DEVLETTE ÇÜRÜME ANAYASAYA UYMAMA İLE BAŞLAR - 1 Devletlerin kullanma kılavuzu olan anayasa, mazlumun yanında ve onun koruyucusudur adeta. Aslında öyle olması da gereklidir. Her ne kadar darbecilerin hazırlattığı bir anayasa olsa da, anayasamızın çok iyi niyetle hazırlanmış eşitlikçi, adaletten yana ve halkçı maddeleri mevcuttur. Esas sorun, devleti yönetenlerin anayasayı dikkate alıp almadıklarıdır. Hâlihazırda ‘’bu devlet benim malımdır, ben kimseye hesap vermem’’ edaları ile halk baskı altında tutularak devlet idare edilmeye çalışılmaktadır. Bugüne kadar her kim hakkını aramak için müracaat etti ise hep olumsuz, kaba kuvveti andıran, bilim ve hukuk dışı hayır cevabı ile karşılık almıştır. Bu şekilde yönetilen ve yönetilmekte de ısrar edilen devletin hali ortadadır... Devletin en önemli görevlerinden biri olan ‘’kendini savunma ‘’ işlevini yabancı teknolojilere bırakılması, ihale edilmesi, dışa bağımlı tutulması kötü yönetimin en başta gelen göstergesidir. Devletimiz, kendini kötü yönetenleri halen bağrında yaşatmaktadır… Türkiye Cumhuriyeti Devleti kötü yönetilmeyi hak etmemektedir… Halkımız gibi, assubaylar da bu kötü yönetimden nasiplerini almaktadırlar. Her şeyden önce assubayın da bu ülkenin asil bir vatandaşı olduğu, insan olması münasebeti ile haklarının olduğu ve Türkiye Cumhuriyeti hudutları içerisinde yaşadığı için haklarının anayasanın güvencesi altına olduğunu kabul etmek ve hakkı teslim etmek gerekiyor. Ülke meseleleri ile assubayın meseleleri birbirleri ile yakından ilişkilidir. Kendi koyduğu kurallara, kabul ettiği ilkelere uymayan hiçbir şeyin ayakta kalması mümkün değildir. Konulara bu yönden bakmak gerekliliğin ötesinde zorunluluktur. Ülkemizde uyulmayan kuralların başında da ne yazık ki anayasamız gelmektedir. *** *** *** Anayasamızdaki başlıca eşitlikçi, adaletçi, insan haklarını ve assubayı ilgilendiren maddelerin bazıları şunlardır: BAŞLANGIÇ MADDESİ Her Türk vatandaşının bu Anayasadaki temel hak ve hürriyetlerden eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanarak millî kültür, medeniyet ve hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme ve maddî ve manevî varlığını bu yönde geliştirme hak ve yetkisine doğuştan sahip olduğu; Topluca Türk vatandaşlarının millî gurur ve iftiharlarda, millî sevinç ve kederlerde, millî varlığa karşı hak ve ödevlerde, nimet ve külfetlerde ve millet hayatının her türlü tecellisinde ortak olduğu, birbirinin hak ve hürriyetlerine kesin saygı, karşılıklı içten sevgi ve kardeşlik duygularıyla ve “Yurtta sulh, cihanda sulh” arzu ve inancı içinde, huzurlu bir hayat talebine hakları bulunduğu; FİKİR, İNANÇ VE KARARIYLA anlaşılmak, sözüne ve ruhuna bu yönde saygı ve mutlak sadakatle yorumlanıp uygulanmak üzere, TÜRK MİLLETİ TARAFINDAN, demokrasiye âşık Türk evlatlarının vatan ve millet sevgisine emanet ve tevdi olunur. MADDE 2. – Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir. V. Devletin temel amaç ve görevleri MADDE 5. – Devletin temel amaç ve görevleri, Türk Milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır VI. Egemenlik MADDE 6. – Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir. Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır. Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz. VII. Yasama yetkisi MADDE 7. – Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez. X. Kanun önünde eşitlik MADDE 10. – Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. (Ek: 7.5.2004-5170/1 md.)Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar. XI. Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü MADDE 11. – Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır. Kanunlar Anayasaya aykırı olamaz. I. Temel hak ve hürriyetlerin niteliği MADDE 12. – Herkes, kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir. Temel hak ve hürriyetler, kişinin topluma, ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını da ihtiva eder. I. Ailenin korunması MADDE 41. – (Değişik: 3.10.2001-4709/17 md.) Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır. Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilâtı kurar. B. Çalışma şartları ve dinlenme hakkı MADDE 50. – Kimse, yaşına, cinsiyetine ve gücüne uymayan işlerde çalıştırılamaz. Küçükler ve kadınlar ile bedenî ve ruhî yetersizliği olanlar çalışma şartları bakımından özel olarak korunurlar. Dinlenmek, çalışanların hakkıdır.Ücretli hafta ve bayram tatili ile ücretli yıllık izin hakları ve şartları kanunla düzenlenir. VII. Ücrette adalet sağlanması MADDE 55. – Ücret emeğin karşılığıdır. Devlet, çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alır. A. Sağlık hizmetleri ve çevrenin korunması MADDE 56. – Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir. Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenler. Devlet, bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlarından yararlanarak, onları denetleyerek yerine getirir. Sağlık hizmetlerinin yaygın bir şekilde yerine getirilmesi için kanunla genel sağlık sigortası kurulabilir. *** *** *** Değerli okuyucularım, 1982 yılında %91,37 oy oranı ile kabul edilen anayasamızın, yukarıda sunduğum maddeleri "Şekli" ve "Maddi" yönlerden incelendiğinde, assubayların mağdur edilmesini gerektirecek hiçbir kısıtlayıcı madde yoktur. Anayasanın en tartışmalı onuncu maddesini daha önce incelemiştik. Dört yıllık fakülte bitirmek kaydı ile onuncu madde de bile kısıtlayıcılık yoktur. Uygulamalar tamamıyla keyfidir. Meselelere anayasa boyutundan baktığımızda anayasanın assubayın tarafında olduğu gün gibi ortadadır. Genelkurmay başkanlığımızı ve hükümetimizi karşılıklı paslaşmayı bırakarak acilen anayasayı uygulamaya davet ediyorum… Çağdaş olmanın birinci kuralı hukuka riayet ederek örnek olmaktır. Biz hukuk, hukukun üstünlüğü diyoruz ancak hukuk kurallarının işlemesinde en büyük görevi üstlenmiş, ülkemizin anayasal kuruluşu olan yargı organlarının bir kısmının anayasaya uydukları, insanların haklarına inandıkları ve onları korumak için çalıştıkları ne yazık ki söylenemez, yazılamaz. Buna örnek olarak, assubayların OYAK yönetiminde yer alabilmesi maksadı ile TEMAD tarafından açılmış olan davayı gösterebiliriz. Bu dava hiçbir gerekçe gösterilmeden OYAK lehine sonuçlandırılmıştır (*). Bütün mesele bencil olmamaktan ve insanları samimi olarak sevmekten geçiyor. Sonuç olarak diyoruz ki, bu gün uymaktan imtina ettiğiniz hukuk kuralları yarın size de lazım olabilir. Anayasaya riayet ederek devletteki çürümenin önüne geçiniz. Bu sizin elinizde! 30 Ağustos’ta ilk rütbelerini alıp mezun olan vatan evlatları genç teğmenlerimize ve assubay çavuşlarımıza yeni rütbelerinin ve dolayısıyla mesleklerinin hayırlı olmasını diliyorum... Yolları ve bahtları açık olsun... Yüksek okul düzeyinde mezun olan assubaylarımızın hiç ara vermeden üniversite öğrenimlerini tamamlamaları en büyük dileğimizdir... Gönülleriniz şen olsun, sevgi dolsun… 30 Ağustos Zafer bayramımız Türk dünyasına kutlu olsun… 30.08.2005 Saygılarımla… Orhan Kaya (*): http://www.tumgazeteler.com/?a=973016 Not: Emekli astsubaylar, OYAK kararında temyize gitti Emekli astsubaylar, Ordu Yardımlaşma Kurumu’na (OYAK) açtıkları davayla ilgili Yargıtay’da temyize gitti. Yargılamayı yapan 19. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin OYAK lehine verdiği karara gerekçe yazmadığını belirten emekli astsubaylar, bu durumun bozma sebebi olduğunu ifade etti. Emekli astsubaylar, OYAK ve iştiraklerinde istihdam ve yetkili kurullarda temsil edilmediği, kurumla ilişiği kesilen üyelerin de kurum mal varlığında devam eden haklarının kendilerine ödenmediği gerekçesiyle Asliye Hukuk Mahkemesi’ne dava açmıştı. 19. Asliye Hukuk Mahkemesi, Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği’nin (TEMAD) davasını reddederek, OYAK lehine karar verdi. TEMAD avukatları kararın gerekçeli yazılmadığını iddia ederek Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulundu. Metin Arslan, Ankara/25.08.2005 |
1764 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |