Osman KÖSA
osmankosa@gmail.com
Astsubaylar Çalıştayı'ndaki Sunumum - 17 Ekim 2024
18/10/2024 Öncelikle; Bizleri burada buluşturan Sayın Dr. Fatih Çam’ı, Sayın Çalıştay Heyetini ve Sayın Katılımcıları Saygıyla Selamlıyorum, TEMAD’ın 40’ıncı kuruluş yıl dönümü ve 2012 yılından sonra kutlanmaya başlanılan “17 Ekim Astsubaylar Günü” nedeniyle bu yıl diğer yıllara göre farklı etkinliklerle, eylemsel ve düşünsel yönü güçlü bir farkındalık yaratılmış halde;
Niğde’den başlamış “Astsubaya Adalet Yürüyüşü” demişken; Emekli Kıdemli Başçavuş Tuncer Küçük’ün mevsim şartları nedeniyle devam edemediği 26-27 Aralık 2006 Merzifon – Ankara yürüyüşü ve daha sonra 5-17 Ekim 2009 Merzifon’dan başlayıp Ankara’da sonuçlanan “Astsubay Onur Yürüyüşü”nü de burada anıyoruz. Devletleri - Milletleri Koruyan Silahlı Kuvvetler; kara, deniz, hava, jandarmasıyla kendi içindeki ihtisaslaşmış; savaşçı unsurlarıyla, dünyayı takip eden ve çağa uygun teknikler ortaya koyan okulları, eğitimcisi ve gerçeğe uygun tatbikatlarıyla, lojistiğiyle, bakım - üretim ve Ar-Ge yapan fabrikalarıyla, teknik kadrosuyla, kendine özgü Sağlık sistemi ve Bando kadrosu ile büyük bir sistem. Devletimizi - Milletimizi koruyan büyük bir sistem olan Türk Silahlı Kuvvetleri’nde görev yaparak emekli olmuş astsubaylar olarak bugün buradayız. Gerek sahada gerekse burada oluş nedenimiz; uğradığımız haksızlıklara ilişkin konuları uzman ve akademisyeniyle bilimsel yönden ortaya koyan “Çalıştay” etrafında toplanmak, haksızlıkların giderilmesi için bilimsel yaklaşım içeren bir sonuç elde etmek, ilgililere ve kamuoyunun bilgisine sunmaktır. Geçmişte değişik adlarla ordu içinde bulunmuş statünün sorunları 1945 yılı Yalta Konferansı sonrası Türkiye - Amerika yakınlaşma dönemi içinde 2 Temmuz 1951 tarihinde çıkartılmış 5802 sayılı Astsubay Kanunu ile ortaya çıkar. Statüsel, davranışsal, özlük hakları yönüyle o gün bugündür astsubaylar hak mücadelesi vermekte, sesini duyurmaya çalışmaktadır. Her şey bir ihtiyacın sonucu 1962 yılında kurulan ilk astsubay derneği olan TEMAY da, bir ihtiyacın sonucu olarak meydana gelmiştir. TEMAY Bugünkü adıyla Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği ilk olarak Ankara Genel Merkez olmak üzere; 3 şube halinde “TÜM EMEKLİ MALÜL MÜSTAFİ ASTSUBAYLAR YARDIMLAŞMA DERNEĞİ” (TEMAY) adıyla 29 Aralık 1962 tarihinde kuruluyor. Kurucuları: Em. P. Asb. Nuri Emeç, Em. J. Asb. Hakkı Baysal, Em. P. Asb. İbrahim Yiğinsu, Em. P. Asb. Tayyip Taçyıldız, Em. Dz. Asb. Recep Gürer, Em. Hv. Asb. Cevat Aydınoğlu, Topçu Asb. Hasan Basri Ünal, P. Asb. İbrahim Süer (1)(s.4) TEMAY’IN GELİŞİMİ, 12 EYLÜL DARBESİ VE TEMAD’A DÖNÜŞÜM TEMAY’ın 28 Mayıs 1967 tarihli Genel Kongresi’nde alınan karar sonrası yapılan çalışmalar ile İzmir ve Balıkesir’den başlanarak şube sayısı giderek arttırılıyor ve delege sistemi getiriliyor. Önceden merkez üyelerin (her yıl) belirlediği Genel Başkanlığı, 16 Haziran 1968’den itibaren şubeleri temsilen gelen delegeler belirlemeye başlıyor. Delege sistemiyle ilk Genel Kongre 16 Haziran 1968’de Ankara Astsubay Orduevi’nde yapılıyor. 1968 yılında şubeleri temsilen gelen delegeler ile yapılan Genel Kongre ve sonrası, derneğin kapatıldığı 12 Eylül darbesine kadar geçen sürede ardı ardına Kemal Kerim Kalkan Genel Başkan seçilir. En Uzun Süre Genel Başkanlık Yapmış Olan Kemal Kerim Kalkan Babası Nurettin Kalkan’ın Emniyet Amiri olması nedeniyle çocukluğundan itibaren yurdumuzun değişik yerlerinde bulunur. Kardeşi de astsubay olan 1929 doğumlu Kemal Kerim Kalkan, 1948 mezunu bir muhabere astsubay ancak yoğun iş temposu nedeniyle rahatsızlanır ve 1956 yılında malulen emekli olur. (Kemal Kerim Kalkan, Kaynak: Yüksel Binici, TEMAD, Gelecek Yüzyıl, Yıl:2, Sayı:10, Ocak-Şubat 2014) 12 Eylül 12 Eylül darbesi sonucu kapatılmış olan derneğin yeniden kurulması için Kemal Kerim Kalkan ve arkadaşları 17 Ekim 1983 tarihinde müracaat edip bugünkü derneğimiz TEMAD’ı kurmuş, yeniden Genel Başkan seçilmiştir. Kemal Kerim Kalkan Dönemi Astsubay Hakları Mücadelesi ile Dolu Emekli Assubaylar org yazarı İsmail Turan’ın 17.4.2016 tarih ve “Vesayet Dönemi Bitti” başlıklı yazısındaki tespitiyle; Personel Kanunu yoluyla astsubayların özlük haklarını geriletilmesine karşı Mayıs 1970 ve Ocak 1975 hak mücadelesinde TEMAY koordinesiyle önemli mücadele verilir. “Personel Kanunu mali hükümlerinin uygulanacağı 1970 yılında yapılan kanun hazırlıklarında Astsubayların haklarının alınacağını anlayan Kemal Kerim KALKAN Astsubay eşlerini örgütleyerek, Mayıs ayında başta büyük şehirler olmak üzere Malatya, Kayseri ve Erzincan gibi birçok garnizonda Astsubay eşlerinin yürüyüşlerini düzenler. 1975 Ocak ayında Astsubay haklarının alındığı “İş güçlüğü tazminatı kararnamesi” yayınlandı. Kemal Kerim KALKAN seyirci kalmadı yine sahneye çıktı. Hazırlanan tuzağı gördü ve “haklıyken haksız duruma düşmeyelim” diye ikaz ederek ikinci “Astsubay eşleri yürüyüşü”nü düzenledi. 1970 yürüyüşlerinde tecrübe kazananlar tarafından hazırlanan tuzakla, Kemal Kerim Kalkan’ın ikazına rağmen gizli sahte büyükler tarafından genç Astsubayların heyecanları istismar edilerek direniş adı altında birçok Astsubayın göreve gitmemeleri sağlandı. O gizli büyüklerin kendileri sabah erkenden göreve koştular. Bunun sonucu olarak hasar büyüdü birçok Astsubay cezalandırılarak bedel ödettirildi.”(2) 1970’lerde EMAS Adıyla Başka bir Emekli Astsubay Derneği de Mevcut İsmail Onarlı’nın “ORDUNUN BELKEMİĞİ ASSUBAYLAR. 1970-75 ASSUBAY EYLEMLERİ” başlığıyla, Toplumsal Barış Dergisi (Toplumsal Barış Dergisi, Yıl: 1, Sayı: 5, Eylül 2004, s.16-18)ndeki aktarımına göre 1975 astsubay eylemlerinde EMAS adıyla ikinci bir astsubay derneği de mevcut. TEMAD’ın kurucularından Emekli Kıdemli Başçavuş Mehmet Daregenli’nin Emekli Kıdemli Başçavuş Ayhan Bayırlı’ca video ile kayıt altına alınmış söyleşisinde de EMAS’ı görmekteyiz. 1970’lerin EMAS’ı TEMAS olarak 1983 yılında yeni dernek için müracaat etmek isterken bir üyelerinin vefatı nedeniyle müracaatı düşüyor,1962’den gelen TEMAY üyelerinin 17 Ekim 1983 tarihli müracaatı kabul edilerek 24 Ocak 1984’de TEMAD’ın kuruluşu onaylanıyor. Bugün TEMAD’ın kuruluş tarihindeki 17 Ekim, 1983 yılındaki müracaatı; 1984 ise derneğin tasdik yılını temsil etmekte. TEMAD Eski Genel Başkanı Kıdemli Başçavuş Ahmet Keser’in tespitiyle, 12 Eylül darbesinden sonra TEMAY ve TEMAS arasındaki kuruluş rekabeti, derneğin kurulmasını bir yıl geciktiriyor. (Bu bölümün hazırlanmasında Emekli Kıdemli Başçavuş Halil Ergenli’nin muhafaza ettiği ilgili videodan yararlanılmıştır.) ** Cemiyetlerin Türkiye’nin İşgalden Kurtarılmasındaki Yeri Eski adıyla Cemiyetler, yeni adıyla Dernekler toplum, millet hayatında önemli işlevlere sahip. Türkiye özelinde bakılır ise; 30 Ekim 1918 tarihli Mondros Mütarekesi’nin uygulanmaya başlanmasından sonra, Mondros uygulamalarına karşı vatanımızın dört bir yanında değişik adlarla cemiyetler meydana geliyor. “Müdâfaa-i Hukuk, Muhafaza-ı Hukuk, Redd-i İlhak, Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti, Vilâyât-ı Şarkiyye Müdâfaa-i Hukûk-ı Milliye Cemiyeti, İzmir Müdafaa-i Hukuk-ı Osmaniye Cemiyeti, İstihlası Vatan Cemiyeti, Şarkî Trakya Paşaeli Müdafaa Heyet-i Osmaniyesi” gibi Mondros uygulamasına karşı Cemiyetler 7 Eylül 1919 tarihinde Sivas Kongresi’nde “Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti” adı altında bir araya getirilmiş ve birlik beraberlik içerinde olunarak vatanımızın işgal altından kurtarılmasında cemiyetin önemi de böylelikle görülmüştür. ** Cumhuriyet, Demokrasi, Dernekler ve TEMAD Binlerce yıllık tecrübeler, yaşam koşulları, yaşanan olaylar, savaşlar, mücadeleler, bilimsel, kültürel gelişmeler neticesinde hayatımızı düzenleyen bugünkü sistemlere kavuşmuş bulunmaktayız. Toplum veya Millet adı verilen büyük ailenin bir arada mutlu bir şekilde yaşamasını sağlayan unsurlardan; ‘’Cumhuriyet’’, ‘’Demokrasi’’ ve ‘’Dernekler Cumhuriyet’i İncelediğimizde; Millet adına egemenliği kullananların seçimle iş başına geldikleri sistemin adı olan Cumhuriyet; Oligarşik ve Halka Dayalı, olmak üzere iki çeşit. Halka Dayalı Cumhuriyet’te kendi içinde; Demokratik ve Demokratik olmayan, olmak üzere ikiye ayrılmakta. Anayasamızın birinci maddesinde Devletimizin şekli: ‘’Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.’’ olarak belirtilmekte, ikinci maddesinde ise Cumhuriyetin nitelikleri içerisinde demokrasi yer almaktadır. Anayasa, Madde 2: “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.” Oligarşik Cumhuriyet ile idare edilen devletlerde egemenlik belli bir grubun elinde iken, Demokratik Cumhuriyetlerde egemenlik ulusun tamamındadır. Demokratik olmayan sistemlerde (kısmen meşruti monarşi hariç); halkın özgürlüğünden, insan haklarına riayetten, siyasal özgürlüklerden, halkın yönetim üzerinde etkili olmasından, yaşam güvencesinden, adil gelir dağılımından söz etmek mümkün değildir. Cumhuriyet, demokratik sistem ile birleştiğinde bir anlam ifade etmektedir. Demokratik Cumhuriyet için; özgürlüğü, anayasaya uygun kanunlar yoluyla kanun önünde eşitliği ve hukuk kurallarını içinde barındıran ‘’hukukun üstün tutulduğu, “insan merkezli” sistem de diyebiliriz. Bütün bunlar bilinmesine rağmen, eğitim alanında konunun bu yönüyle yeterince ele alınmaması ve küçük yaştan itibaren öğretim yoluyla öğretilmemesi nedeni ile ülkemizin demokrasi kültürü ne yazık ki istenilen seviyeye bir türlü ulaşamamıştır. Hâlihazırda yaşadığımız sıkıntıların, haksızlıkların temelinde gelişmemiş ‘’Demokrasi Kültürü’’ bulunmaktadır. Kalkınmanın, sosyal adaletin, güvenliğin, sağlık ve eğitim hizmetlerinin daha iyi seviyeye çıkartılabilmesi için, seçimlerin dışında da halkın yönetime katılımı gereklidir. İşte burada, gelişmiş ülkelerinde olduğu gibi; kamuoyu oluşturarak, kişisel ve ülke menfaatlerini korumak, yönetimde etkili olmak ve belirli bir ortak amacı gerçekleştirmek üzere bilinçli insanlar tarafından teşkil edilmiş olan “Dernekler” önem kazanıyor. Dernekler anayasanın güvencesi altında olan en etkin sivil toplum örgütleridir. Etkin olmaları, gücünü anayasadan ve bizzat devletin sahibi olan halktan almasındandır. Ülkemizde yaşanan ve bir türlü çözüm bulunamayan meseleleri incelediğimizde; mücadeleci, belli bir politikası olan, bilinçli sivil toplum örgütlerinin istenilen yeterlilikte ve düzeyde olmadığını görmekteyiz. Geçmişte ve halen, bilim insanlarımızın dış ülkelerde yaşam aramalarının sebebi de ne yazık ki ülkemizdeki gelişmemiş demokrasi anlayışıdır. Bu nedenledir ki; Anayasanın 33. maddesi ve buna bağlı olarak 2847 sayılı Kanun dâhilinde kurulmuş olan derneklere üye olunarak katılım sağlamak, fikir alışverişinde bulunmak fikir üretmek; yayımladığı dergilere yazı yazmak, abone olmak, dernekçilik kültürü oluşturulmasına katkı sunacaktır. Denilebilir ki; Demokrasinin gücü derneklerin gücü kadardır! Türkiye Özelinde; Dernek faaliyetlerine katılarak; insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, demokratik, lâik ve sosyal hukuk kurallarına sahip olan Devletimizin her alanda çağdaşlaşmasına ve çağdaş kuralların hayata geçmesine katkı sağlayabiliriz. Astsubaylar – Anayasa - TEMAD 2005 yılından itibaren anayasa ve astsubay konusunu; “Devlette Çürüme Anayasaya Uymama ile Başlar” yazı dizisi ve “Anayasa ve Onuncu Madde” başlıklı 11 yazıda ele alınmış, anayasamızın, astsubay haklarının verilmesine engel olmadığı ortaya konulmuştur. Anayasaya aykırı olarak hakları verilmemiş olan biz astsubayların haklarını almasının yolu; ya idarenin durumu fark edip kendiliğinden düzeltmesinden, ya da üyelerinin katılımıyla güçlenmiş, etkili, etkin, fikir üreten, kamuoyu oluşturabilen, güçlü TEMAD’dan geçmektedir… ** Astsubay mücadelesinde kimi zaman TEMAD, kimi zaman ise astsubayların meydana getirdiği oluşumlar, etkinlikler öne çıkmaktadır. Bulunduğu çağa uygun hareket etmesini bilen astsubaylar, derneği geri kalırsa kendileri öne çıkmakta. İşte bulunduğumuz internet çağında astsubaylar 