Hasip SARIGÖZ
hasipsarigoz@oncekultur.com
BİZİ ALDATAN…
10/03/2018 Bundan tam bir asır önceydi. Tarih ve talih Türk’e ağır bir kader çizmişti… Savaşlar, yokluklar, zulüm, kan ve işgal günlerinde; Türk milleti adeta ateşle imtihan edilmişti. Fakat o horlanan Türk, o aşağılanan Türk ve her türlü zulme reva görülen o çılgın Türk; kendisine biçilen kefeni yırtmayı ve kendisini Anadolu’nun bağrında tarihe gömmeyi amaçlayan o emperyalist kuşatmayı yarmayı başardı. Düşman İzmir’den denize döküleli henüz 3,5 ay olmuş… Yürekler hala yaralı ve yaralar kabuk bağlamamış ve hala kan sızdırmakta… Lozan görüşmeleri devam ediyor ama hiç tadı yok, kesintiye uğramak üzere… Cumhuriyetimizin ilanına ise daha tam 9 ay var. İşte böyle bir ortamda, Bursa Şark Sineması’nın o loş ışıklı salonundaki kürsüye bir adam çıktı. Tarih 22 Ocak 1923 idi. Kürsüye çıkan kısa boylu, sarı saçlı, mavi gözlü ve keskin bakışlı adam dedi ki: “Maatteessüf memleketimiz baştan nihayete kadar harabe zardır, yoldan mahrumdur, şehirler haraptır. Köyler perişandır. Sanayimiz geridir. Limanlarımız yoktur. Madenlerimizi işletemiyoruz. Bu vasi memleketi bir mamureye çevirmek lazımdır. Bu halk zengin olmaya mecburdur. Memleket mamur olmazsa, bu halk zengin olmazsa, size hala yaşamak imkânından bahsederlerse, inanmayınız.” … Bursa işgal edildiği gün “Kürsüye çıkan bütün hatipler, bu cennet gibi belde için ağlamışlar ve herkesi ağlatmışlardı. O günkü konuşmam sırasında demiştim ki: ‘Bursa anavatanın kıymetli bir parçasıdır. Ayrılması geçicidir, mutlaka geri alınacaktır’. ‘Yapacağım. Yapacağız. Yapabiliriz…’ dediğim zaman onların gerçekten yapılabileceğine inanmıştım. Nitekim Sakarya Savaşı başlamadan önce ‘Düşmanı memleketimiz içinde boğacağız’ demiştim. Bana bazı önemli kabul edilen yerlerden başvurular olmuş ve ‘Milleti boş yere kırdırmayınız’ demişler: Romenlerden, Bulgarlardan, Yunanlılardan söz ederek kurtuluşumuzu geleceğe bırakmanın uygun olacağını söylemişlerdi. Fakat milletin yeteneğini, kararlılığını, imanını göz önüne alarak onlara ‘Hayır yapacağız!’ demiştim. Şimdi de milleti rahata, ileriye, memleketi medeniyete götürmek için var olan yeteneğimizi göz önüne alarak ‘Bunu da yapacağız!’ diyorum.” Daha birçok hayati konuya da değinen o büyük adam, kürsüdeki sözlerine işte şu ibretlik cümlelerle son veriyordu: "Milletimizi şimdiye kadar söylediğim sözlerle ve hareketlerimle ALDATMAMIŞ OLMAKLA iftihar ediyorum." O ne aldandı ne de aldattı... O'nun karakterinde aldatmak ve tabiatında da aldatılmak yoktu... O Türk'ün karakterini iliklerine kadar hissederek yaşayan ataları gibi bir Türk’tü... İşte O adam Atatürk’tü. Devletimizin banisi ve Ebedi Başkomutanımız Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK. Peki, ondan sonra ne oldu? Sonraki hükümetler de, halkımızı aldatıp aldatmama konusunda aynı çizgiyi ve aynı dürüstlüğü koruyabildiler mi? Atatürk’ten sonraki hükümetler de bu konuya özellikle dikkat etmiş olsalar da, son yıllardaki yönetimler için cevabımız maalesef ki hayır olacaktır. Neden mi? Çünkü son 15 yıldır ülkemizi yönetenler: Önce “Biz milliyiz” dediler, sonra Türk milliyetçiliğini ayaklarının altına aldılar… Bizi aldattılar! Daha sonra “Biz yerliyiz” dediler. Sandık ki, bunlar bizden ve bizim özümüzden, fakat gelin görün ki, sözlerini “Türkçülük bölücülüktür!” diye