Balçiçek İlter’in Org.Yaşar Güler ile Röportajı-4 Balçiçek İlter’in Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Yaşar Güler ile yapmış olduğu ve 15.12.2013 tarihinde ikinci bölümünü ''Astsubaylar tazminat taleplerinde haklı!'' başlığı altında köşesinden yayımladığı görüşmesinin devamını incelemeye devam edelim. *** Balçiçek İlter yazısında: “Astsubayların dertlerini çoğu anlıyor, kimi hak veriyor” diyor. Eğer öyleyse, hak verenler özgüvenleriyle, bu işe gönüllerini tam olarak vermelidirler. Org.Yaşar Güler konuşmasının bir yerinde: “Ama özel sektörde de böyledir kamuda da, kötü niyetli insan vardır, TSK'da da... Önemli olan onu bulup temizlemektir” demiş... Kötü niyetli insanların toplumdan temizlenmesi, rehabilite edilerek yeniden topluma kazandırılması her çağdaş, her medeni insanın düşüncesidir. Ancak bu temizleme işleminde, öyle düzenlemeler meydana getirilmeli ki; kimse kimseye yanlı davranamamalı, kimse korun(a)mamalı, kamu yararı gözetilerek işlemler şeffaf yapılmalıdır. Balçiçek İlter’in “Kimisi ise özellikle astsubayların kimi emekliler tarafından kışkırtıldığını düşünüyor” şeklindeki tespiti üzerinde durulmalıdır. Gerçekten de, emekliler çalışanları kışkırtıyor mu? Her şeyden önce, bir meslek grubunun emeklisiyle, çalışanıyla gönül bağının olmaması gibi bir durum olabilir mi? Sorusuyla incelememize başlayalım. Assubay mücadelesini incelediğimizde karşımıza şunlar çıkmaktadır: Sorunlar, assubay statüsünün oluşturulmasına dek uzuyor. Bu hususta 50’li, 60’lı yıllarda pek çok köşe yazarı assubayların ve eşlerinin sesine ses olmuş. Ve sonunda iş eyleme dönüşmüştür. 70’lerdeki eylemsel mücadeleyi; personel kanunundaki haksızlıklar nedeniyle, çalışan assubaylar önce eşleriyle başlatmış, sonra çalışan assubaylar bizzat eylem yapmış, bu eylemlere, emekli assubay dernekleri de katkı sağlamıştır. Günümüzde, pes grubunun kamuoyunda gündem yarattığı dönem içerisinde radyo ve televizyonlara açıklama yapanların, çalışan assubay eşleri olduğu dikkatlerden kaçmamalıdır. Ayrıca, yine, 2011 yılı seçimlerinden sonra, Emekli Assubaylar Derneği (TEMAD)ne iki milyon liraya yakın bağışı çok kısa sürede yapan da bence, çalışanlardan başkası değildir. TEMAD muhasebe kayıtları incelendiğinde, çalışan assubayların, 2005 yılından sonra, her ay, her yıl artan bir şekilde TEMAD’a bağışlar yaptığı, bence görülecektir. Yapılan bu bağışlar, sorunlardan kaynaklı bir beklentiyi, dışa vurumu ifade etmektedir. Yoksa, assubayın parasının çokluğundan bağış yaptığı şeklinde düşünülmemelidir. Tüm bunların dışında, mücadelenin içerisinde; oğulları, damatları general olan, akademik kariyer sahibi olan, hastane, okul sahibi olan, kendisine ait gelir getirici işi olan, işveren konumunda bulunan, emekli sandığından aldığı emekli maaşına dahi ihtiyacı olmayan emekli assubayların, assubay onur davasının içerisinde bulunduğuna dikkat etmek gerekir. Yaşlılıktan kaynaklı hastalıklarıyla uğraşan, hasta yatağında yatarken, haklarını gasp edenlere, haklarını helal etmeden bu dünyayı terki diyar eden emekli assubayların varlığı da bilinen bir gerçektir... Akıl sahibi bir insanından, uğradığı ve kaynağını bildiği haksızlıkları unutması ve mücadele etmemesi beklenebilir mi? Günümüzde kimi emekli assubaylar, assubaylıktan kaynaklı olumsuzlukları ortadan kaldırmak, haklarını almak için davalar açmakta ve bunları assubay sitelerinden, sosyal medyadan da duyurmaktadırlar. Mücadelenin sonsuzluğunu, bütünlüğünü, haklılığını gösteren tüm bu nedenlerle; bir hak arayışı en masum haliyle ortadayken “emeklinin çalışanı veya çalışanın emekliyi kışkırttığı” anlamının çıkartılması yersiz bir düşünceden başkaca bir şey değildir, diyebiliriz. Düşüncelerin ortaya konulabildiği açık toplumda emekli ve çalışan assubayların, ortaya koymaya çalıştıklarından çıkartılacak bir sonuç varsa, o da; insanların uğradıkları haksızlıkları hiçbir zaman unutmadıkları, her hallerinde, uygun bir şekilde düşünce ve eylemlerini ortaya koydukları, işin peşini bırakmadıklarıdır. Devam edecek... |
2582 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |