Osman KÖSA
osmankosa@gmail.com
Öğretmenler Günü ve Bilişsel Eğitim
25/11/2024 Ülkemizin Kurucusu Başta Başöğretmenimiz Gazi Mareşal Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, O'nun yolunda ilerleyecek nitelikte aklı ve bilimi rehber edinmiş öğrenci yetiştirmiş ve halen de o yolda öğrenci yetiştirmekte olan Öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü kutlu olsun. Türkiye’de Öğretmenliğin en zor bölümü ilkokul olsa gerek. Zor olmasının nedeni, 12 yaşından önce ve dahi ilkokuldan önce, somut/soyut kavramlar oluşmadan çocuğa verilmiş olan dini eğitim. Konuyu İsviçreli bir bilimciden ele almadan önce İsviçre’de milli gelir: İsviçre, Kişi Başına Düşen Milli Gelir (2023, Cari Fiyatlar, Dolar): 102.87 (1) Gelişim psikolojisi alanında çalışmış İsviçreli psikolog Jean Piaget’in “Bilişsel Gelişim Kuramı”na göre “Bilişsel yapı, çocuğun durumunu anlamak için kullandığı birbiriyle ilişkili anılar düşünceler, stratejilerin oluşturduğu bir bütün olarak değerlendirilir.” (2) (3) “Piaget’e Göre Bilişsel Gelişim Dönemleri Piaget, dünyayı keşfetmek ve anlamak için çocukların yaşlara göre dört dönemden geçtiğini ifade eder. Bu zihinsel gelişim dönemleri aşağıdaki tabloda verilmiştir. Piaget’nin Bilişsel Gelişim Dönemleri Duyu motor dönem (0-2 yaş) İşlem öncesi dönem (2-7 yaş) Somut işlemler dönemi (7-11 yaş) Soyut işlemler dönemi (11 yaş ve yukarısı)” Somut ve Soyut kavramları inceleyeceğimizden tanımları yazıya alalım; “Somut İşlemler Dönemi (7-11 Yaş) Artık mantıksal ilişkileri kavramaya başlar. Nesneler hakkında kurulan, nedensel mantık somut işlemler dönemi olarak isimlendirilir. Somut olarak adlandırılmasının nedeni, çocukların somut yani elle tutulabilen nesneler hakkında neden ileri sürebilmeleri, mantıksal işlemler yapabilmeleridir. Çocuklar dokuz yaş civarında da hamur toplardan birinin şeklinin değişse de ağırlığının değişmeyeceğini öğrenerek ağırlık korunumunu kazanmıştır. Çocuk 12 yaş civarında hacim korunumunu kazanmıştır. Soyut İşlemler Dönemi (11 Yaş ve Yukarısı) Piaget bu dönemin on bir yaşından başlayıp ergenlik boyunca devam ettiğini ve yetişkin gibi düşünebildiği ifade etmiştir. Bu dönemin en önemli özelliklerinden birisi olasılıklı düşünmenin gelişmesidir.” (3) * Çocuk gelişimi ve eğitimi üzerine çalışan İstanbul Kültür Üniversitesi Eğitim Fakültesi Temel Eğitimi Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Mehmet Toran’ın Cumhuriyet gazetesinden Şahin Aybek’e verdiği röportajı Türkiye açısından önemli bilgiler içermekte. Doç. Dr. Mehmet Toran: “Eğer bir din eğitimi verilecekse, ki onun da çocuk haklarını gözetecek bir şekilde verilmesi gerekiyor, 12 yaşından sonra verilmeli. Çocuğun bu gelişimsel özellikleri dikkate alındığında 3-5 yaş aralığındaki çocuklara okul öncesi eğitimde “din” eğitiminin verilmesi uygun değildir. Okul öncesi dönem çocukları henüz kendileri ile ilgili üst düzey karar alma olgunluğuna sahip olmadıkları için din eğitiminin bu eğitim kademesinde verilmesi çocuğun karar alma hakkının da ihmali anlamına gelmektedir. Okul öncesi eğitimde din eğitiminin verilmesi bir anlamda çocukların dini sömürüye maruz kalmasına da yol açabilir.” “Din eğitiminin bu yöntem üzerine kurgulanması çocuğun gelişimine de aykırıdır, sonuçları pasif, itaatkâr, sorgulamayan, neden-sonuç ilişkisi kuramayan bir bireye dönüştürecektir. Erken yaşta din eğitiminin çocuklarda korku, kaygı, güvensizlik, itaat, neden-sonuç ilişkisi kuramayan bireylerin yetişmesine neden olabileceği, en erken din eğitiminin çocuğun da rızası alınarak 12 yaşından itibaren verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca okul öncesi eğitimde din eğitiminin verilmesi sadece Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesinin 12. 14 ve 36. maddeleri ile değil Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 24. Maddesi ile de çelişmektedir.” “Çocuk gelişimi ile ilgili birçok teori bulunmaktadır ve bu teorilerin büyük çoğunluğu bilimsel çalışmalarla da ispatlanmıştır. En yaygın ve kabul gören Piaget’in bilişsel gelişim kuramıdır. Bu kurama göre çocukların soyut kavramları edinmeleri, kavraması, anlamlandırmaları günlük yaşamında bunu kullanmaları ancak soyut işlemler dönemine bu da çocukların 12 yaş ve üzerine karşılık geliyor. Dolayısıyla eğer bir din eğitimi verilecekse, ki onun da çocuk haklarını gözetecek bir şekilde verilmesi gerekiyor, 12 yaşından sonra verilmeli, okul öncesi dönemde yani 3-5 yaş arasında verilmemelidir. Çünkü 3-5 yaş aralığındaki çocuklar gelişimsel olarak soyut düşünme olgunluğuna erişmemiş, somut ve tamamen duyuları aracılığı ile edindikleri deneyimler bağlamında akıl yürütmektedirler. Bu sebepledir ki gerek çocuk gelişimi kuramcıları gerekse de okul öncesi eğitim yaklaşımlarında duyulara önemli bir vurgu vardır. Burada biz yetişkinlerin sorumluluğu ve önceliği bilimsel referanslarla çocuğun gelişimini önceleyen bir yaklaşımı benimsemek ve çocuğun yüksek yararını gözetmektir. Çünkü 3-5 yaş aralığındaki çocuklar algılarını duyuları aracılığı ile inşa eden, akıl yürütme olgunluğu özelden özele olan, somut sınıflandırma ve ben merkezci düşünme becerisine sahip, dikkat süresi kısa olan çocuklardır. Bununla birlikte 3-5 yaş arasındaki çocuklar sosyal ve duygusal olarak da özerk bir yaşantıya sahip henüz tam anlamıyla bağımsızlığını kazanmamış, bir grubun üyesi olma yetkinliğini yeni yeni geliştirmiş, kuralları üretme ve izlemede tam anlamıyla olgunluğa erişememiş çocuklardır. Ayrıca dil gelişimi anlamında da sözcük dağarcığının yetişkine oranla zayıf, sözcüklerin anlamını bilme ve kavrama olgunluğu tam olarak gelişmemiştir. Çocuğun bu gelişimsel özellikleri dikkate alındığında 3-5 yaş aralığındaki çocuklara okul öncesi eğitimde “din” eğitiminin verilmesi uygun değildir. (4) * İlkokul öğretmenliği eğitimde en önemli safha İlkokul öğretmeni; kazaya uğramış bir otomobili tekrar eski haline getirmek için ustalık maharetini ortaya koyan tıpkı bir kaportacı gibi geçmişte çocukta oluşmuş "Bilişsel Hasarı" onarmaya çalışan adeta bir usta... Fakat ne kadar onarılırsa onarılsın hasardan bir iz kalır. "Bilişsel Hasarı" gidermek insanın yıllarını alabiliyor. Dücane Cündioğlu: İslamcı çocuklar, dindar çocuklar Mustafa Kemal Atatürk hakkında çok kötü biçimde koşullandırılıyorlar. Hiç kimse yalan söylemesin, riyakarlık yapmasın. Hiçbirimiz, ben yıllarca Atatürk demedim. Çünkü bir put ismini anıyormuşum gibi hissettim kendimi. Mustafa Kemal, Gazi, filan döndürülüyorduk. (5) "Bilişsel Hasarı" gidermek insanın yıllarını alabiliyor. Mustafa ÖZTÜRK: Ajitasyonları da yer altılarda bu Nurcu cemaatlerde, Süleymancılarda çok anlatıldı. Ben 1970’lerin ortalarında ortaokul okudum, lisesin sonuna kadar Atatürk nasıl bir din düşmanı, kafir, hain olduğunu geçti İmam Hatip’teki bütün meslek dersi hocalarımızın bize empoze ettiği hikâye buydu. Önümüze verilen Rıza Nur’du, işte Fesli Kadir’in anlattıklarıydı veya “Yalan Söyleyen Tarih Utansın”la biz yetiştirildik. (6) * Bilişsel olmayan eğitimin kökleri Prof. Dr. Hüseyin ATAY: Gazali hakkında verdiğim rapor, aktif ibadetten pasif ibadete geçti. İlim yapmaktan tasavvufa geçti. İlim yapmak aktif ibadettir. Herkes istifade eder. Tasavvuf, kölelerin yaptığı iş, pasif. Dünya düşmanı olacak, onu yapmayacak, bunu yapmayacak. Tasavvuf felsefesi insanı aşağılama felsefesidir. (7) * Bilişsel olmayan eğitim kişide yaşam boyu etkisini sürdürebilir Bilişsel olmayan eğitim dünyaya gelen çocuğa ne kadar erken ulaşırsa o denli lehine taraftar ediniyor. Diyelim ki insan 70 yıl yaşayacak, bilişsel olmayan eğitim 4 yaşında ona ulaşmış ise insanın 66 yılını etkileyebiliyor. Tarihsel olarak, Osmanlı'dan da önce bu bölgede ve dolayısıyla Türkiye'de de yaygın olan bakış, bilişsel olmayan eğitim. Bu BMW'ye binmek için bilişsel olmayan eğitimin sürmesi gerek
Bilişsel olmayan eğitimin ekonomiye etkisi Türkiye Cumhuriyeti Devleti dış borcu 1881 yılındaki 500 milyar doları aşmış, 512 milyar dolara ulaşmış halde. Bilişsel olmayan eğitimin ekonominin dışında demografik yapının bozulmasına etkisi Bir devlette demografik yapıda bozulmanın sadece ekonomiyi bozmayacağını, kültürel yapıyı da bozacağını görememe hali. Dünya, milletler arası bir yarış/rekabet alanı. Bu yarış alanında bir milletin sonunda ne olacağını toplumda yaygın/yaygınlaşan eğitimin yönünden başkaca bir şey belirlemez, denilebilir. Bir devlete ait tüm gelişmiş devlet sistemleri Türkiye’de yazı üzerinde (Anayasa) olmasına rağmen eğer Türkiye’de; milli gelir Avrupa ülkelerinin altındaysa, ekonomiye de olumsuz etkisi olan dünyanın en çok sığınmacısı -üstelik kültürel, bilgi, teknoloji düzeyi düşük ülkelerden- Türkiye’de ise, bürüt dış borç tekrar 1881 yılı rakamı 500 milyar doların üzerine, 512 milyar dolara çıkmışsa, yerli savaş uçağı, yerli aracı, yerli akıllı telefonu… yoksa, tüm bunların altında bilişsel olmayan eğitim etkisini aramak gerekir. Yoksa, insan her ülkede insan… Kaynak: (1) https://www.mfa.gov.tr/isvicrenin-ekonomisi.tr.mfa (2) https://www.psikolojiarsiv.com/piaget-hayati-bilissel-gelsim-kurami/ (3) https://globalenstitu.com/konu/piagete-gore-bilissel-gelisim-kurami/ (5) https://www.youtube.com/watch?v=VzHCvVENeaU&t=41s |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
KİTAP NE DİYOR? - 28.01.2007 - 03/11/2024 |
Eğer dünyanın yaratılışını merak ediyorsak onu ancak Allah’ın kelamı olan Kur’an-ı Kerim’den öğrenebiliriz. Yok olan, başkenti işgal edilen, silahlarına el konulan, esir düşen, halkı ayaklandırılan, şeyhleri, ağaları altın ile satın alınan bir ülken |
Özey AK: EN GÜÇLÜ İNSAN HAKLI OLAN İNSANDIR - 03.05.2005 - 02/11/2024 |
Yıllar önce, 3 Mayıs 2005 tarihinde Özey Ak adlı okuyucumuzun göndermiş olduğu içeriği dopdolu iletiyi bugünkü yazımızda sizlerle paylaşmak istedim. Okuyucumuza selam ve saygılarımızla… 27 Ekim 2008 |
Eksik Olan Ne? - 01.11.2008 - 01/11/2024 |
Biz de, daha öncelerden hayatımızı girmiş ancak belli bir süre uzak kaldığımız interneti 12 Şubat 2005 tarihinden itibaren mesleki meselelerimizi ülke meseleleriyle bağdaştırarak, ortak noktada buluşma amacıyla kullanmaya başladık… |
Demokrasi Kültürü - 30.10.2008 - 01/11/2024 |
Eğitim, öğretim, okuma alışkanlığının kazanılması, paneller, konferanslar, gönüllülük esasına dayalı birliktelikler (dernekler, sendikalar vb.) oluşturulması ve bütün bunların etkisiyle elde edilecek bilinç yoluyla, demokrasi kültüründe gelişimin... |
TEMAD Seçiminin Muhtemel Etkileri - 20.10.2008 - 01/11/2024 |
Mücadele ise kendisine has bir kültür meydana getirir… |
DERİN SİYASET SAHİPLERİ - 06.02.2007 - 01/11/2024 |
Aslında ortada uluslararası derin bir siyaset var… Ülkeyi bataklığa çeken! Kırmızı Pazartesi Romanı’nı tersine çevirmemiz dileğimle… |
Cumhuriyetimize bir bakış - 30/10/2024 |
Adı Osmanlı, içinde yabancı hakimiyeti, devşirme yöneticiler. Toplumda; bilgi yok, bilim yok, ekonomi yok, gelişme yok, şeyhler, şıhlar, ağalar elinde değersiz bir yaşam. Bol savaş, bol askerlik, bol vergi, bol salgın, bol hastalık... |
Astsubaylar Çalıştayı'ndaki Sunumum - 17 Ekim 2024 - 18/10/2024 |
TEMAD’ın 40’ıncı kuruluş yıl dönümü ve 2012 yılından sonra kutlanmaya başlanılan “17 Ekim Astsubaylar Günü” nedeniyle bu yıl diğer yıllara göre farklı etkinliklerle, eylemsel ve düşünsel yönü güçlü bir farkındalık yaratılmış halde; |
Birbirinin varlığını korumak, ulus bilinci içinde huzur ve güven içinde yarınlara yürümek… - 05/10/2024 |
Son günlerde; Diyarbakır’da küçük bir köyde yaşayan sekiz yaşındaki Narin’in katili 21 Ağustos 2024’ten bu yana halen bulunamadı, İstanbul’da 19 yaşında 26 suç kaydı olan biri Polis Şeyda Yılmaz’ı şehit etti, |
Devamı |