bitirdiler. Üstelik bir de “Keşke Yunan galip gelseydi” diyenlerin koluna girdiler. Bizi aldattılar! Ankara’da “Milli ve Yerli”, Diyarbakır’da “Megri megri” demekten çekinmediler… Bizi aldattılar! “Biz Müslümanız bize güvenin” dediler, zinayı suç olmaktan çıkardılar. Bizi aldattılar! “Bizim alnımız secdeye değiyor” dediler, “Ya Allah, Bismillah” diyerek kilise açtılar… Bizi aldattılar! Kamuoyunda Ak Saray olarak bilinen binanın yapımına başlarlarken “Başbakanlık Hizmet Binası yapıyoruz” dediler, ama bitirirken Ak Saray’a çevirdiler. Bizi aldattılar! “Biz bedelli askerliğe karşıyız” dediler, ama sonra defalarca alasını yaptılar… Bizi aldattılar! Millet için iktidara geliyoruz dediler. Fakat milletin en kıymetli değerlerini yok ettiler. “T.C”yi kaldırdılar! “Andımız”ı kaldırdılar! Atatürk’ümüzü ve bütün hatıralarını unutturmaya çalıştılar! Bizi aldattılar! Ege’de Yunanistan’ın, 2004’ten bu yana işgal ettiği adalarımızı bizden gizlediler, gizlemekle kalmayıp bir de inkâr ettiler… Bizi aldattılar! Gerçekler ortaya çıkmaya başlayınca ise, “Bu adalar Lozan’da gitti” diyerek halkımızı aldatmaya devam ettiler! Gün geldi “Lozan hezimettir” dediler, gün geldi “Lozan Cumhuriyetimizin tapu senedidir” dediler… Bizi aldattılar! “Başörtülü bacımıza saldırdılar, üzerine işediler, camide içki içtiler, elimizde görüntüler var Cumaya yayınlayacağız” dediler… Bizi aldattılar! “Man Adası Belgeleri sahtedir” dediler. Bizi aldattılar! “Biz adaletliyiz” dediler. Ama daima yandaş ve kandaşlarını kayırdılar, ayırdılar… Makamı, mevkiyi ve serveti daima onlara verdiler. Önce “İşte bütün servetim bu yüzük” derlerken, sonraları deryalarda gemicikler yüzdürmekten geri kalmadılar. “Biz hırsızlıkla, yolsuzlukla ve yoksullukla mücadele için geldik” dediler, ama kollarına binlerce liralık kol saatlerini takmayı da ihmal etmediler. Biz Müslümanız, biz inançlıyız dediler ama “Oğlum ben her Cuma bir ayet sallıyorum Bakara, makara…” demekten de geri durmadılar. Önce tarafsızlık yeminleri ettiler, sonra “Bitaraf olan bertaraf olur” dediler, daha sonra da “Partili ve Taraflı” bir sistemi milletimize adeta dayattılar. Bizi aldattılar! Önce: “Başkanlık sisteminin ortaya çıkışı bir özentinin sonucu ya da ABD emperyalizminin bize bir tavsiyesidir” dediler. Sonra: “Başkanlık sistemi Türkiye’ye yakışır, bizim genlerimizde başkanlık sistemi var” dediler! Bizi aldattılar! “Referandumda evet çıkarsa koalisyonlar ve terör bitecek” dediler… Bizi aldattılar! Kanunda her şey çok açık olduğu halde, “Mühürsüz oy pusulaları geçerlidir” dediler. Bizi aldattılar! Önce “Terör örgütü ile görüşen şerefsiz ve namussuzdur” dediler ama sonra âlâsını yaptılar… Bizi aldattılar! Reza Zarrab için “Hayırsever işadamı” dediler, canlı yayında törenle ödül verdiler. Barzani denilen soytarının Diyarbakır’a gelişini düğün bayram ilan ettiler, “Türkiye seninle gurur duyuyor” dediler. İstanbul ve Ankara'da bu soytarının paçavralarını Türk bayrağı ile yan yana göndere çektiler. Bizi aldattılar! “Öcalan Türkiye’nin önünü açıyor”, Önce “Güzel şeyler olacak” dediler, sonra da evlatlarımızı hendek ve barikatların önünde bir can pazarına soktular… Bizi aldattılar! “Bazı ufak tefek hırsızlıkları falan filan, yolsuzluk diye büyütüyorlar” dediler! Ölen madenciler için, tedbir almak yerine “ölüm bu işin fıtratında var” dediler! “Türkçeyle felsefe yapamazsınız!”, Çocuk taciz ve tecavüzleri için “Bir kereden bir şey olmaz” dediler. “Cemaat devlete sızmış, devleti ele geçirmiş buna kargalar bile güler” dediler. Ordumuza kumpaslar kurulurken “Türkiye bağırsaklarını temizliyor” dediler! “Kuşkusuz İsrail Devleti Türkiye’nin dostudur” dediler! “Kimin ne dediğine değil, bizim ne dediğimize bakın, yalan söyleyenden başbakan olmaz” diye kendi ağızları ile söylediler. Dediler, dediler, dediler… Dün öyle dediler, bugün böyle dediler… İşlerine nasıl geliyorsa öyle söylediler… Ve bizi defalarca aldattılar! Evet, Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk: "Milletimizi şimdiye kadar söylediğim sözlerle ve hareketlerimle aldatmamış olmakla iftihar ediyorum" diyor. Peki, yedi cihan serveri Sevgili Peygamberimiz Muhammet Mustafa bu konuda ne buyuruyorlar? Aldatmayı insanlara ve insanlığa karşı en büyük kötülüklerden biri olarak kabul eden Peygamber Efendimiz diyorlar ki: “BİZİ ALDATAN BİZDEN DEĞİLDİR!” Biz de, Peygamber Efendimizin izinden gidiyor ve aynı şeyi söylüyoruz. BİZİ ALDATAN BİZDEN DEĞİLDİR! "İslâm'ım" desen, boşa, nafile... Münafıkçadır durmaz sözünde Zâlime bende, zulumât cânda Saklanmak sığmaz İslâm ardına! Sermaye yolu câhim'e doğru Not: Fotoğrafta, milletini hiç aldatmamakla iftihar eden Atamız Bursa Şark Sineması'ndan çıkarken görülüyor. 22 Ocak 1923 |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
!!!!TERÖRİST!!! - 06/02/2021 |
Terörist! Daha önce hiçbir döneminde bu kadar çok konuşulmamıştı. |
PARTİ ORDUSU OLMAK… - 23/01/2021 |
Eskiler hatırlarlar. 12 Eylül 1980 öncesiydi… Ve Ordu’da görevli personelin bıyık bırakma serbestisi vardı. Aynı dünyanın diğer ordularında olduğu gibi, bizim subay ve astsubaylarımız da (sakal değil ama) bıyık bırakabiliyorlardı. |
PAZARLIK… - 11/01/2021 |
Şimdi ortada bir seçim var mı? Yok. Peki, Hükümet tarafından sürekli ne deniliyor? Seçim zamanında yapılacak... Yani 2023'te... Fakat görüyoruz ki, AKP'li Cumhurbaşkanı, bazı partilerle açık açık seçim ittifakı görüşmeleri yapıyor... |
HAKARET - 04/12/2020 |
Vatansever subaylarımızı, bir bir fişlediler! Direnir gibi olanları, medyalarını da kullanarak fena halde dişlediler! Siz casussunuz dediler! Siz, fuhuş çetesi kurdunuz dediler! |
BASKIN! - 27/11/2020 |
Devlette liyakat biterse, lakayitlik baskın verir! Adalet biterse, zulüm baskın verir! Doğruluk biterse, yalan baskın verir! Tarafsızlık biterse, yandaşlık baskın verir! |
BAYRAMI KUTLANACAK BİR CUMHURİYET KALDI MI? - 29/10/2020 |
Eğer AKP tarafından, daha önceden de defalarca olduğu gibi herhangi bir engellemeye gidilmezse; bütün illerimizde, il merkezlerimizden kasabalarımıza ve hatta köylerimize kadar her yerde kutlamalar yapılacak, şenlikler düzenlenecek... |
BIRAKIN KARAADA’YI, DONUMUZA KADAR ALIRLAR! - 03/10/2020 |
Ortalık çalkalanıyor… Ege ve Akdeniz’de tansiyon yükselmeye ve sular da iyice ısınmaya devam ediyor! |
ASIL HEDEF NE OLMALI? - 03/10/2020 |
Can Azerbaycan’ın vatan topraklarının %20’sini, tam 30 yıldır işgal altında tuttuğu ve babasının çiftliği gibi kullandığı yetmiyormuş gibi, 12 Temmuz 2020’den itibaren Azerbaycan’a tekrar saldırmaya başladı. |
HESAPLAŞMA… - 03/10/2020 |
Dertleri her neyse; Atatürk'le, İnönü'yle ve Cumhuriyet'le sürekli olarak bir hesaplaşma içindeler. |
Devamı |