Ahmet ÖZDEN
a.ozden07@gmail.com
BİR JANDARMA ASTSUBAYININ MESLEK ANILARI(1)
18/09/2013
BİR JANDARMA ASTSUBAYININ MESLEK ANILARI (1) 10 Kasım 1988 tarih ve 3497 sayılı
‘Kara Sınırlarının Korunması ve Güvenliği’ hakkındaki Kanun gereğince, kara
hudutlarının korunması görevi J.GN.K.lığından alınarak Kara Kuvvetleri
Komutanlığının sorumluluğuna verilmiştir. Hudutlarımızın Kara Kuvvetlerine
devredilmeden önce hudutta görev yapma
bahtiyarlığına erişmiş birisi olarak bu konuda anılarımı sizinle paylaşmak
isterim. Amacım kurumları yıpratmak olmayıp sistemin çarpıklıklarını göz önüne sermektir. Kilis’e 5 km.uzaklıktaki yeni atandığım HudutTakımına gittiğimde takımın iki karakoldan ibaret olduğunu öğrendim.İlk işim yoklama almak oldu.Erlerden bir kaçı yoklamada bulunamadı. Sorduğumda ismen yerlerini bildirdiler.İçlerinde Çoban,seyis,ekmekçi ve nöbetçiler olduğunu bildirdiler.Hepsini anlamıştım ama Çobanı anlayamamıştım.Onu da izah ettiler.Akşam hepsi Takım merkezine döndüler. Tek tek inceledim ve görevlerini öğrendim.Çobanın önünde 100-130 kadar koyun sürüsü vardı.Gündüz otlatıyor akşama Takım merkezinin yakınlarına kapalı bir yere konuyorlardı. Araştırdım.Levazım tarafından alınan ve Karakolların et ihtiyacını karşılamak için verilmiş canlı hayvanların üremesi sonucu çoğalan bir sürüsü olmuş.Biraz da tembelliğe dayalı tüketimin olmayışından çoğaldıklarını anladım.O günden itibaren emir verdim her gün bir koyun kesilecek ve erata yedirilecekti.Hatta misafirliğe gelen eş ve dostlara da kuzu kestiklerimiz olmuştur. Takımın diğer karakoluna gittim.Zeytinlikler arasında Suriye’ye cepheli küçük bir binaydı.Etrafı kolaçan etmek için dolaştım.Mayın ve tel örgü ile çevrilmiş 350-700 metre arasında emniyet bölgesi ( mayınlı saha) vardı.Bu sahadan geçmek demek kaçakçılık demekti.Lokum gibi toprağı vardı.Hududu çizenler keşke bu mayınlı sahaların hemen öbür tarafında kalan tarıma elverişli bu güzel toprakları da Türkiye sınırlarının içinde bırakabilselerdi. 350-700 metre enindeki bu mayınlı alanda yetişen bitki örtüsü her sene yatar ve canlılar için tam bir gizlenme mekanıdır.Çakallar ve diğer hayvanlar bu alanı kullanırken istedikleri yerden geçme şansları yoktur.Önceki nereden geçerse diğerleri de o izi takip etme zorundaydı.Hudutta her görevli personel bunu bilir.Bilmeyen veya bilmemezlikten gelen bir kişi var ki o da Üç bölükten oluşan bölgenin Tabur Komutanı. Sorumluluk alanımı gezmek için gelmişti.Uzaktan çakal izlerini bana göstererek “Bak buradan kaçakçı geçirmişsin Astsubayım” dedi.Onların çakal izi olduğunu izaha çalıştım ama sonuç değişmeyecekti.Bu da “Sen hırsızlık yapıyorsun Astsubayım” anlamına geliyordu.Bu bölge Kilis’e çok yakın olduğu için kaçakçılar tarafından tercih edilen kaçak geçme bölgesiydi.Kaçakçılar Tabur Komutanı üzerinde bayağı etkili olmuşlar. Sık sık Tabur komutanıyla muhatap oluyordum.Bölük K.nımız da var ama her nedense o bir şey demiyor ve bana havale ediyordu.Beraberlikleri olmuş müşterek iş yapmışlar ama baskıdan.Aslında Bölük K.nı kıdemli Üsteğmen dürüst birisiydi.Ağzı yanmış ve olanlardan habersiz gibi duruyordu. Tabur Komutanının baskıları artmış tahammülü zor bir durum almıştı.G.Antep’de bulunan Tugayın hem istihbaratcısı hemde ihbarcısı bir adam vardı.Tabur Komutanı askeri kimliğini vermiş bana gelmişti. “Bak beni Tabur Komutanı gönderdi.İşte kimliği,Portejin deresindeki kazıkları sök akşama 100 at gönderecekmiş” dedi.Çavuşa göz ettim.Adamı karakolun üzüm bağına soktular ve gerisi malum. Soluğu Kilis Devlet hastanesinde aldı. Temmuz veya Ağustos ayıydı.İşareti aldım.Tabur Komutanı geliyor telefonu bütün karakolları ayağa kaldırmasına yetiyordu.20 km.lik telefon hattına saplama giren karakollarda muhabere şu şekilde yapılırdı. Manyotolu telefonun zil sesine nöbetçi cevap verir; - Salih Zeki karakolu ben karakol nöbetisi ……. - Sen çık arada Salih Zeki….Alo Afrin sesimi duyuyormusun. - Burası Afrin Karakolu ben …… Tabur Komutanı geliyor. - Burası Bekere bölük merkezi ….alındı anlaşıldı…. - Burası Portejin karakolu ben….. alındı. - Burası Doğançay alındı anlaşıldı….. Kameriyede oturuyorum.Nöbetci koşarak tekmil veriyor. Kalkıyorum.Üstümü başımı düzeltiyorum. Nizamiye girişine koşuyorum.1962 Model bir jeep önünde Tabur Komutanı forsu bulunan Komutan geliyor.Sıcak havada Parka giyinmiş.Tekmil veriyorum. Gayet ılımlı ..Karakolu gezecek ama önce parkasını çıkarıyor erlerin yağmurluk,parka gibi eşyalarını astıkları vestiyere asıyor.Doğru mutfağa. Kapağı kapalı yemek tenceresini açıyor.Tadına bakıyor.Koğuşa geçiyor erler uyuyor.Çünkü sabaha kadar nöbetteler gündüz de uyuyorlar.Her şey yolunda.Tam gideceği zaman parkasını giyiyor.Elini cebine atıyor ki eline hiçbir şey gelmiyor.Yüz ifadesi değişiyor. Beni fırçalamak için bahane arıyor ama kaçamıyorum.Uğurlamak zorundayım.Bu sefer nöbetçiye gözü takılıyor.Bunun miğferi neden eğri duruyor.Askerin çenesine bir iki dürtüyor.Aslında onu değil beni dövüyor ama elinden gelen bir şey yok. Huzursuzluk devam ediyor.Telefonla Tugayın istihbaratcısını neden döğdüğümü soruyor.Ben döğmedim.Haberim yok. Arada sırada beni tabur merkezine çağırır ve beraberce yol aramasına çıkardık.Yoldan geçen araçlarla KİLİS’e mal götüren kişilerin kaçak malları elinden alınır Tabur Komutanının özel deposuna konur depo doldukça hayali bir zabıtla gümrüğe teslim edilir.Alınan ikramiyeler Tabur K.nının cebine. Şimdi durup dururken bunları neden yazdım?Nedeni şu; 1. Türk subayının görev anlayışını, 2. O gün hudutların nasıl korunduğu, 3. Astsubaylar üzerindeki baskı, 4. EL-NUSRA VE EL-KAİDENİN T.C. hudutlarını ne hale getirdiğini gözler önüne sermektir. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Osmanlı Saray Paşaları ve Oğulları - 06/04/2014 |
Cumhuriyet'in ilk kurulduğu yıllarda Atatürk çaresizdi. |
TEMAD ANTALYA ŞUBESİ - 28/03/2014 |
DERNEKLER VE SİYASET |
Astsubaylar namlunun ucunda - 21/03/2014 |
Elbet bir bildiği var bu çocukların. Kolay değil öyle genç ölmek,yeşil bir yaprak gibi; Yüreği koparıp ateşe atmak....(Hasan Hüseyin Korkmazgil) |
BAŞBAKANA MEKTUP - 20/01/2014 |
Sayın Başbakanım ve Sayın Genelkurmay Başkanım. |
Tüzük kurultayı onursal üyeliği - 19/11/2013 |
Yakışan tüzük oldu mu? |
Bu sese kulak verin! - 11/11/2013 |
Disiplin en demokratik ülkelerde olduğu gibi yeniden tesis edilmelidir. |
ASKERİ MAHKEMELER VE SUBAYLAR - 06/11/2013 |
Aynı rütbeyi taşıyan askeri mahkemeler |
GÜZEL,GÜNEŞLİ GÜNLER GÖRECEKSİNİZ ÇOCUKLAR! - 10/10/2013 |
Güzel güneşli günler görmeniz için böle giyinmek zorundayız! |
İYİ YÖNETİLMİYORUZ (2) - 07/08/2013 |
Siyasi bağlantılarınızı kesin.E.Astsubayları siyasi emellerinize alet etmeyin |
Devamı |