2005 yılından sonra interneti; mesleki meselelerini çözüm üretir şekilde ortaya koymak, birlik ve beraberlik oluşturmak için kullanmaya başlamışlardır. Bu anlamda; 2005 yılı Şubat ayından itibaren Kuvayi Milliye Net sitesinde olan Orhan Kaya yazılarına gelen yoğun ilgi ve yorumlar, 2006 yılı Ekim ayından itibaren Emekli Asb. Hakan HEZER tarafından kurulan 800 kişi civarı Mynet Grubu ve mynet tabanlı hazır site ilk ciddi girişimlerdir. Emekli Assubaylar Org Üzerine; 2006 yılı sonuna (Eylül) geldiğimizde ise Emekli Dz. Asb. Halil Ergenli’nin girişimleri ile Emekli Dz. Asb. Semih KOÇ’un teknik destekleri ile yurtdışında yaşayan meslektaşımız Cengiz Avcı’nın hediye ettiği “Alan Adı” ve “Sunucu” üzerinden www.emekliassubaylar.org sitesi yayına başlamıştır. Bu sitede yer alan “Forum” ve “Mesaj Panosu” sorunların derinlemesine tartışılması ve geniş kitlelere ulaştırılmasında önemli rol oynamıştır. Ayrıca site bünyesinde yer alan “Emekli Kahvesi” isimli sohbet odası önemli gündemlere vesile olmuştur. Bunların en önemlisi TEMAD tarafından 25 Mayıs 2007’de Sabah Gazetesine verilen ilan konusudur. İlan fikri ilk kez bu odada konuşulmuş, ana metin oluşturulmuş ve maddi boyutunun da bağışlarla çözüleceği önerisi ile TEMAD’a götürülmüş ve hayata geçmiştir. Ayrıca sitede oluşturulan Köşe Yazarları Bölümü önemlidir. Sitenin İlk Köşe Yazarları: Ersen Gürpınar, Hüseyin Savcı, Orhan Kaya (Osman Kösa), Ahmet Çam ve Mehmet Erol’dur. Sitenin Kurucusu Halil Ergenli TEMAD’a bakış konusunda ortaya çıkan görüş ayrılıkları nedeniyle siteden ayrılmış ve 19 Mayıs 2015 tarihinde www.emekliasubaylar.org sitesini kurmuş ve faaliyetlerine devam etmiştir. Bu sitede ise Başarı Öyküleri, Astsubay Yazarlar ve Kitapları ile Hukuk Köşesi gibi bölümlerle arşiv niteliğinde çalışmalar yapılmıştır. Diğer internet siteleri de şöyle; Em. Kd. Bçvş. Mehmet Erol’un 2008’de kurduğu emekliastsubaylar.net., Em Kd. Bçvş’lar Ayhan Yıldırım, Yüksel Binici, Ahmet Keser tarafından 2009 Eylül’de emekliastsubaylar.biz, Em. Kd. Bçvş. Murat Altıntaş’ın kurduğu askerihukuk. com, Facebook’un 2009’da açılmasıyla açılan Grupları ve bir haksızlık nedeniyle 2012 yılında bir anda en etkini olan 120 bin kişiye ulaşmış Facebook Pes Grubu, TAS-SEN çalışması, Osman Kösa tarafından 2008’de oncekultur.azbuz.com ve11 Ocak 2012’de oncekultur.com kurulmuştur, Em. J. Kd. Bçvş. Dede Ersel Aksu tarafından ise pes24.com. 2016 yılında kurulmuştur. İnternet Siteleri Dışında Saha Çalışmaları Emekli Kıdemli Başçavuşlar; Murat Demirkıran, İbrahim Koldamca, Nevzat Yüksel ve grubu, yazar Levent Ulucan gibi önde gelen emekli astsubayların, emekli astsubay tabanının haklı taleplerinin sesi olarak saha eylemleri ile hakları gündemde tutuşları, astsubay toplumunun yakın geçmiş ve güncel çalışmaları. ** Astsubaylar, kanun koydurma gücüne sahip olduğu belli olan bir statü ile çalışmasına rağmen halen haklarını alamamıştır. Halbuki belli grubun çıkarını gözeten öznel uygulamalar anayasaya aykırıdır. Kurumlar yeniliklerle yönetilir ve içerisinde dogmalaşmış değişmezlikler olmamalıdır. Yüksek Okul mezunu olarak göreve başlayan astsubayların önemli kısmı 4 yıllık fakültelerden mezun olabilmesine rağmen, öğreniminin karşılığını da halen alammış, emsali mezun yedek subayın altında tutulmaya devam edilmektedir. Astsubaylar, bilgi toplumu yolunda ilerlemiş ve halen ilerlemekte olan kişilerdir. Esasında astsubayın ifa ettiği işleri de sürekli kendisini yenilemeyi, güncellemeyi gerekmektedir. Millete ait üniformayı taşımak onurların en yücesidir. Asker olmak, askeri üniformayı millet adına taşımak, milletin huzur ve güven içinde yaşamına katkı sunuyor olmak, bilen bir insan için tek başına en büyük hazdır, en büyük onurdur. Maddi çıkarlar, maddiyat ile bunu bozmamak gereklidir. Eğitim ve statü yükseldikçe üzerinde durulan tabandan bağ kopmamalı. Esasında; üzerinde durulan kadar güçlüdür, üzerinde duran... Birlikte ülke için güvenlik işi üreten subay ve astsubay gerçeği ortadayken ve hatta mesai yönüyle, iş icrası yönüyle, sorumluluk, hesap verilebilirlik, geri bildirim yönüyle astsubayın daha fazla yükü taşıdığı gerçeği ortadayken; insan ihtiyaçları gözetilmeksizin, sosyal haklarda, özlük haklarında bariz farklar olmamalıdır. Birine altı tazminat diğerine sıfır tazminat ile yaşam koşullarında yalnız bırakmayı, empati yapabilen hangi bilge insan kabul eder? Astsubayların 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu “Genel İdare Sınıfı” içinde olması, ağır koşullar altında görev yapan bir savaşçıyı normal memur görmek ne derece doğru? Ülke içinde elde edilen kaynakların iş güçlüğüne göre adaletsiz dağıtılması sorunsalı ile karşı karşıyayız. Statüler devletin; statüyü dolduran, insan. Yaşam ekonomi ile yürür, Astsubayları yaşam yolunda ekonomi dışı bırakmak, hayat yolunda yürümesine engel olmak… Daha fazla çalışsa bile artmayan, yaşam koşullarını karşılamayan ücret… Dr. Öğr. Üyesi Fatih Çam’ın “TURAN-SAM Uluslararası Bilimsel Hakemli Dergisi”nde yayımlanan araştırmasında, 1010 astsubay tarafından verilen cevaplarda; Emekli Astsubayların yüzde 96,4’ü ek bir gelir olmadan yaşamını sürdüremeyeceği, (s.99) Astsubaylar yönüyle; kıdem, bilgi, beceri, kuruma sağlanan katkı, işin önem ve zorluk derecelerine göre ücrette olan uyumsuzluk ve anlaşılmaz bir ücret politikası, bilimsel olarak ortaya konulmuş halde. (s. 100, 102-103) (3) Sonuç itibariyle, Her türlü devlet işi Türk Milleti’nin vergileriyle olmaktadır. Bir yanda üretim yapan Türk Milleti ülkesine katkı sunarken, savaş ortamı eksik olmayan dünya üzerinde kendisini korumakla görevli kurumlara da evlatlarını göndermektedir. Kurumlarda çalışanlar, Türk Milleti’nin evlatlarıdır. Dolayısıyla; Türk Milleti’nin kaynakları yoluyla adaletsizlik, gelirler arası uçurum asla olmamalıdır. Saygılarımla, 17 Ekim 2024 Osman KÖSA Kaynak: (1) Gelecek Yüzyıl, Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği Yayın Organı, Yıl:1, Sayı:2, Ağustos, Eylül 