Orhan KAYA
orhan.kaya.61@hotmail.com
YALNIZ CUMHURİYET
17/03/2016 Saygıdeğer Okuyucularım, Kıymetli Meslektaşlarım, İnsani Haklarından mahrum bırakılmış olan biz assubayların sorunları derneğimizin üstün gayretleri ile belli bir seviyeye ulaşmış bulunmaktadır. Bu gayretler insan hakları ve hukuk alanında çok gerilerde olan ülkemiz için umut vericidir. Zira hukuk ve insan hakları zaman gelir ki ona inanmayanlara da gerekli olabilir. Tarihin sayfalarına baktığımızda insafsızca hareket edenlerin nasıl da adalet istediklerini görmekteyiz. Hukuk, demokrasi, cumhuriyet, insan hakları ve bunun gibi hususlar bizler için önemli unsurlar. Ülkemizde hukuk sisteminin bazı güçlerin elinde bir o yana bir bu yana gidip geldiğini AYİM ve sivil yargı organlarından assubayların aleyhine çıkan kararlarından görmekteyiz. Bir yargı kararı ile assubayların OYAK yönetiminde yer almasının önüne hiçbir ‘’gerekçe’’ gösterilmeden geçilmesi hafızalarımızda halen tazeliğini korumaktadır. Bu gelişigüzel, keyfi ve insanlık dışı kararlar ne yazık ki ülkemize PKK’dan DHKPC’den veya irticai hareketlerden daha çok zarar vermektedir. Bu kararların verilmesinde idarecilerin etkili olduğu bir gerçektir. Terör belası olduğu halde iken yerli silah sanayinin geliştirilmemesi ve ülkemizin silah sanayi ihtiyacının %80’ini ithal eden idarecilerin ne olduklarının kararını ise Siz Saygıdeğer Okuyucularıma bırakıyorum… Şöyle bir hafızamızı yoklarsak’’…Almanlardan 298 Leopar tankı alımı, bu tanklara ait 30 milyon euroluk yedek parça alımı,120 savaş uçağının 10 milyon dolara alımı, 4 adet deniz altı alımı, İsrail’de tank modernizasyonuna, helikopter alımı, bunların alımı için dışarı akıtılan milyon dolarlar…’’. Bir yanda da milliyetçilik söylemleri yayılmakta, muhtemeldir ki bir tarikata mensup,başı örtülü şehit annesinin eli öpülmekte…ve ona Yerli Malı Savaş Helikopteri yerine ‘’anı fotoğrafı’’hediye edilmekte… Terör belası nedeni ile silah alımlarında TSK’nın bu kadar dışa bağımlı olmasını iyi niyetli bulmamaktayım. Son altı ayda ülkemizde meydana gelen gelişmeler ihtilal niteliğindedir. Bunun başkaca tarifi yoktur.Bu işlerden halkımız ve biz assubaylar her zamanki gibi zararlı çıkacağız.Terörle mücadele yasası ile beraber assubayların haklarını verecek olan yasa neden çıkmadı? Türk insanı, halkımız şunu hiç ama hiç unutmasın… Türkiye’de asTsubaylar insani haklarına kavuşmadıkça veya asTsubaylar haklarını almak için mücadeleye başlamadıkça ülkemizde ATATÜRK DEVRİMLERİ hayata geçmeyecektir. Öğrenimin faydası 1’e 4 olarak kabul edilmektedir. Yani öğrenime bir lira yatırım yaptığınızda 4 liralık fayda elde ediliyor.Durum böyle olunca kendi imkanları ile öğrenim seviyesini artırarak,hem kendisine hem de ülkesine dört kat fayda sağlayan asTsubayları desteklemek,takdir etmek ve haklarını medeni bir şekilde teslim etmek gerekiyor… Assubayların hak arama mücadelesi şimdilik tek temsilcisi olan TEMAD çatısı altında devam etmektedir… Son günlerde mücadelede yavaşlama görmekteyim. Bunda, bilinçli olarak ülkemizde meydana getirilen gündemlerin etkili olduğunu söylemek mümkün… TEMAD’ın önünü kesmeye çalışanlara diyeceğim şu dur ki; Nasıl ki aynı amaca yönelik yüzlerce parti kurulabiliyorsa derneklerde o şekilde, yedi kişi ile farklı adlarda kurulabilir ve yola devam edilebilir. TEMAD pek çok fakülte mezunu mağdurların temsilcisidir. Çözümler çoktur… Mücadele de duygusallık yoktur. Oyalanmak yoktur. Bakın OYAK size ve dolayısı ile bize görüşmek için randevu bile vermedi. İşte mücadele budur. OYAK’ı tutarlı tutumundan dolayı takdir ediyorum. Mücadele iltifatla olmaz. TEMAD dünya tarihini iyi kavrayıp mücadelesini dünyadaki benzer mücadelelerle bağdaştırmalıdır. TEMAD mücadelesini dünya tarihi ile bağdaştırdığında ilerideki geleceği seviyeyi de otomatikman görecektir. Yüce Allah tarafından topraktan yaratılarak, beden,ruh ve nefisten oluşturulan bizler; ırkımız,dilimiz ,dinimiz ne olursa olsun bir sıvı ile anne karnında oluşmaktayız. Anne karnındaki 40’ıncı gün Ruh bedenimize girmekte, 9 ay 10 günlük sürenin sonunda ise dünyaya gelmekteyiz. Bu gün Alman’da Fransız’da İngiliz’de… bu şekilde dünyaya gelmektedir. Dünyaya gelen bebek belli aylarda değişik gelişimler göstermektedir(1). Bu gelişimi hepimiz yaşadık ve halen de yaşamaktayız. Devletlerin gelişlimi de buna benzer. Tarımdan sanayiye sanayiden hizmete bütün bunlar da devletlerin gelişim evrelerini oluşturmaktadır. Tarımdan hizmet sektörüne geçiş olmamalıdır. Dönemler yaşanmalıdır. Bizim ülkemizde de ne yazık ki yapılmaması gerekenler olmaktadır. Yakınlarımızdan duymuşuzdur ’’çocukluğumu yaşayamadım’’. Bir insan çocukluğunu yaşayamadıysa şayet 90 yaşına da gelse ‘’çocukluğunu yaşamamışlığı’’ bir eksiklik olarak hissedilecektir. Gelişmiş devletler sanayi devrimini, buharın bulunuşu ile yaşamaya başladı. Zengin sınıfla işçiler, din adamları karşı karşıya geldi. Çok kanlı iç çatışmalar oldu ancak sonucunda karşılıklı bir uzlaşıya varıldı. Demokrasi, insan hakları, hukuk böylece gelişti. Ve bu devletler bugün dünyaya hükmetmekteler, fert başına milli gelirleri 20-40 bin dolar arasında değişmekte, dünya kaynaklarından daha çok istifade etmektedirler. İşte demokrasinin beşiği diyebileceğimiz, sanayi devrimin yapıldığı İngiltere’nin bazı bilgileri (2): İNGİLTERE Dış ülkelerde haklar alın teri ile kan ile kazanılırken Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK Türk insanı her şeyin en iyisine layıktır demiştir ve Türk halkı bazı haklara Avrupa ülkelerinden bile önce kavuşmuştur. Buna en büyük örnek kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesidir. Fakat demokrasi kültürü bir türlü gelişmemiş olan idarecilerimiz nerede ise kadınlarımızın bu hakkını dahi elinden almak istemektedirler. Gelişmemiş ülkelerde askerlerin sözü geçerlidir. Her ne kadar gelişmekte olan bir ülke olduğumuz söylense de ben buna pek inanmamaktayım. Gelişme olsa, terörde 15 yıl önceye gider miydik? Demek ki biz gerileyen bir ülkeyiz. Gerileyen, bir türlü gelişemeyen ülkelerde herkes askerdir, Harbiyelidir. Bütün açıklamalar dinleyen rütbelilerin sıkıntıdan uyukladığı şatafatlı salonlarda yapılır. Halkın önünde konuşmaktan korkulur. Çünkü halk açlık ve sefaletten dolayı tehlikeli olarak görülür. Genelkurmay başkanımıza göre ülkemizdeki herkes birinci sınıf vatandaş. Assubayların birinci sınıf vatandaş olmadığına dair pek çok veriler ortada olduğu halde iken, bunlar niçin görmezden gelinir ve böylesine gerçeklerden uzak beyanat verilir? Doğrusu assubaylara haklarını vermede engel çıkaranları iyi niyetli görmemekteyim. Dünyamız binlerce yıldır insanları bağrında yaşatmaktadır. Tarih sadece bizimle başlayıp bizimle bitmemektedir. Bu dünya kimseye kalmamıştır. Bir gün biz de terki diyar edeceğiz. Ancak biz istiyoruz ki bizden sonra burada yaşayacak olan çocuklarımız insanca yaşasınlar. Kimsenin boyunduruğu altında kalmasınlar. Kızlarımız tecavüze uğramasın, Irak’taki gibi. Bütün çabamız bunun içindir. İnsan Haklarına Saygılı, Demokratik, Laik, Sosyal Hukuk Devleti olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bağrında yaşayan, cephede en ön saflarda bulunan biz assubayların insanlık dışı meseleleri halen çözülmemiştir. Ülkemizde Cumhuriyet’i yaşatacak olan Demokrasi yoktur. Cumhuriyet yalnız kalmıştır.Yalnız yaşamak ise çok zordur… Yorumlardan gördüğüm kadarı ile meslektaşlarım TBMM’de ret edilen yasa tasarısını köşemizde görmek istiyorlar… 16 Mart 2006 tarihinde genelkurmay başkanlığının engellemesi ile sonuçlanan yasa teklifine ait TBMM görüşme tutanağını aşağıda sunuyorum… Bu tutanak;’’ATATÜRK’ün izindeyiz’’, ’’ATATÜRK içimizde’’, ’’Herkes birinci sınıf vatandaştır…’’, ’’Minareler Süngümüz..’’, ’’Kanlı mı geleceğiz Kansız mı..’’ diyerek bizleri savunmada dışa bağımlı kılan herkese ithaf olunur…21.04.2006 Saygılarımla… Orhan Kaya *** ASSUBAYLARIN ÖZLÜK HAKLARININ TBMM’DE GÖRÜŞÜLMESİNE AİT 16.03.2006 TARİHLİ TUTANAK Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; az önceki, İçtüzüğümüzün 19 uncu maddesi gereğince sıra sayısı 1088 ve 1104 olan iki kanun teklifinin gündeme alınması konusunda lehte görüşlerimi belirtmek için söz almış bulunmaktayım; şahsım ve Grubum adına Yüce Meclise saygılarımı sunuyorum. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1088 ve 1104 sıra numaralı kanun teklifleri, Türk Silahlı Kuvvetlerinde astsubay olarak hizmet vermiş sonra emekliye ayrılmış Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarının mağduriyetlerinin bir ölçüde giderilmesine ilişkin teklifler idi. Bu teklifler, süresi içinde, 45 gün içinde, İçtüzük gereğince komisyonlarında değerlendirilmemiş idi. Biz de, bunun üzerine, değerli arkadaşım Enver Öktem'le beraber, yine İçtüzüğün bize verdiği olanaktan yararlanarak 37 nci madde gereğince bir önerge verdik ve Yüce Meclis burada oybirliğiyle bu iki teklifin sıraya alınmasını kabul etti; yani, şu anda, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin astsubaylarla ve binbaşılarla ilgili iki teklifi görüşülmek için sırada bekliyor; ancak, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun bugün bunların sıraya alınması konusunda yaptığı teklif, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu tarafından reddedilmiştir. Şimdi, öncelikle, bir teşekkürümü belirteyim; Meclis, iki teklifi de kabul etmiştir ve sıraya almıştır; ancak, bugün görüşülmesi reddedilmiştir. Değerli arkadaşlar, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak, Meclisin şu anda gündeminde bulunan ve görüştüğümüz Değişik Adlar Altında İlave Ödemesi Bulunmayan Memurlara ve Sözleşmeli Personele Ek Ödeme Yapılması Hakkındaki kanun tasarısından sonra, biz, bunların sıraya alınmasını teklif etmiştik. Yani, Türkiye'deki 2 800 000 civarındaki kamu görevlisinin 1 400 000'ini ilgilendiren ve değişik adlar altında eködemesi bulunmayan memurların durumunun görüşüldükten sonra bunun görüşülmesini istemiştik; ama, bu, çeşitli gerekçelerle kabul edilmemiştir. Yani, başta, kamuoyu ve ilgililer tarafından bir tepki gösterilmesin diye gündeme alınan ve samimî olduğuna inandığım bu görüş, bugün tamamen tersi bir düşünceyle gündeme alınmamıştır. Bunu doğru bulmuyorum. Bunun hiçbir yasal gerekçesi de yoktur. İşte Millî Savunma Bakanına soralım, Genelkurmaya soralım, komisyonlarda bir görüş belirttikten sonra bunları yapalım düşüncesi, doğru bir düşünce değildir; çünkü, benim yaptığım araştırmalarda, bu kanun teklifini verirken, burada Genelkurmayın görüşü de bellidir, Türk Silahlı Kuvvetlerinin görüşü de bellidir, Millî Savunma Bakanlığının görüşü de bellidir. Bu görüşler bellidir ve neden komisyonlarda 45 gün bekleme süresi içinde bunlar dile getirilmemiştir ve komisyon sıralarına alınmamıştır şeklinde bir soruyu da burada sormak gerekmektedir. Yine, değerli arkadaşlar, 40/40'la ilgili Cumhuriyet Halk Partisinin verdiği bütün önergeler hem komisyonda hem de burada reddedilmektedir. Hatta, bir nezaket kuralı vardır, bir karşılıklı kabulü vardır Meclisin; komisyonlarda görüşülen konular, verilen haklar, Meclis Genel Kurulunda, bugüne kadar, çok fazla geri alınmamıştır; ta ki, dün, Meclisin yaptığı bir birleşimdeki duruma kadar. Bakın, az önce söylediğim 1103 sıra sayılı kanun tasarısının 3 üncü maddesinin (g) bendinde genel idarî hizmetleri sınıfında çalışan, genel idarî hizmetleri sınıfında görev yapan memurların durumunu bir nebze iyileştiren bir teklif Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edilmesine karşın, dün, burada,bir önergeyle, bu yardımcı genel idarî hizmetler sınıfındaki memurların ve sözleşmelilerin hakları geri alınmaya çalışılmıştır değerli arkadaşlar. Yani, bunlar kimdir; Maliye Bakanlığı devlet bütçe uzmanları, sosyal güvenlik uzmanları, çalışma uzmanları ve bunun gibi genel idarî hizmetler sınıfında çalışan memurların Plan ve Bütçe Komisyonunda iki grubun kabulüyle kararlaştırılan hakları burada geri alınmaya çalışılmaktadır. Yani, burada hangi grubun samimî hangi grubun samimî olmadığı düşüncesini yüce halkımızın takdirlerine sunuyorum. Değerli milletvekilleri, bu konuyu böyle belirttikten sonra kanun teklifine gelmek istiyorum. Şimdi, üstsubaylardan sayılan binbaşılar, 211 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanununun ilgili maddesine göre binbaşılar üstsubaylardan sayılmıştır. Astsubaylarda bunların eşiti, iki kademeli başçavuşlarla, kıdemli başçavuşlardır. Bunlar üstsubay sayılmasına karşın, değerli arkadaşlar, maalesef, bugüne kadar bunlar temsil tazminatı alamamaktadırlar. Genelkurmayın bu konuda görüşü vardır, Türk Silahlı Kuvvetlerinin bu konuda görüşü vardır, Millî Savunma Bakanlığının bu konuda görüşleri vardır. Sadece Maliye Bakanlığının karşı görüşü nedeniyle, yasal hakları olmasına karşın, her türlü koşulları olmasına karşın, bu saydığım Silahlı Kuvvetler mensuplarına temsil tazminatı verilmemektedir. Temsil tazminatı alan ve alamayan bir binbaşı ile yarbay arasında hemen hemen ayda 500 YTL civarında bir aleyhte fark bulunmaktadır. Değerli arkadaşlar, Türk Silahlı Kuvvetlerinin bazı mensupları, elimdeki çizelgeye göre, yoksulluk sınırının altında yaşamaktadır. Bunlar da, kıdemli binbaşıdan aşağıya doğru giden ast rütbeler, teğmene kadar; yine, astsubay sınıfından kademeli kıdemli başçavuşlardan astsubay çavuşlara kadar giden rütbelerdir. Bunlar, maalesef, şimdi yoksulluk sınırı altında yaşama tutunmaya çalışan Türk Silahlı Kuvvetlerinin mensupları ve emeklileridir. Az önce ben Sayın Çetinkaya'nın güzel bir konuşmasını dinledim. Kendisini kutluyorum. Bakın değerli arkadaşlar, bu arkadaşlarımızı, bu kuvvet mensuplarını biz her yere gönderdik. 18 Mart'ta Çanakkale Deniz Zaferini kutlayacağız. Çanakkale Deniz Zaferinde, o süngülerin altındaki bu en büyük savaşta, en büyük siper savaşında işte bu personel de vardı Sayın Çetinkaya. Biraz sonra oylanacak, özellikle sizin oyunuza bakmak istiyorum. O güzel konuşmanızın arkasından, işte bu zaferi yazanların şimdiki sefalet durumlarını eğer düzeltmek istiyorsak, nutukların yanında, biraz da icraatta bunları yapmaya çalışalım. (CHP sıralarından alkışlar) Dumlupınarları bunlar yaptı; Birinci, İkinci İnönü Zaferlerini bunlar kazandı, Sakarya Savaşını bunlar kazandı, Başkomutanlık Meydan Savaşını kazananların içinde bunlar da vardı. "Kore'ye git" dediniz, gittiler; "Kıbrıs'a git" dediniz, gittiler; emir aldılar, sonunda aynen Mustafa Kemal'in dediği gibi "üç dakika sonra öleceklerini biliyorlardı." ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Elindeki Kur'anla. BÜLENT BARATALI (Devamla) - Okuma yazma bilenler ellerindeki Kur'anla, okuma yazma bilmeyenler ellerinde Kur'an ve okuyarak, üç dakika sonra ölüme gidenlerin, emri reddetmeyenlerin başında bunlar da vardı değerli arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar) Şimdi, eğer Gabarlarda, Tendüreklerde, Türk Bayrağı dalgalanıyorsa, işte bu personel de bunların arkasında var. (CHP sıralarından alkışlar) Bunlara bir şeyler verelim. IMF'nin direktifleri arkasına saklanmayalım değerli arkadaşlar. Burada bir nüans yapalım. Bu gazilere, yoksulluk sınırı altında yaşamaya mecbur bıraktığımız bu insanlara şimdi bir şeyler vermeye çalışalım. Hepsi bunların 100 000 kişi değerli arkadaşlar. Anadolu'nun bağrından çıkan bu insanlara, açlık sınırı altında yaşama tutunmaya çalışan, o üniformanın onurunu hiçbir zaman ayak altında tutmayan bu insanlara, değerli arkadaşlar, burada, bu gazi Mecliste, sizin de söylediğiniz gibi, bir şeyler vermeye çalışalım. Türkiye'nin büyüklüğü, Türkiye'nin bütçesi, bence, bunu vermeye yeter diye düşünüyorum. Şimdi televizyonlarının başında, ölenlerin, şehitlerin çocukları ve onurlu kadınları ve çok az bir parayla yaşamaya çalışan astsubaylar, binbaşılar, bir hakkın teslimini bu gazi Meclisten bekliyorlar. Ben, bu düşünceyle, bu teklife evet diyeceğinizi biliyor, bu başlangıçtaki samimiyetinizi burada görmenin mutluluğunu… (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BÜLENT BARATALI (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan. BAŞKAN - Buyurun Sayın Baratalı. BÜLENT BARATALI (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan. Burada, bu kararın mutluluğunu bu gazi Meclisten tatmayı bekliyorum; bu düşüncelerle, hepinize saygı ve sevgiler sunuyorum. Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Baratalı. Grup önerisinin lehinde söz isteyen, İzmir Milletvekili Enver Öktem; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar) HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, bir lehte, bir aleyhte yapmadınız. BAŞKAN - Sayın Koç, niye heyecanlanıyorsunuz! HALUK KOÇ (Samsun) - Bir lehte, bir aleyhte yapılırdı Sayın Başkan. BAŞKAN - Kura çekeceğiz Sayın Koç, aleyhte söz için. Buyurun Sayın Öktem. ENVER ÖKTEM (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri, şahsım ve üyesi bulunduğum Cumhuriyet Halk Partisi adına, saygıyla selamlıyorum. Değerli arkadaşlarım, 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Yasasının bazı maddelerinin değiştirilmesi, bazı maddelerinin ilavesiyle ilgili yaklaşık bir yıl önce verdiğimiz kanun teklifinin gündeme alınması, bundan birkaç oturum önce yapılan oylamada kabul edilmişti. Bugün de, Danışma Kurulu marifetiyle, bunun ön sıralara alınmasını talep ettik; ancak, Danışma Kurulunda bu önerimiz kabul görmedi ve Genel Kurulumuz marifetiyle bunu ön sıralara almak için söz almış bulunuyorum, bu teklifimizi önermek için. Tabiî, buradaki amacımız değerli arkadaşlarım, halen görüşülmekte olan devlet memurlarımıza, sözleşmeli personelimize yapılmak istenen kimi ek katkıların, kanun teklifinin görüşülmesini daha ileriki sıralara attırmak değil; öncelikle o kanun görüşülsün, bitirilsin ve daha sonra da Silahlı Kuvvetlerimizle ilgili bu kanun görüşülsün talebinde bulunmaktayız. Değerli arkadaşlarım, aslında bu teklifimiz, ayakları havada olan bir teklif değil. Bugün 100 000 civarında astsubayımız, halen, fiilen Genelkurmayımızda, Türk Silahlı Kuvvetlerimizde görev yapmaktadırlar. Bir o kadar subayımız ise, buradan emekli olmuşlardır. Yaklaşık 200 000 insanımızı ilgilendiren, aileleriyle birlikte değerlendirildiğinde -bana verilen rakamlar eğer doğruysa- yaklaşık 1 200 000 yurttaşımızı direkt ilgilendiren bir kanun teklifidir. Bu kanun teklifimizi yaparken, aslında Anayasada var olan hakları kullanmak için bu teklifi yapmış bulunuyoruz. Türkiye'de, sadece, Anayasanın verdiği haktan yararlanamayan tek kesim, maalesef, astsubaylardır değerli arkadaşlarım. Anayasamızın başlangıç maddesinde "bu ülkenin yurttaşları, bu ülkenin, hem nimetlerinden hem de külfetlerinden eşit bir şekilde yararlanırlar" denilmektedir; ama, maalesef, bugüne kadarki uygulamalar, astsubaylarımızın bunun külfetinde sorumluluk sahibi oldukları halde, nimetlerine gelindiğinde, herhangi bir paylaşımın söz konusu olmadığını görmekteyiz. Değerli arkadaşlarım, şu anda, bizi, Türkiye'nin birçok ilinde bu astsubaylarımız da izlemektedirler. Hakkâri'sinden, Antalya'sına, oradan İzmir'ine, Edirne'sine, Van'ına, Kars'ına kadar şu anda bu arkadaşlarımız bizi izlemektedirler. Astsubaylarımız, 1967 yılında çıkartılan bu kanunla beraber bu haklardan yararlanmaya başlamışlardır; 67 yılından bu yana bu kanuna 29 tane geçici madde ilave edilmiştir, 83 tane ek geçici madde ilave edilmiştir; maalesef, bu 29 ve 83 maddeye rağmen bugüne kadar astsubaylarımızla ilgili herhangi bir iyileştirme söz konusu olmamıştır. İstenilenler de çok farklı, afakî şeyler değildir. Başlangıçta, astsubaylarımız, öğrenim olarak, ortaöğrenim düzeyinde öğrenim görmüşlerdir; ama, bugün yüzde 50'yi aşkın insanımız yüksekokul mezunudur, üniversite mezunudur; hatta, bunların kimisi lisans eğitimi almıştır, daha üst lisans eğitimleri almıştır ve giderek eğitimleri yükselmektedir. Türk Silahlı Kuvvetleri ülkemizin gözbebeğidir, astsubaylarımız da Türk Silahlı Kuvvetlerimizin âdeta belkemiğini oluşturmaktadırlar; bir iskeleti hüviyetindedirler bu insanlar. Bunlar, Türkiye'nin en zor gününde, Türkiye çıkarları söz konusu olduğunda, her türlü olayda, rahatlıkla sorumluluklar yüklenmiş ve bu sorumlulukları yerine getirirken de gerekirse canlarını feda etmekten çekinmeyen insanlardan oluşmaktadır. Değerli arkadaşlarım, yüksekokulu bitirmiş olduğu halde 1 inci derecenin 4 üncü kademesine kadar yükselemeyen tek kesim de bu insanlardır. Değerli arkadaşlarım, bizim getirdiğimiz bu kanun teklifinde bunların derecelerini, kademelerini yeniden düzenlemek istiyoruz, kıdemlerine uygun haklarını kendilerine teslim etmek istiyoruz. Daha önce çıkarılan yasal düzenlemelerde, Kara Harp Okulunda iki yıllık yüksekokulu bitiren subaylarımız, dört yıllık üniversiteyi bitirmişçesine bütün hakları kendilerine teslim edilmiştir. O dönemde astsubaylarımızın okuyabileceği okullar söz konusu olmadığı için bu haklardan yararlanamamışlardır. Taleplerimizden birisi de, emekli olan bu yurttaşlarımızla ilgili, bunların da yüksekokul bitirmişçesine kendilerine daha önce verilen hakların teslimini sağlamakla ilgilidir. Değerli arkadaşlarım, astsubaylarımız, gerçekten Türk Silahlı Kuvvetlerimizin belkemiği demiştim. Millî Savunma Bakanlığımız, bir yıl önce verdiğimiz bu kanun teklifimizi her nedense bir türlü komisyonların gündemine getirmedi; ancak, Genel Kurulumuz, bunu direkt gündeme alarak buradaki zaafı gidermeye çalıştı. İddia odur ki, Genelkurmayımızın, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin bu kanun teklifine karşı çıkışıyla ilgilidir. Kesinlikle böyle bir şey söz konusu değildir. Türkiye Büyük Millet Meclisi, halkın temsilcisidir; milletvekilleri, halkın temsilcisidir; bu Parlamentonun üzerinde başka bir gücün olduğunu herhalde söylemek mümkün değildir. Şu anda astsubaylarımız bu oturumu izlemektedirler ve onlar inanmaktadırlar ki, Türkiye Cumhuriyetini temsil eden Parlamento, kim ne derse desin, eğer, bu kanun teklifi mantığa uygunsa, yüreğe uygunsa, akla uygunsa, millî iradenin tecellisini bu Parlamento sağlayacaktır ve inanıyorum ki, astsubaylarımız, bu teklif geçtiği takdirde de, yine, bu Parlamentonun huzuruna selamla duracak kadar da bu olayın eğitimini almış insanlardır. Değerli arkadaşlarım, ben, bu Parlamentonun, birçok kanunu, uzlaşarak, aklın gereğine uygun davranışlar sergileyerek, kanun teklifinin, muhalefetten, iktidardan geldiğine bakmaksızın bir uzlaşma ortamında çıkarabileceğine inanıyorum ve bu kanun teklifi çıktığı takdirde, inanıyorum ki, bu 200 000 yurttaşımızı, aileleriyle birlikte 1 200 000 yurttaşımızı sevindireceğiz ve bir haksızlığı gidermiş olacağız. Bu haksızlık, aynı zamanda değerli arkadaşlarım, Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğu gerçeğini de ortaya çıkartacaktır; çünkü, burada talep edilen hak, hem ülke sınırları içerisindeki hukukla ilgilidir hem de evrensel hukuk ilkeleriyle uyumludur. Eğer, bunu biz gerçekleştiremezsek, Türkiye'de hukuktan, demokrasiden bahsetmek söz konusu olmayacaktır. Bu duygu ve düşüncelerle sizlere tekrar saygılarımı sunuyor ve bu önerimize desteğinizi bekliyorum. Önerimize olumlu oy kullandığınız takdirde, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin belkemiğini oluşturan astsubaylarımızın da size olan sevgi ve saygısı kat kat artacaktır. Bu düşüncelerle saygılarımı sunuyor, teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Öktem. Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisi Grup önerisinin aleyhinde söz isteyenlerle ilgili kura çekiyorum: Eyüp Fatsa, Ordu; Hüseyin Özcan, Mersin. Önerinin aleyhinde söz isteyen Eyüp Fatsa, Ordu Milletvekili. Buyurun Sayın Fatsa. (AK Parti sıralarından alkışlar) EYÜP FATSA (Ordu) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun Grup önerisinin aleyhinde söz aldım; bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. Değerli arkadaşlar, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu, bugün, Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine bir ilave ve gündeme bir katkı sağlamak amacıyla bir Danışma Kurulu talebinde bulundu. İçtüzüğün 37 nci maddesine göre, yine Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna mensup milletvekili arkadaşlarımızın ayrı ayrı verdikleri -İzmir Milletvekili Sayın Bülent Baratalı ve 21 arkadaşının, yine İzmir Milletvekili Enver Öktem ve 14 arkadaşının- Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarının, özellikle de astsubay seviyesinde ve binbaşından aşağı görev yapan subaylarının özlük haklarıyla alakalı veya birtakım sıkıntılarının giderilmesine yönelik kanun tekliflerinin, Meclisin 1103 sıra sayılı kanun tasarısından hemen sonraya alınmasıyla alakalı bir önerileri oldu. Ancak, Danışma Kurulunda bir mutabakat sağlanamadığı için Genel Kurulda bu grup önerisi görüşülüyor. Değerli arkadaşlar, bu her iki kanun teklifi daha önce Türkiye Büyük Millet Meclisinde yine İçtüzük gereği görüşülmüş ve Gündeme alınması kararlaştırılmış. Bugün de, gündemin ön sırasına alınmasıyla alakalı Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun teklifi Danışma Kurulunda görüşüldü. Aslında, bir mutabakat sağlanamadı demek biraz doğruyu ifade etmez; fakat, bazı çekincelerle beraber bu mutabakatın sağlanmadığını ifade etmek istiyorum. Her iki kanun teklifi de Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarımızın özlük haklarıyla alakalı bir düzenlemedir. Biz, dolayısıyla, bu kanun teklifleriyle ilgili bir görüş beyan etmeden önce, Millî Savunma Bakanlığı ve Türk Silahlı Kuvvetleri adına Millî Savunma Komisyonunda görev yapan Silahlı Kuvvetler mensubu arkadaşlarımızla da görüştük. Bu tür bir talep olduğunu; dolayısıyla, bunların gündemin ön sırasına alınarak görüşülmesi talebi olduğunu ifade ettiğimizde, kendileri de, özellikle Sayın Bülent Baratalı ve 21 milletvekili arkadaşının vermiş olduğu teklifle alakalı, az da olsa çekincelerinin olduğunu; ama, genel olarak içeriğine katıldıklarını ifade ettiler. İzmir Milletvekili Sayın Enver Öktem ve 14 milletvekili arkadaşı tarafından verilen önergeye katkı sağlamayı düşündüklerini; yani, buna katkı sağlamak istiyoruz, bizim de bu konuda, bunlara ilave olarak verebileceğimiz düşüncelerimiz var, fikirlerimiz var; dolayısıyla, bunların Millî Savunma Komisyonunda görüşülerek ve Millî Savunma Komisyon üyelerinin ve özellikle de Millî Savunma Komisyonunda Türk Silahlı Kuvvetleri adına Komisyonda görev alan arkadaşların, temsil ettikleri kesim adına buna katkı sağlamak istediklerini ifade ettiler. Biz, bu düşüncemizi, bu görüşmelerimizle ilgili fikirlerimizi, Danışma Kurulunda da, parti sözcüleri arkadaşlarımıza ifade etmiştik; yine, aynı noktadayız. Arkadaşlar, içerik itibariyle, aşağı yukarı iki kanun teklifi de birbirine yakın kanun teklifleridir. Eğer, bunlar birleştirilerek Komisyonda görüşülürse, Komisyonun ve Millî Savunma Komisyonu üyelerinin de buna teklifleri ve düşünceleri ilave edilir, katkıları sağlanırsa, ben öyle zannediyorum ki, parti gruplarının bunların görüşülmesinde ve kanunlaştırılmasında destek olacağı kanaatindeyim; yani, bunu, kendi Grubum adına da söylüyorum. Tabiî, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin omurgasını oluşturan, özellikle, gerçekten hem teknik hem eğitim hem idarî kadrolarında önemli görevler ve sorumluluklar yüklenen astsubaylarımızla ilgili yapılacak yasal düzenlemeye, bütün siyasî parti gruplarının, hiçbir önyargıyla katılmadan ve kapılmadan, destek vereceği noktasındaki samimî kanaatimi de sizlerle ve kamuoyuyla paylaşmak isterim. Buradaki durum, bunların birleştirilerek Millî Savunma Komisyonunda görüşülmesi ve Millî Savunma Komisyonu üyelerinin de, temsil ettikleri kurum adına buna katkılarının sağlanması ve birleştirilerek Genel Kurula gelmesi noktasında, biz de AK Parti Grubu olarak yardımcı olacağımızı huzurlarınızda ifade ediyorum. Aslında, her ne kadar Grup önerisinin aleyhinde söz almış olsam bile, ifadelerimden de anlaşıldığı gibi, bunun aleyhinde bir söz söyleme imkânımız da yoktur. Bu, önemli bir sosyal meseledir; dolayısıyla, biz, bundan sonraki süreçte meselenin… ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Buyurun Sayın Başkan!.. Buyurun!.. Aleyhte söz alıp, ama, aleyhte söz söylemiyor!.. (AK Parti sıralarından gürültüler) BAŞKAN - Sayın Kandoğan, lütfen oturur musunuz. ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Dünkü aynı uygulama!.. Aynısı!.. BAŞKAN - Lütfen Sayın Kandoğan… Sayın Fatsa, buyurun. EYÜP FATSA (Devamla) - Sayın Başkan, Sayın Arkadaşımız gerçekten bazı şeyleri anlama ve ifade etme noktasında sıkıntı çektiği kanaatindeyim. Ben, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun Grup önerisinin aleyhinde söz aldığımı ve dolayısıyla, oyumuzun da bu yönde olacağını ifade ederek söze başladım. Ben, gelen tekliflerin içeriğiyle ilgili ve teklifin taraflarıyla ilgili düşünceleri ifade etmeye çalıştım. Yani, bazı arkadaşlarımız bazı meseleleri anlama noktasında sıkıntı çekiyorlarsa, elma ile armudu birbirine karıştırıyorlarsa, böyle bir sıkıntıları varsa, onun giderileceği mekân burası değildir. Dolayısıyla, değerli arkadaşlar, her iki önergenin de, teklifin de Millî Savunma Komisyonunda birleştirilip görüşülmesi ve ilgili tarafların da teklifinin ve buna olan katkılarının sağlanmasıyla Genel Kurula gelmesi noktasında bizim de Grup olarak yardımcı olacağımızı ifade ediyorum. Bundan dolayı, gündeme alınması noktasında olumlu oy veremeyeceğimizi ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Fatsa. HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, yerimden çok kısa bir açıklama yapabilir miyim müsaade ederseniz? BAŞKAN - Hayır Sayın Koç. Cumhuriyet Halk Partisi Grup önerisi üzerinde söz isteyen Mersin Milletvekili Hüseyin Özcan; buyurun. HÜSEYİN ÖZCAN (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, Edirne'de pazar günü ve bugün de hâlâ devam eden sel felaketi dolayısıyla bütün Edirnelilere ve bütün ülkemize geçmiş olsun diyoruz; ama, keşke, bu tür felaketler olmasa, daha önceden tedbir alınsaydı da, bu insanlar mağdur olmasaydı diyoruz. Bundan sonraki günlerde ülkemizde doğabilecek bu tür afetlere karşı da her zaman uyanık olmalıyız, çalışmalıyız ve tedbirler almalıyız diyor, bütün Edirnelilere geçmiş olsun diyorum. Değerli arkadaşlar, Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu 2 tane önergesinin, kanun teklifinin, maalesef, 45 gün geçmesine rağmen komisyonlara gönderilmemesi gerçekten üzücü. Bugün, belki de milyonlarca insanın bir beklentisi var, sıkıntı içerisinde, yokluk sınırı içerisinde çırpınan bu insanlar, bu Meclisten, bir an önce bu yasanın, önerilerle desteklenerek, Meclisten geçirilerek, bu yasanın çıkarılmasını istiyor. Elbetteki, önümüzde olan 1103 sayılı yasadan sonra, bunun, hemen gündeme gelmesinde yarar vardır. Milyonlarca memur hâlâ 1103 sayılı yasayı bekliyor ve bunda umut gözlüyorlar; ama, maalesef, iktidar partimiz, yeterli çoğunluğu bulamadığından, bu yasanın görüşülmesi uzuyor. Elbette, bu yasanın görüşülmesinin uzaması, bizleri de üzüyor, beklentisi olan milyonlarca insanın gözleri, kulakları televizyonlarda ve Mecliste. Biz, bir an önce, bu yasanın çıkarılması için ve bundan sonra da, Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu, bu iki teklifin gündeme getirilerek, bir an önce çözüme kavuşturulmasını istiyoruz. Değerli arkadaşlar, astsubaylarımız, Ordumuzun temel direği. Gerçekten, göreviyle, hizmetiyle, görev aşkıyla, her zaman için gecesi gündüzü olmadan -Silahlı Kuvvetlerimizin gözbebeği olan- çalışan bu insanlarımıza yardımcı olmak zorundayız. Eğer, bunlar, yoksulluk sınırına dayandıysa, bizim, bundan, biraz da üzüntü duymamız gerekir, bu insanların elinden tutmamız gerekir. Tazminatlarının, kıdem tazminatlarının, maaşlarının ve özlük haklarının bir an önce iyileştirilmesi gerekir. Elbetteki 1103 sayılı yasadaki, 40 artı 40'larla yeteri kadar desteklenilmeyen, yeteri kadar bu rakamın düşük olduğunu savunmamıza rağmen, buna dahi umut bağlayan bir sürü insan var. Örneğin, infaz koruma memurları olsun, Millî Eğitimde çalışanlar olsun, adlî yargıda çalışan memurlar olsun, İller Bankasında çalışan memurlar olsun, bunların da sıkıntıları var. Hiçbir memurumuz arasında bir ayırım yapmayalım, tazminatıyla, özlük haklarıyla, kıdem tazminatlarıyla… Bu konuda… BAŞKAN - Sayın Özcan…Sayın Özcan… HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Evet… BAŞKAN - Önerinin aleyhinde söz istediniz. Lütfen, önce, öneriyle ilgili ve aleyhinde konuşur musunuz, eğer konuşacaksanız. Buyurun. ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Demin niye yapmadınız Sayın Başkan. HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Evet Sayın Başkanım, bugün iktidar partisinin, bugün 45 gün beklettiği halde, komisyonlara götürmeden -ve ben, iktidar partisinin bu tutumuna karşı söz alıyorum- neden komisyonlarda şey yapılmadı, görüşülmedi de, bugün diyorsunuz ki, komisyonlara geri iade edelim, Millî Savunma Komisyonuna geri iade edelim, görüşülsün diyor; ama, bu insanların bekleme tahammülü yok. Bunların, gözü kulağı -astsubaylarımızın, subaylarımızın gözü kulağı- bu yasada. Bir an önce buna öncülük yapmalıyız, ön sıralara almalıyız, 1103 sıra sayılı yasadan hemen sonra, Meclis gündemine getirerek, önergelerle bunu hayata geçirelim diye düşünüyoruz. Değerli arkadaşlar, biliyorsunuz, Millî Savunma Komisyonumuzda belki on gün, onbeş gün bekleyebilir; ama, bu insanların bir saat bekleme tahammülü yok. Bunların tazminatlarının, kıdem tazminatlarının, özlük haklarının düzeltilmesi gerekir. Hatta, okudunuz gazetelerde "astsubaylar kredi kartlarına boğuldu", "astsubaylar görevleri bırakıyorlar", "astsubaylar intihar ediyor" ve hatta, soygunculuğa başlayan insanların isimleri dolaşıyor. Bunlar, gördüğümüzde, bunların kaybedecek zamanı var mı? Tekrar mı birilerinin evlerine haciz gelmesini istiyoruz? Tekrar mı intiharları istiyoruz? Tekrar mı bu insanların acıya terk edip görevini terk eden insanlarla karşı karşıya kalmamız isteniliyor? Biz bunlara karşı duyarlı olmalıyız ve bir an önce bu yasanın, Mecliste önergelerle desteklenerek, çıkarılmasında yarar var. Biz, Anavatan Grubu olarak, bugün bu yasanın 1103 sayılı yasadan sonra görüşülmesi konusunda düşüncelerimizi arz etmek için geldik. Bu yasanın, bir an önce, ülkemize, astsubaylarımıza, subaylarımıza ve bütün çalışan insanlarımıza hayırlı olması dileğiyle gündeme alınmasını istiyoruz. BAŞKAN - Lütfen Sayın Özcan! HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Evet, Sayın Başkanım… BAŞKAN - Sayın Özcan, lütfen! Sayın Özcan, bu, Tüzükçe size verilen bir hakkın suiistimali; lütfen! Aleyhinde söz istediniz; kendinizle çelişkiye düşüyorsunuz Sayın Özcan. HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Hayır, kendimle çelişkiye düşmüyorum. İktidar partisinin bu yasayı görmemezlikten gelerek, bu önerileri görmemezlikten gelerek ertelemesine karşı söz almış bulunuyordum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (Anavatan Partisi ve CHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Özcan. HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, yerimden çok kısa bir açıklama yapmama müsaade eder misiniz? BAŞKAN - Buyurun Sayın Koç. HALUK KOÇ (Samsun) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan, her zamanki yönetim anlayışınız için de teşekkür ediyorum. Sayın Başkan, şu kısa açıklamayı yapmak istiyorum: Değerli meslektaşım Sayın Eyüp Fatsa'nın konuşması sırasında… Bu, Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri tarafından hazırlanan, Astsubayların hem şu andaki görevleriyle ilgili hem emekliliklerindeki özlük haklarıyla ilgili düzenleme getirmeyi amaçlayan iki yasa teklifinin kırkbeş gündür komisyonlarda beklediği halde görüşülmediğini hatırlatmak gerekiyor. Yani, yukarıda görüşülmediği için biz Genel Kurula doğrudan indirdik ve şimdi öne alınarak, memurlara ek tazminat vermeyi öngören şu andaki kanun tasarısından sonra gündeme almayı talep ediyoruz. Yani, tekrar komisyona gidecek, şudur, budur. Orada görüşülmediği için zaten buraya getirdik. Bu açıklamayı da ben kamuoyunun bilgisine sunmak istiyorum. Teşekkür ederim. BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Koç. Cumhuriyet Halk Partisi Grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri reddedilmiştir. Kaynaklar: (1): http://www.minikeller.com/modules.php?name=Content&pa=showpage&pid=41 (2): http://www.ntvmsnbc.com/news/288891.asp Not: Yorumlar www.kuvayimilliye.net sitesinde olduğu gibidir.
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Yorumlar | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Yazarın diğer yazıları | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Mahlas sonu - 07/07/2019 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Değerler silsile halinde ilerler. Değerler değerleri yaratır. Değer, bir kültürün sonucudur. | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Bireyin korunma ihtiyacı ve kültürel yapı - 26/04/2019 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Dünyaya sattığı bir sanayi ürünü olmayan ülke onlara ne verebilir veya onlar ülkeye ne verebilir? | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Siyasetçi ile Politikacı arasındaki fark - 22/04/2019 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Politikacı partiler ile Siyaset yapan partilerin kitleleri arasındaki fark; Politika ile Siyaset arasındaki fark kadardır. | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Siyasi Görüş Devlet Adamlığı Kaynaklı Olunca Fayda Sağlar - 20/04/2019 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Devlet bir sistem, Ulus haline gelebilen toplumlar devletleşir. | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Huzur, refah, saygı, saygınlık, kalite, üretim, bilimsellik ve demokrasi bilinci - 16/04/2019 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Bütün düşüncelerin temeli, niyet; kötü mü, iyi mi? Aranması gereken de bu. | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Toplumlar, diğer toplumların etkisi altına girdirici koşullarını bizzat kendisi hazırlar. - 13/04/2019 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Geri kalmış toplumların akıl ile sınavı. | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Ezberci eğitim, feodal yapı, tarikatlar ve toplumsal düşünce - 09/04/2019 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Ezberci eğitim, feodal yapı, tarikatlar ve toplumsal düşünce | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Geleceğin nasıl olacağını bugün yetiştirilen çocuklarda görebilmek gerekir - 08/04/2019 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Dün, bir gündü dünde kaldı. Bugün bu gündür, hakikatte şu andır. | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Çanakkale Zaferi, Öncesi ve Sonrası - 18/03/2019 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Bir milletin geleceği için sonrası başından ve ortasından daha önemli… | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Devamı | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||