Hasip SARIGÖZ
hasipsarigoz@oncekultur.com
OLGUNLUĞA ERİŞMEMİŞ SİYASET!!!
05/03/2020 "Ajanslarda, gazetelerde hiç bitmeyen şehit haberleri veriliyor… Sanki nesne gibi, sanki eşya gibi, sanki elma, armut gibi….İki adet şehit, üç adet şehit… Ve devamı gelir; beş şehit, sekiz şehit, 34 şehit gibi.... Eğer sayı tek ise haber bile verilmiyor. Veya sanki olay Patagonya'da olmuşcasına, en alt sayfalarda umursamadan veriliyor; ''Bir şehit'' gibi... Veya 34 şehit haberi, daha cenazeleri kalkmadan, daha şehitler kara toprağa emanet edilmeden tebessümle, gülerek, esprilerle, alkışlarla veriliyor. TV'lerde; vur patlasın çal oynasın programları, toplum gerçeklği dışındaki, toplumu şiddete yönelten diziler sunuluyor... Ertesi gün de gazetelerde şehit ilanları… Fidan gibi gencecik aslan fotoğrafları, altına isim, rütbe, tertip yazıları, bazen doğum tarihi, şehit tarihi... Kimisi nişanlı, kimisi evli... Kimisinin bebeği yolda, kimisininki daha yeni kucakta... Kimisinin terhisi gelmiş, kimisinin daha yeni tayini çıkmış, kimisi daha yeni göreve başlamış... Onlarca genç insan... Her birisinin, ciğerleri sızlatan daha nice hikâyesi... Eline diken battığında yüreği yanan anaların bir anlatılamaz evlat acısı… Gece üşüdü mü diye onlarca defa kalkıp evladının üstünü örten annelere ''oğlunuz şehit'' diye gelen bir anlatılmaz felaket haberi… Ve genellikle artık okuyana hiçbir anlam ifade etmeyen, şehit ailesine hiçbir katkı sağlamayan sıradanlaşmış ibareler, ifadeler; ‘’… Silah arkadaşlarımızı kaybetmiş olmanın üzüntüsü içindeyiz. Merhuma Tanrı’dan rahmet, kederli ailesine ve silah arkadaşlarımıza başsağlığı dileriz...” Ve genellikle de altına şu yazılır: “Kara Kuvvetleri Komutanlığı personeli” veya ‘’Jandarma Genel Komutanlığı personeli’’… Aslında şehidi en iyi tanımlayan Mehmet Âkif idi: “Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor” diyerek ve ''Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber'' diye bitirdiği o meşhur ‘’Çanakkale Şehitlerine’’ isimli şiirinde... O şiirde, o ruhta ve o günlerde şehidin bir değeri vardı, bir anlamı vardı, bir kıymeti harbiyesi vardı, toplumda bir ağırlığı vardı, toplumun şehit karşısında bir mahcubiyeti vardı... Şimdi şehit naaşı önünde siyaset yapılıyor… Şehit naaşı önünde selfiler çekiliyor… Neyse geçelim bu faslı… Nazım bir şiirinde söylerdi zaten; ‘’geri gelmesi mümkün olmayan hatırlanmamalı.’’ Şehit vatan savunması için verilir. Gündeme getirilen Bakara Suresi'nin 154. ayeti "Allah yolunda öldürülenler’’den bahseder… Müslüman bir ülkenin rejimini değiştirmek hangi hükme göre Allah yolu oluyor? Cumhurbaşkanı bahsi geçen sureyi kastederek ‘’emri ilahisinin manasını kavrayabilmek için önce sağlam bir imana ihtiyaç olduğunu’’ söylüyor. Bir vakitler oy uğruna sözde çözüm sürecinde ‘’analar ağlamasın, artık şehitler gelmesin’’ diyenlerin bahsi geçen ‘’sağlam imanı’’ neredeydi acaba? Arif Nihat Asya’nın ‘’Şehitler tepesi boş değil’’ diye başlayan "Bir Bayrak Rüzgar Bekliyor" şiiri de şairin 1940 yılında Adana'nın düşman işgalinden kurtuluşunun kutlandığı tören için yazdığı bir şiirdir. Yani bu şiir vatan savunması için yazılan bir şiirdir. Bu şiir Emevi Camiinde namaz kılmak için yazılmamıştır. Neyse… Bu faslı da geçelim… Yine Nazım’ın dediği gibi; ’’geri gelmesi mümkün olmayan hatırlanmamalı’’. Çürümüş bir medyanın ve çürümüş bir siyasetin umursamazlığı da değil... Yıllardan beridir onuru çiğnenerek, gururu çiğnenerek, genetiği bozularak, disiplini darmadağın edilerek, kurumları yağmalanarak bir hallaç pamuğu gibi atılan, düzeni darmadağın edilen bir ordunun, askerlerini bir başka ülke topraklarına hava savunmasız savaşa gönderebilecek kadar içler acısı hali de değil... Asıl anlatmak istediğim siyaset ve zihniyet… Amerikalı yazar Jerome David Salinger’in Amerikan edebiyatının klasiklerinden olan ‘’The Catcher in the Rye" (Ülkemizde ‘’Gönülçelen’’ ve ‘’Çavdar Tarlasındaki Çocuklar’’ adıyla yayınlandı) isimli kitabında bir cümle geçerdi: (Gönülçelen, Sayfa 204) Aslında bu sözü şöyle de okuyabiliriz: Zaten siyaset sorunları güç kullanmadan çözme sanatı değil miydi? Gücü kullandığınız noktada siyasetiniz iflas etmiş demektir… İflas etmiş siyasetten ne olgunluğu beklenir ki?" (Sayın Osman AYDOĞAN'dan alıntıdır.) |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
!!!!TERÖRİST!!! - 06/02/2021 |
Terörist! Daha önce hiçbir döneminde bu kadar çok konuşulmamıştı. |
PARTİ ORDUSU OLMAK… - 23/01/2021 |
Eskiler hatırlarlar. 12 Eylül 1980 öncesiydi… Ve Ordu’da görevli personelin bıyık bırakma serbestisi vardı. Aynı dünyanın diğer ordularında olduğu gibi, bizim subay ve astsubaylarımız da (sakal değil ama) bıyık bırakabiliyorlardı. |
PAZARLIK… - 11/01/2021 |
Şimdi ortada bir seçim var mı? Yok. Peki, Hükümet tarafından sürekli ne deniliyor? Seçim zamanında yapılacak... Yani 2023'te... Fakat görüyoruz ki, AKP'li Cumhurbaşkanı, bazı partilerle açık açık seçim ittifakı görüşmeleri yapıyor... |
HAKARET - 04/12/2020 |
Vatansever subaylarımızı, bir bir fişlediler! Direnir gibi olanları, medyalarını da kullanarak fena halde dişlediler! Siz casussunuz dediler! Siz, fuhuş çetesi kurdunuz dediler! |
BASKIN! - 27/11/2020 |
Devlette liyakat biterse, lakayitlik baskın verir! Adalet biterse, zulüm baskın verir! Doğruluk biterse, yalan baskın verir! Tarafsızlık biterse, yandaşlık baskın verir! |
BAYRAMI KUTLANACAK BİR CUMHURİYET KALDI MI? - 29/10/2020 |
Eğer AKP tarafından, daha önceden de defalarca olduğu gibi herhangi bir engellemeye gidilmezse; bütün illerimizde, il merkezlerimizden kasabalarımıza ve hatta köylerimize kadar her yerde kutlamalar yapılacak, şenlikler düzenlenecek... |
ASIL HEDEF NE OLMALI? - 03/10/2020 |
Can Azerbaycan’ın vatan topraklarının %20’sini, tam 30 yıldır işgal altında tuttuğu ve babasının çiftliği gibi kullandığı yetmiyormuş gibi, 12 Temmuz 2020’den itibaren Azerbaycan’a tekrar saldırmaya başladı. |
HESAPLAŞMA… - 03/10/2020 |
Dertleri her neyse; Atatürk'le, İnönü'yle ve Cumhuriyet'le sürekli olarak bir hesaplaşma içindeler. |
BIRAKIN KARAADA’YI, DONUMUZA KADAR ALIRLAR! - 03/10/2020 |
Ortalık çalkalanıyor… Ege ve Akdeniz’de tansiyon yükselmeye ve sular da iyice ısınmaya devam ediyor! |
Devamı |