2012 (2) İsmail Turan – Vesayet Dönemi Bitti 17.4.2016 https://www.emekliassubaylar.org/vesayet-donemi-bitti/ (3) Dr. Öğr. Üyesi Fatih ÇAM, CUMHURİYETİN 100. YILINDA ASTSUBAYLAR: KAMU MALİ YÖNETİMİ BAKIMINDAN BİR İNCELEME, TURAN-SAM Uluslararası Bilimsel Hakemli Dergisi; p-ISSN: 1308-8041, e-ISSN: 1309-4033; Yıl: 2023; Ay: Eylül; Cilt: 15/YAZ, Sayı: 59 (Makale sayfa: 89:114) https://www.turansam.org/TURAN-SAM_59.pdf Kemal Bisalman: Assubaylar Ne İstiyorlar? 26 Mayıs 1970-Milliyet
|
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
KİTAP NE DİYOR? - 28.01.2007 - 03/11/2024 |
Eğer dünyanın yaratılışını merak ediyorsak onu ancak Allah’ın kelamı olan Kur’an-ı Kerim’den öğrenebiliriz. Yok olan, başkenti işgal edilen, silahlarına el konulan, esir düşen, halkı ayaklandırılan, şeyhleri, ağaları altın ile satın alınan bir ülken |
Özey AK: EN GÜÇLÜ İNSAN HAKLI OLAN İNSANDIR - 03.05.2005 - 02/11/2024 |
Yıllar önce, 3 Mayıs 2005 tarihinde Özey Ak adlı okuyucumuzun göndermiş olduğu içeriği dopdolu iletiyi bugünkü yazımızda sizlerle paylaşmak istedim. Okuyucumuza selam ve saygılarımızla… 27 Ekim 2008 |
Eksik Olan Ne? - 01.11.2008 - 01/11/2024 |
Biz de, daha öncelerden hayatımızı girmiş ancak belli bir süre uzak kaldığımız interneti 12 Şubat 2005 tarihinden itibaren mesleki meselelerimizi ülke meseleleriyle bağdaştırarak, ortak noktada buluşma amacıyla kullanmaya başladık… |
Demokrasi Kültürü - 30.10.2008 - 01/11/2024 |
Eğitim, öğretim, okuma alışkanlığının kazanılması, paneller, konferanslar, gönüllülük esasına dayalı birliktelikler (dernekler, sendikalar vb.) oluşturulması ve bütün bunların etkisiyle elde edilecek bilinç yoluyla, demokrasi kültüründe gelişimin... |
TEMAD Seçiminin Muhtemel Etkileri - 20.10.2008 - 01/11/2024 |
Mücadele ise kendisine has bir kültür meydana getirir… |
DERİN SİYASET SAHİPLERİ - 06.02.2007 - 01/11/2024 |
Aslında ortada uluslararası derin bir siyaset var… Ülkeyi bataklığa çeken! Kırmızı Pazartesi Romanı’nı tersine çevirmemiz dileğimle… |
Cumhuriyetimize bir bakış - 30/10/2024 |
Adı Osmanlı, içinde yabancı hakimiyeti, devşirme yöneticiler. Toplumda; bilgi yok, bilim yok, ekonomi yok, gelişme yok, şeyhler, şıhlar, ağalar elinde değersiz bir yaşam. Bol savaş, bol askerlik, bol vergi, bol salgın, bol hastalık... |
Birbirinin varlığını korumak, ulus bilinci içinde huzur ve güven içinde yarınlara yürümek… - 05/10/2024 |
Son günlerde; Diyarbakır’da küçük bir köyde yaşayan sekiz yaşındaki Narin’in katili 21 Ağustos 2024’ten bu yana halen bulunamadı, İstanbul’da 19 yaşında 26 suç kaydı olan biri Polis Şeyda Yılmaz’ı şehit etti, |
30 Ağustos Zaferi ile Kulluktan, Yokluktan, Yok Olmanın Eşiğinden Özgürlüğe, Çağdaş Devlete - 30/08/2024 |
Kulluktan, yokluktan, Kızılderililer, Aztekler, İnkalar gibi yok olmanın eşiğindeyken 30 Ağustos Zaferi ile özgürlüğe, çağdaş yaşam içerikli Devlete kavuşmuş olan Yüce Türk Milleti Kuvayi Milliye’nin birlik ve beraberliği içerisinde Atatürk’ün göster |
Devamı |