Doğu karadenizin şirin bir ilçesinde Merkez J.Karakol K.nıyım.Bölük K.nı Yüzbaşı S.A. üçüncü yılını doldurmuş, o sene atama bekliyor.

Yaptığı tek şey var o da nereden avanta alabilirim. Bu düşüncelerle bölüğe gelir ve gider. Bir gün üç tabancayı iki kişi üzerinde yakaladım. Tahkikat evraklarını hazırladım ve Bölüğe gönderdim. Bir üst yazıyla C.Savcılığına havala etmek Yüzbaşının görevi. Ama bir türlü mevcutlu sanıklar ve zoralım silahları adliyeye gitmiyor. Sanıkların yakınları gelip gidiyor. Adamlarını kurtarmak için çeşitli yollara tevessül ediyorlar. Uzatmayalım. O yakalanan silahlar iğneleri kırık olarak C.Savcılığına intikal eder ve sorgularına müteakip sanıklar serbest bırakılırlar. Hakim telefonla beni arar. Tabancaların iğnelerinin kırık olduğunu söyler. Nedenini araştırır. Benden sağlam olarak Bölüğe gittiğini söyledim. Gerisi Yüzbaşı ile Adliye arasındaki ilişki.

Aradan birkaç ay geçmişti ki Bl.K.Yüzbaşı S.A bana gelerek "deposunda olması gereken MP5 tabancalardan iki adedinin olmadığını" söyledi.

-Nasıl olur senin depon kilitli ve de mühürlü. Benim zimmetimde olan ve göreve giderken yanıma aldığım MP5 tabancam masamın gözünde duruyor. Hemde kilidi de açık.

Alay komutanının ilden gelişi, As.Savcının soruşturmaya başlaması ve tekamül ettirilen dosyanın Erzincan As.Mahkemesine intikali, duruşmalar, ifadelerin alınışı, tanıkların dinlenmesi, Alay K.nının görüşü hepsi dosyaya kondu.

SONUÇ: Yüzbaşı S.A.nın olayda kusur ve kabahatinin bulunmadığı dolayısıyla sanık Yüzbaşının beraatine, yine kendisi gibi subay olan heyet tarafından oy birliği ile karar verilişi.

Aradan ne kadar zaman geçti hatırlamıyorum ama O sanık Yüzbaşı başka bir yere atanmıştı. Akşam haberlerinde TV.İzlerken İstanbul Taksimde polisle çatışmaya giren terörist iki MP5 tabancayla ölü ele geçirilmiştir. Haberiyle bizim kaybolan MP5 tabancalar aklıma geldi. Polisle yapılan telefon irtibatında bizim kaybolan MP5 tanabcalarla seri numaraları aynıydı. Teröristin kimliğini öğrendiğimde ise donakaldım.Bölük K.nının postalığını (Haberci) yapan ve künye defterinde kaydı bulunan Er A.T. idi.

İşte Türkiye Cumhuriyetinin Subayının yanlış icraatı. Güvenlik soruşturması yapılmayan birisinin Posta (Haberci) yapılması.

Depodan malzeme çıkarmak isteyen Astsubaya dahi güvenmeyen ve er A.T. ile deponun açtırılması anlayışı.

Harp okulunda özellikle Astsubayların sevk ve idaresi dersi  alan bir Jandarma Subayının acıklı hikayesi. Bana göre acıklı ama TSK.da egemen güçler Mahkeme heyeti ve Sıralı amirlere göre sıradan bir olay.

İş mahkemeye intikal etmeden önce Alay K.nının görevleri yokmuydu? Görevi suç işleyen subayı kurtarmak mıdır?

Aynı rütbeyi taşıyan mahkeme heyetinin bu subayı beraat ettirmesi duygusal mıdır? Yoksa hukukun bir gereği midir?

Askeri mahkemede görev alacak Hakim ve As.Savcılarının rütbesi olmamalıdır, derken bunu işaret ediyoruz. Her türlü mahkeme Yüce Türk Milleti adına Hukuk içinde karar vermelidir. Bu Subaydır, bu da Astsubaydır ayrımı ile Hukuku katletme hakkına kimse sahip değildir.

Sonuç olarak Bu yüzbaşı zamanla terfi eder ve Albay rütbesiyle İstanbul’a yakın büyük bir ilin Jandarma Alay K.lğını yapar ve oradan emekli olur. Jandarma Alay K.nı demek bir ilin bütün ilçeleriyle birlikte emniyet ve asayişinden sorumlu en üst makam demektir.

Aklıma gelmişken şunu da söyleyeyim.Bir havacı Astsb.kardeşim bana bir kitap getirdi. Hava Teknik Okullar K.lığında ders kitabı olarak okutuluyormuş. İçeriğinde Subay ve Astsubaylar karşılaştırılıyor. Bir kaçı;

·         Subay İdealisttir,Astsubay Hayalperesttir,

·         Subay idealist olduğu için Astsubay kısadan meslek sahibi olmak için girmiştir. Bunun gibi daha ne saçmalıklar. Hava Teknik Okullar K.lığı veya diğer Hava birliklerinde mevcut olan bu kitabı alıp okumanızı tavsiye ederim.