TOKİ SKANDALININ YANINDA ''İSKİ'' NE Kİ?.. Geçen akşam, önemli gazetelerin birinde çalışan, sevdiğim bir arkadaşım aradı. Hal hatır sorma faslından sonra konuya girdi. “Abi seni kutluyorum. Türk Hava Yolları’nda eş, dost, akraba ve yandaş kayırmacılığını anlattığın yazıların büyük ilgiyle okunuyor. Ben de çarpıcı bir haberle sana katkıda bulunmak istiyorum” deyince sözünü kestim. “Değerli kardeşim, madem elinde bomba gibi bir haber var. Sen niye yazmıyorsun?” diye sordum. Arkadaşım güldü. “Abi dalga mı geçiyorsun? Sen de biliyorsun ki yazamıyoruz. Yazdırmıyorlar! Bu durumu sineye çekmek çok zor ama ne yapacaksın, ekmek parası uğruna katlanıyoruz!” dedi. Meslektaşım haklı. Yandaş gazete ve televizyonlar ideolojik göbek bağı nedeniyle, toplumun gerçekleri öğrenme hakkına hizmet etmek yerine, AKP’ye hizmet ediyorlar! Üstelik yaptıkları sadece yağcılık ve yalakalıkla sınırlı kalmıyor. Yağcılıkta sınır tanımayan bazı tetikçiler, AKP'nin baskıları karşısında dik duran ve gerçekleri topluma anlatmaktan vazgeçmeyen meslektaşlarına iftira ve çamur yağdırmayı da görev sayıyor. Ekmek parası için çalışanlar da kalemleri prangalı olduğundan, iktidarın hoşlanmayacağı konuları asla yazamıyorlar. Yazdıklarında kendilerini kapı dışında buluyorlar. Merkezdeki gazete ve televizyonlara gelince… Onların da iktidar korkusundan elleri kolları, dolayısıyla kalemleri bağlanmış durumda. Bu kesimin yöneticilerini, artık şartlı refleks haline dönüşmüş otosansür duygusu yönlendiriyor. Kilit konumdaki yöneticiler, önlerine bir haber geldiğinde “Acaba bunu yayınladığımızda Ankara bize kızar mı?” diye düşünmeye başlıyorlar. Zira Ankara’nın kızması halinde, patrondan başlanarak bir yığın sıkıntının yaşanacağını, geçmişteki acı örneklerden biliyorlar. Onlar da çözümü, Ankara’nın tepkisini çekmeyeceğinden emin oldukları haberleri yayınlamakta buluyorlar. * * * Çarşamba günü Cumhuriyet Gazetesi’nden alıntıladığım bir haberle Atak Taarruz Helikopteri ihalesine dikkat çektim. 3 milyar dolarlık bu ihaleden başından beri pis kokular geliyordu. Özellikle MHP’den milletvekili seçilen eski hava generalleri, 2009‘dan bu yana, ağır iddialarda bulunuyorlardı. Onların iddiasına göre Güney Afrikalı DENEL Şirketi, teklifini 700 milyon dolar artırarak danışıklı dövüş yapmış, böylece daha düşük fiyat veren İtalyan şirketinin ihaleyi kazanmasını sağlamıştı. Milletvekilleri Kürşat Atılgan ve Kamil Erdal Sipahi ile müşterek basın toplantısı düzenleyen MHP Grup Başkan Vekili Mehmet Şandır daha da ileri giderek, AKP’yi yolsuzluk yapmakla suçlamıştı. MHP’lilerin bu çabaları ve soru önergeleri hiçbir sonuç vermedi. Ama geçenlerde İtalya’da beklenmedik bir gelişme oldu. ATAK ihalesini kazanan şirketin başkan yardımcısı, 3 ayrı ülkede rüşvet dağıtmaktan tutuklandı. Rüşvet verildiği kesinleşen 3 ülkenin yanı sıra, Türkiye’deki ihale de, mercek altına alındı. Haber büyük, ama bizim medyada bulduğu yer, yok denecek kadar küçük! Korkudan kimse üzerine gidemiyor. Ankara’yı kızdırması kesin olan bu bomba gibi haber, neredeyse hiç görülmüyor. * * * Medyamızın tabularından biri de TOKİ… Aylar önce yazdık. “AKP iktidarının İSKİ’si, TOKİ olacak, hatta İSKİ’yi fersah fersah geçecek” dedik. Anlı şanlı medyamız, bu konuda da üç maymunu oynamayı yeğledi. Ama ne oldu? Dün SÖZCÜ‘de okuduğunuz gibi, Başbakanlık Denetleme Kurulu, Erdoğan Bayraktar döneminde devletin 774 milyon lira zarara uğratıldığını belirledi. Rapora göre devletin arsaları ucuz fiyatla alınmış, buna karşılık müteahhitler maliyetleri yüksek göstermiş. Yani birileri haksız kazançla yolunu bulmuş, olan da devlete, yani tüyü bitmemiş yetimin hakkına olmuş! İSKİ skandalı, Tayyip Erdoğan’a İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı‘nın yolunu açmıştı. Tarafsız uzmanlar şimdilik ortaya çıkan bu rakamın, aysbergin su üstündeki kısmı olduğunu öne sürüyor. Hatta bazıları “TOKİ’nin yanında İSKİ ne ki?” diyor. Rapora göre AKP’nin yumuşak karnı TOKİ… Ama üzerine gidecek medya yok ki!.. Sözcü- 09 Kasım 2012 Uğur Dündar |
1578 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |