• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/index.php?stype=lo&lh=Ac8dWUoq1V36L4Hy
  • https://twitter.com/
Ö/K Facebook

Ö/K Twitter


Ö/K You Tube
Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.413134.5510
Euro36.357136.5028
Saat
Takvim
GAZETE
Önce Kültür/Yazarlar
Gazeteler
Türkçe Müzik
Yabancı Müzik
Sinema
TV YAYINLARI
A24 Gayrimenkul

Tarih/Belgesel
İstanbul: Fatih Aldı, Vahdettin Kaybetti, Atatürk Kurtardı  


Bennett'in Mustafa Kemal'e Suikastle Görevlendirdiği İngiliz Ajanı Mustafa Sagir'in 1921'de Ankara'da Yakalanışı


Türk Devrimi'ne Karşı İngiliz Palavralarına Özgün Belge ve Bilgilerle Yanıtlar


II. Abdülhamid Dönemi'nin Bilinmeyenleri - 1. Bölüm


II. Abdülhamid Döneminin Bilinmeyenleri - 2. Bölüm


Harf Devrimi'nin Yerli ve Milli Kökleri, 1. Bölüm


Harf Devrimi'nin Yerli ve Milli Kökler-2


1945'ten Günümüze, Ulus-Devlet'e yönelik Etnik Bölücülüğe Meşruiyet Sağlayan İç ve Dış Odaklar


Küreselci Emperyalizmin Ulus Devlet Düşmanlığı, Etnik bölücülük ve Tek Dünya Devleti Düşleri


"Hilafet İngilizlerin İsteğiyle Kaldırıldı" Yalanını Çürüten Belgeler-1


"Hilafet İngilizlerin İsteğiyle Kaldırıldı" Yalanını Çürüten Belgeler-2


Atatürk'e ve Türk Tarih Tezine Kafatasçı Irkçılık Suçlaması Yapanlara Yanıt


Belgelerle 1925 Şeyh Said İsyanı
Musul Sorunuyla İlgisi | 1924 Ağustos Nasturi Ayaklanması l Şeyh Said İsyanı ve Hilafet |Türk Ordusu İçinde Örgütlenmiş Ayrılıkçı Kürt Kökenli Subaylar ve Gizli Azadi Örgütü | Seyit Abdülkadir ve Suçortaklarının İngiliz Ajan Mr. Templeton Olarak Tanıdıkları İstihbaratçıyla İlişkileri | Bastırılmasında Ordumuzun Yanında Yer Alan Bölge Aşiretlerinin Çabaları | Şeyh Said'in Hilafet Propagandasına Karşı, Adalet Bakanı Seyid Bey'in Onbinlerce Bastırılan Hilafetin Kaldırılması Konulu Kitapçığının İsyan Bölgesinde Dağıtılması | İsyancılardan Biri Bağırıyor: "Yaşasın Kürtlük!" İdamı İzleyen Diyarbakır Halkı Topluca Haykırarak Ona Yanıt Veriyor: "Yaşasın Cumhuriyet!" | Rauf Orbay: "Şeyh Said,.. 1914'te de Devlete Karşı İsyan Etmiş, Rus Konsoloshanesine Sığınmış, 1. Dünya Savaşı Arifesinde Rusya Hesabına Çalıştığı Sabit Olmuş, Müseccel (Sabıkalı) Bir Mahluktu.


Barzani aşiretinin emperyalizm ve siyonizm ile ilişkileri; Atatürk'e ve Türkiye'ye ve Türklüğe Düşmanlığı-1


Barzani aşiretinin emperyalizm ve siyonizm ile ilişkileri; Atatürk'e ve Türkiye'ye ve Türklüğe Düşmanlığı-2


"Ilımlı İslam" ve "Siyasal İslam" projesinin; belgeleriyle tarihsel kökenleri

- Türkiye'nin NATO'ya üyelik başvurusuyla ilgili gizli görüşme tutanakları
- Kimler neden ve nasıl Atatürk İlkeleri'ni hedef aldı?



31 Mart 1909 Asker Ayaklanması


Türkiye'ye yönelik psikolojik savaş yöntemleri



Milli Mücadele'ye Karaçalanlar 7. Bölüm:
Necip Fazıl Kısakürek ve Büyük Doğu dergisinde C.R.Atilhan, Nihal Atsız, Rıza Nur makaleleri.


Milli Mücadele'ye Karaçalanlar 8.Bölüm: 
"N.F.Kısakürek ve C.R.Atilhan'ın M.Kemal'e Suriye Cephesinde İngiliz Ajanlığı ve İhanet İftirası.

Amerikan Kültür Emperyalizmi ve 1949 Fulbright Antlaşması...
-Türk Eğitim Sistemi ABD ve CIA güdümüne nasıl sokuldu?
-İkili antlaşmanın 13.03.1950 tarihinde yapılan Meclis görüşmesinde hangi vekiller evet oyu verdi, hangi vekiller oturuma katılmadı ?
-TBMM'de kabul edilen antlaşmanın gerekçesi neydi ?
-Fulbright burs programında CIA'nın örtülü operasyonlarına ilişkin itiraflar ve belgeler.



Suriye'de yaşananlar BOP'un bir sonucu mu?


Tunceli harekatına yönelik iftiralara yanıtlar


Türkiye'ye yönelik "Dersim İftirasına" yanıtlar


Türkiye,1990 sonrası hangi odaklarca, niçin ve nasıl hedef alındı?


1945-1990 arası ABD-Rusya Soğuk Savaş Dönemi; Küreselci Emperyalizmin SSCB’yi Yıkma Çalışmaları


12 Eylül’den günümüze ABD’nin Türkiye’ye biçtiği yeni rol


"Atatürk'ü Ankara'da 2 tabur işgalci İngiliz askeri selamladı" iddiasına; belgelerle son nokta


"Atatürk'ü Ankara'da İngiliz askeri selamladı" iddiasına yanıt


Cumhuriyetin yerli ve milli kökleri-Laiklik


Vahdettin'in kaleminden Milli Mücadele'ye, Atatürk'e ve Türklüğe iftiralar


Milli Mücadele'ye Karaçalanlar: Rıza Nur


Rıza Nur; Nihal Atsız; Kadir Mısıroğlu İlişkileri

Milli Mücadele'ye Karaçalanlar, 11. Bölüm
Batı Cephesi Komutanı İsmet İnönü'ye yönelik iftiralar, kimlerce ne zaman başlatılmış; nasıl yayılmıştır



Kazım Karabekir'den Fevzi Çakmak ve Atatürk'e iftiralar


Kazım Karabekir'in Suçlamalarına Atatürk'ün Verdiği Yanıtlar


Karabekir - Atatürk Düellosu - 1933 - Özgün belgelerle


Karabekir - Atatürk Düellosu-2


Karabekir - Atatürk Düellosu-3


Kazım Karabekir'in Atatürk'ün ölümünden sonra yönlettiği suçlamalar ve yanıtları


Karabekir'den Atatürk ve Yakın Çevresine Müslüman Türkleri Hristiyanlaştırma suçlaması


K.Karabekir'in Atatürk'e: Türkiye'yi Bolşevik yapacaktı, Amerikan Mandası yapacaktı, Halife olacaktı vs. iftiraları ve Birincil Kaynaklardan Özgün Belgelerle Çürütücü Yanıtlar.


Atatürk'e yönelik "İngiliz ajanı" iftirasına belgelerle yanıtlar


Vahdettin neden kaçtı ? Çoğunu ilk kez göreceğiniz belgelerle...


Vahideddin'in ABD, İngiltere, Fransa devlet başkanlarına gönderdiği mektuplarda, bildirilerinde ve anılarında Türklüğe yönelttiği iftiralar ve "Vahideddin dünyanın en dürüst adamıydı, hazinesini götürmeyip millete bıraktı" yalanını çürüten gerçekler

1-TBMM Gizli Oturum Tutanaklarında Vahideddin.
2- G. Jeaschke'nin "Kurtuluş Savaşı ile İlgili İngiliz Belgeleri" ve "Türk Kurtuluş Savaşı Kronolojisi"ndeki yalan, yanlış vs. uydurmalarıyla Vahideddin'in kaçışına ilişkin gerçeğe aykırı iddialar



Rıza Nur ve K.Karabekir'in, Atatürk'e karşı söylem ve eylem birliği


27 Mayıs 1960 Askeri Müdahalesi - Amerika


19 Mayıs

"Üçler Misakı" nedir?
Milli mücadele tarihimizde nasıl bir yere sahiptir?
Kimler tarafından imzalanmıştır?
Kimler tarafından; ne zaman ve nasıl çarpıtılmıştır?



Üçler Misakı - Milli Mücadele Kararı - Fevzi Paşa, Cevat Paşa, Mustafa Kemal Paşa
19 Mayıs Devlet Operasyonu , "Erenköy Konseyi" uydurmaları ve karartılan "üçler misakı" gerçeği...



Osmanlı Devleti l. Dünya Savaşı'na niçin ve nasıl girdi?


l. Dünya Savaşı'nda, gizli anlaşmalar ışığında; İttihat-Terakkiı, Atatürk ve Almanya arasındaki ilişkiler, çelişkiler, çatışmalar


Müttefik sanılan Alman İmparatorluğu'nun Osmanlı İmparatorluğu'nu sömürgeleştirme ve parçalama planları


Atatürk'ün "Türk Tarih Tezi"
Mezopotamya, Anadolu ve Avrupa'da varolmuş Türk medeniyetleri



30 Ağustos Zaferi


Lozan Antlaşması'na yönelik iftiralara, çoğunu ilk kez göreceğiniz, özgün belge ve bilgilerle yanıtlar



İngiliz meclisi Lozan'ı onaylamak için niçin yaklaşık 1 yıl bekledi?

Tamer UYSAL
dostelidosteli16@gmail.com
DEMOKRATİK EĞİTİM ÜZERİNE…
19/01/2021

Demokratik eğitimin sonucu demokratik bir toplumdur…

Rejimin, idarelerinin toplumun aydın ve ilerici kesimine bakışı ile ırkçı ve çağdışı tutumları nedeniyle salt sermaye sahiplerine eleman yetiştirir düzeye indirgemişti üniversiteleri. Yükseköğretim paralı hale getirilmiş, üniversiteler birer ticarethaneye dönüştürülmüş ve bilim yuvası olmaktan çıkarılmıştı... 

Zincirler kilitler sürgüler

tank tüfek ve ölüm

ve bomba ve korku ve zulüm

ve yeryüzünde ve gökyüzünde

bütün öldürüm silahları onlarındı

bizim kenetlenmiş kollarımız

ve kavgasını verdiğimiz kitaplarımız vardı

Nevzat ÇELİK 

Geçtiğimiz yıllarda toplumsal şiddet olaylarıyla ilgili olarak bir devlet görevlisinin açıklaması olmuştu. Günümüzde ilköğretim okullarına kadar inen şiddet olgusuyla ilgili olarak bu kişi “cinnet tohumları” diyor ve sebebini liberalleşmenin alt yapısının oluşturulmamış olmasında görüyordu. Bu saptırmada dikkati çekmiş olana yani aslında şiddetin ta kendisi olan kapitalizm ile şiddet ilişkisinin demokratik eğitim ve disiplin konusuyla bağlantısına bakmak gerekiyor. Zira Türkiye’de sorunlu alanlardan birisi olan eğitim, şiddete hem kaynaklık etmekte hem de mağduru oynamaktadır…



Cumhuriyetten önce eğitim din ağırlıklıydı. Toplumsal davranışlar üzerinde batıl inanışların da etkisi olurdu. Zira geçmişten bahsedildiğinde eğitimde disiplin sağlarken falaka ve değnek sıradan bir yöntem olarak akla gelmekteydi. Eti senin kemiği benim felsefesiyle sıbyan mekteplerine verilen çocukların dayak korkusuyla manasını anlayamadığı bazı sözler ezberlemeye çalışması kişiliklerinin bu dar kalıplar içinde geliştirilmesi demekti.


Falaka

Bütün bunlar bugünkü eğitim sisteminin içinde bulunduğu olumsuz koşuların da uzantılarıydı. İlkel disiplin anlayışının hem ilköğretimde hem de özellikle liselerde farklı bir biçimde de olsa sürdüğü görülüyor. Öte yandan darbe anayasasının doğurduğu yüksek öğretim sisteminin disiplin anlayışı ile bu kurumu üstünde durmak gerekiyor.

06 Kasım 1981 tarihinde kısaca YÖK adıyla kurulan Yüksek Öğretim Kurulu tamamen 12 Eylül’ün ürünüdür ve baskıcı, yasakçı bir yapıydı. Cuntacıların çıkardığı bir yasayla önceki üniversite yönetim kurulları tasfiye edilip yeniden atanan yöneticilerden oluşturulmuş mekanizma ile askeri rejim istediği tipte bir düzen kurmayı amaçlamıştır. Özerklik kaldırılmış, birçok ilerici ve demokrat bilim adamı üniversitelerden uzaklaştırılmıştı. Dernekleri kapatılıyor, filmler ve kitaplar yakılıyor, gazete ile dergilerin yayınlanması yasaklanıyordu.

Rejimin, idarelerinin toplumun aydın ve ilerici kesimine bakışı ile ırkçı ve çağdışı tutumları nedeniyle salt sermaye sahiplerine eleman yetiştirir düzeye indirgemişti üniversiteleri. Yüksek öğretim paralı hale getirilmiş, üniversiteler birer ticarethaneye dönüştürülmüş ve bilim yuvası olmaktan çıkarılmıştı.



Oysa fırsat eşitliği eğitimin 3 temel işlevinden birisidir. Örneğin 1973 tarihli 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu da 4 ila 17. maddelerinde sayılan 14 Temel Eğitim İlkesi: genellik ve eşitlik, kişi ve toplumun ihtiyaçları, demokratik,
laik ve bilimsel eğitim gibi bir dizi ilkeye yer vermişti. Ancak eğitim pahalı bir hizmet haline getirilmiştir. Çocukların korunması ve eğitim hakkı uluslararası sözleşmelerde yer almasına, Türkiye’nin de bu anlaşmalara imza koyarak çeşitli yasalarla desteklemesine rağmen eğitim alanındaki özelleştirmelerle sokak çocukları ve çalışan çocuk sorunu bir çelişki yumağı teşkil etmekte. Dar gelirli ve göçmen aileler için çocuklar geçim kapısıdır, işverenler için ise sadece ucuz işgücü…



Türkiye, hem okullaşma oranı düşük, hem kişi başına eğitim harcamaları oldukça geri ülkedir.

Dünya Ticaret Örgütü’yle 1995 yılında yapılan GATS anlaşmasına göre bütün kamusal alanların özelleştirmeye açılması planlanmıştır. Hatırlanacağı gibi iktidarın 2005’te eğitim alanındaki özelleştirmelerin önünü tamamen açmak için düzenlediği “özel okullar yasa tasarısı” Cumhurbaşkanımız Ahmet Necdet Sezer tarafından veto edilmiştir.

Siyasal iktidar her zaman üniversiteleri kontrol altına almak istemiştir.

YÖK üyelerinin seçimleri konusunda RP ve DYP koalisyonu döneminde, TBMM Bütçe ve Plan Komisyonu’nda alınan kararla YÖK’te siyasal iktidar temsilcilerine üstünlük sağlayan değişiklik girişimi başta üniversite çalışanları olmak üzere özgür, bağımsız ve bilimsel eğitimden yana herkesin tepkisine yol açmıştı.

1980 sonrası YÖK, üyelerinin yarıdan çoğu siyasal iktidarca belirlenen bir kurul haline gelmiş ve bu kurul yüksek öğretim sistemiyle üniversiteler üzerinde hegemonya kurmasına olanak sağlamıştır. Bir kamusal ve sosyal hizmet alanı olan yüksek öğretimde gerekli nitelik ile düzeyde yatırım yapılmamasının sonucunda kaynak aktarmaması özel üniversitelere yol açmış ve üniversiteler metalaşmıştır. Yüksek öğretim gelir kaynakları dağılımındaki payına rağmen toplumun önemli kesimi yüksek öğrenim olanağından yoksun bırakılmaktadır. Halkın vergisiyle görevlerini sürdüren üniversiteler halka kapanmıştır…



Günümüzdeki tartışmaların ve olumsuzlukların temelinde
geçmişteki birçok uygulamada karşılaşılan gerici disiplin anlayışı yatmaktadır. Sürecin bu açıdan değerlendirilmesinde yarar var. Şiddet olayları ya da yöneticinin ifadesiyle toplumdaki cinnet olayları açıklanırken bu süreçte yaşanan gelişmelerin hiç payı yok mu, diye de sormak gerekiyor.

Tarihinde 3 kez tekrarlanan bir ülkede “darbe”lerin, toplumsal olay ve davranışlar üzerindeki etkisini göz ardı edebilir; baskılar, sürgünler, göz altıları, cezaevleri ve yaşanan gerçeklikte günümüzde artan şiddet olaylarının ana nedeni sayamaz mıyız?

Yöneticinin fikrini dile getirmiş olduğu günlerde devlet tam 17 tane daha cezaevi açmıştı. Bir okulun bir cezaevi kapattığına inanılan memleketimizde belki de devlet 17 okul açmayı becerememişti o sıra kim bilir? Yani 1997’lerde devletin eğitime bütçeden ayırdığı pay ulusal savunma ve kolluk güçlerine ayrılan payın sadece yüzde 6,2’sidir. Bir diğer ifadeyle devletin savunma hizmetine ayırdığı para eğitime ayırmış olduğunun tamı tamına 15 katıdır.

Çocukların alkol, fuhuş ve uyuşturucu batağına saplandığı, kitaplardan mahrum kalarak sokak yaşamına terk edildikleri, öğrencilerin dayakla yıldırıldığı, öğretmenlerin ise gaz bombaları ve copla cezalandırılmasına karşın başbakan tarafından öğretmen olmamakla itham edildiği zamanda eğitimin emekçilere yok sayıldığı bir ülkede üstüne üstlük medya körüklemesiyle şiddet 7’den 77’ye tüm kesimlerine yayılmıştı toplumun. Toplumdaki şiddetin kendi deyimiyle cinnet tohumlarının nedenini alt yapısı oluşmamış liberalizmle arayanlar bütçeden ayırdıkları payla bu manzaraları karşılaştırmalıdır. Çünkü eğitimle ilgili ortam ve sorunlar vurgulanmadan eğitimde demokrasi ve disiplin arasındaki ilişki açıklanamaz.

Eğitim ve iletişim, bilgiyi bireye ulaştırmanın iki yolu.
YÖK gibi kurumlarla aydınlar üstünde baskı oluşturmayı amaçlayan egemenler, basın-yayın gibi kurumlar vasıtasıyla da topluma istedikleri değerleri aşılıyor. Uluslararası ilke, bildirge ve sözleşmeler hiçbir biçimde uygulanmıyor. Sınıfsal ayrımcılık ve paralı bir kişiliksizleştirme düzene hükmediyor…


Erik Erikson'un Psikososyal Gelişim Evreleri

Medyatik kirlenme ve şiddete özendiren yayınlardan etkilenme daha küçük yaşlarda başlıyor. Kişiliklerinin geliştiği psikolojik ve sosyal açıdan değişimlerin başladığı bu yaşlarda etkilenme daha çok oluyor. Bu dönem kazanılan alışkanlıklar kimlik çatışmalarının yaşanmaya başladığı ileriki yıllarda daha kalıcı davranışlara dönüşüyor. Tanık olacağı olaylarda takınacağı tavrı eğitimiyle bu yaşlarda kazanmış olduğu alışkanlıklar belirliyor. Eğitimde kolaycılığın bir yöntemi olarak başvurulan dayaksa öğrencinin kişiliğini bozuyor. Çocuğun kişiliğini zedeleyen şiddet gelecekte onların saldırgan bireyler olarak yetişmesine yol açıyor. Çağdaş, Özgürlükçü ve demokratik eğitim sisteminde ise dayağa asla yer yoktur…

Dil gelişim sürecinin bir dizi ki ağlama ile başlayıp uzun cümleler kurmaya kadar varan tanımlanabilir evrelerden geçtiğini düşünürsek, bebeğin öğrenmesinde çevreyi taklitle başlayan düşüncelerinin oluşumunda dilin oynadığı rolü görebiliriz. Dilin geliştirilmesi ise bireyin davranış kazanma ve sosyalleşme evriminin başında gelmektedir. Dilin öneminden bahsedildiğinde hemen Konfüçyüs’ün ünlü yaklaşımı akla gelir. Arthur Rimbault ve Victor Hugo’nun şairlerin değerini dildeki yaratıcılıklarına bağlayan görüşleri de dilin önemini vurgulayan örneklerdir. Eğitim bilimci Erik Erikson ile Menyuk’un bu konudaki görüşleri dikkat çekiyor. Menyuk’a göre gramer adı verilen söz dizimi ile semantik denen cümlelerin anlamının ilk yıllarda çocuklar tarafından iyi anlaşılamaması gelişimlerini etkilemektedir. Erikson, iki dilli azınlık grubundan çocuklar ve düşük sosyo-ekonomik sınıftan çocukların toplumsal uyum konusunda çeşitli sorunlarla karşı karşıya kaldığını belirtmektedir…

Şiddet medya sorumsuzluğuyla beraber ekonomik ve sosyal koşullar tarafından tetiklenen bir olgu olarak görünmektedir. Bir yanda yoksulluk ve gelir dağılımı adaletsizlikleri, toplumsal sınıflar arasındaki uçurumlar, farklı tüketim anlayışları, bir yanda bireylerin ihtiyaç ve beklentilerini yeterince karşılayamamak, kamusal hizmetlerin pahalılaşması, emek ve sermayenin var olan sistemdeki konumları gibi nedenler… Son 10 yılda sayısı ikiye katlanan özel dersaneler, özel-devlet okulları bölüntüsü, zorunlu eğitim kurumlarında bile alınan kayıt paraları ve katkı payları gibi uygulamalar ayyuka çıkan sosyal çelişkilerin birer göstergesidir. Sokakta yaşayan veya çalışan çocuklar üzerinde sınıfsal ayrımcılık ve yoksulluğun sonucu olarak çocukları sömürü ve istismara açık hale getirmektedir. Hepsini huzursuzluk kaynağı sayıp üzerinde durmak gerekir.

Disiplin kavramı günlük yaşamda düzen, intizam anlamında kullanılır. Bireylerin bir arada yaşamalarını sürdürmeyi sağlamak için konmuş hükümler, kurallar ve bunu gerçekleştirmek için alınmış önlemler anlamına geliyor disiplin. Eğitimde disiplin ise öğrenciye istenilen davranışları öğretmek, okulda davranışların aynı düzende yürütülmesini sağlamak olarak ifade ediliyor. Cezalandıran ya da ödüllendiren yaklaşımlar çerçevesinde; intikamcı, cezalandırıcı, korku yoluyla engelleyici ve önleyici disiplin yöntemleri kullanılıyor. Günümüzde iyileştirici disiplin kavramının geliştirilmiş şekli önleyici disiplin olarak kabul edilmekte. Okulla ve çevre ile ilgili uyumsuzlukların ortadan kaldırılması yapıcı disiplin anlayışıyla savunulur. İlkel toplumlar cezaya başvurur…

Bir ülkede demokratik ve özgürlükçü toplumdan söz edebilmek sosyal hedeflerin varlığına bağlıdır.

K.Marks, Kapital’de kolektif üretimin merkezine eğitim konusunu yerleştirmiş ve toplumsal kalkınma yolunun “politeknik” eğitimden geçtiğini ifade etmiştir. Kapitalist üretim süreci ve işbölümüyle hayata, kendine ve emeğine yabancılaşan bireyi, bu çok yönlü eğitim kavramı teknik, fizyolojik ve zihinsel her açıdan geliştirilmesi gereken bir bütün olarak ele almaktadır.

İlköğretim sistemimizde önleyici/yapıcı disiplin anlayışından söz edilmesine rağmen sapmalar oldukça düşündürücüdür. Disiplin ve demokrasi kavramlarının bir arada ele alınıp yorumlanmayışı sorunun başka bir yönüdür. Bilgi ve teknoloji tamamen sermaye sınıfının denetimi altına sokulmuştur. İlk kez Louis Althusser’in sözünü ettiği ideolojik aygıtlarla (din, aile, kültür, hukuk, siyaset, medya); siyasal iktidar ve siyasal iktidara bağlı bürokrasiyle kurumsal olarak eğitim ve kültürde, küresel sermaye, küresel sermaye medyasının ilişkileriyle hayatın her alanında sadece stereotip insan yetiştirmek amaçlanmakta…

Bu durum genel olarak halkın iktidarını tanımlayan demokrasi sözcüğüyle çelişir. Çünkü batı demokrasisi sözde demokrasidir ve öz itibariyle çoğulcudur. Özgürlüğü burjuva sınıftan olanlara tanır. Emperyalistler; sömürdüğü halkların burjuva sınıflarıyla işbirliği yaparak bağnaz ve ırkçı politikalarını destekler ve sadece kendi çıkarları için onlardan yararlanmak ister. Bu yüzden sosyo-ekonomik açıdan alt sınıfların haklarını kullanması zorlaşır, fırsat eşitliği ortadan kalkar, baskıcı ve zorba yönetimler toplumsal ilişkileri belirlemeye başlar ve dünyada emperyalist ülkelerin istediği bir düzen kurulmuş olur…

Demokratik eğitimin sonucu demokratik bir toplumdur…

İnsanı diğer canlılardan ayıran en önemli özellik doğa karşısında ona üstünlük kazandıran aklıdır. Bilginin üretilmesini ise onun temel güdülerinden birisi; merak ve araştırma isteği sağlamıştır. Bütün insanlar düşüncenin bir ürünü olan bilgiyi üretme yeteneğine sahiptir. Bilgi insan; aklının kapsayabileceği öğrenme, araştırma ya da gözlem yoluyla elde edilen olgu, gerçek ve ilkelerin tümüdür. Bilgi, insanın kendi yaşamını algılayıp anlamlandırmak ve yeniden üretmek için kullandığı önemli araçtır. İnsanlığın ortak üretiminin sonucu olarak insanın insan ve nesneyle ilişkisi ile ortaya çıkmaktadır. Aydınlanma düşünürlerinden Auguste Comte bilginin önemini “Savoir pour prevoir, prevoir pour pouvoir” (öngörmek için bilmek, iktidar için öngörmek) şeklinde ifade etmekteydi. Francis Bacon’un "bilmek egemen olmaktır" sözü insanın bilme gereksiniminin doğayı denetlemek isteğinden kaynaklandığını vurgulamaktadır…



Köleci, feodal ya da kapitalist bütün sınıflı toplumlarda üretim ilişkileri “egemenlik” kavramı üzerine kurulmuştu. Günümüzün egemen sınıfları sahip olduğu zenginlikler arasına bilgiyi de ilave etmiştir. Emperyalizm ise çok uluslu tekeller ile büyük sermaye sahiplerinin egemenliklerini ilan ettiği düzendir. Yaşadığımız bilgi çağı onu üreten ve elinde bulunduranlar tarafından yönetilmektedir.



524 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Anadolu'nun Sevgi Dili: Karacaoğlan - 07/05/2021
“Ela gözlüm ben bu elden gidersem Zülfü perişanım kal melul melul Kerem et aklından çıkarma beni Ağla gözyaşını sil melul melul”…
ZEYTİNİME DOKUNMA.. - 05/05/2021
Bursa’nın Simgeleri ve Zeytin
İLGİSİZ BİLGİLİLER, BİLGİSİZ İLGİLİLER… - 04/05/2021
“Bu ülkede ilgililer bilgisiz, bilgililer de ilgisizdir.”
BİNALAR, BİNALAR… - 02/05/2021
İnsanın anayurdu çocukluğudur... Jorge Amado demişti bunu. Çünkü çocukluğunuz evinizdir. Evinizden önce sokağınız mahalleniz yaşadığınız semt oradaki bahçe okulunuz kediler ağaçlar her şey çocukluğunuza aittir.
FAŞİZMLERE ÖYLE ÇOK BENZİYOR Kİ… - 28/04/2021
Erbil Tuşalp ve “İslâm Faşizmi”
ŞEHİR VE ÜTOPYA - 14/02/2021
Bursa, Bayburt ve İzmir… Üç kent.. Yaşamımda yer kaplamış bu üç kentin hiçbiri benim için ütopya değildi. Geçmiş ve gelecek; kayıplarımız ve beklentilerimizdi bizim ütopyalarımız…
KUDÜS… EY KUDÜS - 03/02/2021
“Seni unutursam, ey Kudüs Sağ elim hünerini unutsun Eğer seni anmazsam Dilim damağıma yapışsın” MEZMUR-137
AKKUYU VE “NÜKLEER ENERJİ” İLE İLGİLİ GERÇEKLER - 26/01/2021
Söylentiler basit birer geyik mi?!!! Hatırlanacağı gibi 1995 yılında bazı gazetelerimiz durup dururken “nükleer santral kurmazsak iki yıl sonra karanlıkta kalacağız” manşetlerini atmışlardı.
ÇAĞDAŞ EĞİTİM, ÇAĞDAŞ ÜNİVERSİTE - 20/01/2021
Eğitim girdisi nitelikli emek olması gereken bir süreçtir…
 Devamı
Site Haritası
KİTAP ÖNERİLERİ
Prof.Dr. Cihan Dura, Sömürgeleşen Türkiye


Prof.Dr. Cihan Dura, Ataname


Mustafa Yıldırım, Sivil Örümceğin Ağında
(AB-D Tarafından Yerli İşbirlikçileri ile Kuşatılan Türkiye) 


M.Emin Değer, Oltadaki Balık Türkiye


Ali Tayyar Önder, Türkiye'nin Etnik Yapısı


Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu, Sızıntı


Barış Pehlivan, Barış Teroğlu, Metastaz


Alev Coşkun, Tarihi Unutmamak


Prof.Dr.Emre Kongar, 21. Yüzyılda Türkiye


Prof.Dr.Emre Kongar, Yakın Tarihimizle Yüzleşmek


Rıza Zelyut, Osmanlı'da Oğlancılık


Merdan Yanardağ, Türkiye Nasıl Kuşatıldı?


Prof.Dr. Sina Akşin, Yakın Tarihimizi Sorgulamak


Nurten Arslan. Küçük Anılarda Büyük Sırlar, 5 cilt
Biyografik Roman Tarzında Atatürk ve Yakın Tarih


Soner Yalçın, Samizdat


Soner Yalçın, Saklı Seçilmişler


Erol Toy, O'na Katılmak, Dünden Yarına Türkiye Cumhuriyeti


Prof.Dr. Afet İnan, Medeni Bilgiler ve M.Kemal Atatürk'ün El Yazıları


Bernard Lewis, Modern Türkiye'nin Doğuşu


Laik, Demokratik, Hukuk Sevleti Türkiye Cumhuriyeti'ni Ortadan Kaldırmaya Yönelik İç ve Dış İrticai Örgütler


Prof.Dr. İlber Ortaylı, Zaman Kaybolmaz


Prof.Dr. İlber Ortaylı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk


Süleyman Duman, Kütahya-Eskişehir


Anılarla Mayıs 1970 - Ocak 1975 Astsubay ve Eşlerinin Hak ve Adalet Arama Mücadeleleri
Yazar: Abdullah İnaler


Cengiz Özakıncı, İblisin Kıblesi
(Türkiye'nin Üniter ve Laik Yapısını Hedef Alan AB-D
Bunun için neler yaptı?
Belgeleriyle Tarihe Tanıklık Edeceksiniz)


Cengiz Özakıncı, Türkiye'nin Siyasi intiharı Yeni - Osmanlı Tuzağı
(Bugün Olanları, Yarın Olabilecekleri, Tarihi Benzerlikleri, Belgeleri ile Anlatmakta Olan Bir Eser)


Cengiz Özakıncı, Kalemin Namusu, Türk Savun Kendini


Ali Tayyar Önder, Türkiye'nin Etnik Yapısı


Ali Tayyar Önder - Türkiye'nin Etnik Yapısı ve Açılım


Cengiz Özakıncı - İblisin Kıblesi Kitabına Ait Program


Prof.Dr. Necati Demir ile Türk Tarihi Üzerine 19 Mayıs Programı-1


Prof.Dr. Necati Demir ile Türk Tarihi Üzerine 19 Mayıs Programı-2


Cengiz Özakıncı:Türkiye Cumhuriyeti'nin Yerli ve Milli Kökleri


Cengiz Özakıncı:1989 Sonrası Türkiye’de Küreselci Emperyalist Operasyonlar.
Dersim iftiraları-Kanal İstanbul, Monrö Bağlantısı-Atatürk ve Laikli İlkesine Yönelik Psikolojik Harekat Nasıl ve Neden Başladı

Cengiz Özakıncı: ABD’de Ulusal Demokratik Cumhuriyet’in Temelleri
Amerika'da okullarda öğrencilere okutulan Ulusal Ant
- Atatürk'ün Eğitim Sistemi


Amerikan Ulusal Andı

"Pledge of Allegiance - Brody Middle School"



Türkiye'de "Öğrenci Andı" Pkk ile Açılım Döneminde Kaldırıldı.13.10.2013
Prof.Dr. Erol Manisalı: Amerika'nın yürüttüğü karşı devrim


GENÇLİĞE HİTABE
Analiz

AKP-BDP çatısı altında Türkiye Cumhuriyeti’ni dönüştürmeye çalışanlar, 18 yıl önce (1993-1994) Kürt-İslam çizgisindeki Yeni Zemin’de örgütlenmiş... 3.6.2011-Yeniçağ 
https://www.yenicaggazetesi.com.tr/-51438h.htm
Yeni Zemin Dergisi Konu Başlıkları:
https://katalog.idp.org.tr/dergiler/610/yeni-zemin



Yıl 1993; Sayın Recep Tayyip Erdoğan (Refah Partisi İstanbul İl Başkanı, MKYK Üyesi) Sayın Bülent Arınç (Refah Partisi MKYK Üyesi) ve Sayın Mehmet Metiner (Yeni Zemin Dergisi Genel Yayın Yönetmeni).


Yıl 1993; Sayın R.Tayyip Erdoğan, Bülent Arınç ve Mehmet Metiner birlikte bir açık oturumda


Türkiye'nin siyasi yapısının islami yönde değiştirilmesini temel hedef edinmiş Yeni Zemin Dergi Yazarları, TSK yapısının değiştirilmesini de misyon edinmiş.

Aynı zamanda eyalet, hilafet gibi söylemlere sahip Em.Tuğg. Adnan Tanrıverdi 15 Temmuz 2016 sonrası TSK'da yaptırdığı değişiklikleri sıralıyor:


İçişleri Eski Bakanı Sadettin Tantan'ın HÜDA PAR ve Hizbullah Tespitleri