11/07/2016
Değerli dostlarım;
Eski adı “PERA” olan Beyoğlu’nda şöyle bir gezinelim, İstiklal Caddesinden Tünel’e kadar biraz da ara sokaklara girerek, eskiyi yad edelim.
(Pera)
Burası İstanbul’un hemen hemen her semtinde olduğu gibi, tarih kokan, sanat ve kültür kaynağıydı. Taksim Meydanı tarihi olayların yaşandığı bir yerdir. Acı, tatlı birçok olaya tanıklık etmiştir. İlk aklıma gelen, hani sonraları beğenilmeyen ve devamlı değiştirilmeye çalışılan 1960 anayasası için, Türkiye Milli Talebe Federasyonunun tertiplediği, rahmetli İsmet İNÖNÜ’nün “Anayasaya Evet” mitingine katıldığımı hatırlıyorum. Yakaya takılan kenarı tırtıklı lacivert “Evet”i hala saklarım.
(İstiklal Caddesi)
Taksim meydanında Atatürk anıtının karşısındaki sular idaresine ait yerde özellikle bayramlarda rengarenk fıskiyeleri, kat kat dökülen suları seyretmek, görsel bir keyifti. Bu yer ile gezi parkı arasında kalan bölümde sonradan yıkılan Kristal gazinosu vardı. Bayramlarda törenler buradan kuşbakışı izlenebiliyordu. Ancak, tabii ki ahbap vasıtasıyla. Sonraları yıkıldı tabii. Ama yan apartmanın altında icrai sanat eden büfede, Kristal hamburger damak tadı olarak devam etti gitti. Şimdilerin “Islak hamburgen” dendiği lezzetti o. Diğer yanda da meydana hâkim noktada, hani şimdi altında büfelerin bulunduğu yerin üzeri Eftalapos kahvesiydi. Meydanı seyrederek bir şeyler içebileceğiniz güzel bir yerdi. Hemen karşısında Sıraselviler girişinde, Taksim Sineması ve de Bülent Ersoy’un ilk sahne aldığı, onlarca ünlünün program yaptığı meşhur Maksim Gazinosu.
Sıraselviler’de Cihangir’e doğru ilerlersek, Metin Akpınar, Zeki Alasya’nın oyunlarını sergilediği Devekuşu kabare tiyatrosunu görebilirdiniz.
Şimdi artık İstiklal caddesine yavaş yavaş girelim. Sağ tarafta Fransız konsolosluğu. Bir dönem, önünde yüzleri caddeye dönük inzibat askerinin durduğu ve her geçen rütbeliyi geri dönerek selamlama yaptığı nokta.Bu sahneyi gelip geçen herkes gururla izlerdi. Aşağı doğru yürüdüğümüzde Mis sokağının köşesinde, eski Galatasaraylı Turgay Şeren’in işlettiği mağaza çıkardı karşımıza. Kendisi her zaman orada durmadığı için acaba ne zaman gelir de, biz de görürüz diye insanlar oradan geçerken merakla bakarlardı. Sol tarafımızda da Lale ve Yıldız sinemaları. Onların tam karşı köşesinde Karaköy muhallebicisi. Muhallebici dükkanı dediğinizde, hanımefendilerin, beyefendilerin oturdukları, sohbet ettikleri, o güzel lezzetleri keyifle tattıkları ağır mekanlar olarak düşünmek lazım. Bu arada Pınar birahanesi de ayrı bir güzellik ve lezzet durağıydı. Aynı binada üst katında Fitaş, alt katında da Dünya sinemalarını da anmadan geçmeyelim. “Dünya” ilk yapıldığında içerde sigara içilebilecek, deniyordu. Reklamı öyle yapılmıştı. Ama sonraları, itfaiye izin vermedi, denildi. Yine sol tarafta Büyük Parmakkapı’da Atatürk Lisesi ve Afrika Hanı.
(Afrika Han)
Bu nedir demeyin. “Arka Sokaklar” dizisinde sık sık gösterilen, bir avluya kapısı açılan, apartmanlardan oluşan bir yapı. Galatasaray yönünde ilerlerken, bu kez Küçük Parmakkapı’da Galatasaray kulübünün, kulüp binası vardı. Bursa sokağı köşesinde tarihi bir hamam. Karşısında Ağacami. Rahmetle anmadan geçemeyeceğim. İmamı, nur içinde yatsın Hacı Rahmi efendi aydın bir din adamıydı. Camiin yanında tarihi Rebul eczanesi, Onun biraz ilersinde, Saray Muhallebicisi ve Münür Nurettin Selçuk’un, Yıldırım Gürses’in ve bir çok ünlünün konser verdiği sinemalar. Bu arada söylemeden geçmeyeyim. Saray Muhallebicisinin işletmeciliğini,şimdilerde Büyük Şehir Belediye Başkanı olan Sn.TOPBAŞ’ın babası yapıyordu. Ağırlığından girmeye çekindiğimiz o mekanı bir de şimdi gidip görün. Sol taraftaki Alkazar sineması ve Atlantik birahanesini de unutmamak gerek. Eveet biraz daha ilerleyince, rahmetli Tanju Okan’ın, Berkant’ın suare öncesi güzel şarkılarını dillendirdiği, Vasfi Uçaroğlu’nun o harika bateri sololarını yaptığı, Lüks sineması. Onun hemen yanındaki sokaktan kıvrılırsanız, son zamanlarda çok konuşulan Emek sineması, rahmetli, Vasfi Rıza Zobu, Bedia Muvahit gibi birçok büyük ustanın oyunlarını sergiledikleri, Şehir Tiyatrosu ve Ar sineması onun yanından yürüdüğünüzde de Yeşilçam sokağıdır karşınıza çıkan. Sokağın adıdır Yeşilçam. Film şirketleri kastedilerek ifade edilen, Yeşilçam, bu sokağın tam karşısındaki o dönem Langırt salonlarının, kahvehanelerin ve de Yeni Melek sinemasının olduğu Alyon sokağıdır aslında film şirket ve acentalarının olduğu yerler. Pasaj içlerindeki kahvehanelerde, Türk Sinemasının meşhur figüran ve oyuncularını da görebilmek mümkündü. Bu arada, Emek sinemasında 60’lı yılların ortasına doğru çok özel bir ses sistemiyle izleme olanağı bulduğumuz “Batı Yakasının Hikâyesi” filmi çok uzun süre kapalı gişe oynamıştı. Unutulmayanlardandı.
Devam edelim.
Sağ tarafta, Baylan ve İnci pastaneleri, karşısında Hacı Bekir’in dükkânı. Biraz aşağıda törenlerin yapılabildiği, Engin Cezzar ve Gülriz Sururi’nin tiyatro oyunlarının sergilendiği ve bir 10 Kasım ATATÜRK’ü anma töreninde, büyük şair Behçet Kemal ÇAĞLAR’ı tanıma şerefine eriştiğim, Atlas sineması. Yanında. Haldun Dormen ve Metin Serezli’nin yıllarca oyun sahnelediği, pazar günleri de sabahtan çocuklara film oynatan, Küçük Sahne tiyatrosu ve girişindeki kulis bar. Karşısında Rüya sineması, yanında Tokatlıyan İşhanı. Karşısında Kansuk eczanesi ve köşesinde her türlü kolonya ve parfümü bulabileceğiniz “Hasan Deposu”. Yine karşısında, çok önceleri de “Degustasyon” lokantası. Hemen yanıbaşı çok yazılan, anlatılan tarihi “ÇİÇEK PASAJI” yazar-çizerlerin, gerçek entellektüellerin akşamüzeri bir iki tek attığı, doyulmaz sohbetlerin paylaşıldığı o mekân.
Fıçı bira, midye tava, buzlu badem olmazsa, olmazlarındandı. Spesiyal bira Arjantin büyük bardakla servis edilirdi. Üzerine mermer kesilmiş ahşap bira fıçılarından oluşan masanızı donatırdınız. Biz bize, diz dize KİMENE meyhanesi aklımızda kalanlardan. En son kalan meyhanecilerden de “Entel Cavit” bir başka rengiydi, Çiçek Pasajının. Yanıbaşında Beyoğlu balık pazarı. Az ilersinde Tavuk pazarı. O yıllar tavuğunuzu buradan alır kestirir, tütsü ve ayıklama işini evinizde yapardınız. Şimdiki gibi fabrikasyon tavuk yoktu. Ve de tavuk yemek hayli pahalı imiş, demek ki. Borç 1000’i geçtimi, her gün tavuk ye, derlerdi. Tabii yol üzerinde de Aynalı pasaj dediğimiz, Avrupa pasajı. Geriye dönersek, köşesinde Sakarya Muhallebicisi. Balık pazarının bitiminde Kalyoncukulluğu caddesi üzerindeki, o efsane futbolcu Lefter Küçükandonyadis’in gittiği Berç’in “Dergezeryan” kuru kahvecisi. Eveeet geldik Galatasaray’a solda Lisesi, sağda postanesi. Her yaştan insanın buluşma yeriydi o yıllar Galatasaray postanesi. Fazla uzatmadan kısa kısa da oradan Tünel’e doğru uzanıverelim.
Tarihi Elhamra sineması bir dönem rahmetli Muzaffer Hepgüler’in, İstanbul Tiyatrosu adıyla, Celal Sururi,Ali Sururi, İlhan Daner, Zafere Önen, Alev Sururi, Toto Karaca, Ekrem Dümer, ile onlarca güzel tiyatro oyunu ve operetleri sahneledikleri, mekan. Yanılmıyorsam Müjdan Gezen’de buradan yetişmişti. Yol boyunda tarihi San Antuan klisesi. Rus konsolosluğu dahil, yabancı devletlere ait temsilciliklerin bulunduğu bölüm. Sol tarafta sokak içinde Sular İdaresi ve rahmetli Muammer Karaca’nın tiyatrosu. Daha ilerde, Mayer ve Admirali konfeksiyon mağazaları ve Markiz, Lebon pastaneleri. Tünel’e yaklaştığımızda da sol tarafta, bir çok ailenin evliliğe ilk adımını attığı Beyoğlu Evlendirme Dairesi ve tünel meydanı. Sağ tarafta, Asmalımescit, yanıbaşında Perapalas Oteli. Hani Agatha’nın roman yazdığı otel. Bu tarafı kısaca tararsak, Tepebaşı Dram tiyatrosu, onu da yaktılar gerçi. Yanında da eskinin değerli sanatçılarının programlar yaptığı, Tepebaşı gazinosu. Karşısında da yine bir çok meşhurun program yaptığı meşhur Cumhuriyet Pavyonu.
Beyoğlu’nda gezmek, oradaki mekanlara gitmek için insanlar özenle giyinir, süslenirlerdi.
Sonraları, ipini koparanın cirit attığı yer değildi eski Beyoğlu ve İstanbul. İnanın semt çocuğu olarak dahi Beyoğlu’nda bir yere girerken çekinirdik.
Büyük şair, rahmetli Behçet Kemal Çağlar “Kalamış” şarkısının güftesinde ne demiş. İstanbul’u sevmeyen aşkı ne anlar.
Bir çırpıda anlatayım, derken, unuttuğum, hatırlamadığım yerler olmuştur mutlaka. Her ne kadar sürç-u lisan ettiysem affola.
Sevgi ve saygılarımla.