TEMAD, Gelecek Yüzyıl Dergisi İle Kültür Hayatımıza Hoş Geldi Dünya üzerinde hiçbir birey, topluluk, toplum yoktur ki yaşamına katkı sunmasın. Her topluluğun kendince bir katkısı vardır yaşama… Her bir insanın yaradılıştan gelen farklı özellikleri mevcut. İnsan, birey olarak yaşamını şekillendirirken, farklı yaradılışıyla, çevresine de katkı sunabilmekte. Yaşam, bireysellikten çıkıp bireyler bir araya geldikten sonra oluşan aile, topluluk, bir sonraki aşamasında toplum halinde yaşarken de işleri kolay eden, yaşamı yaşanılır kılabilen bireysel katkılar devam edebilmekte. İnsanın yaşam alanı olan Dünya üzerinde değişik toplumlar mevcut. Belli bir yaşam düzeyine ulaşabilen toplumlar arasında başlayan etkileşimler, toplumların kültürel hayatına renk katabildiği gibi, üstün gelen, saldırgan özellikteki toplumun her alanda söz sahibi olabilme durumu, etki altında kalan toplumun yok olma tehlikesini de beraberinde getirebilmekte. Bugün dünya hayatında olmayan, yok edilen, yaşam alanları, hakları elinden alınan Aborjinler, Kızılderililer, İnkalar, Aztekler gibi topluluklar buna bir örnektir. Bu anlamda; devlet haline gelmiş olan bir toplumun, yaşam şekli, diğer devletlerin, toplumların yaşamına kastedecek düzeydeyse şayet; doğada var olma mücadelesi veren, bir nevi vahşi yaşam şekli söz konusudur, denilebilir. Ne devlet olarak, ne de birey olarak, ne de topluluk olarak, yaşam içerisinde geride kalmamak gerek! Toplumun meydana getirmiş olduğu Devlet halinde yaşamdan kaynaklı, toplumun bir arada yaşamasına katkı sağlayan, değer yaratan iş bölümlerinin içerisinde bir araya gelen ve toplulukların/statülerin, diğer topluluklarla/statülerle bir arada hayatı sürdürmelerinde Devlet İdaresinin sergilemiş olduğu; eşitlik, hoş görü, adilane v.b. tutumlar, sürdürülebilir birlikte yaşamın temel taşları. Daha düne kadar birlikte var olma savaşı veren toplulukların, devlet haline geldikten bir süre sonra çıkar çekişmelerine düşmeyerek huzurlu bir yaşam ile yoluna devam etmesi, özünü kaybetmemesine bağlı. Bu öz, bir devletin kuruluş aşamasındaki özdür ve bu öz; geçmişte, bütünü kapsayan, bütüne değer veren bir özdür. Fakat zaman içerisinde, daha çok diğer devletlere karşı bilimde, teknolojide geride kalma durumdan kaynaklı olarak; devletin kuruluş özünden, toplumun kültüründen uzak, başka devletlerden alınan bilimsel yardımlar, alan devletin özünde de tahribatları beraberinde getirmektedir. Bu anlamda, Osmanlı Devleti’nin bilimde geri kalması ve Batılı Devletlerden eğitim kurumları oluşturması için yardım alınması, buradan yetişen kimi öğrencilerin Batılı değerleri benimseyerek özünden kopması, yüzyıllar sonra kendi sonunu da hazırlamış görünmektedir. Batılı Devletlerin meydana getirmiş olduğu eğitim kurularından mezun olan Türk gençlerinin icabında kendi insanını hor görmesi, aşağılaması, Batılı hayranı olması tesadüfü değil, bir eğitim sonucudur. Bu okullardan yetişen, devletin önemli mevkilerine gelen ve nesilden nesile güçlenen içimizdeki Avrupai eğitimle yetişmiş insanın, her alanda ülkesini oraya bağımlı tutması onun için adeta bir Batıya hizmet. Osmanlı Devleti’nin parça parça bölüşülmesinden sonra Türk evladı Mustafa Kemal’in önderliğinde öz kültürüyle kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, O’nun vefatından kısa bir süre sonra halen Batı hayranlarının elinde, Batılıya hizmet etmeye devam etmekte olduğu; bilimsel, teknolojik, sanayi ve hizmet sektörü açısından bakıldığında gün gibi ak pak bir şekilde görünmektedir. Bir toplumun yaşaması, kendi ayakları üzerinde durması öz benliğini muhafaza etmesine bağlı. Bu ise toplumsal dayanışma ile olabilmekte. Toplumsal dayanışma ve işbirliği ise paylaşımlarla sağlanabilmekte. Öz kültüründen uzak, değer yargıları topluma yabancı yapılar içerisinde yaşama mücadelesi veren insanların bir araya gelmesi, bilinçlenmesi ve varlıklarını sürdürebilmeleri için çaba göstermeleri şart. Bu çabalar dernekler, siyaset kurumları, dergiler, basın ve yayı(n)m yoluyla toplumla buluşturulduğunda anlam kazanmaktadır. İşte, assubaylar da yaşamın kendisine sunduklarından kendi payına düşeni yaşayan bir topluluk/statü mensuplarıdır. Yıllardır hak, hukuk arayışı içinde olan ve bu uğurda icabında ekmeklerinden olan ve kendini topluma anlatmanın peşinde olan bir topluluktur, assubaylar. Assubaylar, yıllardır internet üzerinden yayın yapan sitelerinin yanı sıra, sosyal medyada organize olmayı başararak, 200 binin üzerindeki bir “Bu Kadarına Da Pes” grubuyla Türkiye’deki mesleki ve sosyal örgütlerin yanı sıra Dünya ülkelerinde de izlenilir bir çalışma ortaya koymuştur. Sosyal medyadaki bu bir araya gelişe Umur Talu gibi, toplumumuzun önde gelen, önemli yazar ve düşünürleri de önemli katkılar sağlamış ve bu katkı sağlama hali halen de devam etmektedir. Sitelerde, gruplarda, gazetelerde yer alan ve çözülmesi istenen assubay sorunlarının kurumsal anlamda yönetilmesi, sahip çıkılması ve süreç çözüm makamlarıyla istişare edilirken, bunun yanı sıra sıkıntıların dile getirildiği site, gazete yazarları ve gruplarla karşılıklı, teklifsiz ve gerektiğinde istişare hali, bilgi alış verişinin ilgili kişilerce yönetilebilmesi çözüme giden yoldaki en önemli basamak. Bu basamaklardan kurumsal olanın, Kasım 2011 ayında, seçimle işbaşına getirilen Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği (TEMAD)nin yeni yönetimi ile tamamlanmış olduğu görülmekte. Yeni yönetim, gerek içinden çıktığı tabanın, gerekse sosyal medyada bir araya gelen insanların taleplerini kamuoyuna doğru anlatma yolunda önemli bir vazifeyi yerine getirerek, assubay mücadelesini bir üst seviyeye taşımış ve televizyon, radyo ve gazetelerin dışında da bu durumunu sürdürmekte olduğunu dergisiyle de ortaya koymaktadır. TEMAD’ın Haziran-Temmuz 1’inci sayısıyla yayım hayatına sunduğu “Gelecek Yüzyıl” adlı dergisi şimdiden kültür hayatımıza önemli katkılar sunmaya başladı bile. Dergide gördüğüm şudur ki, bir öz hali mevcut. Özünü bulan, kendisi olmak isteyenlere hitap eden bir dergi. Kapağındaki, ak bir “Gelecek Yüzyıl” adı, Maruf ŞİNİK’in “mavinin huzuru, güveni, ayın karanlıktaki yol göstericiliği, geçmişi ve ilerisi mücadele ile dolu bir yolun, yola çıkan neferinin siluetini” gösteren resmi, çok anlamlı mesajlar vermekte. O nefer ki, mücadeledeki her bir bireyi temsil etmekte. İçerik olarak, ilk sayfasında Pes Grubu’nun sloganlarından birisi olan “Artık Söz Vermeyin, Hakkımız Olanı Verin” ile birlikte en zor şartlarda görev yapan assubaylardan birer kesit fotoğraftan sonra TEMAD Başkanı Ahmet KESER’in içeriği dopdolu ve “unutmayın TEMAD TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK AİLESİDİR” ile biten Başkandan, başlıklı yazısı ve ilerleyen sayfalardaki söyleşi; Genel Yayın Yönetmeni ve Yazı İşleri Müdürü Yüksel BİNİCİ’nin diğer önemli günleri de ele aldığı “17 Ekim Dünya Astsubaylar Günü” başlıklı makalesi; Bu Kadarına Da Pes’e nasıl gelindiği; E.Asb.Prof.Dr. İrfan Ünver NASRATTİNOĞLU’nun “Tarih Türklerle Başlar” başlıklı araştırma yazısı; yaşama dair başarı öyküleri; Genel Başkan Yardımcısı Ayhan YILDIRIM’ın kaynak niteliğindeki araştırması “Astsubaylığın Tarihçesi”; E.Hv.Uçak Bkm.Asb. İsmail YAVUZ’un ilk Türk Uçağını yapan rahmetli Vecihi Hürkuş’u tanıttığı “İlk Türk Uçağını Kim Yaptı” araştırma yazısı; İsveç Kralının eşit olarak dağıtılması için ödediği fakat Türkiye’de statülere göre dağıtılan, şehit tazminatında da ayrımcılığın ulaştığı boyutu gösteren bir olaydır Dumlupınar Denizaltısı kazası. Gazeteci yazar, E.Dz.Kd.Bçvş. İlhan AKBULUT’un Dumlupınar faciasının ele alındığı “Dumlupınar Denizaltısı” yazısı; Fotoğraf sanatçısı, yönetmen, E.Asb.Maruf ŞİNİK’in yazı ve görsel yayı(n)mları ele aldığı “Görsel Okuryazarlık” araştırması; Yrd.Doç.Dr. Mithat ATABAY’ın “Çanakkale 1915’i Hatırlamak” konulu makalesi; Atilla İLHAN’ın hayatının anlatıldığı bölüm; E.Asb.eşi Av. İlkay Uyar KABA’nın “Hukuka Askeri Bakış” başlıklı, yol gösterici makalesi; Emekli Bandocu Assubaylardan oluşan “Nefesli Show Band" grubu ile yapılan söyleşi; kasko ve zorunlu sigortalı olup da sigorta şirketinden mağdur olanlara yönelik destek sağlayıcı, alanında Türkiye’de bir ilk olan “Grup Merkez Hasar Yönetim ve Danışmanlık Şirketi”nin kurucusu E. Asb. İbrahim Türkeş KOCABEY’ile yapılan söyleşi; Eşekli Kütüphaneci Mustafa GÜZELGÖZ’ün hayatı; İkmalci com şirketi ile ticarete atılan E.Asb. Zeynel Abidin KANDEMİR ile yapılan söyleşi; NLP Uzman Eğitmeni E.Asb.eşi Ayten TEKECİ’nin iletişimin inceliklerinin anlatıldığı “Aslında Hepimiz Büyücüyüz” başlıklı yazısı; sağlıkla ilgili olarak “Koah” rahatsızlığının anlatıldığı bölüm; Beyaz Spor başlığı altında, Ulusal Tenis Hakemi E.Asb.Mehmet Duran DAL’ın kaleme aldığı “Tenis” sporu ele alınmış. Konularıyla dopdolu, anlatımıyla akıcı, bilgilendirici, araştırmacı ve yazarlar için kaynak olarak kullanılabilecek bir dergiye kavuşmuş olmak assubaylar için, toplumumuz için bir övünç kaynağı.. Basımında, yayıma hazırlanmasında emeği geçen yazar, araştırmacı, akademisyenlerine, TEMAD Başkanına, Yönetimine ve Genel Yayın Yönetmeni ve Yazı İşleri Müdürü Yüksel BİNİCİ meslektaşımıza, tek tek adreslere postalayan kişilere teşekkür ediyor, ilerleyen sayılarını da heyecanla beklemekte olduğumuzu belirtiyoruz. Orhan KAYA |
3403 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |