• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/index.php?stype=lo&lh=Ac8dWUoq1V36L4Hy
  • https://twitter.com/
Ö/K Facebook

Ö/K Twitter


Ö/K You Tube
Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.413134.5510
Euro36.357136.5028
Saat
Takvim
GAZETE
Önce Kültür/Yazarlar
Gazeteler
Türkçe Müzik
Yabancı Müzik
Sinema
TV YAYINLARI
A24 Gayrimenkul

Tarih/Belgesel
İstanbul: Fatih Aldı, Vahdettin Kaybetti, Atatürk Kurtardı  


Bennett'in Mustafa Kemal'e Suikastle Görevlendirdiği İngiliz Ajanı Mustafa Sagir'in 1921'de Ankara'da Yakalanışı


Türk Devrimi'ne Karşı İngiliz Palavralarına Özgün Belge ve Bilgilerle Yanıtlar


II. Abdülhamid Dönemi'nin Bilinmeyenleri - 1. Bölüm


II. Abdülhamid Döneminin Bilinmeyenleri - 2. Bölüm


Harf Devrimi'nin Yerli ve Milli Kökleri, 1. Bölüm


Harf Devrimi'nin Yerli ve Milli Kökler-2


1945'ten Günümüze, Ulus-Devlet'e yönelik Etnik Bölücülüğe Meşruiyet Sağlayan İç ve Dış Odaklar


Küreselci Emperyalizmin Ulus Devlet Düşmanlığı, Etnik bölücülük ve Tek Dünya Devleti Düşleri


"Hilafet İngilizlerin İsteğiyle Kaldırıldı" Yalanını Çürüten Belgeler-1


"Hilafet İngilizlerin İsteğiyle Kaldırıldı" Yalanını Çürüten Belgeler-2


Atatürk'e ve Türk Tarih Tezine Kafatasçı Irkçılık Suçlaması Yapanlara Yanıt


Belgelerle 1925 Şeyh Said İsyanı
Musul Sorunuyla İlgisi | 1924 Ağustos Nasturi Ayaklanması l Şeyh Said İsyanı ve Hilafet |Türk Ordusu İçinde Örgütlenmiş Ayrılıkçı Kürt Kökenli Subaylar ve Gizli Azadi Örgütü | Seyit Abdülkadir ve Suçortaklarının İngiliz Ajan Mr. Templeton Olarak Tanıdıkları İstihbaratçıyla İlişkileri | Bastırılmasında Ordumuzun Yanında Yer Alan Bölge Aşiretlerinin Çabaları | Şeyh Said'in Hilafet Propagandasına Karşı, Adalet Bakanı Seyid Bey'in Onbinlerce Bastırılan Hilafetin Kaldırılması Konulu Kitapçığının İsyan Bölgesinde Dağıtılması | İsyancılardan Biri Bağırıyor: "Yaşasın Kürtlük!" İdamı İzleyen Diyarbakır Halkı Topluca Haykırarak Ona Yanıt Veriyor: "Yaşasın Cumhuriyet!" | Rauf Orbay: "Şeyh Said,.. 1914'te de Devlete Karşı İsyan Etmiş, Rus Konsoloshanesine Sığınmış, 1. Dünya Savaşı Arifesinde Rusya Hesabına Çalıştığı Sabit Olmuş, Müseccel (Sabıkalı) Bir Mahluktu.


Barzani aşiretinin emperyalizm ve siyonizm ile ilişkileri; Atatürk'e ve Türkiye'ye ve Türklüğe Düşmanlığı-1


Barzani aşiretinin emperyalizm ve siyonizm ile ilişkileri; Atatürk'e ve Türkiye'ye ve Türklüğe Düşmanlığı-2


"Ilımlı İslam" ve "Siyasal İslam" projesinin; belgeleriyle tarihsel kökenleri

- Türkiye'nin NATO'ya üyelik başvurusuyla ilgili gizli görüşme tutanakları
- Kimler neden ve nasıl Atatürk İlkeleri'ni hedef aldı?



31 Mart 1909 Asker Ayaklanması


Türkiye'ye yönelik psikolojik savaş yöntemleri



Milli Mücadele'ye Karaçalanlar 7. Bölüm:
Necip Fazıl Kısakürek ve Büyük Doğu dergisinde C.R.Atilhan, Nihal Atsız, Rıza Nur makaleleri.


Milli Mücadele'ye Karaçalanlar 8.Bölüm: 
"N.F.Kısakürek ve C.R.Atilhan'ın M.Kemal'e Suriye Cephesinde İngiliz Ajanlığı ve İhanet İftirası.

Amerikan Kültür Emperyalizmi ve 1949 Fulbright Antlaşması...
-Türk Eğitim Sistemi ABD ve CIA güdümüne nasıl sokuldu?
-İkili antlaşmanın 13.03.1950 tarihinde yapılan Meclis görüşmesinde hangi vekiller evet oyu verdi, hangi vekiller oturuma katılmadı ?
-TBMM'de kabul edilen antlaşmanın gerekçesi neydi ?
-Fulbright burs programında CIA'nın örtülü operasyonlarına ilişkin itiraflar ve belgeler.



Suriye'de yaşananlar BOP'un bir sonucu mu?


Tunceli harekatına yönelik iftiralara yanıtlar


Türkiye'ye yönelik "Dersim İftirasına" yanıtlar


Türkiye,1990 sonrası hangi odaklarca, niçin ve nasıl hedef alındı?


1945-1990 arası ABD-Rusya Soğuk Savaş Dönemi; Küreselci Emperyalizmin SSCB’yi Yıkma Çalışmaları


12 Eylül’den günümüze ABD’nin Türkiye’ye biçtiği yeni rol


"Atatürk'ü Ankara'da 2 tabur işgalci İngiliz askeri selamladı" iddiasına; belgelerle son nokta


"Atatürk'ü Ankara'da İngiliz askeri selamladı" iddiasına yanıt


Cumhuriyetin yerli ve milli kökleri-Laiklik


Vahdettin'in kaleminden Milli Mücadele'ye, Atatürk'e ve Türklüğe iftiralar


Milli Mücadele'ye Karaçalanlar: Rıza Nur


Rıza Nur; Nihal Atsız; Kadir Mısıroğlu İlişkileri

Milli Mücadele'ye Karaçalanlar, 11. Bölüm
Batı Cephesi Komutanı İsmet İnönü'ye yönelik iftiralar, kimlerce ne zaman başlatılmış; nasıl yayılmıştır



Kazım Karabekir'den Fevzi Çakmak ve Atatürk'e iftiralar


Kazım Karabekir'in Suçlamalarına Atatürk'ün Verdiği Yanıtlar


Karabekir - Atatürk Düellosu - 1933 - Özgün belgelerle


Karabekir - Atatürk Düellosu-2


Karabekir - Atatürk Düellosu-3


Kazım Karabekir'in Atatürk'ün ölümünden sonra yönlettiği suçlamalar ve yanıtları


Karabekir'den Atatürk ve Yakın Çevresine Müslüman Türkleri Hristiyanlaştırma suçlaması


K.Karabekir'in Atatürk'e: Türkiye'yi Bolşevik yapacaktı, Amerikan Mandası yapacaktı, Halife olacaktı vs. iftiraları ve Birincil Kaynaklardan Özgün Belgelerle Çürütücü Yanıtlar.


Atatürk'e yönelik "İngiliz ajanı" iftirasına belgelerle yanıtlar


Vahdettin neden kaçtı ? Çoğunu ilk kez göreceğiniz belgelerle...


Vahideddin'in ABD, İngiltere, Fransa devlet başkanlarına gönderdiği mektuplarda, bildirilerinde ve anılarında Türklüğe yönelttiği iftiralar ve "Vahideddin dünyanın en dürüst adamıydı, hazinesini götürmeyip millete bıraktı" yalanını çürüten gerçekler

1-TBMM Gizli Oturum Tutanaklarında Vahideddin.
2- G. Jeaschke'nin "Kurtuluş Savaşı ile İlgili İngiliz Belgeleri" ve "Türk Kurtuluş Savaşı Kronolojisi"ndeki yalan, yanlış vs. uydurmalarıyla Vahideddin'in kaçışına ilişkin gerçeğe aykırı iddialar



Rıza Nur ve K.Karabekir'in, Atatürk'e karşı söylem ve eylem birliği


27 Mayıs 1960 Askeri Müdahalesi - Amerika


19 Mayıs

"Üçler Misakı" nedir?
Milli mücadele tarihimizde nasıl bir yere sahiptir?
Kimler tarafından imzalanmıştır?
Kimler tarafından; ne zaman ve nasıl çarpıtılmıştır?



Üçler Misakı - Milli Mücadele Kararı - Fevzi Paşa, Cevat Paşa, Mustafa Kemal Paşa
19 Mayıs Devlet Operasyonu , "Erenköy Konseyi" uydurmaları ve karartılan "üçler misakı" gerçeği...



Osmanlı Devleti l. Dünya Savaşı'na niçin ve nasıl girdi?


l. Dünya Savaşı'nda, gizli anlaşmalar ışığında; İttihat-Terakkiı, Atatürk ve Almanya arasındaki ilişkiler, çelişkiler, çatışmalar


Müttefik sanılan Alman İmparatorluğu'nun Osmanlı İmparatorluğu'nu sömürgeleştirme ve parçalama planları


Atatürk'ün "Türk Tarih Tezi"
Mezopotamya, Anadolu ve Avrupa'da varolmuş Türk medeniyetleri



30 Ağustos Zaferi


Lozan Antlaşması'na yönelik iftiralara, çoğunu ilk kez göreceğiniz, özgün belge ve bilgilerle yanıtlar



İngiliz meclisi Lozan'ı onaylamak için niçin yaklaşık 1 yıl bekledi?

Skandal! Hakim Asteğmen’den Astsubaya halı saha cezası

Deniz Kuvvetleri Donanma Askeri Mahkemesi’nde görevli Askeri Hakim Asteğmen XX , Gölcük Denizaltı Eğitim Merkezi Komutanlığı’nda görevli Sağlık Teknisyen Astsubay Kıdemli Başçavuş Ömer Yalçın’ı halı saha maçında yaşanan tartışmadan dolayı tutuklattı. Üste saygısızlık gerekçesiyle 15 Mayıs 2012’de Nöbetçi Mahkeme tarafından tutuklanıp ceza evine konan ve tutuklu olarak yargılanmasına karar verilen astsubayın geçirdiği ağır psikolojik bunalım nedeniyle kalbi sıkıştı ve Gölcük Askeri Hastanesi’nde yoğun bakıma alındı.

Sağlam kaynaklardan edinilen bilgiye göre, halı saha maç cezası skandalı, 8 Mayıs 2012 tarihinde mesai saati sonrasında saat 20:30’da Poyraz Limanında yer alan halı sahada futbol maçı sırasında yaşandı. Gölcük Denizaltı Eğitim Merkezi Komutanlığı’nda görevli Sağlık Teknisyen Astsubay Kıdemli Başçavuş Ömer Yalçın, kimliğini ve rütbesini sonradan öğrendiği Donanma Askeri Mahkemesi’nde görevli Askeri Hakim Asteğmen XX ile tartıştı. 1988 mezunu, 24 yıllık Astsubay Yalçın, kimliğini öğrenmesini müteakip Hakim Asteğmenden özür diledi ve bir müddet daha maça devam ettiler. Bir süre sonra Askeri Hakim Asteğmen, Nöbetçi Askeri Savcı’yı olay yeri olan halı sahaya çağırdı. Olay yerine intikal eden Donanma Askeri Mahkemesi Nöbetçi Savcısı tanıkları dinledi ve Gölcük Deniz Merkez Komutanlığı tarafından tanıkların ifadesi alındı.

Sağlık Teknisyen Astsubay Kıdemli Başçavuş Yalçın, 15 Mayıs 2012’de saat 15.30’da Donanma Askeri Mahkemesi tarafından telefonla mahkemeye çağrıldı ve üste saygısızlık suçlaması ile Nöbetçi Mahkeme tarafından tutuklu olarak yargılanmasına karar verildi. Astsubay Kıdemli Başçavuş Yalçın, Askeri Cezaevi Personel’ine 15 Mayıs 2012’de saat 22:00’de teslim edildi. Gölcük Askeri Hastanesi’nde yapılan darb cebir muayenesi esnasında göğüs ağrısı şikayeti görülen Astsubay Yalçın, Kardiyoloji Servisi’nde yoğun bakıma alındı. Halihazırda Astsubay Kıdemli Başçavuş Yalçın’ın tedavisine Gölcük Askeri Hastanesi’nde devam ediliyor.

Bir süredir sosyal medya üzerinden haklarını savunan astsubayların tepkisine yönelik Genelkurmay Başkanlığı çok sert bir dille muhtıra niteliğinde bir cevap vermişti. Muazzaf ve emekli Astsubaylar, Twitter ve Facebok vasıtasıyla, meslek hayatında uğradıkları haksızllıklara karşı başlattıkları mücadeleyi aralıksız sürdürüyor. Her akşam 10 bin ile 15 bin arası Astsubay, gazetecilere, Televizyon program yapımcılarına, aydınlara, sanatçılara twit atarak Astsubayların sorunlarını dile getiriyor ve destek olunmasını istiyorlar. Bugüne kadar gazeteciler Umur Talu, Balçiçek Pamir, Akademisyen gazeteciler Emre Uslu, Ümit Özdağ, Metin Uca ve Sinema Sanatçısı Erdal Özyağcılar, astsubayların umutsuz çığlığını duydu ve makaleleriyle yazılı destek verdi.

FLAŞ…. FLAŞ…. FLAŞ…. FLAŞ….

KİMLİĞİNİ BİLMEDİĞİ HAKİM ASTEĞMENLE YAŞADIĞI BASİT BİR HALI SAHA TARTIŞMASI SEBEBİYLE TUTUKLANAN ASTSUBAY KD.BÇVŞ. ÖMER YALÇIN’IN AVUKAT EŞİ NERMİN YALÇIN TUTUKLAMAYA İTİRAZ ETTİ.ŞU ANDA ÜST MAHKEME TUTUKLAMAYI İPTAL ETTİ.
ÖMER’İN EŞİ AVUKAT OLMASAYDI NE OLURDU?

NOT: Gazeteci ve Yazar Emru Uslu, sanki olacaklar kendisine daha önce malum olmuş gibi 5 mayısta blogunda olaydan üç gün önce bu konuyu işledi. Olay 8 Mayıs’ta olmasa Uslu’nun haberi varda öyle yazdı diyecektim ama olay makaleden 3 gün önce olmuş. 13 gün önce 5 Mayıs’ta blogunda “Astsubaylar: üvey evlat muamelesi yapmayın yeter” başlıklı bir makale kaleme alan Gazeteci Akademisyen Yazar Doç. Dr. Emre Uslu, Taraf gazetesinde de yayınlanan köşe yazısında şunları yazmıştı:

Astsubaylar: üvey evlat muamelesi

Bu yazıyı yazmak için yazı günüm Çarşamba’yı bekleyemedim. Zira Türkiye’de gündemin ne olacağı belli olmaz. Gündem kayarsa astsubayların çığlığına ses veremeyebilirim endişesine kapıldım. Astsubayların haklı çığlığına bir nefes destek veremem kaygısıyla blogumdan yazmayı düşündüm.

Çok yakın arkadaşlarım olduğu için bilirim Astsubayların çilesini. Aslında her meslekte vardır böyle çileli bir grup. Emniyetin çilesini de polis memurları çeker. Ama astsubayların durumu polis memurlarından biraz daha farklıdır.

Astsubaylar aslında ordu denilen makinanın hem çarkları hem de o çarkların dönmesini mümkün kılan gres yağı işlevi görür. Asker ile subay arasında, halk ile ordu arasında, mağdur ile fail arasında bir tampondur astsubay. Bütün emirleri onlar uygular bütün cezalar da onlara yüklenir.

Hatırlayın Adi Başbakan parolasının altında üst düzey subayların imzası olmasına rağmen kabak bir astsubayın başına patladı ve subaylar bir astsubay kurban verilerek kurtarıldı.

Ordudaki acımasız terfi yarışında astsubaylar omuzlarına basılacak ilk ve en önemli sınıftır ordu içinde. Terfi çarklarının merdiven taşı olarak da kullanılırlar, terör kurşunlarına sütrede yapılırlar. General karısının hıncı da astsubaydan çıkar, psikopat erin çıngarı da onun başına patlar. Kısaca astsubaylar hem ordunun mekanizmalarının işlemesi için olmazsa olmazlar hem de tüm çile ve kederin sırtlarına sarıldığı bir dert küpüdür.

Askere babalık yapmak da kabalık yapmak da onlara verilmiş bir görevdir. Babalık yapınca subay kazanır, kabalık yapınca da subay kazanır.

Emniyet jargonunda ”müdür eğlendirmek” diye bir deyim vardır. Özellikle sosyal faaliyetler için kullanılır. Emniyette ast devrelerle müdürler futbol maçı yaparken müdürler hep ilerde olur ve onlara golleri sen at müdürüm derler. Hele de maçlarda hırslı bir müdür varsa bazen karşı takımda olan astlar bile müdürün gol atmasına izin verirler ki maçın tadı kaçmasın. Müdürün oynadığı takım oyuncuların tek görevi vardır müdüre gol attırmak için bütün şaklabanlıkları yapmak. Bu oyuna emniyetçiler futbol demez ”müdür eğlendirme” derler.

Astsubay takımı orduda tam da bu iş için değerlendirilirler. Bütün paslar subaylara atılır bütün cezalar astsubaylara kesilir.

Hiyerarşi mesleğinde buraya kadar olanlar kısmen anlaşılabilir. Zaten astsubaylar da bunu bilerek girerler o mesleğe. Ancak bütün bunların olması astsubayların insan yerine konulmasına engel değildir. Sanırım Emniyette polis memurları ile askeriyede astsubayları ayıran en önemli fark da budur. Mesai bitince polis memurları amirlerle arkadaş olurlar. Bırakın grup amiri komiseri şube müdürleri ile bile memurlar çok rahat iletişime geçer dertlerini anlatırlar. Emniyette şube müdürleri kendi memurunu korumak için azami gayret gösterir. Bunun karşılığını da fedakarca çalışma olarak alırlar. Kuşkusuz kasıntı, kendini beğenmiş, ne oldum delisi, omuzundaki yıldızı Mars Venüs sanan kendini de kutup yıldızı gibi gören emniyet müdürleri amirleri de var ama emniyette bunlar istisna.
Oysa bir astsubayın iki üstüne gidip dert anlatması o kadar kolay değildir. Örneğin emniyette il müdürleriyle hatta emniyet genel müdürüyle polis memurunun aynı saha içinde futbol oynaması hiç yadırganmaz. Askeriye de bu durum tam tersidir. İstisnalar hariç bırakın alay komutanıyla aynı sahada futbol oynamayı, astsubaylar o sahada top toplayıcı bile olamazlar.

Astsubayların çığlığına genelkurmay bir muhtıra vererek cevap verdi. Özellikle Emekli Astsubaylar derneğinin açıklamasını hedef alıyor Genelkurmay başkanlığı açıklaması. Öncelikle bir sivil toplum kuruluşunu, velev ki bu Emekli Astsubaylar Derneği olsun, Genelkurmay başkanlığının hedefe koyması bir demokraside kabul edilebilir bir durum değildir.

Dahası Astsubayların istekleri tamamen demokratik platformda ve meşru taleplerdir. Bunlardan Genelkurmay başkanlığı neden rahatsız oluyor onu da anlamış değilim. Meşru taleplerini tehdit ile bastırma devri çoktan geçti sayın generaller.

Aslında çok şey de istemiyorlar astsubaylar. Sadece üvey evlat muamelesi istemiyorlar. Genelkurmayın son açıklamasındaki dili ve üslubu astsubayların bu taleplerinde ne kadar haklı olduğunu gösteriyor. Hem de kendi meslektaşlarından, terfi süreçlerinde omuzlarına basarak çıkan subaylardan bekliyorlar bunları. Bunu çok görmemek gerekiyor.

Subay cenazesi Kocatepe camiinden kalkarken astsubay cenazesinin Hacı Bayram’dan kalktığı, ölümde bile ayrımcılığa tabi tutulan insanların ”bizi üvey evlat yerine koymayın, koşullarımızı düzeltin” çığlığı benim için çok anlamlı. İnsanlık onuru yerde kalmayacaksa astsubayların, bize karşı ayrımcılığı sonlandırın, bizi insan yerine koyun, özlük haklarımızı iyileştirin talepleri meşrudur, vicdanı olan herkes de bu talepleri destekler.

Tam da bu nedenle herkes astsubayların sesini duymalı…

18.5.2012

Faruk Arslan

Kaynak:

http://www.farukarslan.com/?p=4618

  
17406 kez okundu

Yorumlar

Vatanı kim sever...     18/02/2015 15:21

Bu ve benzer olayların 100' lercesi sürekli ve her birlikte yaşanıyor. Sunay Hiçbir şey bulamazsa neden 4 yumurtadan, saçından, sakalından, favorinden... uzun diye ceza vermeye kalkarlar, hemde subaylar papaz gibi saçlarla gezerken yada kumanya ambarınıboşaltırken. Zaten assubayı mahkemeye veren kişi subuay, savci subay, yargılama yapan hakim subay, infaz kurumu amiri subay... gelde beraat et... hakli da olsan haksiz olursun. Masum da olsan mazlum ilan edilir, bağırsanda sesini duyuramazsın. Mevcut sistem içerisinde hem iş hemde TSK nın Eğitim/savunma kabiliyetini düşüren bu bir Zümrenin hegamonyasina bir an evvel son verilmelidir. Ya sınav sistemiyle en alt rütbeden en üst rütbeye kadar personel temin sistemine geçilmeli, yada Assubay okulları kapatılıp mezun olacak yeni assubay kadar fazla subay mezun etmelilerdir... sorsan en çok onlar vatan perver, onlar Atatürkçü, onlar asker... Ülkede subay diye bir zümre varken, sen kim oluyorsun da ondan daha çok se-vi-yor-sun...
Misafir -

     18/02/2015 15:34

Bu ve benzer olayların 100' lercesi sürekli ve her birlikte yaşanıyor. Sunay Hiçbir şey bulamazsa neden 4 yumurtadan, saçından, sakalından, favorinden... uzun diye ceza vermeye kalkarlar, hemde subaylar papaz gibi saçlarla gezerken yada kumanya ambarınıboşaltırken. Zaten assubayı mahkemeye veren kişi subuay, savci subay, yargılama yapan hakim subay, infaz kurumu amiri subay... gelde beraat et... hakli da olsan haksiz olursun. Masum da olsan mazlum ilan edilir, bağırsanda sesini duyuramazsın. Mevcut sistem içerisinde hem iş hemde TSK nın Eğitim/savunma kabiliyetini düşüren bu bir Zümrenin hegamonyasina bir an evvel son verilmelidir. Ya sınav sistemiyle en alt rütbeden en üst rütbeye kadar personel temin sistemine geçilmeli, yada Assubay okulları kapatılıp mezun olacak yeni assubay kadar fazla subay mezun etmelilerdir...
Misafir -

neden mi     23/05/2012 18:12

Sen TSK'da çalışan değil çalıştığını sanan birisin bence, eğer gerçekten çalışıyor olsaydın böyle saçma seyler yazmazdın. Önce asker değil insanız bunu unutma..
Misafir -

neden mi?     21/05/2012 20:27

subayların yaptıkları yüksek lisansların neler olduğuna bakmadan asstsubayların okuduğu okula dil uzatan cahil kendini bilmez biri çıkarda sicilime 90 altında not verir diye okuyorlar o okulları çoğunun yaşı 50 nin üzerinde o yaştan sonra tıp fakültesini okuyacak halleri yokya istersen yüksek lisans yapan veya doktora yapan sayılarıda bir araştır
Misafir -

assubayı yermek yerine anlamaya çalışmak lazım-1     21/05/2012 20:27

Assubaylar seçilerek alınan bir meslek grubunu oluşturuyor. Ve aldığı sorumluluklar nedeniyle tayini çıktığında el çantasını alıp kışlayı terk edemediği içindir ki ordunun belkemiğidir. Erler/erbaşlarlar dertlerini çözüm yeri olan subayınan daha çok assubaya daha açık olarak anlatırlar ancak pek azı çözüme kavuşur. Bunun yanı sıra assubay bir aksaklığı tespit ettiğinde işte o anda arada olma durumu da başlar. Assubay nasıl ezik, ezilmiş, mağdur görmesin ki kendisini hüküm sahibi subayının karşısında… Ezikliğin sebebi arada kalmış olmak, icabında mantıksız işe müdahale edememek kaynaklıdır. Eğer varsa, Egolar ise asla astlara söylenemeyen üst baskısından olamaz mı? Evet, ağzını açtığında 20-25 yıllık hizmetinden bahseder, bu genelde adeta saygı mefhumundan uzak üstlere, amirlere “saygıya” davettir, bunu pek azı anlar. Anladığında ise muhtemelen başı derde girmiştir! ...
Orhan KAYA

assubayı yermek yerine anlamaya çalışmak lazım     21/05/2012 19:14

Bir teğmen 4 yıl, bir 20-25 yıllık astsubay Mustafa Kemalin okul dediği Kıt’asında işte o kadar öğrenim görmüştür. Yoksa gerçek olayların cereyan ettiği Kıt’anın okul olduğuna inan mıyor musunuz? Halbu ki astsubay da Anayasaya göre kanunla düzenlenmiş bir yüksek öğrenim sahibidir ve bu nedense kabul edilemez bir türlü. Maçta her şey olabiliyor. Fakat assubayların üst statülerden kendisini koruması, mesai dışı muhatap olmaması gerektiği bu halı saha maçıyla öne çıkmış görünüyor. Öğrenimi, tecrübesi, emeği gerektiği şekilde karşılık bulmayan, kanunların hazırlanmasında temsilcisi olamayan ve bu durumdan dolayı mutsuz kesim olduğu görülen assubaylık bence kaldırılmalıdır.
Orhan KAYA

neden mi ?     21/05/2012 18:21

değil harp okulu okumak padışahın sol .. olsanda önce adam olacan bence maaş konusuna hiç diyeceğim yok çünkü bu ülkede atalet yok ona bişey diyemem 25 sene hizmet etmişlerse adam olan teğmen saygı gösterir nasıl ki 25 senelik astsubay yada uzman 22 yaşındaki teğmenin rütbesine saygı gösteriyorsa asteğmene gelince o sahada olan bir arkadaşın anlattığına göre konuşuyorum astek yine astek lik yapmış yine 25 seneden bahsedecem ama işte sinek küçük ama mide bulandırıyor neden bu saygıdan sevgiden anlamayan askerlikten anlamayan 18 günlük intibakı ile subay olan adam 24 senelik vatanına milletine hizmet eden adamın midesini bulandırıyor neden bizim midemizi bulandırıyorlar al sana "NEDEN" saygı değer meslektaşım.
Misafir -

neden     21/05/2012 14:45

nedendir hep astsubayların ezildiği dışlandığı ordunun bel kemiği diye yazılır anlamyorum bende bir askeri personelim ama sunları söylemeden edemeyecem.bugun astsubay er ile subay arasında kalan değildir.astsubay dediğin her zaman kendini ezik gören her zaman üstün isteklerine karş gelemediğinden altındakini ezmeye çalışarak egosunu tatmin etmeye çalışan bir çalşandır.ağızlarını açtıkları zaman 20 sene 25 sene hizmet verdim ben bu devlete derler.yeni teğmen benimle maaş alyor derler ama şunu düşünmezler o adam harp okulu mezunudur tabi onlarda a.ö. okuyorlar ya onunla kıyaslıyor (ev ekonomisi gibi) ne alakası varsa adı okul işte.gelelim halı saha olayna allah bilir ya astsubay nasl tavır takndı karşısındakine ki böyle bir karar alındı.yoksa kim inanır böyle bir olaya hele de asteğmen sivilden gelme.
Misafir -

astsubaya verilen tutuklama kararı     21/05/2012 14:10

yazıklar olsun bu ülkede hala mulu azınlıklar borusunu öttürüyor oboru birgün kırılıp birilkerine batarsa adalet tecelli eder gölcükteki olayı kınıyorum olayı kınıyorum böylesi uğandada olur olsa .olsa
Misafir -

     21/05/2012 14:30

bu nedir ya astek bile 24 yıllık askere faşişt bir inançla yaklaşıyor.6 ayda kabak yetişmiyor bir ayda astek oluyor......
Misafir -

hakim asteğmenin yediği halt     20/05/2012 23:46

Çingeneye beylik vermişler önce babasını asmış
Misafir -

hakim asteğmenin yediği halt     20/05/2012 23:40

Çingeneye beylik vermişler önce babasını asmış
Misafir -

merkeplik zor zanaat     20/05/2012 21:16

herkes oyunu statüsüne göre oynasın kardeşim.(!) Hukuk okumayla adam olunmuyor. Merkebe yüklenmiş kütüphane misali. Herkes kiminle dans ettiğine dikkat etsin.
Misafir -

     20/05/2012 01:24

bu asteğmen hakim arkadaşın isim soyisim ve telefon numarasını istiyoruz........
Misafir -

Hukuk mu, guguk mu?     20/05/2012 00:00

Öncelikle İç hizmet kanunu ve Askeri ceza kanunlarının günümüz şartlarına göre yorumlanması ve insan hayatına, demokrasiye, hukuğun üstünlüğüne önem veren bir yapıya kavuşturulması gerekli.Halı sahada basit bir tartışmayla sonuçlanan olayın(daha sonra iyi niyetli özür dilenmesine rağmen) kişinin hüriyetini tahdit edecek bir ilkellikte ki ceza müeyyidesiyle sonuçlanması çok vahim.Bu yüzden bu yargısız infaza hukuk mu? Guguk mu? diyesim geliyor.
Misafir -

Adalet     19/05/2012 18:14

"Merhamet olmazsa kalp kiracında, Tahtın da kurtarmaz seni tacında.. Bir kara sevdanın darağacında, Seninde ipini çeken bulunur" (Cemal SAFi) Adalet herkese lazım. Elbet mazlumun ahının çıktığı günlerde görülecektir.
Misafir -

Utanç verici bir dava     19/05/2012 13:25

“Hiyerarşi mesleğinde buraya kadar olanlar kısmen anlaşılabilir. Zaten astsubaylar da bunu bilerek girerler o mesleğe.” Assubay olanlardan özellikle hazırlama okulundan gelenler mesleği bilmezler ancak onların babaları o mesleği çok iyi bilirler fakat çocuğuna söylemezler. Çünkü baba, çocuğunun biran evvel meslek sahibi olarak aileye ekonomik yük olmamasına bakar. Bu çok acıdır, ama gerçektir. Bir halı saha maçında tartışma olmaz mı… Sırf bu bile sen subaysın zihniyetince 1-2 ayda yetişen ve aynı zamanda vatan hizmetini gören yedek subayca nasıl da zihniyetin benimsenmiş olduğunu görüyoruz. Aynı kişi, sivilde yaptığı görev esnasında kamuoyuna yansıyan pek çok olay da da inşallah kendini gösterir ve kamu adına dava açar. Örneğin, onca hukuk mezunu savcı, hakim varken, konyalı bilgisayar mühendisinin 19 mayıs davası açması gibi. Asteğmenliği halen niçin devam ettiriler, doğrusu anlamak mümkün değil. Allahtan burada dava konusu olan assubayımızın eşi avukat da para ödemeden davasına bakacak bir yakını var.
Orhan KAYA

Site Haritası
KİTAP ÖNERİLERİ
Prof.Dr. Cihan Dura, Sömürgeleşen Türkiye


Prof.Dr. Cihan Dura, Ataname


Mustafa Yıldırım, Sivil Örümceğin Ağında
(AB-D Tarafından Yerli İşbirlikçileri ile Kuşatılan Türkiye) 


M.Emin Değer, Oltadaki Balık Türkiye


Ali Tayyar Önder, Türkiye'nin Etnik Yapısı


Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu, Sızıntı


Barış Pehlivan, Barış Teroğlu, Metastaz


Alev Coşkun, Tarihi Unutmamak


Prof.Dr.Emre Kongar, 21. Yüzyılda Türkiye


Prof.Dr.Emre Kongar, Yakın Tarihimizle Yüzleşmek


Rıza Zelyut, Osmanlı'da Oğlancılık


Merdan Yanardağ, Türkiye Nasıl Kuşatıldı?


Prof.Dr. Sina Akşin, Yakın Tarihimizi Sorgulamak


Nurten Arslan. Küçük Anılarda Büyük Sırlar, 5 cilt
Biyografik Roman Tarzında Atatürk ve Yakın Tarih


Soner Yalçın, Samizdat


Soner Yalçın, Saklı Seçilmişler


Erol Toy, O'na Katılmak, Dünden Yarına Türkiye Cumhuriyeti


Prof.Dr. Afet İnan, Medeni Bilgiler ve M.Kemal Atatürk'ün El Yazıları


Bernard Lewis, Modern Türkiye'nin Doğuşu


Laik, Demokratik, Hukuk Sevleti Türkiye Cumhuriyeti'ni Ortadan Kaldırmaya Yönelik İç ve Dış İrticai Örgütler


Prof.Dr. İlber Ortaylı, Zaman Kaybolmaz


Prof.Dr. İlber Ortaylı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk


Süleyman Duman, Kütahya-Eskişehir


Anılarla Mayıs 1970 - Ocak 1975 Astsubay ve Eşlerinin Hak ve Adalet Arama Mücadeleleri
Yazar: Abdullah İnaler


Cengiz Özakıncı, İblisin Kıblesi
(Türkiye'nin Üniter ve Laik Yapısını Hedef Alan AB-D
Bunun için neler yaptı?
Belgeleriyle Tarihe Tanıklık Edeceksiniz)


Cengiz Özakıncı, Türkiye'nin Siyasi intiharı Yeni - Osmanlı Tuzağı
(Bugün Olanları, Yarın Olabilecekleri, Tarihi Benzerlikleri, Belgeleri ile Anlatmakta Olan Bir Eser)


Cengiz Özakıncı, Kalemin Namusu, Türk Savun Kendini


Ali Tayyar Önder, Türkiye'nin Etnik Yapısı


Ali Tayyar Önder - Türkiye'nin Etnik Yapısı ve Açılım


Cengiz Özakıncı - İblisin Kıblesi Kitabına Ait Program


Prof.Dr. Necati Demir ile Türk Tarihi Üzerine 19 Mayıs Programı-1


Prof.Dr. Necati Demir ile Türk Tarihi Üzerine 19 Mayıs Programı-2


Cengiz Özakıncı:Türkiye Cumhuriyeti'nin Yerli ve Milli Kökleri


Cengiz Özakıncı:1989 Sonrası Türkiye’de Küreselci Emperyalist Operasyonlar.
Dersim iftiraları-Kanal İstanbul, Monrö Bağlantısı-Atatürk ve Laikli İlkesine Yönelik Psikolojik Harekat Nasıl ve Neden Başladı

Cengiz Özakıncı: ABD’de Ulusal Demokratik Cumhuriyet’in Temelleri
Amerika'da okullarda öğrencilere okutulan Ulusal Ant
- Atatürk'ün Eğitim Sistemi


Amerikan Ulusal Andı

"Pledge of Allegiance - Brody Middle School"



Türkiye'de "Öğrenci Andı" Pkk ile Açılım Döneminde Kaldırıldı.13.10.2013
Prof.Dr. Erol Manisalı: Amerika'nın yürüttüğü karşı devrim


GENÇLİĞE HİTABE
Analiz

AKP-BDP çatısı altında Türkiye Cumhuriyeti’ni dönüştürmeye çalışanlar, 18 yıl önce (1993-1994) Kürt-İslam çizgisindeki Yeni Zemin’de örgütlenmiş... 3.6.2011-Yeniçağ 
https://www.yenicaggazetesi.com.tr/-51438h.htm
Yeni Zemin Dergisi Konu Başlıkları:
https://katalog.idp.org.tr/dergiler/610/yeni-zemin



Yıl 1993; Sayın Recep Tayyip Erdoğan (Refah Partisi İstanbul İl Başkanı, MKYK Üyesi) Sayın Bülent Arınç (Refah Partisi MKYK Üyesi) ve Sayın Mehmet Metiner (Yeni Zemin Dergisi Genel Yayın Yönetmeni).


Yıl 1993; Sayın R.Tayyip Erdoğan, Bülent Arınç ve Mehmet Metiner birlikte bir açık oturumda


Türkiye'nin siyasi yapısının islami yönde değiştirilmesini temel hedef edinmiş Yeni Zemin Dergi Yazarları, TSK yapısının değiştirilmesini de misyon edinmiş.

Aynı zamanda eyalet, hilafet gibi söylemlere sahip Em.Tuğg. Adnan Tanrıverdi 15 Temmuz 2016 sonrası TSK'da yaptırdığı değişiklikleri sıralıyor:


İçişleri Eski Bakanı Sadettin Tantan'ın HÜDA PAR ve Hizbullah Tespitleri