzuru’’ inceleyeceğiz. Toplumun huzuru ifadesinin geçtiği anayasanın ikinci maddesi
şöyledir: Bu madde içinde ‘’toplumun huzuru’’ ifadesi askıda kalmıştır. Madde bu hali ile devlete ve bizi yönetenlere bir sorumluluk getirmemektedir. Maddeye eklenecek ’’...toplumun huzurunu sağlayacak şekilde...’’ iki kelime devleti ve dolayısı ile bizi yönetenleri bağlayıcı, yetkililere sorumluluk getirten bir durum kazandırılabilirdi. Belki de bugünkü huzursuzluklarımızın yöneticiler açısından dayanak noktası bu. “Bana ne senin huzurundan, hakkından-hukukundan” diyenler ve “işine gelirse” tarzında düşünenler acaba maddedeki bu boşluğa mı güveniyorlar. Ancak kim ne derse desin, nasıl düşünürse düşünsün, anayasamızın özü, devleti halkın huzurunu teminden sorumlu tutmaktadır. Huzur nedir? Huzur nerededir? Huzura nasıl kavuşulur?
Huzur bir dedenin torununa eli boş gitmemesi midir? Kişi huzuru, toplum huzuru nedir, nasıl olur? Bazı insanlar ahrette huzura ermek için bu dünyaya çile çekmeye mi gelmişlerdir, yoksa insanların kaderi yine insanların azim ve kararlılıklarından, birlik beraberliklerinden mi geçer? Huzurla ilgili bunlara benzer sorular sorup cevaplarını aramak gerekiyor. Huzur: İnsanın iç dünyası ile başlayıp aile saadeti ile gelişen, yaşanılan ülkenin kurumları ile desteklenen ve dolayısı ile halkın geneline yayılan toplumu da çok yakından ilgilendiren mutluluk ve güven duygusunun kişide ve toplumda oluşmasıdır. Bir kişinin huzurlu olabilmesi için her şeyden önce kendisini güvende hissetmesi gerekiyor. Güven; sürekli bir iş, güvenilir bir eş, çocuklar, akşam yastığa başımızı koyduğumuzda güvende olarak uyumak (askere, polise ve komşuya güven), yasama organının statü/sınıf ayrımı gözetmeden adaletli yasalar çıkaracağına olan güven, yürütme organının hakkaniyetine olan güven, yargı organın (AYİM dâhil) adaletine güven, ekonomiye güven, yerli teknolojiye güven, dil olgusuna güven, insanın geleceğine güven gibi unsurlar insanların güvenli ve huzurlu olması için ana etken olan unsurlardır. Bu unsurları biz assubaylar yönünden ele aldığımızda assubaya güven ve huzur vermeyen, huzur vermediğini ve ileride de huzur vermek istemediğini belgeleri ile ortaya koyan ve dolayısı ile de biz assubayların güvenmediği kurumlar vardır. Bunların başında kendi kurumumuz TSK ve ardında da yasama organımız ve bu yasaları onaylayan yürütme organımız vardır. Bizlerin bu kurumlara güvenmememizi gerektiren maddelerden bazıları şunlardır: 1961 yılında çıkan 205 sayılı OYAK kanunu madde 16:’’Kurumun yönetim ve denetleme kurulunda ve kurumun teşkilatında veya kurumun sermayesinin en az yüzde ellisine sahip olduğu iştiraklerinde vazifelendirilecek subay ve askeri memurlar hakkında 1281 sayılı kanun hükümleri tatbik edilir; ancak bu gibilere maaşları ve özlük hakları Milli Savunma Bütçesinden verilmez.’’(1). Yıl 2005 ve kafalarda, zihniyetlerde herhangi bir değişiklik olmadığını Resmi gazetenin 26 Ağustos 2005 gün ve 25918 sayılı TSK İç Hizmet Yönetmeliğinin 382’nci maddesinin ikinci fıkrasında yapılan değişiklikte görüyoruz (2). Değişiklik şöyle: MADDE 1 — 6.7.8.9.1961 tarihli ve 10899, 10900 ve 10901 sayılı Resmî Gazete’lerde yayımlanan Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Yönetmeliğinin değişik 382’nci maddesinin ikinci fıkrasının değişik (g) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. "g. Uzman tabip raporuyla belgelemek koşulu ile hamileliğin tespit edilmesinden itibaren doğumun gerçekleşmesini müteakip çocuğun bir (12 ay) yaşını doldurmasına kadar geçen süre içinde bayan subaylar ile Türk Silahlı Kuvvetlerinde 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa göre istihdam edilen bayan Devlet memurları." Bu değişiklik gereğince çocuk sahibi olan bayan subay ve sivil memurlar nöbetten muaf olabilecek. Peki, TSK’da şu an görev yapan bayan assubaylar ne olacak? Yoksa bayan assubaylara çocuk sahibi olmayı yasakladınız mı? Bu yönetmelik değişikliğini bu hali ile teklif eden de onaylayan da sabit fikirli, sapkın, satılmış ajan insanlardır. Sapkınlığın fazlası adamı 2005 yılında böyle duvara toslatır işte. Üstelik kanunu onaylayan TBMM’nin başkanı bir assubay çocuğu! Bu zihniyet şeytani bir zihniyettir. Bu zihniyet üniversitelerde ders olarak okutulmakta iken 1940 yılında Güneş Dil Teorisini öğrenimden kaldırtan zihniyetle aynı zihniyettir (3–4–5–6). Yine bu zihniyet1960’lı yıllardan itibaren memleketimizi tren rayları yerine dışa bağımlı asfalt ile kaplatan zihniyetle aynı zihniyettir. Bu zihniyet memleketimizin üç bir yanı denizlerle çevrili olmasına rağmen nakliye işlerini kara yoluna yönlendiren zihniyetle aynıdır. Bu zihniyet başbakan olmak için bir yerlere mektup yazan ve yasaklı olduğu halde iken birileri ile görüştürülen zihniyet ile aynı zihniyettir. Bu zihniyet ABD, AB ve Ermenilerin Türk düşmanlığı zihniyeti ile aynıdır. Her birimizin bu zihniyetin bilincinde olup ona göre kendimizi yarınlara hazırlamamız gerekiyor. Böylesine şeytanca düşüncelere, ajanca düşüncelere sahip kişilerce yönetilmeye devam ettiğimiz sürece bizler tıpkı Amerikanın asıl sahipleri olan Kızılderililer gibi yurdumuzda garip ve çaresiz yaşayacağız. Ve dolayısı ile toplum olarak, Türk halkı olarak huzursuz olacağız. Zaten şu anda toplumda huzur kalmadı. Her saat birileri birilerini öldürüyor, yaralıyor, hırsızlık, kapkaç derken gergin bir toplum olduk. Halk olarak çok uyanık olalım. Bizi yönetenlerin çoğu Türk görünümünde olan ajan kişilerdir. Bizi ayırmak için bölmek için kanun çıkartabilecek güçteler. En son İç Hizmet Yönetmeliği değişikliği de buna bir örnektir. Bayan subay çocuk sahibi olunca nöbet tutmayacak, ama bu ülkenin vatandaşını öz evladı olan bayan assubay çocuk sahibi olunca nöbet tutacak. Tüm halkımız şunu bilsin ki, assubaylar insanca yaşam standartlarına ulaşmadıkça Türkiye’nin çöküşü durmayacaktır. İnsanları hayvanlardan ayıran en önemli özellik akıldır (7). İnsanoğlu aklı ile ilim sahibi olur. Bu bağlamda yöneticilerimizi akıllı olmaya ve dolayısı ile insan olmaya davet ediyorum. ‘’Benim manevi mirasım ilim ve akıldır. Benden sonra beni izlemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse manevi mirasçım olurlar.’’Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK Sayın seçilmiş ve atanmış yöneticilerimiz! Büyük Önderimizin bu veciz sözünü iyi okuyunuz ve kendinizin ne olup ne olmadığınıza karar veriniz. Öyle ‘’ATATÜRK İÇİMİZE’’ söylemleri ile GÖSTERİŞ ile etrafa korku salma ile müracaatları reddetme ile ne önemli adam olunuyor nede işler yürüyor. Her şey ortada. En son hangi Türk malı malzeme kullandınız? Kendinize bir sorun. Veya Türklerin lehine hangi kararları aldınız? Sizin şu an uyguladığınız düşünce tarzı Hitlerin ırkçı politikaları ile aynı. Bu durumun vakti ile Almanların KHO’da öğretmen olmaları ile bağlantısı var mı? Bütün bunların araştırılması lazım. Şu bir gerçek ki assubayların oldukça mantıklı ve insanları onure eden, çalışmaya, okumaya teşvik eden, haksızlıkları ortadan kanun teklifi Şubat 2005 ‘ten bu yana TBMM’de genelkurmay başkanlığınca durdurulmuş iken (8), 26 Ağustos 2005 tarih ve 25918 sayılı resmi gazetede yayımlanan bu yönetmelik değişikliği sizin için duvara toslayış olmuştur. Nerede kaldı genelkurmay başkanlığının 12 Mayıs 2005 tarihinde düzenlediği ‘’Bilgi Çağı ve Teknolojik Gelişmeler Işığında Toplum, Yönetim, Yönetici ve Lider Yaklaşımları’’ sempozyumu. Nerede kaldı Adalet ve Kalkınma Partisinin adaleti. Gözcü gazetesinde yayımlanan ‘’Ordunu Belkemiği Astsubaylar’’başlıklı yazı dizisi için değerli yazarlarımız Sayın Tevfik DİKER ve Erol ERDEM’e sonsuz teşekkürlerimi ve saygılarımı sunuyorum. Her şeye rağmen mutlu, huzurlu ve güzel günler geçirmeniz dileği
ile… Saygılarımla… Orhan Kaya Kaynaklar: (1): http://www.oyak.com.tr/oyak-yasa.html (2): http://rega.basbakanlik.gov.tr (3): www.tdkkitaplik.org.tr/gdtr/gdtraporu.pdf (4): http://tdkkitaplik.org.tr/gdtr/gdtuyeler.pdf (5): www.tdkkitaplik.org.tr/gdt/gd010101.pdf (6): www.sabah.com.tr/2005/01/31/gnd109.html (7): http://www.ntvmsnbc.com/news/311781.asp#BODY (8): http://www.tbmm.gov.tr/d22/2/2-0380.pdf |
2197 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |