![]()
İbrahim ORTAŞ
ibrahimortas@oncekultur.com
Geleceğimiz Olan Gençliği Neden “Gelişim Odaklı Zihin Sahibi” Yetiştirmeliyiz?
30/12/2024 “Öyle bir nesil yetişiyor ki, bu neslin heyecanı, yurt ve bayrak aşkı köreltilmeyecek olursa, dünyanın en mutlu ülkesi biliniz ki Türkiye olacaktır” Mustafa Kemal Atatürk Gençler ve Geleceğimiz Geleceğe sahip olmak isten bir toplumun gençliğine yatırım yapması gerekir. Mustafa Kemal, 19 Mayıs 1919 tarihinde Samsun’a çıkmaya karar verdiğinde 38 yaşındaydı ve o tarihte değil ulusun kaderini değiştirmeyi, dünyanın beklemediği ölçüde tarihin akışını değiştirecek bir kurtuluş savaşı ve arkasında kültür evrimi yaratmak için Anadolu’da toplumla buluşmaya çıktı. Kurtuluş savaşı ile arkasında kısa sürede gerçekleştirdiği eğitim, bilim, sanat ve çağın gereklerine uygun yenilikler ile Türkiye’yi çağın ileri ülkeleri ligine taşımıştı. Çok genç yaşta geleceği beyninde kurguladığı en önemli mesajlarını verdiği eseri olan “Nutuk” kitabı okununca Mustafa Kemalin Atatürk ülkenin geleceğini güvendiği gençlere neden bıraktığı daha iyi anlaşılmaktadır. Çoklu zekâ sahibi Atatürk’ün geleceğin sağlıklı inşasının zeki, fikri ve vicdanı hür, zinde geçler tarafından gerçekleşebileceğini düşünerek geleceği geçlere emanet ettiğini en üst düzeyde gençliğe hitabesinde ve Bursa nutkunda ifade etmektedir. Her 19 Mayıs’ta Atatürk toplumun geleceğini gençliğe emanet etti, ancak biz bunun gereğini yapabildik mi? sorusunu açık yüreklilikle kendimize soralım. Gençlik İdare Edilen Değil Geleceğin Simgesi Olmalıdır Her çağın üretil ilişkileri ve onun süt yapısı olan sosyal yapısının getirdiği ortam ve artı-eksileri bulunmaktadır. Günümüz iletişim teknolojileri çağını gençlerinin talepleri sanayi toplumuna göre birçok farklı maddi ve manevi fırsatları ve sorunu olduğunu biliyoruz. İleri teknoloji özelde de yapay zekanın getirdiği yeni üretim araçları insan ve hayvanın enerjisine dayalı üretime dayalı bir çok mesleğin ortada kalktığını bu aralar hızlıca yaşamaktayız. Bu bağlamda çağa hazırlıksız yakalanan az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler gibi ülkemiz gençlide gelecekte iş aş bulma konusunda kaygılı. Ülkenin uzun erimli ihtiyaca ve ekolojinin sunduğu ortama dayalı ciddi planlama ve program üretmediği ve de öngörüsünün olmadığı bugün yaşana yüksek geç işsizlik oranından anlaşılmaktadır Her gün okul çevrelerinde artan şiddet, sokakta sigara fiyatına satılan esrar ve uyuşturucu ve geçim zorlukları hepsi aynı potada görülmek zorundadır. Eğitimimizin her kademesinde niteliğin düştüğü, üniversite eğitiminin orta öğretim düzeyinde çağın gereklerine uygun bilgi, beceri ve analitik düşünme beceri sağlayamadığı eleştirilerinin çok daha sık yapılmaktadır. Orta öğretim ve üniversite sonrası boş zamanların değerlendirilmesi için sosyal-sportif ve düşünsel faaliyet alanlarının iyi planlanmadığı veya az olması nedeniyle öğrencilerin kendilerini gerçekleştirme ortamlarının sınırlı olması birçok soruna gebe. Buna karşı gençliğin önüne hedef koymadan, gençliğin kendi kendini geliştirmesi ve ülkesinin geleceği konusunda yaratıcı düşünceler oluşturması mümkünümdür? Sorusunu akla getirmektedir. Farklı düşünebilme yaratıcılık bir günlük bir şey değildir. Düşünebilme, bilgiyi dönüştürme, cesaret gösterebilme bir yaratıcı ortam sürecidir. Bu sürecin önünü açacak ortamlar yaratılamazsa, devlet memuru anlayışına sahip verilenleri benimsemiş insanlar ile kaderine razı insanlar ile yola devam etmek zorunda kalırsınız. Gençlik ve Değerler Sıkça konuşulan günümüz değerleri maalesef gençliğin yaşam kalitesini ve ülkenin geleceğini karartan niteliğe bürünmüştür. Çalışmadan, yorulmadan bir yerlere gelmek, birilerinin üzerinden değer kapmak nerdeyse bir yaşam biçimine dönüştür. Çalışmak yorulmak bir şeylerin altına elini koymak risk almak yerine kısa sürede köşeyi dönmek daha avantajlı konuma geldi. Kişileri çalışarak, okuyarak, üreterek insan ilişkilerini kullanarak bir yerlere gelmek siyasilerin ve entelektüellerin davranışları ve söylemleri ile nitelik kazanmalıdır Ne İçin Çalıştığını Bilmek Önemli, Yoksa Boşa Kürek Çekeriz Sokaktaki insan ile Ankara ve İstanbul eksenli yayın ve bilgi akışı arasında bir tezatlık görülüyor. Taksimde geçen insanların araba sürüşü, sigara tüttürüşü, genel konuşma şekli eğitimsizliğin koktuğunu gösteriyor. Sokaklar tepkisiz ve bilinçsiz.28 Ekim 2006 tarihinde bir TV ekranı İstanbul Taksim özgürlük anıtı önünde yoldan geçen insanlara Cumhuriyet nedir, ne zaman kuruldu, kim kurdu? Diye soruyor. Çoğu genç çoğu kişinin cevapları ve konuşmaktan korkması ilginç. Ya maçlardan sonra ölümüne kavga eden bağıran çağıran futbol fanatiklerine ne demeli. Cumhuriyeti koruma ve kollama içselleştirilmediği görülmektedir. Askerlere yöneltilen bir soruda, uğrunda canını verdiği vatanının yönetim şekli ve niteliklerinin bilmemesi ayrıca önemli. Cumhuriyeti tanımlayamadan, özgürlüğün ne olduğunu bilmeden askerlik yapan bir erin eğitilmesi, ülkesini, ulusunun ve idare edildiği demokratik anlayışın bilincine varması görevini daha iyi yapması sağlanmaz mı? Bununda eğitim ile doğrudan ilgili olduğu görülmektedir. Gençler Mutlaka Gelişim Odaklı Zihne Sahip Olmalı. Gelişime Açık Olmalı, Sabit Fikirli Olmamalı Bir gurup gençlik ise kendi dünyasında, en kısa yoldan para kazanmayı veya hayatını kurtarmayı düşünüyor. Bir grup genç anne babasının eline bakıyor, onlar ne derse onu yaparım anlayışında. Küçük bir gurup da tam ne aradığını bilmeden şu veya bu “izimlerin” etkisinde. Tarih ve ekoloji bilmeden takım tutar gibi savunmaya çalıştığı düşünceyi her yönü ile kavramadan siyaset yapmaya çalışmaktadır. Her insanın gençlik döneminde yaşam yol hartasını oluşturması için okuyarak, öğrenerek birli bir dünya görüşü sahibi olmasını, fikri hür ve vicdanı hür bir insan olarak kendi kararlarını kendisi oluşturmasını istiyoruz. Ancak “gelişim odaklı zihin“ sahibi, kendini okuyarak ve araştırarak geliştiren, çağın yetkinlik becerilerini kazanmış, yaptığı işin niteliği öğrenmiş, kavramış ve benimsemiş olmasını istiyoruz. Gençlerimiz gelişim odaklı, analitik düşünme becerileri kazandırılır ve kendilerini gerçekleştirecek özerk ortamlar bulursa Atatürk’ün arzu ettiği çağı yakalarız. Bu arada gençlerimizin ve kendini genç hisseden herkesin 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı candan kutlarım. Kutlu olsun. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Ani Don Olayları Tarımsal Üretimi Vurdu - 13/04/2025 |
Ani Don Olayları Tarımsal Üretimi Vurdu: Meyve ve Sebzelerde Ciddi Zarar Gördü. Gıdalar Daha da Palılaşabilir |
Geçmiş Bayramları Anımsayarak Bayramınızı İçtenlikle Candan Kutlarım - 31/03/2025 |
Siz değerli arkadaşlarım, dostlarım, öğrencilerim ve tüm sevdiklerim; bayramınızı, bayramın anlamına uygun şekilde, sevdiklerinizle birlikte sağlık, huzur ve mutluluk içinde geçirmenizi diliyor, en içten dileklerimle ve sevgiyle bayramınızı kutluyoru |
Türkiye’de İlk Yaşayan Toprak Laboratuvarını Kuruldu ve I. Çalıştay Yapıldı - 15/03/2025 |
Ayrıca, toprak sağlığı ve verimliliğinin korunması konusunda eğitim ve uygulamalı tarla denemeleri kurarak ve örnek çalışmaları çiftçilere ve ilgililere yerinde göstermeye çalışacağız. |
İnsan Derman Sağlayan Hekimlerin 14 Mart Tıp Bayramı kutlu Olsun. - 15/03/2025 |
Bugün 14 Mart Tıp Bayramı. Bütün sağlık çalışanları ve doktorlarımızın 14 Mart Tıp Bayramı'nı tüm içtenliğimle kutlarım. |
Tarsus'ta Ekolojik Tarım ve Sanatın Buluşması: Yer Yüzeyi Pazarında Ekolojik Ürün Hareketi Etkinliği - 11/03/2025 |
Tarsus’ta bir grup ekolojik tarım savunucusunun kurduğu, kökeni İtalya’ya dayanan “Slow Food” (Yavaş Gıda Pazarı) diğer adıyla Yer Yüzeyi Pazarı tarafından ekolojik tarım ve toprak ekolojisi konusunda konuşma yapmak üzere 9 Mart 2025 günü Tarsus’ta |
Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olamaz’ı Söyleyen Edip Akbayram da Gözlerini Yaşama Yumdu - 05/03/2025 |
Kendine has sesi ve yorumu ile tanıdığımız Edip Akbayram, hemşerimiz, 2 Mart 2025 tarihi itibariyle bu dünyadan göçtü. Gaziantep Atatürk Lisesi ve öğretmen okulunda öğrenci iken, o dönemin koşullarında kaset teyplerden müzik dinlerdik. |
Gaziantep’in Gazilik Unvanını Verildiği 8 Şubat Bağımsızlık Mücadelesi ve Tarih Bilinci - 08/02/2025 |
Birinci Dünya Savaşı’nın ardından Osmanlı Devleti’nin yenilmesiyle, eski adı Antep olan bugünkü Gaziantep önce İngilizler, ardından 5 Kasım 1919’da Fransızlar tarafından işgal edildi. Kurtuluş Savaşı’nda Fransızlara karşı kahramanca direnen ... |
Teknolojik Çağda İnsanlık ve Güç İlişkilerinin Vardığı Nokta: Labirentte İlerlerken Kendini Kaybeden - 26/01/2025 |
Hemen her toplumda, insanlar ve devletlerarasındaki az çalışıp çok fazla mal ve mülk sahibi olan küçük azınlıklar ile çok çalışıp karnını doyuramayan nüfus oranları değişmiştir. |
Kartalkaya Yangını Faciası Ardında Kalan Yetki Tartışması, Sorgulamalar ve Toplumsal Vicdan Eksikliğ - 24/01/2025 |
Kartalkaya Kayak Merkezi'nde Grand Kartal Otel'de meydana gelen yangında Yaşamını yitiren 79 kişinin can verdiği facia, ahşap otelin halen tüten dumanları ve külleri arasında çıkarılan cansız bedenler ve yaşam hikayeleri sadece yürek yakmakla kalmıyo |
![]() |