Avrupalı Assubayın Rütbeleri Apolette Olunca Teknolojide, Eğitimde Geri Mi Kalıyorlar? İnsan kıyafetiyle ağırlanır, davranışları, sözleriyle uğurlanırmış. Hal böyle olunca kıyafet ilk izlenim için önem kazanıyor elbette. 26.05.2005 tarihinde kuvayimilliye.net sitesindeki köşemizden “Astsubayın Kılık Kıyafeti Mustafa Kemal Atatürk’ün Kıyafet Devrimi İle Bağdaşıyor Mu?” başlığı altında Atatürk’ün Fransa’da yaşadığı bir hadiseyi yazımızda aktarmıştık. Aktardığımız hadise şuydu: “Osmanlı İmparatorluğu yöneticileri tarafından, 1910 yılında Fransa’da düzenlenen ‘’Pikardi Askeri Manevraları”nı izlemek üzere Mustafa Kemal görevlendirilir. Önderimiz, manevra sonunda, kendi fikirlerini manevraya katılan, oradaki subaylara söyler. Söylemesine söyler, ancak onu dinleyen yabancı subaylar dudak bükerek yanlarından ayrılırlar. Ertesi akşam albay rütbesindeki yabancı subay Mustafa Kemal’in yanına gelerek; -Sizin söyledikleriniz diğerlerinin düşüncelerinden daha doğru idi, der ve başındaki kalpağı göstererek: -Başınızdaki bu tuhaf başlığı giydikçe kimse sizin fikirlerinize kıymet vermez…,” der. İyi bir gözlemci, yeniliklere açık, teklifleri değerlendiren ve çağdaş değerleri hayata geçiren Atatürk ‘’Uygarım diyen Türkiye Cumhuriyeti, halkı ile hayatıyla, yaşayış tarzıyla uygar olduğunu göstermek zorunluluğundadır.’’ diyerek, uygarlığın sonsuzluğa değin sürecek bir yarış olduğunun mesajını da milletine vermiştir. Kimi ülkeler uygarlık yarışı içindeyken, kimileri de ağaların, şeyhlerin, cemaat liderlerinin, dini siyasete alet edenlerin elinde kalarak, onların elinde, uygarlıktan uzaklaşırken Mustafa Kemal’in ülkesine yakışan uygarlıktan yana davranmaktır. Konumuz Türk Assubayı ile Avrupalı Assubayların kıyafet yönüyle karşılaştırılması. Bir gece kıyafeti olmadığı için yurt dışındaki resepsiyonlara harici kıyafeti ile katılmak durumunda bırakılan assubaya 2006 yılında mesdres verilmesiyle konu çözülmüş ancak rütbe yerleri ve şekli halen düzeltilmemiş durumda. Assubayların rütbelerinin kullanımını kolaylaştırmak, fotoğraf çekiminde görünürlüğünü artırmak, daha zarif bir şekle sokmak için 2007 yılı sonlarında TSK’da başlatılan çalışmanın nedense bir türlü sonuçlanmadığını görmekteyiz. Normal şartlarda başlattığı projeyi sonuçlandırma geleneği olan TSK’nın, projeyi devam ettirerek sonuçlandırması gereklidir. TSK, üzerinde oynanan oyunlara rağmen nasıl ki tüm faaliyetlerini, mesaisini aksatmadan yürütüyorsa, aynı şekilde, personelin moral ve motivasyonunu da her şart altında gözetmeli, yabancı meslektaşlarından aşağı haklar vermemelidir. Şimdiye kadar assubayın özlük haklarında istenilen düzeyde değişiklikler yapıl(a)madı. Ancak yapılan ufak şeylerin de disiplini bozmadığını hep birlikte gördük. Neydi bu yapılanlar ve disiplini bozmayanlar: Mesdres, gece kıyafetinin verilmesi, Pantolondaki siyah ve kırmızı şeritlerin kaldırılması, Assubay şapkasındaki sakındırağının siyahtan sarıya çevrilmesi, Askeri okulların harici kıyafetlerinin griden hakiye dönüştürülmesi, Birinci derecenin dördüncü kademesinin verilmesi, Fazlasıyla sınırlandırılmış olsa da, lisansüstü eğitime kıdem verilmesi, *** Kıyafetle ilgili olarak, Avrupa ordularında görev yapan assubaylara ilişkin ileti adresime gelen bir fotoğrafı aşağıda paylaşıyorum. Fotoğrafta bir kişi hariç hepsi astsubay ve her birinin rütbesi apolette. Alman, Fransız, Belçikalı, Hollandalı, İspanyol, İtalyan assubayların rütbeleri apolette. “Dünyanın neresinde görülmüş assubay rütbesinin apolette olduğu” diyenler varsa şayet, incelemelerini öneririm.
Ordular ve polis teşkilatları, kıyafet harcaması en yüksek devlet kurumları arasında. Bir eğitim, öğrenim sonucunda alınan rütbe, esasında, bir statü işaretinden öte bir şey de değildir. Rütbe işaretleri kullanan ordu, polis gibi büyük teşkilatlarda, kıyafetler için olağanüstü harcamalar yapılmakta. Rütbe yerlerinin aynı yerde olması, aynı zamanda ekonomik yönden tasarruf sağlamakta ve personelin tadilat yapmadan, çok kolay bir şekilde işaretini takmasına olanak vermektedir. TSK, bütün bunları değerlendirerek, nasıl ki pantolon çizgilerini kaldırarak kıyafet kullanımının kolaylığını ve bunun yanı sıra muhtemel bir tasarruf sağlamışsa, rütbelerin apolete alınmasıyla personelin moral motivasyonu üzerinde olumlu etki sağlamanın yanı sıra, aynı zamanda ek bir tasarruf sağlamış olacaktır, diye düşünmekteyim. Sonuç olarak, Biz, milletimizin her ferdini yüceltmek durumundayız ki çağdaş olalım, medeni devletler içerisinde yer alalım. Azeri assubayın apolette olan rütbesini kola aldırtmakla; vatan hizmeti gören üniversite mezunu genç insana, assubaydan bir üst statüde askerlik yaptırmanın yanı sıra apolette rütbe vererek, pek çoğu üniversite mezunu assubayın rütbesini kolda tutarak; tüm dünya çift kanat uçuş brövesi takarken uçuş personeli Türk assubayına tek kanat taktırıp yurt dışında mahcubiyet yaşatarak; bir zamanlar yarbay düzeyinde maaş alan en kıdemli assubayı neredeyse kıdemli üsteğmenin altında maaşa talim ettirerek; subaya zam verilirken, assubaya gelince sadece umut verilerek, bir subay emekli olunca çalışırken aldığı maaşın % 80’ini, astsubay emekli olunca %40’ını vererek bir yere varmak ne mümkün. “Sosyal paylaşım sitelerinde yer alan, 01 TEMMUZ 2012 tarihi itibariyle subay ve assubay emekli maaşları: Kd.Albay ¼- 40 yıl-4.000 TL Yazımızı Büyük Önderimizin sözüyle bitirelim: ‘’Uygarım diyen Türkiye Cumhuriyeti, halkı ile hayatıyla, yaşayış tarzıyla uygar olduğunu göstermek zorunluluğundadır.’’ 28.08.1925 / Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK Orhan KAYA Not: Avrupa ordularında görev yapan assubaylara ilişkin iletisiyle yazımıza katkı sağlayan meslektaşımıza teşekkürlerimi sunuyor, yurt dışında görev yapan Türk evlatlarının da aynı gözlemcilik içerisinde olmasını diliyorum. Konuya ilişkin kaynaklar: http://arsiv.ntvmsnbc.com/news/305304.asp http://en.wikipedia.org/wiki/Ranks_and_insignia_of_NATO_Armies_Enlisted |
6442 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |