Kardeş değil düşman! Kendisini “kan emici” olmakla suçlayan kardeşi Şemdin Sakık için “Kod adı Deniz ama denizi kirleten, bataklığa çeviren ve o bataklık içinde battıkça batan birisi” dedi. Şemdin Sakık’ın anlattıklarının “yorum” ve “duyuma” dayalı olduğunu belirten Sırrı Sakık, “Ergenekon için bundan nasıl bir sonuç alacaklar anlamış değilim” dedi. 14 yıldır cezaevinde olmasına ve yıllarca hiç ziyaretçisi gelmemesine rağmen bir çok olayın içindeymiş gibi mahkemede açıklamalar yapan Şemdin Sakık için, ağabeyi Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Milletvekili Sırrı Sakık, “Şemdin, bataklıkta battıkça batıyor. Mahkemede kimliğini açıklaması da Abdullah Öcalan’a, bana hakaretler edenin kendisi olduğunu göstermek içindi. Anlattıklarının önemli bir bölümü de kamuoyunun bildikleridir. Bunları anlatmanın Ergenekon’la ilgisini de anlamış değilim” dedi. Şemdin Sakık’ın, duruşmaya getirilmeden Diyarbakır Cezaevinde kurulan konferans sistemiyle “gizli tanık” olarak konuştuğu, daha sonra kimliğinin açıklanmasını istediği anlaşıldı. Cezaevine yaklaşık 3 yıldır hiç ziyaretçisi gelmeyen, ailesiyle bağları bulunmayan Şemdin Sakık’ın, açıklamalarında “Ergenekon” olarak bilinen davanın tutuklu sanıklarından Doğu Perinçek ve Prof.Dr. Yalçın Küçük’ün yıllar önce basına yansıyan haberlerini tekrarlaması da ilginç bulundu. SAKIK: BU NASIL HİZMET ANLAYAMADIM' BDP Milletvekili Sırrı Sakık için “Benim kan içici ağabeyim” diyen Şemdin Sakık, cezaevinden yazar arkadaşı Tuncer Günay’a gönderdiği mektuplarda da, Sakık’ı suçlayıcı ifadelerde bulunmuştu. Ağabeyine dönük suçlamayı bu kez mahkemede yapmasını Sırrı Sakık, şöyle değerlendirdi: “Şemdin Sakık, gelinen bu noktada bataklığın içinde battıkça batıyor. Ne söylenir ne edilir bilemiyorum. Ama bizimle ilgili söylemleri başta olmak üzere bazı sözlerine üzülüyorum. Bir insan bu noktaya nasıl gelebilir hala anlamış değilim.” “Ergenekon”la ilgili kendilerinin de daha önce ciddi eleştirilerde bulunduklarını hatırlatan Sırrı Sakık, “Güneydoğu’da görev yapan bazı kişilerin nasıl kana bulaştığını biliyoruz. Ergenekon’u o kadar geniş bir alana yaydılar ki, gerçek suçlu olabilecekler adeta masumlaştırıldı. Gizli tanık olan Şemdin Sakık’ın, alel-acele kimliğini belli etmek ‘Ergenekon’ için nasıl bir hizmet onu da bilmiyorum. Türkiye’nin önemli bir gündemi var. Açlık grevleri var. Gündemi değiştirmek adına mı, yoksa Abdullah Öcalan’a, bana küfür ve hakaretlerin kimin ağzından çıktığını duyurmak için mi kimliği açıklandı.” “KENDİSİYLE GÖRÜŞMÜYORUZ!” Milletvekili Sakık, açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Bana ‘kan emici’ diyen Şemdin Sakık’ın, bunu bana söyleyebilmesi için insanlıktan çıkmış olması gerekir. Şiddete ve kana karşı olduğumu ve bunun için 30 yıldır mücadelede ettiğimi herkes bilir. Şemdin, bunları söyleyerek ne yapmak istiyor anlayamadım. Kendisiyle aile olarak bir bağımız da yok. Yalnız benimle değil, bütün ailemizle bağları kopuk. Bizim için kan döken de kutsal değil. Bu noktada kendisiyle hiçbirimiz görüşmüyoruz. Hiç tanımadığımız ailelerin sıkıntısında koşarız. Ama, Şemdin’in geldiği nokta hepimizi şaşırtıyor. ERGENEKON İLE NASIL BİR BAĞ KURULACAK? Şemdin Sakık’ın mahkemede yaptığı açıklamalarla, Ergenekon’un nasıl bir bağı kurulacağına şaşırıyorum. Çünkü anlattıkları bilgiden çok yoruma dayanıyor. 14 yıldır cezaevinde bulunan bir kişinin bugünleri anlatmasıyla ne çıkaracaklar onu da anlamış değilim. Gizli tanık diye ifade vermeye başlayan kişinin her şeyden önce bilgi sahibi olması lazım. Anlattıkları olaylar 1990’lı yıllarla ilgili ‘şunu duydum, bunu duydum’ şeklinde. Sonunda Öcalan’a, küfür edenin kendisi olduğunu göstermek için kimliğini açıkladı. Doğu Perinçek ile Prof. Dr. Yalçın Küçük olayını yıllardır dünya biliyor. Bunun defalyarca açıklamalarını yaptılar. Buradan nasıl bir yol alınacak diye merak ediyorum. ‘Deniz’ kod adıyla ifade verdi. Kod adı ‘Deniz’ ama Şemdin Sakık, denizi kirleten, bataklığa çeviren bir isim olduğunu gösterdi.” 09-11-2012 (Saygı Öztürk/Sözcü)
|
1615 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |